bonservissiz leroy sane, 75 milyon euroluk yılan hikayesine dönen victor osimhen ve city'i city yapan ve pep'in sahadaki aklı olan ilkay'ı da yine bedavadan kadroya katabildikleri bir transfer döneminde bile yoğun eleştiri almayı ve hatta istifaya davet edilmeyi başarabilmiş yönetim.
bunun tek sebebi de kötü iletişimleri ve arka planda ne olduğunu anlayamadığımız fakat dönen ikili ilişkiler ve hırslara kurban gitmeleri.
bugüne kadar
galatasaray'ın muhtemel kaleci transferi için ortaya belki 15-20, belki daha fazla isim atılmıştır. petrovic ile başladı, sommer, ter-stegen, tzolakis, perri ile devam etti; donnarumma, lemmens, ederson ile bitecek derken uğurcan ile bitti. hem de donnaruma'nın bonservisinin 5 milyon euro aşağısına. hal böyle olunca eleştiri almaları çok olağan. bu da yanlış iletişimden kaynaklanıyor tamamen. belki uğurcan tüm bu seçenekler içinde en iyisiydi, bunu ancak zamanla görebiliriz.
diğer bir eleştirilmeyi hak ettikleri nokta da barış alper yılmaz ve hakan çalhanoğlu konuları.
barış gitmeyi kafasına koymuş ve bana izin verin diye tutturmuşken zorla takımda tutmamız, diğer tarafta ise buraya gelmek için bütün gemileri yakmış bir çalhanoğlu varken sanki oyun oynarmış gibi inter'e resmi teklif yapmamış veya kararlı bir politika gütmemiş olmaları büyük skandal. bana göre bu transfer dönemindeki en büyük hataları da bu.
barış alper'i severdik, fizikli ve bize katacağı çok şey olan bir oyuncuydu evet. fakat gitmek isteyip bırakılmadığı bu senaryoda ne derece motive olacak, bize yüzde kaçını verebilecek tartışılır. ayrıca elde edilecek net bir 35-40 milyon euro gibi bir rakamdan bahsediyoruz.
kısacası
2025-2026 yaz transfer döneminde yaptıkları doğrular kadar yanlışları da var. burada da ya kendi içlerindeki bir iletişimsizlik ya da kişisel hırslar ön plana çıktı diye yorumluyorum. zor şeyleri başarıp kolayları yapamamış olmalarının izahı yok başka.