7
futbol kulüpleri dernekler kanununa tabidir. a.ş. olanlar bile aslında yönetim olarak kulüp yönetimine bağlı olmaları ve a.ş. yönetiminin tamamen kulüp yönetimi tarafından atanması nedeniyle gerçek a.ş. değildirler. büyük kulüplerin futbol a.ş.leri yasal değildir ve türkiye’ye özgü, içinden çıkılmaz komik bir sistemdir.
-kulüp yönetimi ve idaresi tamamen dernekler yasasına tabidir ama futbol a.ş. ticaret yasasına tabidir.
-dernekler istisnalar dışında ticari faaliyette bulunamaz ama futbol a.ş. ticaret için vardır.
-müteselsil kefalet dernekler yasasına aykırıdır.
-trabzon spor’un tüzüğüne koyduğu %5’i aşan zarardan yönetimin bizzat sorumlu olması hükmü de dernekler yasasına aykırıdır. çünkü dernekler ticari faaliyette bulunamaz ki zarar da söz konusu olsun.
daha bir sürü sakatlık ve kaos vardır türkiye’de. bir iddiam vardır benim ve onu burada da tekrar etmek istiyorum. türkiye’de gerçek bir hukukçu yoktur. belki fazla iddialı ama şu futbol kulüplerine bir bakın bir de seçim yasalarına (iptal edilen istanbul seçimlerindeki tartışmaları düşünün) ne dediğimi anlarsınız. hatta ceza yasalarımız için de geçerlidir. yargıya güvenin tamamen yok olmasının asıl nedeni de budur.
tek çözüm spor kulüpleri yasasını çıkarıp, kulüpleri tüzel kişiliğe sahip kılmaktır. haliyle bütün işlemlerini de borçlar kanunu ve ticaret kanunu hükümlerine tabi kılmaktır. işte o zaman müteselsil kefalet de, adi ya da birlikte kefalet de geçerlik kazanabilir.
daha yüz yıl öncesine kadar doğru dürüst bir kanunu bile bulunmayan osmanlı’dan geçiş yapmışız cumhuriyete. fransız medeni kanunun’dan mülhem mecelle dışında hiçbir kanun yok gibi. tamamen padişah fermanları ve kadılar vasıtasıyla çözülmüş anlaşmazlıklar. şirketler, dernekler, kulüpler ve tüzel kişiliği haiz tüm kurum ve kuruluşlar batı kaynaklıdır ve dolayısıyla kanunları da oradan iktibas edilmiştir. (vakıflar osmanlı kurumudur ve bir senetle vakfedilirdi. vakıflar kanunu da cumhuriyet döneminde 1936 yılında çıkarılmıştır)
1926 yılına kadar türkiye’de (yani osmanlı’da) taşınmazların tamamı devlete aitti. bütün ülke miri araziydi (devlet malı) ve has, zaamet, timar olarak ayrılmış ve halka kiralanmıştı. halk ya da millet devletin kiracısıydı. kira da öyle basit değildi tamı tamına yarı-yarıya kuralı geçerliydi. sipahi yetiştiren has arazi sahipleri vardı ama çoğunluk kiracıydı. ev yapmak isteyenler arsayı devletten intifa (kullanım) hakkı ile alır üzerine evini yapardı. taşınmazlar üzerinde özel mülkiyet olmadığından mirasçılara intikali de söz konusu değildi. islahatçı olarak bilinen ıı. mahmut döneminde çıkarılan nizamnameler, ayan denilen toprak sahiplerinin ortaya çıkışı vesaire uzun ve detaylı konular ama özeti bu. osmanlı döneminin bu konuyla ne ilgisi var diyen olabilir. onu da aşağıda açıklıyorum.:)
işte osmanlı kafası ülkemizde hala devam ettiğinden (bunun partilerle ilgisi yok tüm partiler için geçerli) bir konuyu detaylarına kadar kanun, tüzük ve yönetmeliklerle düzenlemeyi bir türlü başaramamışız/başaramıyoruz. atatürk sağlığında buna çok önem verirmiş ama o da 3/4’ü savaşlarla geçen ömründe her şeyi tamamlayamamış. sonuç olarak dernekler kanununa tabi olan ama ticaretin en hasını yapan futbol kulüpleri için komik bir düzen oluşmuş. yıl olmuş 2020 ama hala bir kulüpler yasamız yok. neden çıkarılmıyor bu yasa? bence güçlü olanların istedikleri gibi düdük çalabilmesi için çıkarılmıyor. başka bir izahı olan varsa duymak isterim.
-kulüp yönetimi ve idaresi tamamen dernekler yasasına tabidir ama futbol a.ş. ticaret yasasına tabidir.
-dernekler istisnalar dışında ticari faaliyette bulunamaz ama futbol a.ş. ticaret için vardır.
-müteselsil kefalet dernekler yasasına aykırıdır.
-trabzon spor’un tüzüğüne koyduğu %5’i aşan zarardan yönetimin bizzat sorumlu olması hükmü de dernekler yasasına aykırıdır. çünkü dernekler ticari faaliyette bulunamaz ki zarar da söz konusu olsun.
daha bir sürü sakatlık ve kaos vardır türkiye’de. bir iddiam vardır benim ve onu burada da tekrar etmek istiyorum. türkiye’de gerçek bir hukukçu yoktur. belki fazla iddialı ama şu futbol kulüplerine bir bakın bir de seçim yasalarına (iptal edilen istanbul seçimlerindeki tartışmaları düşünün) ne dediğimi anlarsınız. hatta ceza yasalarımız için de geçerlidir. yargıya güvenin tamamen yok olmasının asıl nedeni de budur.
tek çözüm spor kulüpleri yasasını çıkarıp, kulüpleri tüzel kişiliğe sahip kılmaktır. haliyle bütün işlemlerini de borçlar kanunu ve ticaret kanunu hükümlerine tabi kılmaktır. işte o zaman müteselsil kefalet de, adi ya da birlikte kefalet de geçerlik kazanabilir.
daha yüz yıl öncesine kadar doğru dürüst bir kanunu bile bulunmayan osmanlı’dan geçiş yapmışız cumhuriyete. fransız medeni kanunun’dan mülhem mecelle dışında hiçbir kanun yok gibi. tamamen padişah fermanları ve kadılar vasıtasıyla çözülmüş anlaşmazlıklar. şirketler, dernekler, kulüpler ve tüzel kişiliği haiz tüm kurum ve kuruluşlar batı kaynaklıdır ve dolayısıyla kanunları da oradan iktibas edilmiştir. (vakıflar osmanlı kurumudur ve bir senetle vakfedilirdi. vakıflar kanunu da cumhuriyet döneminde 1936 yılında çıkarılmıştır)
1926 yılına kadar türkiye’de (yani osmanlı’da) taşınmazların tamamı devlete aitti. bütün ülke miri araziydi (devlet malı) ve has, zaamet, timar olarak ayrılmış ve halka kiralanmıştı. halk ya da millet devletin kiracısıydı. kira da öyle basit değildi tamı tamına yarı-yarıya kuralı geçerliydi. sipahi yetiştiren has arazi sahipleri vardı ama çoğunluk kiracıydı. ev yapmak isteyenler arsayı devletten intifa (kullanım) hakkı ile alır üzerine evini yapardı. taşınmazlar üzerinde özel mülkiyet olmadığından mirasçılara intikali de söz konusu değildi. islahatçı olarak bilinen ıı. mahmut döneminde çıkarılan nizamnameler, ayan denilen toprak sahiplerinin ortaya çıkışı vesaire uzun ve detaylı konular ama özeti bu. osmanlı döneminin bu konuyla ne ilgisi var diyen olabilir. onu da aşağıda açıklıyorum.:)
işte osmanlı kafası ülkemizde hala devam ettiğinden (bunun partilerle ilgisi yok tüm partiler için geçerli) bir konuyu detaylarına kadar kanun, tüzük ve yönetmeliklerle düzenlemeyi bir türlü başaramamışız/başaramıyoruz. atatürk sağlığında buna çok önem verirmiş ama o da 3/4’ü savaşlarla geçen ömründe her şeyi tamamlayamamış. sonuç olarak dernekler kanununa tabi olan ama ticaretin en hasını yapan futbol kulüpleri için komik bir düzen oluşmuş. yıl olmuş 2020 ama hala bir kulüpler yasamız yok. neden çıkarılmıyor bu yasa? bence güçlü olanların istedikleri gibi düdük çalabilmesi için çıkarılmıyor. başka bir izahı olan varsa duymak isterim.