57
geriden pasla çıkmak için öncelikle takım olarak organize hareket edebiliyor olmanız gerekir. çok basitçe:
1- hatırlarsak, öncelikle bizim oyun anlayışımızda uzun süre, geriden çıkma gibi bir derdimiz olmadı. hemen "nagatomo topu aldı, bastı ve geriye oynadı" şeklindeki cümleleri hatırlayalım. bu sene değişen oyuncularla beraber bu biraz kırılsa da oyun hafızasından bir an önce silinmesi gereken bir etken. önce "çıkma", yani sağa sola değil, topla ileriye hareket alma, dikine oyun felsefesini kazımak gerek.
2- geçen senelere göre maalesef değişmeyen bir durum ise takım halinde hareket etmek. mancini'nin ilk antrenmanını hatırlayanlar vardır belki. mancini daha ilk idmanlarda oyunculardan el ele tutuşup, açılmalarını istemiş, onların sahada bu şekilde, kopmadan beraber hareket etmelerini sağlamıştı. bizim uzun süredir gördüğümüz ise cetvelle çizilmiş gibi birbirinden ayrı ve uzakta duran oyuncular grubu. sanki saha içince herkes sosyal mesafeli. adeta hücumculara şurayı geçmeyin, defanslara buradan öte gitmeyin, okçulara bu tepeyi asla terk etmeyin diye ezberletmişiz. bizim takımda hatlar bu nedenle o kadar kopuk ki, istek anlamında ilk koşulu sağlasak bile, bir bütün olarak hareket etmemiz mümkün olmuyor.
bu iki temel eksikliğin de "bana göre" başlıca nedeni, topa sahip olma zehrinin, buna bağlı olarak hata yapmama ve garanti oynama düşüncesinin takıma salınmış olması. oyuncular buna o kadar bağlı ki çoğu zaman ya ileriye gitmeye korkuyor ya hata yapmaya çekiniyor. oysa ileriye gitmeden ya da hata yapmadan güzel futbol oynayamazsınız. işte bu yüzden biz maçlarda "sıkıcı" bir futbola mahkum oluyoruz. bu nedenle ya pası geride yapıyoruz ya da ileri çıkamıyoruz. ikisi bir arada olmuyor.
velhasıl kelam, marcao, regista , şu-bu'dan önce "kendi düşünceme göre" temel eksiklik aşılanan oyun felsefesinden kaynaklı. ne zaman ki oyunculara beraber özgürce hareket etme, organize olma, hatadan korkmamayı öğretiriz, belki bu oyunu oynamak anlamında bir şeyler kazanmaya, bir yol kat etmeye başlarız. yoksa bu bizim oynayamayacağımız ya da bu kadar felaket oynayacağımız bir oyun değil bu. bugün tff 2. ligde bile, çok daha düşük profilde oyunculara sahip takımların bunu yapabiliyor olması da bizim bu konuda, temelde bir eksikliğimiz olduğunun bir işareti.
1- hatırlarsak, öncelikle bizim oyun anlayışımızda uzun süre, geriden çıkma gibi bir derdimiz olmadı. hemen "nagatomo topu aldı, bastı ve geriye oynadı" şeklindeki cümleleri hatırlayalım. bu sene değişen oyuncularla beraber bu biraz kırılsa da oyun hafızasından bir an önce silinmesi gereken bir etken. önce "çıkma", yani sağa sola değil, topla ileriye hareket alma, dikine oyun felsefesini kazımak gerek.
2- geçen senelere göre maalesef değişmeyen bir durum ise takım halinde hareket etmek. mancini'nin ilk antrenmanını hatırlayanlar vardır belki. mancini daha ilk idmanlarda oyunculardan el ele tutuşup, açılmalarını istemiş, onların sahada bu şekilde, kopmadan beraber hareket etmelerini sağlamıştı. bizim uzun süredir gördüğümüz ise cetvelle çizilmiş gibi birbirinden ayrı ve uzakta duran oyuncular grubu. sanki saha içince herkes sosyal mesafeli. adeta hücumculara şurayı geçmeyin, defanslara buradan öte gitmeyin, okçulara bu tepeyi asla terk etmeyin diye ezberletmişiz. bizim takımda hatlar bu nedenle o kadar kopuk ki, istek anlamında ilk koşulu sağlasak bile, bir bütün olarak hareket etmemiz mümkün olmuyor.
bu iki temel eksikliğin de "bana göre" başlıca nedeni, topa sahip olma zehrinin, buna bağlı olarak hata yapmama ve garanti oynama düşüncesinin takıma salınmış olması. oyuncular buna o kadar bağlı ki çoğu zaman ya ileriye gitmeye korkuyor ya hata yapmaya çekiniyor. oysa ileriye gitmeden ya da hata yapmadan güzel futbol oynayamazsınız. işte bu yüzden biz maçlarda "sıkıcı" bir futbola mahkum oluyoruz. bu nedenle ya pası geride yapıyoruz ya da ileri çıkamıyoruz. ikisi bir arada olmuyor.
velhasıl kelam, marcao, regista , şu-bu'dan önce "kendi düşünceme göre" temel eksiklik aşılanan oyun felsefesinden kaynaklı. ne zaman ki oyunculara beraber özgürce hareket etme, organize olma, hatadan korkmamayı öğretiriz, belki bu oyunu oynamak anlamında bir şeyler kazanmaya, bir yol kat etmeye başlarız. yoksa bu bizim oynayamayacağımız ya da bu kadar felaket oynayacağımız bir oyun değil bu. bugün tff 2. ligde bile, çok daha düşük profilde oyunculara sahip takımların bunu yapabiliyor olması da bizim bu konuda, temelde bir eksikliğimiz olduğunun bir işareti.

