4228
pek kıymetli futbolcumuz. beynimizi sulandıran, konuşmaktan bıktığımız arsa, tarla, bağ, bahçelerimiz dışında takımın bence en değerli varlığı. kendisini biz taraftarlar olarak başka ülkelerdeki başka futbolcularla kıyaslayıp değerini kestirmeye çalışıyoruz, çok da normal bu. fakat bu noktada değerlendirmeyi sağlıklı yapmak ve önemli bazı noktaları atlamamak lazım.
bir varlığın değerini alıcısı belirler. bu nedenle bizim futbolcumuzu ölçtüğümüz terazi değil, potansiyel alıcının kullanacağı terazi önemlidir. biz karşılaştırma yapılacak futbolcunun ligiyle, milli takım geçmişiyle ilgilenmeyebiliriz, ama bir futbolcu yıllarca serie a’da ronaldo’ya, insigne’ye karşı oynamış, italya milli takım formasını sırtına geçirmişse alıcının terazisinde ağır basacaktır. zira alıcı oyuncumuzu bizim kadar tanımaz ve bizim subjektif değerlendirmemiz onun için birşey ifade etmez. oyuncunun üst seviyede performans verebileceğinden emin olmak ister. bu sebeple, en üst seviyede henüz test edilmemiş bir futbolcu risktir, ve bu risk fiyata yansır. biz kendimizi de yırtsak bu gerçeği değiştiremeyiz. bizim marcao’yu bundan 3 sene önce 4 milyon euro’ya alabilmemizi sağlayan da tam olarak budur, yani o zaman kendisinin potansiyelinin çok daha büyük bir bilinmezlik içermesidir. kendisi bu bilinmezliğin önemli kısmını yok etmiş, bir üst seviyede kendini kanıtlamış, değeri de bu sebeple katlanmıştır.
bonservis konusunda kendimi çok tekrar ediyorum, ama bu konu gerçekten çok önemli. bizim futbolcu satmamız, bunu bir kurum kültürü yapmamız lazım. bunu yaparken kendimizi subjektif değerlendirmelerle çok yüksek tutarlara şartlamak bizi yıpratır, satamadığımız futbolcular kontrat sonunda bedavaya da uçup gidebilir, performansları da düşebilir (mesela marcao’nun 2 senesi var. bu sene satılmazsa seneye ipler tamamen onun eline geçecek). mümkün olduğunca gerçekçi hareket edilmesi, ayaklarımızın yere basması gerektiğini düşünüyorum.
çok uzun ve sıkıcı yazdım ama bir not daha düşmek istiyorum. bonservis konusu ne zaman tartışılsa hemen o 3 mübarek isim (cenk, eljif , muriqi) karşı tez olarak öne sürülüyor. istisnalar her zaman olur. bize de, başkasına da denk gelebilir. biz nasıl saçma sapan adamlara saçma sapan paralar ödüyorsak başkaları da yapabilir. ama bu uç örnekleri norm kabul etmek gerçeklik algımızı yitirmemize neden olur. bence mantıklı değil.
bir varlığın değerini alıcısı belirler. bu nedenle bizim futbolcumuzu ölçtüğümüz terazi değil, potansiyel alıcının kullanacağı terazi önemlidir. biz karşılaştırma yapılacak futbolcunun ligiyle, milli takım geçmişiyle ilgilenmeyebiliriz, ama bir futbolcu yıllarca serie a’da ronaldo’ya, insigne’ye karşı oynamış, italya milli takım formasını sırtına geçirmişse alıcının terazisinde ağır basacaktır. zira alıcı oyuncumuzu bizim kadar tanımaz ve bizim subjektif değerlendirmemiz onun için birşey ifade etmez. oyuncunun üst seviyede performans verebileceğinden emin olmak ister. bu sebeple, en üst seviyede henüz test edilmemiş bir futbolcu risktir, ve bu risk fiyata yansır. biz kendimizi de yırtsak bu gerçeği değiştiremeyiz. bizim marcao’yu bundan 3 sene önce 4 milyon euro’ya alabilmemizi sağlayan da tam olarak budur, yani o zaman kendisinin potansiyelinin çok daha büyük bir bilinmezlik içermesidir. kendisi bu bilinmezliğin önemli kısmını yok etmiş, bir üst seviyede kendini kanıtlamış, değeri de bu sebeple katlanmıştır.
bonservis konusunda kendimi çok tekrar ediyorum, ama bu konu gerçekten çok önemli. bizim futbolcu satmamız, bunu bir kurum kültürü yapmamız lazım. bunu yaparken kendimizi subjektif değerlendirmelerle çok yüksek tutarlara şartlamak bizi yıpratır, satamadığımız futbolcular kontrat sonunda bedavaya da uçup gidebilir, performansları da düşebilir (mesela marcao’nun 2 senesi var. bu sene satılmazsa seneye ipler tamamen onun eline geçecek). mümkün olduğunca gerçekçi hareket edilmesi, ayaklarımızın yere basması gerektiğini düşünüyorum.
çok uzun ve sıkıcı yazdım ama bir not daha düşmek istiyorum. bonservis konusu ne zaman tartışılsa hemen o 3 mübarek isim (cenk, eljif , muriqi) karşı tez olarak öne sürülüyor. istisnalar her zaman olur. bize de, başkasına da denk gelebilir. biz nasıl saçma sapan adamlara saçma sapan paralar ödüyorsak başkaları da yapabilir. ama bu uç örnekleri norm kabul etmek gerçeklik algımızı yitirmemize neden olur. bence mantıklı değil.