4194
tudor'u gömmek için bekleyenlerden biri falan değilim, hatta ilk 8 haftada da onu en çok öven ve destekleyenlerden biri olabilirim. ancak doğruya doğru, fenerbahçe ve trabzon maçlarında net sınıfta kaldı. özellikle 29 ekim trabzon maçında. her şeyden önce bir şey söylemek istiyorum kendisine:
''sayın tudor, eren derdiyok, gomis'in yerine girecek bir futbolcu değil. gomis sakat olur vs eyvallah ama onun dışında hele de oyunu değiştirmek için, skor bulmak için gomis'in yerine eren'i almak tek kelimeyle komik. eren bu takım düzeninde oynayabilecek bir adam değil bir kere.''
trabzon maçını 2.yarı kazansak da sınıfta kalmış olacaktı. çünkü oyun normal düzenden çıkmış, iki takımda 10 kişi kalmıştı. 3 hafta önce, konya maçından hemen sonra şöyle yazdım: ''bu takımın ayarlarıyla oynamaya gerek yok bu maçları kazanmak için. sadece psikolojik olarak hazırlamak lazım takımı. takımı germemek, stresli bir psikolojiye sokmamak lazım. bu takım çıkıp kendi oyununu oynamalı.''
fakat tudor 2 haftadır ilk 8 haftada inşa ettiği her şeyi yıktı resmen. bir kere her şeyden önce bir anda 3'lü savunmaya dönmek, hiçbir zararı olmasa oyuncuya ''biz galiba bizden daha iyi bir takımla oynuyoruz.'' hissi verir ve oyuncuyu gerer. buna gerek yoktu. ayrıca fernando ile 3'lüye oyun içinde dönmek ile direk 3 stoper ile başlamak arasında uçurum var.
bu haftaya geldik bu kez de selçuk ile çıktı durduk yere. selçuk'u burada paragraf paragraf gömerim ancak hiç gerek yok buna. sadece şunu soruyorum: selçuk bu takımın oyuncusu mu? selçuk takıma girdiği andan itibaren o takımın önde pres yapma imkanı falan yok.
yahu bu takım sadece kendi oyununu oynamalıydı şu 2 maçta. sadece buydu ya. atla deve değil. geçen haftanın en beğenilen entrysini girmişim kendisi hakkında, bakabilirsiniz. onları yazan biri olarak şu 2 haftada yaptıklarıyla beni kendinden soğuttu. büyük maçlar hakkında büyük soru işareti olduğunu kanıtladı. buna da 'ölümüne tudor'cuyum' diyen bile itiraz etmesin. şu dakikadan itibaren başakşehir ve beşiktaş maçlarının ne olacağı soru işaretidir çünkü.
''sayın tudor, eren derdiyok, gomis'in yerine girecek bir futbolcu değil. gomis sakat olur vs eyvallah ama onun dışında hele de oyunu değiştirmek için, skor bulmak için gomis'in yerine eren'i almak tek kelimeyle komik. eren bu takım düzeninde oynayabilecek bir adam değil bir kere.''
trabzon maçını 2.yarı kazansak da sınıfta kalmış olacaktı. çünkü oyun normal düzenden çıkmış, iki takımda 10 kişi kalmıştı. 3 hafta önce, konya maçından hemen sonra şöyle yazdım: ''bu takımın ayarlarıyla oynamaya gerek yok bu maçları kazanmak için. sadece psikolojik olarak hazırlamak lazım takımı. takımı germemek, stresli bir psikolojiye sokmamak lazım. bu takım çıkıp kendi oyununu oynamalı.''
fakat tudor 2 haftadır ilk 8 haftada inşa ettiği her şeyi yıktı resmen. bir kere her şeyden önce bir anda 3'lü savunmaya dönmek, hiçbir zararı olmasa oyuncuya ''biz galiba bizden daha iyi bir takımla oynuyoruz.'' hissi verir ve oyuncuyu gerer. buna gerek yoktu. ayrıca fernando ile 3'lüye oyun içinde dönmek ile direk 3 stoper ile başlamak arasında uçurum var.
bu haftaya geldik bu kez de selçuk ile çıktı durduk yere. selçuk'u burada paragraf paragraf gömerim ancak hiç gerek yok buna. sadece şunu soruyorum: selçuk bu takımın oyuncusu mu? selçuk takıma girdiği andan itibaren o takımın önde pres yapma imkanı falan yok.
yahu bu takım sadece kendi oyununu oynamalıydı şu 2 maçta. sadece buydu ya. atla deve değil. geçen haftanın en beğenilen entrysini girmişim kendisi hakkında, bakabilirsiniz. onları yazan biri olarak şu 2 haftada yaptıklarıyla beni kendinden soğuttu. büyük maçlar hakkında büyük soru işareti olduğunu kanıtladı. buna da 'ölümüne tudor'cuyum' diyen bile itiraz etmesin. şu dakikadan itibaren başakşehir ve beşiktaş maçlarının ne olacağı soru işaretidir çünkü.


