263
maç 6-1 galatasaray lehine ama ben yine de beğenmediğim birkaç noktaya parmak basmak istiyorum.
-takımın savunması çok zayıf. denizli spor bile maçın belirli bölümlerinde istediği gibi top çevirdi, geriden pasla çıktı, geçiş oyununu rahatça oynadı ve çok önemli üç gol pozisyonuna girdi. ikisini muslera kurtardı biri gol oldu.
-madalyon gibi futbolun da iki yüzü vardır. birisi hücum diğeri savunma. hücumunuz ne kadar iyi olursa olsun savunmanız yetersiz ise başarının gelmesi imkansızdır.
-takımda taylan dışında hiç kimse savunma yapmıyor, yapmak istemiyor. herkes bekliyor ki birisi topu kazanıp bana atsın. rakip takım ataklarında topu ayağına alan oyuncunun önü hangar gibi açık bırakılıyor. biraz düzgün ayağı olan futbolcu her topla arkadaşlarını gol pozisyonuna sokabilir. maçı izlerken ben bunu defalarca görüp rahatsız oluyorum da fatih terim nasıl olmuyor anlamıyorum.
-beşiktaş, alanya, hatay, karagümrük, gazi antep hatta fenerbahçe bile rakibe asla rahat pas yaptırmıyor hemen rakibi kapatıyor. biz neden kapatmıyoruz çünkü hücum futbolcularımız ve orta sahamız tamamen hücuma programlı teknik oyunculardan kurulu. rakibi kapatmak hiiiiiç akıllarına gelmiyor. daha önce de yazdım. hücum/savunma dengesini iyi kuramazsan zafer bekleme, hele avrupa’da başarıyı sakın aklından bile geçirme.
-1996/2002 yılları arasındaki galatasaray’ı açın bir izleyin diyeceğim de oynatan kişi bizim başımızda. ne diyeceğimi cidden şaşırıyorum. okan, emre, suat, ergün, hakan ünsal, ümit davala rakibe değil uzun pas kısa pas yapacak alan bile bırakmazlardı. arkadan önden kıskaca alır topu geri kazanırlardı. şimdi bakıyorum herkes laylaylom havasında. rakip topu alıyor, pasını yapıyor, sahaya dağılıyor, verkaç yapıyor bizimkiler ise sadece refakaten koşuyor. bu futbolla belki denizli’ye, gençlerbirliği’ne altı atabiliriz ama ikinci kategori bir avrupa takımına karşı komik durumlara düşeriz. açın izleyin adamların ne kadar hızlı ve çabuk tek pas yaptıklarına, boş alan bırakmadıklarına ve de üç pasta nasıl ceza alanına girdiklerine. fransa’nın lig 1 takımlarının tamamı bizim ligi domine eder. ingiltere, almanya, ispanya ve italya’yı siz düşünün.
tekrar ediyorum:
1-hızlı ve tek pas oyunu
2-hücum savunma dengesi
3-yüksek teknik, fizik gücü ve kondisyon
4-motivasyon
bu dört kategoride seviyemizi iki gömlek yukarı çıkarmadıkça avrupa’da başarı bek-le-me-yin.
türkiye’deki başarılar mı geçiniz efendim. büyüklerimiz, tff ve mhk ne derse o olur. yani bir ona bir sana, bir şuna bir buna.
-takımın savunması çok zayıf. denizli spor bile maçın belirli bölümlerinde istediği gibi top çevirdi, geriden pasla çıktı, geçiş oyununu rahatça oynadı ve çok önemli üç gol pozisyonuna girdi. ikisini muslera kurtardı biri gol oldu.
-madalyon gibi futbolun da iki yüzü vardır. birisi hücum diğeri savunma. hücumunuz ne kadar iyi olursa olsun savunmanız yetersiz ise başarının gelmesi imkansızdır.
-takımda taylan dışında hiç kimse savunma yapmıyor, yapmak istemiyor. herkes bekliyor ki birisi topu kazanıp bana atsın. rakip takım ataklarında topu ayağına alan oyuncunun önü hangar gibi açık bırakılıyor. biraz düzgün ayağı olan futbolcu her topla arkadaşlarını gol pozisyonuna sokabilir. maçı izlerken ben bunu defalarca görüp rahatsız oluyorum da fatih terim nasıl olmuyor anlamıyorum.
-beşiktaş, alanya, hatay, karagümrük, gazi antep hatta fenerbahçe bile rakibe asla rahat pas yaptırmıyor hemen rakibi kapatıyor. biz neden kapatmıyoruz çünkü hücum futbolcularımız ve orta sahamız tamamen hücuma programlı teknik oyunculardan kurulu. rakibi kapatmak hiiiiiç akıllarına gelmiyor. daha önce de yazdım. hücum/savunma dengesini iyi kuramazsan zafer bekleme, hele avrupa’da başarıyı sakın aklından bile geçirme.
-1996/2002 yılları arasındaki galatasaray’ı açın bir izleyin diyeceğim de oynatan kişi bizim başımızda. ne diyeceğimi cidden şaşırıyorum. okan, emre, suat, ergün, hakan ünsal, ümit davala rakibe değil uzun pas kısa pas yapacak alan bile bırakmazlardı. arkadan önden kıskaca alır topu geri kazanırlardı. şimdi bakıyorum herkes laylaylom havasında. rakip topu alıyor, pasını yapıyor, sahaya dağılıyor, verkaç yapıyor bizimkiler ise sadece refakaten koşuyor. bu futbolla belki denizli’ye, gençlerbirliği’ne altı atabiliriz ama ikinci kategori bir avrupa takımına karşı komik durumlara düşeriz. açın izleyin adamların ne kadar hızlı ve çabuk tek pas yaptıklarına, boş alan bırakmadıklarına ve de üç pasta nasıl ceza alanına girdiklerine. fransa’nın lig 1 takımlarının tamamı bizim ligi domine eder. ingiltere, almanya, ispanya ve italya’yı siz düşünün.
tekrar ediyorum:
1-hızlı ve tek pas oyunu
2-hücum savunma dengesi
3-yüksek teknik, fizik gücü ve kondisyon
4-motivasyon
bu dört kategoride seviyemizi iki gömlek yukarı çıkarmadıkça avrupa’da başarı bek-le-me-yin.
türkiye’deki başarılar mı geçiniz efendim. büyüklerimiz, tff ve mhk ne derse o olur. yani bir ona bir sana, bir şuna bir buna.