6621
2021-22 sezonunda verona takımında nispeten başarılı bir sezon geçiren teknik direktör.
tudor geçmişte galatasaray'da da görev aldığı için karakter olarak da onun hakkında bilgi sahibiyiz. tudor'a da saygı duyuyorum.
tudor'u yorumlarken 2 noktaya dikkat çekmek istiyorum, birincisi büyük takım yönetmekle underdog takım yönetmek arasında çok ciddi fark vardır. mesela kontraatak takımında çok başarılı olan anadolu topçularının büyük takıma gelince kapalı savunmalar karşısında gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalması da benzer bir örnek olarak gösterilebilir.
diğer dikkat çekmek istediğim husus ise tudor'un adam yönetiminin ve iletişiminin problemli olması. underdog takımdaki oyuncular genellikle egosu çok yüksek olmayan oyunculardır ve bu oyunculara hükmetmek daha kolaydır. bu oyuncular ile topu rakibe bırakıp adam adama tam saha baskı yapılabilir. ama büyük takımda işler aynı seyirde gitmez.
mesela caprari, barak ve simeone sahada sinek görse kaleye soktular bu sene, hem yetenekli hem de kolay yönetilebilir oyuncular kategorisinde bunlar; bizim oyuncularımızın neler neler kaçırdığını gözlerinizi kapatsanız gözünüzün önüne gelir zaten.
verona'da oyun şablonu olarak top rakipteyken gasperini özentisi bir tudor varken, topa sahipken ise 3-4-2-1 şeklinde oynayan bir takım vardı. zaten kısmi başarıyı getiren de bu oldu. ama aynı yöntemlerin bize işlemeyeceğini söyleyebilirim.
ilhan palut'un konyaspor'a büyük takım oyunu oynatması, tudor'un verona'daki başarısından daha önemli kıstas benim gözümde.
daha önce bashettiğim 3 oyuncu kariyer sezonunu geçirdi, elbet bunda tudor'un da etkisi büyüktür. ama bu 3 oyuncu tudor öncesi itilmiş kakılmış oyunculardı, yani yıldız egosuna sahip oyuncular değillerdi.
tudor'un basın toplantılarını hatırlıyordur sanırım herkes, tudor gelirse şimdiden mikrofonları yağlamaya başlar aynı ekip. bu da başlı başına ayrı bir problem.
tudor'un hiç mi avantajları yok, var tabii ki.
mesela ligde hedefi ilk 5 olan dar bütçeli takımlar için harika bir tercih olabilirdi.
galatasaray seneye haftada tek maç oynayacak, tudor fiziksel olarak takımlarını çok iyi hazırlar, diri bir takım oluşturur. türkiye ligi'nde fiziksel olarak diri bir takıma sahip olmak bile bir sürü maç kazanmak için yeterli olur.
tudor'un oyuncu gözü iyidir, oyuncularla anlaşması problemli olsa da takım mühendisliği konusunda gerçekten iyidir.
diyelim ki tudor geldi ilk sezonda haftada tek maç oynayıp, takımı da koşturup şampiyon yaptı. ama 2. senesinde yine aynı adamları koşmaya ikna etmesi imkansıza yakın bence.
şampiyon ruhlu oyuncular topu alıp oynamak ister, sürekli rakibin peşinde koşarak başarıların peşinde koşması da kolay değil. hâl böyle olunca uzun vadeli bir planlama düşünmek de kolay olmuyor.
ayrıca tudor'un herhangi bir üçlü sistemle gelmesi, akademide bu sezon oynanan oyun şablonunun çöpe atılması demek. çünkü tudor'un sisteminde yeri olmayacak bir çok çocuğun. bu da benim adıma önemli bir tercih edilmeme sebebi olurdu.
şöyle söyleyeyim, daha önce başka bir yazar arkadaşımız da bahsetmişti sanırım. takımı tudor kursa, sene başı kampını yapsa ve devre arasından itibaren okan buruk'a teslim etse ciddi anlamda şampiyonluk şansımız olurdu.
tudor için söyleyeceğim şey şu olur; hani işçisin sen işçi kal diye bir parça var ya; underdogsun sen underdog kal demek istiyorum.
tudor geçmişte galatasaray'da da görev aldığı için karakter olarak da onun hakkında bilgi sahibiyiz. tudor'a da saygı duyuyorum.
tudor'u yorumlarken 2 noktaya dikkat çekmek istiyorum, birincisi büyük takım yönetmekle underdog takım yönetmek arasında çok ciddi fark vardır. mesela kontraatak takımında çok başarılı olan anadolu topçularının büyük takıma gelince kapalı savunmalar karşısında gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalması da benzer bir örnek olarak gösterilebilir.
diğer dikkat çekmek istediğim husus ise tudor'un adam yönetiminin ve iletişiminin problemli olması. underdog takımdaki oyuncular genellikle egosu çok yüksek olmayan oyunculardır ve bu oyunculara hükmetmek daha kolaydır. bu oyuncular ile topu rakibe bırakıp adam adama tam saha baskı yapılabilir. ama büyük takımda işler aynı seyirde gitmez.
mesela caprari, barak ve simeone sahada sinek görse kaleye soktular bu sene, hem yetenekli hem de kolay yönetilebilir oyuncular kategorisinde bunlar; bizim oyuncularımızın neler neler kaçırdığını gözlerinizi kapatsanız gözünüzün önüne gelir zaten.
verona'da oyun şablonu olarak top rakipteyken gasperini özentisi bir tudor varken, topa sahipken ise 3-4-2-1 şeklinde oynayan bir takım vardı. zaten kısmi başarıyı getiren de bu oldu. ama aynı yöntemlerin bize işlemeyeceğini söyleyebilirim.
ilhan palut'un konyaspor'a büyük takım oyunu oynatması, tudor'un verona'daki başarısından daha önemli kıstas benim gözümde.
daha önce bashettiğim 3 oyuncu kariyer sezonunu geçirdi, elbet bunda tudor'un da etkisi büyüktür. ama bu 3 oyuncu tudor öncesi itilmiş kakılmış oyunculardı, yani yıldız egosuna sahip oyuncular değillerdi.
tudor'un basın toplantılarını hatırlıyordur sanırım herkes, tudor gelirse şimdiden mikrofonları yağlamaya başlar aynı ekip. bu da başlı başına ayrı bir problem.
tudor'un hiç mi avantajları yok, var tabii ki.
mesela ligde hedefi ilk 5 olan dar bütçeli takımlar için harika bir tercih olabilirdi.
galatasaray seneye haftada tek maç oynayacak, tudor fiziksel olarak takımlarını çok iyi hazırlar, diri bir takım oluşturur. türkiye ligi'nde fiziksel olarak diri bir takıma sahip olmak bile bir sürü maç kazanmak için yeterli olur.
tudor'un oyuncu gözü iyidir, oyuncularla anlaşması problemli olsa da takım mühendisliği konusunda gerçekten iyidir.
diyelim ki tudor geldi ilk sezonda haftada tek maç oynayıp, takımı da koşturup şampiyon yaptı. ama 2. senesinde yine aynı adamları koşmaya ikna etmesi imkansıza yakın bence.
şampiyon ruhlu oyuncular topu alıp oynamak ister, sürekli rakibin peşinde koşarak başarıların peşinde koşması da kolay değil. hâl böyle olunca uzun vadeli bir planlama düşünmek de kolay olmuyor.
ayrıca tudor'un herhangi bir üçlü sistemle gelmesi, akademide bu sezon oynanan oyun şablonunun çöpe atılması demek. çünkü tudor'un sisteminde yeri olmayacak bir çok çocuğun. bu da benim adıma önemli bir tercih edilmeme sebebi olurdu.
şöyle söyleyeyim, daha önce başka bir yazar arkadaşımız da bahsetmişti sanırım. takımı tudor kursa, sene başı kampını yapsa ve devre arasından itibaren okan buruk'a teslim etse ciddi anlamda şampiyonluk şansımız olurdu.
tudor için söyleyeceğim şey şu olur; hani işçisin sen işçi kal diye bir parça var ya; underdogsun sen underdog kal demek istiyorum.