• 73
    güzel adamların blogunda bir cinnet halinde yazılmış bir yazıda geçen bir cümle vardı "bir çift rengi bile bu kadar sevebilmişken yalnız geçen onca geceye isyan edenlerdenmişiz" diye. hayat akıp giderken her yeni akşam sayaca bir hane daha ekleyerek yaşanmaya devam ediyor*. çoğu akşam bunu bile dert etmeyecek kadar yorulmuş oluyorsun, sadece yatağın üstüne yatayım ve dinleneyim diyorsun. ayakların zonklarken, stresten başın ya da miden zonklarken, mesela kış ayıysa soğuğu hissederken... hatta bazı geceler x saat sonra yine kalkıp gideceğimin derdini tasasını bile yaşarken... yalnız geçen geceler ile yaşadığın geceler arasındaki farkı bir türlü düşürememiş olmanın yük mü hafiflik mi olduğunu bile sorgulayacak kadar kendinden kopmuşken... ama çoğu geceler sadece yatağın üzerine kıvrılıp gözlerinin kapanmasını beklersin...

    çok hikayelerim oldu, bir sürü hikaye kahramanı da. ama hiçbir hikaye gerçek olamadı. olamamaları o kadar kanıksadım ki artık hikayeleri de bıraktım. o kadar çok hikayeye şahit oluyoruz oysa her gün. neler neler gerçek oluyor derken gerçekleştiremediklerimize bakıp daha da bir sövüyor oluyoruz. bu yaşları bu kaygılarla geçirmiş herkeste eminim öyle olmuştur. her yeni gün yeni bir haber, yeni bir hikaye. bazen bir fotoğrafta mutlu bakan bir çift göz, bazen süslü püslü bir davetiye, bazen sadece bir parmağın üzerinde duran bir yüzük... teker teker geçiyoruz turları ile yeryüzünden kopabilen bünye, teker teker gerçek olan hikayelerin arkasından bakıp duruyor çokça. bazıları sadece geçip giderken, bazıları çize çize gidiyor. hacı abinin dediği gibi, bazılarının kaderi kazına kazına resim olmak herhalde...

    gece oluyor yatıp uzanıyorsun. bütün gün koşturmaktan zonklayan ayaklarını rahatlatmaya çaıştırırken, bazı geceler düşünebilecek kadar uzun oluyor. ne için diyorsun bütün bu koşuşturma? 10 sene sonra, 15 sene sonra ne olacağını düşünüyorsun. bulamıyorsun, hayal bile edemiyorsun. çünkü sen o kısımları düşünemeyecek kadar uzaklaşmışsın konudan...
    "bekarlık sultanlıktır"a tek başın tekzip çeken berduşlara bakıp kendine muhtemel gelecek seçiyorsun... büyümek biraz da böyle bişey sanırım...

    yine de galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır hesabı, yola devam ediyoruz... yazdığı kitabı kimsenin okumayacağını bilen bir yazarın yazma inadı gibi yaşıyoruz. uzanma ihtimali sıfırın altında olan bir ele el uzatabilmenin hayalini kuruyoruz, on numara aşk hikayelerinde üçüncü şahıs olarak yer almakla geçmiş kariyerimize aldırmadan... o sıfırın altında olan ihtimalleri kilometrelere tahvil edip yola düşüşlere alaycı gözlerle bakanlara aldırmadan... başaramayacağını bile bile denemenin de bakış açısıyla değişken bir sürü adı vardır. kimisi enayilik der, kimisi ziyan etme der, kimisi inat... doktor raporu mesela obsesyon demişti. en havalısı bu sanırım, kaybedişimiz bari havalı olsun; şerefli mağlubiyetler hesabı....

    --- alıntı ---

    belki de sevinçle kucaklaşır başlarız kaldığımız yerden...

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın