185
2 ekim 2012 galatasaray braga maçının birebir kopyası görüntüsündeydi. sahada şuursuzca dolanan ve takım olma görüntüsünden çok uzak olan oyuncular, pas yapma amaçlarının ne olduğunu unutmuş gibiydiler. maçı izlemeyen birisine maç istatistiklerini gösterseniz bizi işaret ederek 'bu takım 3-0 kazanmıştır' tahmini yürütür fakat oynanan oyundaki ciddiyetsizliği, şuursuzluğu, isteksizliği -ne derseniz deyin- gören birisi için tabeladaki 1-3'lük skor hiç de şaşırtıcı değildi. aslında maçın ilk 10 dakikalık bölümündeki oyunumuz, geriye kalan 80 dakika için beni umutsuzluğa sevk etmişti bile.
sezon başından beri birçok maçta olduğu gibi ilginç istatistiklere imza attık yine; fatih hoca'nın bu zamana kadar her defasında "maçın genelinde topla oynayan taraf biziz ama kalemize gelen ilk top gol oluyor." şeklindeki demeçlerin yanlışlığının bugün farkına vardığını umut ediyorum. 482 tanesi isabetli toplam 548 pas yapmışız, karabükspor'da ise bu rakamlar 160/124 şeklinde. topla oynama oranlarında %64'e %36 üstünlük kurmuşuz; keza karabükspor ceza sahamıza toplam 23 top atarken biz rakip ceza alanına 66 top atmışız ve karabükspor'dan yalnızca 8 daha fazla isabet sağlamışız (22-14). tüm bu akıl dışı rakamların açıklaması ise şu noktalarda gizli: büyük takım görüntüsünün aksine takımımızda en çok pas alan (73), en çok pas veren (66), en çok topla oynayan (5,30 dk) oyuncu savunmamızda görev yapan dany. bunun aslında orta sahada oyun kurma görevini üstlenmesi beklenen melo veya selçuk olması gerekirdi. fakat selçuk en çok pas alan oyuncu sıralamasında dany, emre (66), cris (62) ve hakan balta'nın (61) ardından 5. sırada, toplam 52 pas almış. melo da hamit ile birlikte toplam 45 kez pas alarak selçuk'un gerisinde kalmış.
yanlış giden noktalar da tam olarak yukarıdaki paragrafta anlatmak istediklerimiz. topa sahip oluyoruz, topla oynayan taraf maçın çok büyük bir bölümünde biziz fakat dany - cris ikilisi paslaşmalarda merkez nokta oluyorsa burada yanlış giden bir şey var demektir. topu sol kanattan sağ kanada geçireceksek pas bağlantıları hakan > cris > dany > eboue şeklinde ilerliyor. bu şekilde rakip savunmanın yerleşme dengesini bozmamız mümkün değil. uefa süper kupa finalinde, uzatma dakikalarında jardel'in attığı golde topu en soldan en sağa fatih akyel'e atarak rakibin dengesini bozduğumuz pozisyon ders olarak gösterilmeli bizim takıma. ülke standartlarının çok üzerinde, haksız rekabet yaratacak kadar kaliteli bir koç ekibimiz var, bu ülkenin görüp görebileceği en büyük teknik direktör fatih terim var fakat oyunculara antrenmanlarda, taktik çalışmalarda nelerin anlatıldığını ciddi anlamda merak ediyorum. son maçımızı 11 kasım'da mersin deplasmanında oynadık ve karabükspor maçına kadar arada geçen koca 5 gün vardı. mersin maçında takımın durgun, silik, isteksiz futbolu herkes tarafından dikkat çekmesine rağmen teknik ekibimizin bunu düzeltme konusunda çalışma yapmamış olması demek istemiyorum; yapıp yapmadığını sorgulamamız bile durumun ciddiyetini gösteriyor.
bizim için kayıp, boş bir 90 dakika oldu. kötü oynadık diyemiyorum çünkü ortada oynadığımız bir oyun bile yoktu. sahada tek gördüğümüz şuursuzca dolaşan oyuncularımızdı. attığımız golde tamamen karabükspor savunmasının gereğinden fazla ileride olması ana sebepti; çünkü golü bulacak tek bir düzenli atak organizasyonu bile gerçekleştiremedik tamamladığımız 90 dakikada. bütün toplam dany - cris'te toplanıyor; köşe vuruşlarını topu ön direğe bile zoraki yetiştiren emre çolak kullanıyor, büyük takım hüviyetinden uzakta golü bulmak için elimizde kalan tek çareyi ceza sahasına rastgele orta yapmakta buluyoruz. bu şartlarda gol atmamız imkansızdı, attığımız gol de bu yüzden karabükspor'un savunması sayesinde olmuştu.
önemle değinilmesi gereken diğer nokta da haddinden fazla temposuz ve yavaş oynamamız. verdiğimiz paslarda top adeta çimler üzerinde süzülüyor; bu şekilde slow motion oynamaya devam etmemizi anlamak çok güç. fatih hoca'nın istatistikçileri vardır, en kötü ihtimalle maç rakamlarını derleyen, sunan siteler var. açıp bakabiliriz; ataklarda ortalama pas hızımız 3.80 km iken, karabükspor'da bu rakam 6.65 km. gol girişimlerinde ortalama pas hızımız 5.20 km iken karabükspor'da bu rakam bizden yine daha fazla: 7.29 km. pası biraz hızlı atmak, oyuna tempo kazandırmak bu kadar zor olmamalı. hızlı, istekli, saldırgan, ne yaptığını bilen bir galatasaray'ın en kısa sürede sahalara dönmesini umuyorum. bunun için de fatih hoca başta olmak üzere tüm ekibe ve oyunculara güvenim tam.
sezon başından beri birçok maçta olduğu gibi ilginç istatistiklere imza attık yine; fatih hoca'nın bu zamana kadar her defasında "maçın genelinde topla oynayan taraf biziz ama kalemize gelen ilk top gol oluyor." şeklindeki demeçlerin yanlışlığının bugün farkına vardığını umut ediyorum. 482 tanesi isabetli toplam 548 pas yapmışız, karabükspor'da ise bu rakamlar 160/124 şeklinde. topla oynama oranlarında %64'e %36 üstünlük kurmuşuz; keza karabükspor ceza sahamıza toplam 23 top atarken biz rakip ceza alanına 66 top atmışız ve karabükspor'dan yalnızca 8 daha fazla isabet sağlamışız (22-14). tüm bu akıl dışı rakamların açıklaması ise şu noktalarda gizli: büyük takım görüntüsünün aksine takımımızda en çok pas alan (73), en çok pas veren (66), en çok topla oynayan (5,30 dk) oyuncu savunmamızda görev yapan dany. bunun aslında orta sahada oyun kurma görevini üstlenmesi beklenen melo veya selçuk olması gerekirdi. fakat selçuk en çok pas alan oyuncu sıralamasında dany, emre (66), cris (62) ve hakan balta'nın (61) ardından 5. sırada, toplam 52 pas almış. melo da hamit ile birlikte toplam 45 kez pas alarak selçuk'un gerisinde kalmış.
yanlış giden noktalar da tam olarak yukarıdaki paragrafta anlatmak istediklerimiz. topa sahip oluyoruz, topla oynayan taraf maçın çok büyük bir bölümünde biziz fakat dany - cris ikilisi paslaşmalarda merkez nokta oluyorsa burada yanlış giden bir şey var demektir. topu sol kanattan sağ kanada geçireceksek pas bağlantıları hakan > cris > dany > eboue şeklinde ilerliyor. bu şekilde rakip savunmanın yerleşme dengesini bozmamız mümkün değil. uefa süper kupa finalinde, uzatma dakikalarında jardel'in attığı golde topu en soldan en sağa fatih akyel'e atarak rakibin dengesini bozduğumuz pozisyon ders olarak gösterilmeli bizim takıma. ülke standartlarının çok üzerinde, haksız rekabet yaratacak kadar kaliteli bir koç ekibimiz var, bu ülkenin görüp görebileceği en büyük teknik direktör fatih terim var fakat oyunculara antrenmanlarda, taktik çalışmalarda nelerin anlatıldığını ciddi anlamda merak ediyorum. son maçımızı 11 kasım'da mersin deplasmanında oynadık ve karabükspor maçına kadar arada geçen koca 5 gün vardı. mersin maçında takımın durgun, silik, isteksiz futbolu herkes tarafından dikkat çekmesine rağmen teknik ekibimizin bunu düzeltme konusunda çalışma yapmamış olması demek istemiyorum; yapıp yapmadığını sorgulamamız bile durumun ciddiyetini gösteriyor.
bizim için kayıp, boş bir 90 dakika oldu. kötü oynadık diyemiyorum çünkü ortada oynadığımız bir oyun bile yoktu. sahada tek gördüğümüz şuursuzca dolaşan oyuncularımızdı. attığımız golde tamamen karabükspor savunmasının gereğinden fazla ileride olması ana sebepti; çünkü golü bulacak tek bir düzenli atak organizasyonu bile gerçekleştiremedik tamamladığımız 90 dakikada. bütün toplam dany - cris'te toplanıyor; köşe vuruşlarını topu ön direğe bile zoraki yetiştiren emre çolak kullanıyor, büyük takım hüviyetinden uzakta golü bulmak için elimizde kalan tek çareyi ceza sahasına rastgele orta yapmakta buluyoruz. bu şartlarda gol atmamız imkansızdı, attığımız gol de bu yüzden karabükspor'un savunması sayesinde olmuştu.
önemle değinilmesi gereken diğer nokta da haddinden fazla temposuz ve yavaş oynamamız. verdiğimiz paslarda top adeta çimler üzerinde süzülüyor; bu şekilde slow motion oynamaya devam etmemizi anlamak çok güç. fatih hoca'nın istatistikçileri vardır, en kötü ihtimalle maç rakamlarını derleyen, sunan siteler var. açıp bakabiliriz; ataklarda ortalama pas hızımız 3.80 km iken, karabükspor'da bu rakam 6.65 km. gol girişimlerinde ortalama pas hızımız 5.20 km iken karabükspor'da bu rakam bizden yine daha fazla: 7.29 km. pası biraz hızlı atmak, oyuna tempo kazandırmak bu kadar zor olmamalı. hızlı, istekli, saldırgan, ne yaptığını bilen bir galatasaray'ın en kısa sürede sahalara dönmesini umuyorum. bunun için de fatih hoca başta olmak üzere tüm ekibe ve oyunculara güvenim tam.