• 154
    futbol kalitesini geçersek(ki bence gayet güzel futbol oynanıyor) dünya'da kendini en iyi pazarlamaya çalışan ligdir. bunu reklamcılık anlamında söylemiyorum ama tanıtımı çok iyi yapıyorlar. mesela youtube kanalları kesinlikle dünya'nın en iyisi. kamera açıları mükemmel, stadların zeminleri çok güzel. futbolun güzel görünmesini sağlamak için her şeyi yapıyorlar. keşke premier league bütçeleri alman takımlarında da olsa.
  • 156
    güzel bir intro müziğe sahip ligdir. organizasyonlarda, maç öncesi yayında seyirciyi bağlamak amaçlı müzik olayı çok önemli. yıllardan beri şampiyonlar ligini ayrı bir noktaya taşıyan unsur müziğidir. onun öncesinde şampiyon kulüpler kupası dönemi kimseyi heyecanlandırmaz. formula 1'in yeni patronları da ilk iş olarak mükemmel bir intro müzik ayarladılar. almanlar'da bu konuda boş durmamışlar.
    bundesliga 2019/20 intro
    https://www.youtube.com/watch?v=kQSuU2j_oAc
  • 157
    yine klasik önerimle karşınızdayım.

    mevcut durumda nihat özdemir çıkıp "hepinizi üst üste koyacağız. federasyon da mhk da pfdk da tahkim de bizde." dese bile yasal olarak yapabileceğimiz bir şey yok. eğer pozisyonumuzu değiştirmezsek şımarık zengin bebesi vari hareketlerini sineye çekmek zorundayız.

    gel gelelim bu orta oyununda figuran olmamak için elimizde yeterince büyük bir koz var. galatasaray markası.

    2020-2021 futbol sezonu için şimdiden almanya, fransa gibi türk nüfusun çok olduğu ülkelere başvurumuzu yapmamız ve gereken tüm prosedürleri hızla yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. bunun bir çok örneği mevcut. akla gelen ilk örneği monaco*.

    ilk tercihim kesinlikle bundesliga olurdu. liglerine olağanüstü bir renk katacağımızdan eminim. deplasman tribünlerini görür gibiyim. sosyolojik açıdan hem alman hem türk vatandaşlarına bir çok katkısı olacaktır. bu düzen sonlana kadar da geri dönmemeliyiz.

    ha ondan sonra kendileri çalıp kendileri oynasınlar. dünyanın gözünde beş paralık değeri kalmayacak türkiye liginde isterlerse 250 şampiyonluğumuz var diye gezsinler.
  • 159
    takımların acayip tempolu oldukları lig. maazallah bir gün frankfurt veya gladbachla falan oynasak bizi dümdüz ederler. şöyle söyleyeyim: bu takımları izlerken youtubeda galatasaray maçının videosu 2x hızda izliyormuşum gibi geliyor. çok enteresan, kabiliyetli teknik direktörler var. takımlarda iyi teknikte oyuncular da var. fransa liginin çok önündeler kalite ve tempo olarak, italyanlarla yarışırlar. messi futbolu bıraktıktan sonra la ligadan bile daha iyi olabilirler.
  • 161
    bu ligin bayıldığım bazı yanları var ki aynı şeyler premier league için de geçerli; sahada oynanan oyunun dışında stat ambiyansları (daima dolu olmaları ve güzel atmosferler), statların iyi fiziki durumlarıyla birlikte göze hitap edebilmeleri ve sosyal medya olsun veya televizyon yayınları olsun, her türlü paylaşımın son derece profesyonelce kurgulanması (vtr'lerinden bile kalite akıyor adamların). bundesliga'ya o biçim kalite katıyor bu detaylar.

    futbol sadece futbol değildir, çimden ibaret hiç değildir.
  • 162
    bundesliga ve premier lig'i izledikten sonra bizim ligle kıyasladığımızda çok net tempo sorunumuz olduğunu görüyoruz. bu hem fiziksel kaliteden ötürü hem de hakemlerin yere yatan oyunculara olan tahammülünden ötürü oluyor.

    o yüzden futbolcular ölümcül bir darbe olmadığı sürece maçın sürekli devam etmesi gerekir, bu oyuncu ister 4 büyük takımdan olsun ister anadolu takımlarından. artık bu tip kendini atan oyunculara müsamaha göstermemiz lazım, hatta kendini yalandan yere atıp zaman geçirenlere direkt sarı kart çıkmalı ki ligimizde kalite artsın. artık bu tip futbolcuları ligde görmek istemiyorum ben, ligin marka değerini aşağıya çekiyorlar. sonra da avrupa neden başarısız oluyoruz diye sorguluyoruz. kendi liginde top mu oynanıyor ki avrupa'da başarı bekleyesin...
  • 164
    açıkçası tam başlığını bulamadığım için buraya yazıyorum, daha uygun bir başlık varsa bilgilendirilmek isterim. her neyse...

    1 aralık 2019 wolfsburg werder bremen maçı. maçı 2-3 bremen kazanıyor. maç hakkında asıl önemli olan olay ise maçın 9:16 yayınlanması. konuya hakim olmayanlar için en basite indirgersek, telefondan dikey izlenebilecek boyutta yayınlandı karşılaşma. zaten amaç da maçı telefondan dikey izleyebilmek.

    tarihte 9:16 yayınlanan ilk karşılaşma olmuş. bu tür yenilikleri görmek sevindirici. bundesliga bu tür konularda dünyaya öncülük ediyor. ligimizde de bu ve bu gibi yenilikleri görmek dileğiyle.

    https://twitter.com/...573544045137920?s=21
  • 165
    2019-2020 futbol sezonunda maçlarda atılan gol sayısında stsl'ye göre an itibariyle 3 maç fazlaları olsa da 83 gol öndeler. sezon itibariyle hem zevkli ,ki zaten zevkli olduğunu biliyoruz, hem de müthiş bir çekişme yaşanıyor. mutlaka ama mutlaka takip edilmesinde yarar var. ayrıca teknik direktörlerin taktik şablonları ufuk açıyor. boşta olan yerli bir teknik direktör bütün maçlara gidip çok güzel analizler yapabilir. hatta onu geçtim fatih terim 3-4 ekip kurup bütün maçları analiz ettirip çok güzel sonuç yakalayabilir diye düşünüyorum. ümit davala'nın, hasan şaş'ın ve hatta levent şahin'in kulübedeki etkisi bir hiçken içlerinden en azından levent şahin'in uzun bir yolculuğa gönderilmesi taraftarıyım. aynı şekilde u-19 hocalarından gönderilmesi gerekenler olduğunu düşünüyorum. evet artık iyi futbolcu almak kolay değil ama eldeki adama da taktik öğretebilmek adına ,kaliteden yoksun olsalar dahi, belirli bir ezberin türkiye'de iş yapacağı düşüncesindeyim.
  • 166
    belki dünyanın en iyi, en pahalı, en kaliteli ligi değil fakat en güzel futbol ahlakına sahip ligi. 29 şubat 2020 hoffenheim bayern münih maçında kendi taraftarların küfürlü pankartını protesto eden bir takıma* sahipler.

    sadece bayern özelinde değil, bütün takımları böyle bu ligin. geçen hafta ırkçı saldırı sonucu ölen insanların anısına saygı duruşunda bulunup nazisraus diye haykırdılar. biz de 44 şehide rağmen birleşemeyen bir futbol topluluğu var.

    iki hakem hatası askerlerimizden daha çok konuşulacak, konuşuldu. ülkenin en büyük ikinci takımı, 30 milyon taraftarı olan bir kulübe seni de seni seveni de sevmiyoruz diye pankart açar, hocasının ailesine küfreder.
    sadece fenerbahçe değil, bütün takımlarda olan bir şey bu.

    bizim eğlencemiz için olan bir sporu birbirini öldürecek noktaya getirdi güzel ülkemizin insanları. futbolcular topa şekilli vurmak dışında vasfı olmadan milyonlar kazanır, 3-4 bin lira kazanan taraftarlar da birbirine laf atar, saldırır.

    hani diyoruz ya neden avrupa değiliz, olamıyoruz. futbolumuza bakmamız yeterli. sadece şu futbol yapımızı düzeltecek bir çalışma hazırlasak inanın diğer şeylere de yansır. şu ülke futbolunun metinlerden, lefterlerden, hakkılardan buraya gelmesi başlı başına bir çalışma konusu olmalı, araştırılmalı. sebepleri bulunursa çok rahat ülkemizin halini de anlayabiliriz.
  • 167
    son zamanlarda gerçekleşen "sahipli" takım protestoları nedeniyle toplumun bilgilendirilmesi gereken ligdir. bundesliga'daki protestoları anlayabilmek için önce bazı şeyleri bilmek lazım. (belki biraz uzunca olacak ama yapacak bir şey yok)

    -50+1 nedir?
    50+1 kuralı almanya'daki bütün takımlar için geçerli olan bir kural. taraftarların kulübün %50+1 hissesine sahip olması böylece takımın bir "şirket" tarafından değil taraftarlar tarafından yönetildiğini göstermek için koyulmuş bir kural.

    -almanya'da bu kurala tam olarak uymayan takımlar var mı?
    var. ancak rb leipzigi dışarıda bırakırsak diğer takımlar (nispeten) daha az tepki çekiyor. bu takımlar bayer leverkusen, hoffenheim ve wolfsburg (fazlası varsa bilmiyorum) bu takımlardan leverkusen ve wolfsburg en az tepki görenler. çünkü bu iki takımın kuruluş tarihleri oldukça eski ve fabrika işçileri tarafından kurulmuş futbol kulüpleri. her ne kadar tarihsel kökenleri işçi sınıfına dayansa da sonuçta endüstriyel futbol, çok uluslu şirketler vs. derken günümüzdeki hale gelmiş durumdalar.
    bu iki takım tepki görmüyor sanmayın. görüyorlar ama sadece üstüruplu tepki görüyorlar.

    -leipzig'i neden kenarda bıraktım?
    leipzig redbull'un 50+1 kuralının etrafından dönerek, açıklarını bularak hayata geçirdiği bir proje. 50+1 kuralı gelirken "küçük" bir detay atlanmış. taraftarlar takımın 50+1'ine sahip olmak zorunda ama 50+1'in oy verme hakkı olacak diye bir şey yok. yani siz takımınıza üye olabilirsiniz, aidatlarınızı düzenli ödeyebilirsiniz, hisselerini alabilirsiniz ancak bu sizin yönetimde söz hakkınız olacağı anlamına gelmiyor.
    (almanlar herhalde bu kuralı koyarken octoberfest'te içiyorlardı. başka türlü bir açıklaması olamaz)

    -pekiii hoffenheim'ın durumu ne?
    50+1'in şöyle bir istisnası var. eğer bir takımı (yanlış hatırlamıyorsam) 20 yıl boyunca maddi olarak desteklerseniz, o takımın çoğunluk hissesine sahip olabiliyorsunuz. hoffe'nin sahibi olan dietmar hopp hoffenheim doğumlu. çocukluğunda hoffenheim'da futbol oynamış, kendine şirket kurmuş, sonra 20 yıl boyunca takımı finanse etmiş bir isim. 50+1 kuralının istisnasını kullanarak da hoffe'yi üzerine almış. yanılmıyorsam %95 hissesi de kendisine ait.

    biz "ne güzel adam çocukluk takımını almış 5. ligden bundesliga'ya taşımış" diye düşünürken almanlar "sahipli" hoffenheim olarak düşünüyor. yukarıdaki takımların hepsi genel olarak alman futbolseverler tarafından dışlanıyor. leipzig'den aşırı derecede nefret ediyorlar (haklılar da). hoffe konusunda kendilerine katılmıyorum. almanlığın da çoğu zarar. leverkusen ve wolfsburg arada sırada tepki görseler de daha önce dile getirdiğim gibi tarihsel kökleri nedeniyle nispeten ucuz atlatıyorlar.

    29 şubat 2020 hoffenheim bayern münih maçı bu konuyla ilgili ilk maç değil, son maç da olmayacak.
  • 170
    görünen o ki, futbol yoksunluğu çektiğimiz bu dönemde, koronalı günlere veda ve normal hayata dönme konusundaki öncü liglerden biri olacaktır. bayern münih'in corona tebdirleriyle ilk antremanlarını gerçekleştirdiği bilgisi geçildi. futbolcular birbirlerine olan uzaklıklarını koruyarak antremanlarını yapıyorlar.

    söz konusu haberde, liglerin seyircisiz olarak oynatılacağı ve tamamlanacağı belirtiliyor. almanya gibi, tribünlerin tıka basa dolduğu bir ligde, boş tribünlere futbol oynamak nasıl olacak göreceğiz. hatırlarsanız beşiktaş maçı sonrasında fatih hoca da yaptığı açıklamalarda, bu futbol şovunun bir parçası olan taraftarlardan yoksun olarak oynamanın anlamı olmayacağını belirtmişti.

    eğer ki bundesliga mayıs başı gibi başlarsa, bizim tff de beinsports'un ödeme yapmadığı bugünlerde, bunu fırsat bilip bizim ligleri de mayıs ortası gibi başlatabilir.

    https://www.fanatik.com.tr/...sta-basliyor-2135092
  • 171
    bir aksilik cikmazsa mayis'ta yeniden basliyorlar. gerek biz gerekse diger ulkeler icin cok iyi bir ornek olacak, dolayisiyla artisiyla eksisiyle tum uygulamalarini yakindan takip etmek lazim, tff umarim bunu yapiyordur.

    bugun itibariyla planlamalari da ozetle belirteyim:

    - lig deplasmanli olarak devam edecek, yani tarafsiz tek saha gibi bir durum yok.
    - mevcut fiksturun saatlerine uyulacak.
    - maclarda maksimum 300 kisi olacak, futbolcular dahil saha disinda herkesin birbirinden mumkun oldugunca uzak kalmasi icin gerekli duzenlemeler yapilacak. ornegin futbolcularin soyunma odasi kullanimi eskisi gibi olmayacak.
    - her futbolcu haftada en az 2 kez corona testine girecek. toplamda 2000 test yapilmasi planlaniyor. pozitif cikan kadro disi kalacak ama takimi karantinaya alma gibi bir durum yok.

    alman kulupleri henuz yayin gelirinin son taksidini alamadi, dolayisiyla sov devam etmeli. bu arada tabi enteresan seyler olacak, mesela bazi oyuncular ayni sakatliktaki gibi son anda kadrodan cikarilmak zorunda kalacak. bir de su var, diyelim ki bir takimin yarisinda corona cikti, o zaman "hay ben senin gibi virusu" diyecegiz herhalde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın