• 1
    ülkede kendi kendimizi kandırdığımız konulardan biri de türkiye’de futbolun çok önemsendiği, insanların tutkuyla takımlarına bağlı olduğu yalanıdır. yabamcı futbolcuların çoğu ben böyle taraftar görmedim der. yer yer doğruluk payı olsa da ülkemizde aslında taraftarlık anlayışı köklü bir şekilde yerleşebilmiş değil. 30-25-20 milyon taraftarı olduğu söylenen kulüplerin reelde 1 milyonu aşkın taraftarı bile yoktur. ülkemizde kime sorsan herkes takım tutuyor ancak bağlılık konusunda sıkıntılar var. genelde takımlar iyiyse tribünler dolar mesela. ingiltere veya almanya’daki gibi eğlencelik görülmez futbol. başarı olmazsa sırt çevrilir. spor olarak bakılmaz. tamamen tatmin merkezidir. insanlar kazanırken de kaybederken de eğlenmez. sadece çevreyi kızdırmak içindir her şey. kulüpten alışveriş hak getire zaten. hepimizin etrafında var. şöyle fanatiğim böyle fanatiğim diyen insanların kulüp simgeli bir anahtarlıkları dahi yoktur. dediğim gibi vermeye değil almaya yönelik taraftarlıktır. maçkolikten takip etmeliyiz. iddiada skor oynamaktır. bizim ülkemizde futbol bir tutku değildir, futbol insanların berbat hayatlarını unutmak için sığındıkları küçük bir limandır. tribünler dolunca ateşli olur ama çoğunlukla dolmaz işte. tribün kültürü yoktur. tribün kültürü denen şey üç beş ne olduğu belli olmayan adamın seni oturduğun yerden zorla kaldırıp abidik gubidik tezahürat yaptırmasıdır. buna da tribün baskısı derler bi de. halbuki tribün baskısı ingiltere’de olandır. tribünler de oyuncular gibi topun olduğu yerdedir. hakemi ve rakibi çok iyi baskılarlar. bizde ise maçı doğru düzgün izlettirmez adamlar. anca la la la lay lay saldır galatasaray dedirtirler. velhasıl ülkemizdeki taraftarlık ve tribün anlayışı içi boş temellere dayanır. ülkemizde futbolun sevildiğini ve insanların tutkuyla bağlı olduğunu o yüzden düşünmüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın