1552
13 senedir doğru zamanda doğru yerde olmanın ekmeğini yiyen adam.
takımının yaş ortalaması 30'u aşmışken hala 34 yaşındaki robinho'yu transfer edecek kadar kısa vadeli düşünen, tempolu oyundan ölümüne korkan, bu korkusu nedeniyle gerek milli takımda gerek başakşehir'de uluslararası müsabakalarda her defasında başarısız olmuş bir teknik direktör. oyuncuları yorulmasın diye iki sezondur türkiye kupası'nda komik takımlara elediği yaşlı takımının, bu sezonu şampiyon tamamlarsa şampiyonlar ligi temposunu nasıl kaldıracağı da ayrı bir merak konusu.
kendi oyununu iyi oynatıyor çünkü 10 senedir mahmut'la, 5 senedir mossoro, visca ve epureanu'yla, 4 senedir emre'yle beraber çalışıyor. cengiz ünder'in satıldığı yaz hariç hiçbir zaman yeniden sistem kurmakla uğraşmadı. alın dediği adamlar alındı, satın dediği adamlar satıldı. futbolcuların maaşları bir gün geç yatmadı, taraftardan bir tane tepki görmedi. fm oynar gibi özgürce ne istiyorsa yaptı.
bu yüzden abdullah avcı'ya "başakşehir'in diğer büyükler gibi milyonlarca taraftarı olsun ister miydin" diye sorsanız kesinlikle hayır cevabını verecektir. çünkü o taraftar 2017 türkiye kupası finali'nde konyaspor'a karşı 120 dakika boyunca bir gol bile atamayıp kupayı kaybettiği maçtan sonra veya uefa'da averaj takımı olup elenip şampiyonluğu fatih terim'e kaptırdığı zaman avcı'yı o koltukta böyle huzurlu bir şekilde oturtmazdı. avcı, büyük takım imkanları olan ama büyük takım dezavantajlarını taşımayan, belki de bu özelliğiyle dünyada eşine ender rastlanacak bir kulüp çalıştırıyor.
istanbul büyükşehir belediyespor 2006 yılında aykut kocaman'la anlaşmış olsaydı ve bu kadar imkan 2014'ten beri onun ayağına serilseydi kanaatimce başakşehirspor'un bir şampiyonluğu olurdu. elbette bu bir varsayım ama aykut kocaman yönetiminde çok daha genç ve gelecek adına çok daha iddialı bir kadro kurulacağından %100 eminim. aykut kocaman'ın konyaspor'da gösterdiği uzun vadeli planlama vizyonunu avcı bir iki transfer haricinde hiç göstermedi.
eğer bu sene ocak ayını en yakın takipçisinin 6 puan önde tamamlamasına rağmen şampiyon olamazsa bu terim'in başarısı değil onun başarısızlığı olur. fatih terim yanlış bir kondisyonerle çalışarak sezonun ilk yarısını adeta çöpe attı, ilk devrede yapılmayan santrfor transferi de işin tuzu biberi oldu. bu şartlar altında artık avcı'nın şampiyonluktan başka çıkar yolu yok. hapiste olması gereken bir oyuncuyu oynatarak maç kazanıyor, en yakın rakibi olan galatasaray'ı doğrayan hakemleri korumak için 17 takım birden bildiri yayınlıyor. bu şartlarda şampiyonluğu vermesi halinde son şansını da yakmış olur.
fakat şampiyon olmanın teknik direktör için uzun vadede hiçbir şeyi garanti etmediğini, aynı başarıyı gösteren ertuğrul sağlam, hamza hamzaoğlu, şenol güneş gibi isimlerin mevcut haline bakarak kolaylıkla görebiliyoruz. dünya futbolundaki tempo giderek yükselirken, temposuz oyuna duyduğu bu sevdaya bir son vermezse avcı'nın akıbeti de bu isimlerden farklı olmaz, kariyeri boyunca kazandığı en büyük başarı türkiye ligi şampiyonluğu olur.
takımının yaş ortalaması 30'u aşmışken hala 34 yaşındaki robinho'yu transfer edecek kadar kısa vadeli düşünen, tempolu oyundan ölümüne korkan, bu korkusu nedeniyle gerek milli takımda gerek başakşehir'de uluslararası müsabakalarda her defasında başarısız olmuş bir teknik direktör. oyuncuları yorulmasın diye iki sezondur türkiye kupası'nda komik takımlara elediği yaşlı takımının, bu sezonu şampiyon tamamlarsa şampiyonlar ligi temposunu nasıl kaldıracağı da ayrı bir merak konusu.
kendi oyununu iyi oynatıyor çünkü 10 senedir mahmut'la, 5 senedir mossoro, visca ve epureanu'yla, 4 senedir emre'yle beraber çalışıyor. cengiz ünder'in satıldığı yaz hariç hiçbir zaman yeniden sistem kurmakla uğraşmadı. alın dediği adamlar alındı, satın dediği adamlar satıldı. futbolcuların maaşları bir gün geç yatmadı, taraftardan bir tane tepki görmedi. fm oynar gibi özgürce ne istiyorsa yaptı.
bu yüzden abdullah avcı'ya "başakşehir'in diğer büyükler gibi milyonlarca taraftarı olsun ister miydin" diye sorsanız kesinlikle hayır cevabını verecektir. çünkü o taraftar 2017 türkiye kupası finali'nde konyaspor'a karşı 120 dakika boyunca bir gol bile atamayıp kupayı kaybettiği maçtan sonra veya uefa'da averaj takımı olup elenip şampiyonluğu fatih terim'e kaptırdığı zaman avcı'yı o koltukta böyle huzurlu bir şekilde oturtmazdı. avcı, büyük takım imkanları olan ama büyük takım dezavantajlarını taşımayan, belki de bu özelliğiyle dünyada eşine ender rastlanacak bir kulüp çalıştırıyor.
istanbul büyükşehir belediyespor 2006 yılında aykut kocaman'la anlaşmış olsaydı ve bu kadar imkan 2014'ten beri onun ayağına serilseydi kanaatimce başakşehirspor'un bir şampiyonluğu olurdu. elbette bu bir varsayım ama aykut kocaman yönetiminde çok daha genç ve gelecek adına çok daha iddialı bir kadro kurulacağından %100 eminim. aykut kocaman'ın konyaspor'da gösterdiği uzun vadeli planlama vizyonunu avcı bir iki transfer haricinde hiç göstermedi.
eğer bu sene ocak ayını en yakın takipçisinin 6 puan önde tamamlamasına rağmen şampiyon olamazsa bu terim'in başarısı değil onun başarısızlığı olur. fatih terim yanlış bir kondisyonerle çalışarak sezonun ilk yarısını adeta çöpe attı, ilk devrede yapılmayan santrfor transferi de işin tuzu biberi oldu. bu şartlar altında artık avcı'nın şampiyonluktan başka çıkar yolu yok. hapiste olması gereken bir oyuncuyu oynatarak maç kazanıyor, en yakın rakibi olan galatasaray'ı doğrayan hakemleri korumak için 17 takım birden bildiri yayınlıyor. bu şartlarda şampiyonluğu vermesi halinde son şansını da yakmış olur.
fakat şampiyon olmanın teknik direktör için uzun vadede hiçbir şeyi garanti etmediğini, aynı başarıyı gösteren ertuğrul sağlam, hamza hamzaoğlu, şenol güneş gibi isimlerin mevcut haline bakarak kolaylıkla görebiliyoruz. dünya futbolundaki tempo giderek yükselirken, temposuz oyuna duyduğu bu sevdaya bir son vermezse avcı'nın akıbeti de bu isimlerden farklı olmaz, kariyeri boyunca kazandığı en büyük başarı türkiye ligi şampiyonluğu olur.