14561
son zamanlarda fark ettiğim bir bozukluk yaratıyor bende. bu sözlükle alakalı bir durum değil. günümüz dünyasının ruhunun ve sosyal medyanın üzerimdeki yan etkisi. benzeri yanılgıya düşen var mı merak ediyorum.
çok fazla tutarsızlık görüyorum sözlükte. özellikle kısa sürede bir fikir, söylem, tepki açığa çıkıyor ve bende hemen tutarsızlığın getirdiği o rahatsızlık hissi oluşuyor. insanların tutarsız olabilme hakkı olduğunu düşünüyorum aslında ama çok fazla maruz kalınca biriken bir rahatsızlık oluşturuyor bu bende. oysa bu gayet yanlış bir sanrı. zira iki tutarsız cümleyi ayrı zamanlarda dile getiren insanlar aynı değil. ee haliyle burada bir tutarsızlık yok. ancak özellikle hızlıca üretilen bir söylemi 7, 8, 16, 35 kişi söyleyince benim algımda söyleyen insanların biricikliği yok oluyor. oysa okuduğum ortak söylem bu 15 kişiye aitse, bununla çelişkili düşünceyi söyleyen 15 kişi bambaşka insanlar olabilir. bunu kontrol etmek gerek ama bu da o kadar makul değil tabi ki.
özellikle daha hızlı tepki verilen hadiselerde bunu daha çok yaşıyorum. örnek hakem kararları bu hissiyata muazzam bir örnek. sözlükte bir el pozisyonunun (kategorik olarak) değerlendirilmesinin yanlış bulunduğu izlenimini okuyorum. çok benzer başka bir pozisyonda ters konsensusu görüyorum. gerçekte burada bir tuhaflık yokken benim için sözlük tekilleşip bir insan gibi olmaya başladığından aptalca gerçek dışı bir sanrı yaratıyor. bu da rahatsız edici haliyle.
peki bundaki problem ne? bir kere aptal bir sanrı yaratıyor. bu oluşan sanrı da sözlüğe dair benden kaynaklı bir stres yaratıyor. neyse ki ben tek kişiyim ve bu bir problem yaratmıyor. bu çok önemli bir sonuç değil. daha önemlisi bizim söylemlerimizin fikri takibi yapılamıyor. ya da gereksiz bir şekilde yanlış yapılıyor. yaptıklarımız bir yandan önemli ama bir yandan da çok önemsizleşiyor. sesimiz herkese ulaşıyor ama boğuklaşmış oluyor. bunu avantajına kullanan da var. örneğin twitterda çok gözlemliyorum. özellikle troller veya sosyal olarak eksik bireyler işlerine gelince dairenin merkezinde (değerli olduğunu hissettiği bir söyleminde) işlerine gelince sadece kalabalığın bir parçası (birine hakaret etmeye veya zorbalık yapmaya çalıştıklarında) oluyorlar.
çok fazla tutarsızlık görüyorum sözlükte. özellikle kısa sürede bir fikir, söylem, tepki açığa çıkıyor ve bende hemen tutarsızlığın getirdiği o rahatsızlık hissi oluşuyor. insanların tutarsız olabilme hakkı olduğunu düşünüyorum aslında ama çok fazla maruz kalınca biriken bir rahatsızlık oluşturuyor bu bende. oysa bu gayet yanlış bir sanrı. zira iki tutarsız cümleyi ayrı zamanlarda dile getiren insanlar aynı değil. ee haliyle burada bir tutarsızlık yok. ancak özellikle hızlıca üretilen bir söylemi 7, 8, 16, 35 kişi söyleyince benim algımda söyleyen insanların biricikliği yok oluyor. oysa okuduğum ortak söylem bu 15 kişiye aitse, bununla çelişkili düşünceyi söyleyen 15 kişi bambaşka insanlar olabilir. bunu kontrol etmek gerek ama bu da o kadar makul değil tabi ki.
özellikle daha hızlı tepki verilen hadiselerde bunu daha çok yaşıyorum. örnek hakem kararları bu hissiyata muazzam bir örnek. sözlükte bir el pozisyonunun (kategorik olarak) değerlendirilmesinin yanlış bulunduğu izlenimini okuyorum. çok benzer başka bir pozisyonda ters konsensusu görüyorum. gerçekte burada bir tuhaflık yokken benim için sözlük tekilleşip bir insan gibi olmaya başladığından aptalca gerçek dışı bir sanrı yaratıyor. bu da rahatsız edici haliyle.
peki bundaki problem ne? bir kere aptal bir sanrı yaratıyor. bu oluşan sanrı da sözlüğe dair benden kaynaklı bir stres yaratıyor. neyse ki ben tek kişiyim ve bu bir problem yaratmıyor. bu çok önemli bir sonuç değil. daha önemlisi bizim söylemlerimizin fikri takibi yapılamıyor. ya da gereksiz bir şekilde yanlış yapılıyor. yaptıklarımız bir yandan önemli ama bir yandan da çok önemsizleşiyor. sesimiz herkese ulaşıyor ama boğuklaşmış oluyor. bunu avantajına kullanan da var. örneğin twitterda çok gözlemliyorum. özellikle troller veya sosyal olarak eksik bireyler işlerine gelince dairenin merkezinde (değerli olduğunu hissettiği bir söyleminde) işlerine gelince sadece kalabalığın bir parçası (birine hakaret etmeye veya zorbalık yapmaya çalıştıklarında) oluyorlar.