961
çocukluğumu yaşadığım doksanlı yıllarda klubümle ile ilgili güzel anılar biriktirdim. gençliğime denk gelen iki binli yillarda ise genel durum çok kötü olmasada pek iyi gitmedi. derbi maçları, özellikle fenerbahçe ile olan derbi maçları beni hayli üzdü. üst üste çok kötü maçlar geçiriyor; arada iyi oynadığımız maçları da kaybediyorduk. 2010-2011 sezonuna geldiğimizde de artık resmen çökmüș hatta bitmiștik;birșeylerin kökten değișmesi gerektigi konusunda tüm galatasaraylılar hemfikirdi. 2011-2012 sezonu öncesi derin bir yapilanmaya gittik; iyi oyuncular getirdik. bunu aslinda ara ara yapıyorduk ama bu sefer takimin bașınada 7 yıl aradan sonra fatih terim'i getirmiș; lige 2-0'lık i.b.b mağlubiyeti ile bașlasakta sonrasında toparlanıp, seri galibiyetler alip, iyi futbol oynuyorduk. tarih 7 aralık 2011 gösterdiğinde de fenerbahçe'yi kendi evimizde ağırladık ve önümüzde ki dönemlere ıșık tutacak bir derbi oynadık. agresif bir tribün, agresif bir hoca ve agresif bir futbolcu topluluğu ile baștan sona kadar üstün bir maç çıkartıp maçı 3-1 kazandık. çok daha farklı bir sonucun çıkabileceği bir maçtı ama kaçan pozisyonlar beni hiç üzmedi çünkü gelecek sezonlara bu yeni olușumun fayda sağlayacağı, galatasaraylıların yıllarının bașladığını hissetmiștim. o yüzden bu maçı biraz daha ayrı yere koyarım ve önemli bulurum; bașta taraftar olmak üzere klübe güven veren bir maçtı bu ve önümüzde ki dönemlere yansıdı. o zaman ki harcamaların eleștirisi halâ yapılıyor olabilir ama her ne pahasına olursa olsun dönemin bașkanının, transferlerinin, hocasının ve bunlarla gelen 3-1'lik derbi galibiyetinin bu maçın tetikledigi diğer galibiyetler ve iyi futbolun, iyi futboldan sonra gelen sampiyonluğun ve süper final șampiyonluğunun (hatırlarsanız o sene 2 kere sampiyon olmuștuk) klubü gercek kimliğine kavușturdugunu, kaybettiğimiz refleksleri geri kazanmamıza yardimcı oldugunu düșünürüm ve o yüzden bu maçı her açıdan ayrı yere koyarım ve keyifle hatırlarım.

