8130
türkiye'de enteresan bir psikoloji var. nüfusun çoğunluğu hayatı boyunca en az bir kez herhangi bir avrupa ülkesinde yaşamanın hayalini kurar. bunun maddi sebepleri olduğu gibi, kültürel sebepleri de vardır. ta lale devrinden beri bir batılılaşmadır sormayın gitsin. aydınlar, yazarlar, politikacılar kime sorarsan sor, batılılaşma en büyük hedeftir. hatta çağdaşlaşma ile batılılaşma aynı anlamı taşımaktadır. detay olacak ama bu konuda niyazi berkes'in türkiye'de çağdaşlaşma kitabını ve fikret başkaya'nın paradigmanın iflası kitabı herkesin okuması gereken kitaplardır.
arda turan her türkiye genci gibi "avrupa'ya gitme" hedefini daha altyapı'da önüne koyan futbolculardan. hatta bunu önüne hedef koymayanını da görmedim. ilk fırsatta da "hayalini" gerçekleştirip transfer dönemi biterken atletico madrid yolcusu oldu. atletico madrid galatasaray'dan daha fazla bütçesi olan, daha göz önünde bir takım olabilir. bununla beraber real madrid, barcelona ve valencia yüzünden futolun en büyük arenası olan şampiyonlar ligi'ne katılma şansı çok çok az olan bir kulüp. her ne kadar türkiye'nin en yetenekli oyuncusu da olsa, real madrid, barcelona, manchester united, milan ve bayern münih gibi takımların da ilgi göstermediği bir oyuncu. hal böyle olunca yapılan transfer çok anlamlı gelmiyor. teenager lionel messinin bile altyapıdayken izlendiği avrupa liglerinde her ülkede kendini gösterebilirsin. yeteneğin oranında üst düzey bir takıma transfer olabilirsin.
şimdi bakıyorum şampiyonlar ligi'ne hiç katılamamış ve muhtemelen katılamayacak atletico madrid'te oynayacağına, schalke'yi eleyen kadronun sol kanadında oynasa, kendini devler arenasında gösterse fena mı olurdu? kazandığı para aynı, vitrin aynı, ruh bizde daha fazla, duyulan saygı, gösterilen sevgi daha fazla.* real madrid'i elerse şimdiden efsaneleşecek kadro'nun kaptanı olmanın dünyada eşi ve benzeri olabilir mi? her fırsatta ben galatasaraylıyım diyor, o halde bu dediklerimi anlar diye farzediyorum.
hakan şükür'ün torino'ya, arif erdem'in real sociedat'a gitmesi kariyerlerine ne kattıysa, arda turan'ın atletico'ya gitmesi arda'nın kariyerine onu katacaktır.
arda turan her türkiye genci gibi "avrupa'ya gitme" hedefini daha altyapı'da önüne koyan futbolculardan. hatta bunu önüne hedef koymayanını da görmedim. ilk fırsatta da "hayalini" gerçekleştirip transfer dönemi biterken atletico madrid yolcusu oldu. atletico madrid galatasaray'dan daha fazla bütçesi olan, daha göz önünde bir takım olabilir. bununla beraber real madrid, barcelona ve valencia yüzünden futolun en büyük arenası olan şampiyonlar ligi'ne katılma şansı çok çok az olan bir kulüp. her ne kadar türkiye'nin en yetenekli oyuncusu da olsa, real madrid, barcelona, manchester united, milan ve bayern münih gibi takımların da ilgi göstermediği bir oyuncu. hal böyle olunca yapılan transfer çok anlamlı gelmiyor. teenager lionel messinin bile altyapıdayken izlendiği avrupa liglerinde her ülkede kendini gösterebilirsin. yeteneğin oranında üst düzey bir takıma transfer olabilirsin.
şimdi bakıyorum şampiyonlar ligi'ne hiç katılamamış ve muhtemelen katılamayacak atletico madrid'te oynayacağına, schalke'yi eleyen kadronun sol kanadında oynasa, kendini devler arenasında gösterse fena mı olurdu? kazandığı para aynı, vitrin aynı, ruh bizde daha fazla, duyulan saygı, gösterilen sevgi daha fazla.* real madrid'i elerse şimdiden efsaneleşecek kadro'nun kaptanı olmanın dünyada eşi ve benzeri olabilir mi? her fırsatta ben galatasaraylıyım diyor, o halde bu dediklerimi anlar diye farzediyorum.
hakan şükür'ün torino'ya, arif erdem'in real sociedat'a gitmesi kariyerlerine ne kattıysa, arda turan'ın atletico'ya gitmesi arda'nın kariyerine onu katacaktır.


