10112 
                içimde senin geleceğinle ilgili kötü bir his var sözlük. 
sanki içinde galatasaraylı gibi davranıp da mehmet demirkol sinsiliğinde ortalığı karıştırdıktan sonra köşeye çekilip kıs kıs gülerek izleyenler var.
yönetim eleştiriliyor gibi gözüken başlıklarda sanki yer yer tinerle karışık kuş tüyü kokularından esintiler geliyor burnuma.
çünkü gözüme çarpan ağız birliği, tinerin had safhada çekildiği ekşi sözlük'ü andırıyor.
galatasaray düşmanlığı yapan güruhun bire bir aynı cümleleriyle eleştirilen hoca/futbolcu/yönetim/taraftar sistematik biçimde itibarsızlaştırılıp biz taraftarlar ile arası açılmaya uğraşılıyor gibi.
bazen kendimi de bir mağlubiyet ya da başarısızlık sonrası bu halet-i ruhiye içinde buluyorum.
bu spor kulübünün icraatlerini ve şahıslarını yapıcı biçimde eleştirebilmek varken, sesimizi duyurmak için vurucu ve sert üslup kullanarak yine aynı tayfanın ekmeğine yağ sürüyoruz.
bu sözlüğü, üye oluşumun evveliyatından beri okurum. burada çok sayıda parlak ve kendini yetiştirebilmiş zihinler var. taraftarlar olarak bir yolunu bulup, bu kulübün kanını içeriden emenleri galatasaray toplumundan söküp atabilecek kuvveti sağlamalıyız. dışarıdan emenleri ise hepiniz tanıyor ve eleştiriyorsunuz zaten.
tüm bunları yaparken de galatasaray'a zarar vermeden bir cerrah inceliğiyle düşünmemiz gerektiği kanısındayım.
zira bu armanın düşmanları, sevgimizi bile bu takıma karşı bir silah olarak kullanıp bizi küstürmenin derdindeler.
bu ruh ve organizasyonu ancak akıl birliğini sağlamakla elde edebiliriz. fikir alışverişinde bulunabileceğimiz bir başlık açılmalı ve tartışmalıyız.
eleştiriyi dozunda ve tadında bırakıp bu kulübe itici güç olmadığımız müddetçe ayağı titreyen çook selçuk'lar gelir, kafası topu ıskalayan daha çook semih'ler gider. milyonları da cukkalar öyle giderler.
bu nedenle yerli seviciliği yabancı seviciliği diye birbirimizi yiyeceğimize, yerli/yabancı farketmeksizin bu oyuncuları sahiplenmemiz gerekmekte.
kulüp olarak ekonomik durumumuz ve ülke ekonomisinin geleceğindeki belirsizliğin en çok vurduğu sektörlerden biri futbol. kaybedilenin yerini doldurmak iyice zorlaştı.
onlar bu armanın ruhunu unuttukça biz akıllıca hatırlatmanın derdinde olmalıyız. yoksa küçülme kaçınılmaz hale gelecek.
büyük galatasaray'ın büyük taraftarı!
sen varsan sahada bir kişi fazlayız, sen yoksan hiçiz. bu armaya sahip çıkalım, çakallara karşı yalnız bırakmayalım.
                
            sanki içinde galatasaraylı gibi davranıp da mehmet demirkol sinsiliğinde ortalığı karıştırdıktan sonra köşeye çekilip kıs kıs gülerek izleyenler var.
yönetim eleştiriliyor gibi gözüken başlıklarda sanki yer yer tinerle karışık kuş tüyü kokularından esintiler geliyor burnuma.
çünkü gözüme çarpan ağız birliği, tinerin had safhada çekildiği ekşi sözlük'ü andırıyor.
galatasaray düşmanlığı yapan güruhun bire bir aynı cümleleriyle eleştirilen hoca/futbolcu/yönetim/taraftar sistematik biçimde itibarsızlaştırılıp biz taraftarlar ile arası açılmaya uğraşılıyor gibi.
bazen kendimi de bir mağlubiyet ya da başarısızlık sonrası bu halet-i ruhiye içinde buluyorum.
bu spor kulübünün icraatlerini ve şahıslarını yapıcı biçimde eleştirebilmek varken, sesimizi duyurmak için vurucu ve sert üslup kullanarak yine aynı tayfanın ekmeğine yağ sürüyoruz.
bu sözlüğü, üye oluşumun evveliyatından beri okurum. burada çok sayıda parlak ve kendini yetiştirebilmiş zihinler var. taraftarlar olarak bir yolunu bulup, bu kulübün kanını içeriden emenleri galatasaray toplumundan söküp atabilecek kuvveti sağlamalıyız. dışarıdan emenleri ise hepiniz tanıyor ve eleştiriyorsunuz zaten.
tüm bunları yaparken de galatasaray'a zarar vermeden bir cerrah inceliğiyle düşünmemiz gerektiği kanısındayım.
zira bu armanın düşmanları, sevgimizi bile bu takıma karşı bir silah olarak kullanıp bizi küstürmenin derdindeler.
bu ruh ve organizasyonu ancak akıl birliğini sağlamakla elde edebiliriz. fikir alışverişinde bulunabileceğimiz bir başlık açılmalı ve tartışmalıyız.
eleştiriyi dozunda ve tadında bırakıp bu kulübe itici güç olmadığımız müddetçe ayağı titreyen çook selçuk'lar gelir, kafası topu ıskalayan daha çook semih'ler gider. milyonları da cukkalar öyle giderler.
bu nedenle yerli seviciliği yabancı seviciliği diye birbirimizi yiyeceğimize, yerli/yabancı farketmeksizin bu oyuncuları sahiplenmemiz gerekmekte.
kulüp olarak ekonomik durumumuz ve ülke ekonomisinin geleceğindeki belirsizliğin en çok vurduğu sektörlerden biri futbol. kaybedilenin yerini doldurmak iyice zorlaştı.
onlar bu armanın ruhunu unuttukça biz akıllıca hatırlatmanın derdinde olmalıyız. yoksa küçülme kaçınılmaz hale gelecek.
büyük galatasaray'ın büyük taraftarı!
sen varsan sahada bir kişi fazlayız, sen yoksan hiçiz. bu armaya sahip çıkalım, çakallara karşı yalnız bırakmayalım.

