52
transfer sezonu ülkemizde şu şekilde gelişir. belli başlı menajerler gözden düşmüş oyuncuları üç büyük istanbul kulübüne sunar efendim. üç büyük istanbul kulübü de bütçesine göre aralarından seçim yapar. her yıl dönüp dolaşıp aynı oyuncularla takımların adlarının geçme sebebi de budur. misal 100 futbolculuk bir liste var bu liste türkiye ve anadolu’da gezip gezip duruyor. soldado, negredo ve gomis üöü birden aynı yaz döneminde üç istanbul takımına da önerildi. şanslıymışız ki payımıza gomis düştü. soldado da düşebilirdi. anlatmak istediğim bu aslında. hiçbir plan program yok. tamamen spontane gelişiyor her şey. istisnaları elbette oluyor ancak genel olarak böyle oluyor bu iş. biz de taraftar olarak soruyoruz başka oyuncular yok mu diye. cevap vereyim yok arkadaşlar. allah aşkına bizim üç istanbul kulübü valerengadan bir futbolcu beğensinler. o kulübün telefon numarasını bulana kadar başkanı ve oyuncuyla görüşene kadar haftalar geçer. zaten o süreçte de atı alan üsküdar’ı geçiyor. avrupa’ya ve dünyaya ulaşma konusunda sıkıntılarımız var. iletişim inanılmaz sıkıntı. talip olunan kulüplere ulaşacak bir organizasyonun ve kudretin yok. ulaştıkların varsa o da çok sınırlı. ondan sonra biz gariban taraftarlar da söyleniyoruz başka oyuncular yok mu diye. yok dostlar gerçekten yok. transfer döneminin bir ayı zaten tatil falanla geçiyor yönetimler için. ya da toplantı falan filan. geriye kalan dönemde de elleri ayaklarına giriyor. bir diğer sıkıntı da kalifiye eleman sıkıntısı. yahu öyle bir durum var ki bizim kulüp için konuşuyorum. sanki her işi yusuf günay ve abdurrahim albayrak yapıyor gibi. en küçük işten en büyük sorunlara kadar sanki bu ikisinden başka bu işleri halledecek kimse yok gibi. sonra da diyoruz ki norveç’te oyuncu varmış. yahu kulüpte iki kişi çalışıyor zaten bir de norveç falan diyorsunuz teessüf ederim. :)

