• 171
    zamanında şer yuvası inci sözlükte yazılmış götten sallama bir yazının* başlığı olarak hayatımıza girip 10 senedir konuşula konuşula bitirilemeyen tabir. 2008-2012 arası şampiyonluk görmeyince kendini kaybeden galatasaray taraftarının kulübe hakim olan ve kötü gidişten sorumlu gördüğü liselilere giydirmek için kullandığı bir tabirdi. zaman içinde fetö-cemaat-kumpas üçlüsüyle kafayı kırmış olan ezeli rakip taraftarının sahiplenmesi hatta parlatıp altını doldurması komik olduğu kadar acıklıdır.

    işin aslı galatasaray ne kadar yukarıdaysa liseliler o kadar derindedir. galatasaray'ın kendisi bizzat derindir. yönetimler yürütmeyi yürütürler ama iktidar bilfiil liselilerin elindedir. derin galatasaray diye bir şey yoktur. galatasaray derin olduğu kadar galatasaray'dır ve o nispette güçlüdür.

    şaka lan şaka. televizyon dizisi mi bu?

    galatasaray milyonlara hitap eden bir marka olsa da gerçek galatasaray tevfik fikret salonu'nda düzenlenen mezunlar toplantılarından ibarettir. derin galatasaray ismiyle bahsedilen, malum yazıda biraz da süsleyerek ve ballandırarak anlatılan hikayeler aslında bu mezunlar derneğinin kendi içindeki iktidar kavgalarıdır. dünyanın herhangi bir tarafında "bugün maç var" diye heyecanla uyanan, 7/24 hayatını galatasaray takımlarına göre senkronize eden umutsuz vaka taraftarlar için bu tarz bilgilerin böyle yorumlanması bir nebze normaldir.

    ancak olaylar hiç de öyle derin şekilde cereyan etmemektedir. her şey bugün galatasaray'ın geleceği ve yönetimi hakkında söz sahibi olan 12-13 bin kişilik grubun gözünün önünde cereyan etmektedir. ama dediğim gibi galatasaray ile ilişkisi taraftar boyutunda olan, hele de istanbul'dan uzakta yaşayıp sadece sportif tarafına vakıf olan taraftarın "alternatif" kaynaklardan parça parça edindiği bilgileri birleştirince kendince "aha da büyük oyun" diye ellerini ovuşturup atlaması normaldir.

    bir de galatasaray taraftarının, talihin galatasaray'a güldüğü her konuyu buna bağlayıp zaten algısı komple gitmiş olan ezeli rakip taraftarını panik etmesi var. o kısmı bizim için eğlenceli ve zaman zaman rüzgarı lehimize döndüren bir algı olsa da aynı oranda acıklı olmaya başladı. zaten son 15 senede yaşamadıkları travma kalmayan koca koca adamlar, biraz üzerlerine gidince oturup hande sümertaş'ın ligi dizayn ettiğine, tüm bein sport'a hakim olduğuna falan inanmaya başlıyor.

    gerçekten yazık ya kimin çoluğu, çocuğu, eşi, büyüğüyse...
  • 132
    12 numara,antu,çarşı ve diğer derin galatasaray müptelalarına faideli bir bilgi vericem. kopyalayıp kendi mecralarında yayınlayabilirler.

    evet 'derin galatasaray' var! 1.dünya savaşı öncesi arşidük ferdinand'a bosna'ya gitmemesi gerektiğini ileten de, napolyon bonapart'ın st.helena adasında sürgündeki evinin banyosunu kullanmayıp yaz kış bahçede yıkanması gerektiğini yoksa arsenikle zehirleneceğini napolyon'a uçuran da onlardı.

    peki derin galatasaray nerdedir?

    tam olarak geçenlerde ibb'nin yağmur suyu kanalı yapmak için tesadüfen bulduğu 1890'lardan kalma su kanalında ikamet etmektiydiler. yeryüzünde her yere operasyon yetkisi olan interpol,cia,mossad vs. teşkilatların oraya bakmaları uluslararası anlaşmalarla yasak olduğu için yıllarca uefa ve fifa'daki operasyonlarını burda icra ettiler.

    ibb'ce yapılan altyapı çalışması ''birileri'' tarafından onlara haber verilince şimdilerde 1910'lu yıllarda ittihatçıların ani bir durumda ülkeyi terketmek için yaptığı alibeyköy-hasdal eski su kanalında ikamet etmektedirler. yine burası da yıllarca kimsenin çalışma yapmayı aklından geçirmediği güvenli bir yer olarak seçilmiş. böyle tehlikeli adamlardır işte bunnar.
  • 167
    robdöşambırlı viski içen elit fransız kültürü gibi makarası/gırgırı ile bile rakipleri delirten olgu..

    işin esasına gelecek olursak;
    500 küsur sene memleketin seçilmiş çocuklarını bünyene dahil edip çağdaş batı kültürü ile donatıp organize olma becerisl verirsen doğal ortaya çıkacak sonuç...

    ayrıca bu kadar sene geleneği, kuralları, kurumları ile bir sağlam yapı yaratırsan, mehmet şenolunda ifade ettiği gibi “ içine nüfuz edilemeyen” ve salt faaliyet konusu ile ( eğitim, spor) ilgilenip yoğunlaşan bir kurum ortaya çıkar.

    hep şu fıkra gelir aklıma:
    ülkede bir gün gene tartışmalar çoğalmış ,
    “ tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar “diye. kamuoyu keskin bir şekilde ikiye ayrılmış, en sonunda bu konunun müsebbibi horoz’a sormuşlar. horoz cevap vermiş:
    “ kim kimden çıkar bilmem, ilgilenmem, ben önüme bakar, işimi yaparım.”

    galatasaray , işte o horoz.

    edit: şu girdiyi “yazım hatası fazlalığı” sebebi ile tekrar düzeltme mesajı gelince, ligte “ 3 adım kuralı ihlali” aleyhine uygulanmış tek takım galatasaray gibi hissettim.
  • 80
    ‪sezona österşunds faciasıyla başla, ligin ilk yarısını ümitsiz, teknik direktörüne güvensiz 2.bitir, teknik direktörünü kov, terim’i getir, başkanını ve yönetimini değiştir, ndiaye’yi sat, paf takımla idmana çıkan oyunculardan orta saha yarat, her yenilgiden sonra sadece stadı değil havaalanınını ve florya’yı doldur. işte derin galatasaray budur.‬
  • 172
    galatasaray kongresi dışında pek de sanıldığı kadar gücü olmayan oluşum. çok basit bir örnek vereyim. haklılardı ya da haksızlardı konusu apayrı bir konu ancak mustafa cengiz başkanı ibra etmediler. mustafa cengiz başkan öyle über zengin ya da über güçlü bir adam değil. ancak ibra etmemelerine rağmen 2 senedir hala başkan, dahası çalınan her türlü kapı liselilerin yüzüne kapandı bu süreçte ve başvurulan bütün mahkemelerden mustafa cengiz başkan'ın lehine karar çıktı, alaylı çok da güçlü olmayan bir başkanı koltuğundan indiremediler.

    burada mevzu haklı yada haksız olmaları mevzusu değil, burada vurgulamak istediğim şey şu; mustafa cengiz başkan gibi çok parası ve gücü olmayan bir başkana bile gücü yetmemiş adamlar için çok güçlü lobileri var, elleri kolları çok uzun, her yerde adamları var vs gibi ifadeler kullanmak bence fazlasıyla komik ve hayal ürünü.
  • 127
    olması gereken şeyleirn adını derin galatasaray koymuşlar.

    biri çıkmış galatasaray niye ceza almıyor? hiç kimseyi başkanlık koltuğuna 3 yıldan uzun süre yapıştırmıyoruz. dolayısıyla başkan değiştirdiğimizde yeni gelen başkan yaa borç aslında 2 katıymış diyemiyor.

    öbürü çıkıyor bizi men etmeleri hangi takımın işine gelirse onun için men ettiler. daha geçen sene takımının durumu ortadaydı. bu sene hem yazın hem de ocak ayında deli gibi transfer yaptınız. ne bekliyordun kardeşim? bir de özellikle ocak ayında gelen oyuncuların o paraya geldiğine inandın mı?

    bu derin galatasaray denen şey türkiye futbol federasyonuna 2 tane galatasaray'lı adam sokamıyor, savaş açtığı mustafa cengiz'i başkanlıktan indiremiyor ama uefa üzerinde çok güçlüymüş.
  • 108
    bu kavram ile 'liseciler' kavramı birebir aynı kavramı karşılıyor mu, ben o kadar emin değilim sanılanın aksine. 'liseciler' kavramı bir kere çok geniş bir kavram, bunun içine maddi güç, nüfuz gücü vb. bakılmaksızın bütün lise mezunu olup da hatta lise mezunu olmadığı halde liseli-alaylı diye ayrım yapan herkes alınabilir.

    derin galatasaray ise bu kadar geniş tabanlı bir oluşum değil. zaten ismine bile ters. 'derin' kelimesi bu oluşumun çok güçlü olduğunu, arkaplandan işleri veya en azından bazı işlere karar verdiğini, kulübün konjonktüre göre genel pozisyonunu belirlediğini ima ediyor, yani sayıca az ama etkili ve güçlü bir topluluk vurgusu var. yani kişi sayısı olarak o kadar da fazla bir topluluktan oluştuğunu söylemek güç. lisecilerle bu yönden çelişen bir durum sözkonusu yani. belki, hatta kuvvetle muhtemel derin galatasaray içinde de liseci kişiler, liseci bir kanat olabilir ama derin galatasaray'ın komple liseci olduğunu ve aldıkları her kararın liseci perspektiften çıktığını sanmıyorum.

    mesela en basitinden, abdurrahim albayrak bu kulübe sürekli gelip gelip gidiyor ve devamlı inan kıraç'ı falan övüp duruyor. hatta inan kıraç abdurrahim albayrak'a ocak 2018 seçimi'nden önce 'senin mutlaka kazanan listede olman gerekiyor da demiş, sonra sportif a.ş.'de konumlanmış m. cengiz lehine. (u: kaynak abdurrahim albayrak, mayıs 2018'de katıldığı sevilay soruyor programı'nda söylemişti bunları.) ben ocak 2018'deki seçimden sonra dursun aydın özbek, abdurrahim albayrak'ı da yanına alır devam eder diyordum. ama tam tersi oldu. abdurrahim albayrak kabul etmedi dursun aydın özbek'in teklifini * ve mustafa cengiz başkan seçildi. mustafa cengiz ilk sandıklardan da önemli oy almıştı o seçimde, önde olmamasına rağmen. zaten etrafındaki insanlardan da derin galatasaray'a rağmen değil onlarla beraber geldiklerini net anlayabiliyoruz diye düşünüyorum. abdurrahim albayrak'ın bir diğer dediğine göre de ibrasızlıktan sonra da şampiyonluktan sonra da ilk arayan inan kıraç olmuş. geçmiş olsun demiş ve derhal mahkemeye gitmelerini söylemiş. gerekirse onların lehine ifade verebileceğini de söylemiş. şampiyonluktan sonra da inan kıraç arayıp emeklerine teşekkür etmiş.

    yani uzun lafın kısası, birebir derin galatasaray=liseciler olsaydı bunların hiçbiri veya en azından önemli kısmı olmazdı. ne fatih terim ne de abdurrahim albayrak gibi kişiler bu kulüpte barınamazlardı kesinlikle bir süre sonra. mesela liseci diyince aklıma direk hayri kozak vb. geliyor. ama inan kıraç bunlardan birisi mi, lise sempatisi olduğu kesin ama ben liseci olduğunu düşünmüyorum. en azından galatasaray ekseninde her alınan kararda lise perspektifinden bakmadığı kesin. bu ibrasızlık olayının da tamamen bu liseci kanadın kafasına göre yaptığı bir şey olduğunu düşünüyorum. dursun aydın özbek gibilerin de bunda payı var tabi. bence bu teşebbüsü şimdilik derin galatasaray durdurdu. eğer onlar da müdahil olsaydı taraftar falan dinlemez indirirlerdi bence. bu kulüpte öyle veya böyle dursun aydın özbek 2,5 yıl başkanlık yaptı hem de sosyal medya/teknoloji çağında. taraftar elbette önemli bir parametredir ama bu konularda burada bahsedildiği kadar da majör bir parametre olduğunu düşünmüyorum. şu an benim gördüğüm, inan kıraç falan başkanı sevmiyor, olursa başkanı değiştirecekler ama çok da aceleci değiller. ve en önemlisi abdurrahim albayrak vb. diğer yönetim kurulu üyeleriyle pek bir dertleri yok aksine muhtemelen oluşacak * yeni yönetimde onlardan da olanlar olacak. aceleci olan, gözü dönmüş olanlar bu bahsettiğim liseci kanat. onların hiçbir şey umrunda değil, kulüp futbol falan dahil. tek dertleri kulübü tekellerinde tutmak ve liselilerin lokali olarak kullanmak. kulübe bunlar hakim olsaydı zaten galatasaray bu kadar başarılı bir kulüp olamazdı. evet sayıca belli bir güce sahipler ama ağırlık olarak her istedikleri olmuyor aksine birçok istediklerinin olmadığı ortada. onların hakim olduğu, kulübü yönettiği bir sistemde zaten galatasaray 6-7 senede bir * şampiyon olan, beşiktaş-trabzonspor arası bir kulüp olurdu işte.
App Store'dan indirin Google Play'den alın