95
(bkz: #2624053)
bu entry'nin güzelliğinin üstüne biraz kaymak atayım dedim. 1980 yılında kurulan takım 2000 yılına kadar oynadığı maçların sadece %40'ını kazanabilmiş ezik mi ezik bir takımdı. ben 90'ların ortalarında daha çocuk iken spor programlarında sonuçlar gösterilirken dallas ismini her gördüğümde (dizisinden olsa gerek) garip bir şekilde skorlarını takip eder, her seferinde de "ezikler yine yenilmiş" derdim.
neyse 4 ocak 2000 tarihinde bu ezik takımı mark cuban adında barmenlikten, yazılım şirketi işçiliğine, kovulmuş bir yazılımcıdan, yazılım şirketi ortaklığına, bilgiyasar ve internet dünyasının önde gelen isimlerinden biri olmaya kadar süre gelen iş hayatı olan çatlak birisi tarafından satın alınıyor. takımı satın aldığı henüz duyurulmadan bir gece önce bir barda steve nash ve o zamanlar henüz yaşı içki içmek için tutmayan dirk nowitzki'yi görüyor ve size bira ısmarlayım mı diye soruyor. nowitzki ürkek bir şekilde "gerek yok" derken nash, cuban ısrar edince günümüzün kırmızı kartçısı "fuck off"'u suratına söylüyor. bir sonraki gün cuban takımın antrenmanına geliyor ve bu sefer de nash, "who the fuck is this guy?" diye tepki gösteriyor ama cuban hiç oralı olmadan topu alıp üçlük atmaya başlıyor ve dirk ile nash'e, "you got the guts to beat me?" diye soruyor? o zamanın koçu don nelson gelip "you can't beat my guys, but you can get them with some checks" diyip olayı bağlıyor.
işte o gün itibariyle hemen her maç saha kenarında takımın azılı bir taraftarı gibi olan, sahaya dalan, hakemlerle sürekli dalaşan ve milyonlarca dolar ceza ödeyen sahibi ile dallas mavericks sonraki 10 yılda tamamı 50 galibiyet üzerinde biten sezonlarda %69 galibiyet oranı 2 nba finali ve nihayetinde bir şampiyonluğa ulaşıyor.
bu entry'nin güzelliğinin üstüne biraz kaymak atayım dedim. 1980 yılında kurulan takım 2000 yılına kadar oynadığı maçların sadece %40'ını kazanabilmiş ezik mi ezik bir takımdı. ben 90'ların ortalarında daha çocuk iken spor programlarında sonuçlar gösterilirken dallas ismini her gördüğümde (dizisinden olsa gerek) garip bir şekilde skorlarını takip eder, her seferinde de "ezikler yine yenilmiş" derdim.
neyse 4 ocak 2000 tarihinde bu ezik takımı mark cuban adında barmenlikten, yazılım şirketi işçiliğine, kovulmuş bir yazılımcıdan, yazılım şirketi ortaklığına, bilgiyasar ve internet dünyasının önde gelen isimlerinden biri olmaya kadar süre gelen iş hayatı olan çatlak birisi tarafından satın alınıyor. takımı satın aldığı henüz duyurulmadan bir gece önce bir barda steve nash ve o zamanlar henüz yaşı içki içmek için tutmayan dirk nowitzki'yi görüyor ve size bira ısmarlayım mı diye soruyor. nowitzki ürkek bir şekilde "gerek yok" derken nash, cuban ısrar edince günümüzün kırmızı kartçısı "fuck off"'u suratına söylüyor. bir sonraki gün cuban takımın antrenmanına geliyor ve bu sefer de nash, "who the fuck is this guy?" diye tepki gösteriyor ama cuban hiç oralı olmadan topu alıp üçlük atmaya başlıyor ve dirk ile nash'e, "you got the guts to beat me?" diye soruyor? o zamanın koçu don nelson gelip "you can't beat my guys, but you can get them with some checks" diyip olayı bağlıyor.
işte o gün itibariyle hemen her maç saha kenarında takımın azılı bir taraftarı gibi olan, sahaya dalan, hakemlerle sürekli dalaşan ve milyonlarca dolar ceza ödeyen sahibi ile dallas mavericks sonraki 10 yılda tamamı 50 galibiyet üzerinde biten sezonlarda %69 galibiyet oranı 2 nba finali ve nihayetinde bir şampiyonluğa ulaşıyor.