• 96
    avrupa ile baş etmek isteyen bir kulüp olarak avrupa standartlarında kurgulanması gerektiğini düşünüyorum.

    tesislerimiz, eğitmenlerimiz, idman programı gibi bileşenlerin toplu olarak avrupa seviyesinde olması için kaynak ayrılmalı.

    günlük başarılar elde eden bir galatasaray değil, standardını kendi oluşturan bir galatasaray'ın avrupa'da başarıya uzanacağını hissediyorum. bu standartları da kendi yapımızda oluşturup kulübün futbol takımı tüzüğü gibi işletmeliyiz. bugün fatih hoca var, mustafa cengiz yönetimi var. taraftarın çoğunluğu şu anda yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen arkalarında. ancak bu isimler de ekstra adımlar atmadan anca günü kurtarabilirler.

    ekstra adımlar nelerdir:

    1. kulübün kaynağının altyapıya daha fazla ayrılması.
    2. futbol takımında her maç en az 3 u21, en az 1 u18 oyuncusuna ilk 11'de forma vermek.
    3. ileriki yıllarda gelecek tüm yönetim ve teknik ekiplerin bunu yapmaya zorlanması. bu zorlanma taraftar kenetlenmesiyle oluşturulacak bir baskı ile olabilir. baskı ve zorlanma kelimeleri biraz sert çağrışımlar yapsa da daha uygun ifadeler bulamadım.

    bana göre üstte yazılanları uygulayabilmek süper ligde şampiyon olmaktan daha önemli, çünkü şu anki avrupa futbol standartlarında lig şampiyonluğu avrupa'ya gidip 0 ilâ 5 puanla dönmektan başka bir şeye kapı açmıyor. sürekli genç oyuncu oynatarak hem genç ve oturmuş bir takım kurgusu, hem futbolcu satışından gelir, hem gereksiz şovmen oyunculara yüksek meblağlar ödemekten kurtuluş, hem de dinamik oyuncularla oynayan oturmuş yapıdaki takımımızla avrupa'da daha iyi sonuçlar elde edebilmek mümkün.
  • 58
    yönetimimizin (bkz: 13 haziran 2018 uefa'nın galatasaray kararı) sonrası yemeyi içmeyi bırakıp yönelmesi gereken yerdir.

    kadro kısıtlaması 21 olarak belirtilmiş. 4 domestic + 4 altyapıdan yetişmiş kuralı halen geçerli. süperlig'de türk statüsünde oynayan sinan gümüş ve tolga ciğerci, uefa kriterlerine göre domestic sayılmıyor. (almanya'da yetiştiler)

    u-21'de oynayan recep gül, ozan kabak, atalay babacan gibi oyuncuların acilen rotasyon oyuncuları olarak kadroya katılması ve lig maçlarında süre almalarının sağlanması şart. benzer şekilde transfer sezonunda da 30 yaşını geçmiş türk oyunculara değil, 19 yaşından gün almamış, gelir gelmez rotasyona girebilecek oyunculara yönelmek zorundayız.

    edit: bu entry mustafa başkan beinsports'a çıkmadan önce yazılmıştı. 4+4 kuralı bize işlemeyecek. 4 domestic + 1 altyapı kullanmamız isteniyor.

    ama olsun biz yine de altyapıya önem verelim. zarar görmeyiz.
  • 15
    her insanın üstüne düşen sorumlulukları vardır.

    taraftarın kulübü kayıtsız şartsız desteklemesi, futbolcunun kendine iyi bakıp formunu üst seviyede tutması, yöneticilerin kulübün haklarını sonuna kadar savunması vs.

    fakat iş altyapıya geldiğinde olay biraz daha derine iniyor. taraftar burdan çıkacak futbolcuyu kendi ailesinden bir bireymiş gibi görüyor. onun çok iyi noktalara gelmesini istiyor ve hayal kırıklığına uğradığında en büyük tepkiyi ona gösteriyor.

    burada ele alacağım 2 tane futbolcu var. birisi aydın yılmaz diğeri sabri sarıoğlu

    http://gss.gs/Z99

    beşiktaş maçında şu görüntü baya dikkatimi çekmişti. resmen omzu çökmüş çocuğun. en basit bir özgüven eksikliği göstergesidir bu. tamam adam yıllardır kendini geliştiremedi kabul ama;

    fatih terim'in gelişiyle gösterdiği bu gelişim, biraz da suçu önceki antrenörlere ve kendimize atmamızı gerektiriyor. biz sürekli maçta attığı bir depar sonrasında bile gelip;

    - patladı patlayacak.

    - big bang mübarek

    - gol olursa 5 yıl daha burada

    gibi espriler yaparsak olmaz işte. bu yorumlar sadece espri amaçlı yapılan ve mesajların on alması için yapılmış yazılar. hangi birimiz çıkıpta '' bu çocuk bu kadar yetenekli olmasına rağmen niye hala gelişemiyor? '' diye sorduk kendi kendimize? yeri gelince komedi gırgır baya var. *

    bakın işte bu ilerlemeyi göstermesi için adam gibi bir antrenör yeterliymiş.
    maalesef ülkeye gelen yabancı hocaların bir çoğu takımı sadece şampiyon yapma peşinde. hiçbirisinin derwall gibi gelipte eksik kısımları giderip bir nevi devrim yapma niyeti yok. arda'nın kendini gösterdiği gerets döneminde bile adnan polat olmasa gerets gönderecekti arda'yı. tamam hiçbirimiz fatih hoca gibi kalıp kulübü çok sev hatta kadın voleybol maçlarına git demiyor ama bir zahmette şu altyapıya adam gibi bir özen gösterilsin. maşallah her yeni gelen hoca altyapıya önem gösterecez deyip durur da adama sorarlar ''hani nerde icraat?'' diye. işte bazıları:

    -4 yıl önce almanya 20 yaş altı milli takımı antrenörüydüm ve orada da çok başarılı oyuncularla, mario gomes gibi şuanda a milli takımda oynayan oyunlarla çalıştım.ben genç oyuncularla çalışmaya çok önem veriyorum.galatasaray'ı seçmemdeki sebeblerden biri de bu başarılı alt yapısının ve oyuncu potansiyelinin olmasıdır. önümüzdeki birkaç sene içersinde paf takımından a takıma birden fazla oyuncu kazandırmak isterim.

    michael skibbe
    http://www.galatasaray.org/...raytv/haber/1304.php

    -transferde hollandalı, alman, fransız ayrımı yapmayacaklarını kaydeden başkan adnan polat, “rijkaard altyapıya önem veren bir teknik adam. beş yıllık dönemde altyapıdan almış olduğu oyuncular barcelona’da üç kupanın üçünü de kazandılar. bu bir süreç. türkiye’de maalesef büyük kulüpler taraftar ve camiası ile sabır gösteremiyor. hem takım değişimi yapalım diyip, hem de aynı yıl şampiyonluk istiyoruz. bu senenin transfer mevsimi bittiğinden beri galatasaray’da eskiden 3-4 oyuncu kalacak ve yapılanma bitmiş olacak. rijkaard da değişim içinde yer alacak. barcelona ispanyol oyuncularını kendi alt yapısından çıkarıyor. başka ispanyol oyuncu almıyorlar. bizim de arzumuz bu... altı oyuncumuz var a takımda. bunu da artırmak istiyoruz..”

    rijkaard'ın getiriliş sebebi
    http://www.galatasaray.org/...ol_as/haber/4035.php

    -altyapıyla ilgili çalısmaları olacak mı?
    -a takım benim odaklandığım nokta. galatasaray’ın genç oyuncuları da iyi. ilerde tabi ki gençler için çok iyi şeyler olacaktır.

    frank rijkaard
    http://www.galatasaray.org/...ortaj/haber/4265.php

    ee? aydın sizin döneminizde yok muydu hocam? hani nerde altyapı? nerde emre çolak? nerde semih kaya? yoksa siz bu adamları hazırladınız da şimdi mi patlama zamanları geldi? neyse konu sapmasın kariyerinizde başarılar dileyelim.

    gelelim sabri'ye...

    --- alıntı ---

    insanlar kendileri ile ilgili problemlerde kendilerine saldırılıp eleştirilmeden konuşulduğunda bu problemi çözmek için çaba sarf ederler. onun karakterine değil yaptığı şeye hitap ederek konuşun.

    --- alıntı --- *

    bir insana deli olmadığı halde deli muamelesi yaparsanız o kişi kendisini git gide deli gibi hissetmeye başlar.
    tamam kötü oynuyor formsuz şu bu.. google'a sabri yazınca öyle videolar resimler karikatürler çıkıyor ki resmen utanç verici. youtube a sabri yazıyorsun saçma sapan videolar milyonlarca hit almış. bunlar bu adamın kulağına gitmiyor mu sanıyorsunuz? adam sahaya '' kötü oynasam yine dalga geçecekler yuhlayacaklar.'' psikolojisiyle çıkınca ne verim bekliyorsunuz ki?

    lisede öğrenciler arasında bir olay vardır hep. bir kişi seçilir öğrenciler arasında.genelde ufak da olsa bazı kusurları vardır bu seçilenin. ne zaman ayağa kalkıp söz alsa anında sınıf dalga geçecek bir şey arar. millet ağzını açmasını bekler o seçtiği kişinin. niye? dalga geçecek malzeme arar çünkü. durum böyle olunca o kişinin özgüveni git gide azalır ve o kişiden artık lise hayatı boyunca hayır gelmez. işte burda seçilen adam sabri. işin acı kısmıysa bizde buna çanak tutuyoruz. en çok da onu galatasaraylıların geçtiği maytap üzüyordur bence. neyse hayırlı olsun. ben artık sabri'den bir hayır geleceğini sanmıyorum. aslında gelmesine gelir de gelse de insanlar kafasında sabri modelini çoktan oluşturmuş. (gbkz: ömer çatkıç'a maçın sonunda bilmem kaç metre depar atıp attığı aşırtma gol bile dalga malzemesi olarak kullanılıyor) daha ne bekliyoruz ki?

    kıssadan hisse: sabri'yi el birliğiyle kaybettik hayırlı olsun. bari iyi bir oyuncu olma ihtimali hala var olan aydın'ı harcamayalım.
  • 13
    türkiye'de yeterince gelişememesinin nedenlerinden birisi de * başlarına getirilen antrenörler. genelde altyapı takımlarının başlarına futbolu bırakmış ya da kulüpte taraftarlarca çok sevilen birisi getiriliyor. tamam iyi hoş da getirdiğin kişinin kariyeri, temel bilgileri öğretme becerisi ne seviyede biliyor musun? futbolu iyi oynamakla futbolun nasıl oynanacağını aktarmak farklı şeylerdir, hitap becerisi ister *, gözlem yeteneği ister. sırf taraftarın sevgilisi diye bir futbolcuyu futbolu bırakır bırakmaz altyapının başına getirmek çok yanlış.
  • 89
    eger futbol a takimimiz icin transfer yap(a)mayacaksak, ozan ve garry'den gelen parayi mutlaka altyapi transferlerine harcamamiz lazim. net 12 milyon euro kaldiysa, hepsi kendi yas grubunda yildiz statusunde olan 17 yas alti oyuncular bulup kadroya katarsak, bunlardan 2-3 tanesi gercek potansiyeline ulassa 5 sene icerisinde harcadigimiz 10 milyon euro bize 5-6 kati olarak geri donecek.
  • 55
    x altyapısından çıkan oyuncu kötü olamaz şeklinde genellemelere maruz kalan okul. altyapı okul gibidir, üniversite gibidir sana bir şeyler gösterirler ama gelişmek senin elinde. altyapının yeşil sahalarını toprak sanıp yatarsan karpuz olur çıkarsın.

    bu nedenle oğuzhan özyakup arsenal altyapısından gelme kötü olamaz derseniz dortmund altyapısından yetişip gelen yasin öztekin gerçeğiyle karşı karşıya kalırsınız.
  • 82
    ülkemizin içine girdiği ekonomik girdabın, ne kadar derinlere ineceğine dair bir öngörü yapılamayan şu günlerde, a takımımızda daha fazla şans vermemiz gereken rezerv.

    2019-2020-2021'de ülke ve kulübün durumunun bugünden daha iyi olmayacağını var saymak ve ayağımızı ona göre bir yorgana uzatmak zorundayız. sattığımızdan fazlasını alamıyoruz, bu bir şans bizim için, istesek de açılamıyoruz bonservis konusunda. gelirlerimiz genel olarak tl. cinsinden olduğu için ne yapıp edip, maaş bütçemizi de (özellikle de yabancı para maaş ödemelerimizi) minimun seviyeye düşürmeliyiz.

    elimizde çok kaliteli genç oyuncularımız var. kademeli olarak takıma soktuğumuz, geliştirebildiğimiz, pazarlayabildiğimiz her biri, hayati bir öneme sahip kulübün can çekişen ekonomik geleceği açısından...
  • 115
    altyapımızdan fiziksel olarak güçlü bir sporcunun çıkması çok nadirdir sanırım.

    nedeni ne bilmiyorum. ya sporcular yeterince önemsemiyor ya da antrenörler. bence boey ne yapıyorsa gidip sorulup öğrenilip, altyapıdaki herkes aynı uygulamaya tabi tutulmalı. gerekirse boey'in özel spor hocası maaşlı olarak kulübe katılmalı. çünkü 1 yaz içerisinde böyle bir fiziksel gelişim zor görülür. ne yediyse ne içtiyse aynını uygulasınlar.
  • 47
    dursun özbek döneminde dibe vurmuştur. başkan ünal aysal zamanında, fatih terim günlerinde yetenekli oyuncu kategorisinde 10 tane futbolcu bulunurken şu an bu kategoride ifade edilen 48 oyuncu bulunmaktadır. alt yapıda bulunan gençlerin imkanları çok kötü durumda. tesislerde çocuklar ayakkabılarını çıkarıp kapı önüne koymakta ancak bunları toplayan ya da temizleyen görevli dahi bulunmamakta. tuvaletlerin bile birçoğu bozuk olmasına rağmen tamir edilmemektedir. fatih terim, başkan özbek ile yapmış olduğu konuşmasında, ‘eğer 48 tane yetenekli alt yapı oyuncumuz varsa kurtulduk’ diyerek güzel bir ironi de yapmıştır. açıkcası benim uzunca bir süre alt yapıdan hiç umudum yok.
  • 90
    not: bu başlığı ilk ismail çipe için yazıyordum. ama konu çok farklı bir noktaya geldiği için bu başlığa yazmanın daha doğru olduğunu düşündüm. tek ismail başlığına yazsam biraz haksızlık olurdu. yazdıklarım tüm genç oyuncular içindir.biraz metaforik bir şekilde kendisini değerlendireceğim ama anlaşılacağını düşünüyorum. mahmut mahlasını kullanalım.

    mahmut ilkokulda iyi notları sayesinde iyi bir anadolu lisesini kazanmıştır. iyi bir üniversiteyi mesela boğaziçi olsun kazanabilmek için büyük gayret göstermesi gerekmektedir. ama mahmut'un lisedeki notları böyle ortalamaları pek iç açıcı olmasın ve mesela diyelim matematiğe pek kafası çalışmıyor. mahmut insan üstü bir efor ve iyi bir çalışmayla belki boğaziçini kazanabilir. dışardan baktığımızda şimdiye kadar ki performansıyla daha mütevazi bir anadolu üniversitesini kazanma ihtimali mesela yüzde 80 olarak değerlendirelim. boğaziçi'ni kazanma ihtimali şimdiye dek anadolu lisesinde ki performansı baz alınırsa çok düşüktür. tek tük deneme sınavlarında yüksek neticeler elde etmesi boğaziçi'ni kazandırmaz ama kazanma ihtimali her zaman vardır.
    ve mesela çok daha yüksek potansiyelli bir anadolu lisesi öğrencisinin bir sınavda leş bir not alması onun boğaziçi'ni kazanma ihtimali düşürmez. burada ki esas önem öğrencinin potansiyelinin ne olduğudur. boğaziçini kazanmayı sağlayacak potansiyeli de keza boğaziçi'nde başarılı olmasını garantilemez.

    böyle bir örnekten gittim çünkü bu sözlükte herkesin yaşadığı bir süreçti bu üniversite sınavları.
    alt yapıda aslında bu metafordan çok farksız değildir. bazı oyuncular daha potansiyellidir bazıları ise değildir. potansiyelli olmayanlar başarılı olabilir mi evet olabilir potansiyellilerden çok ama çok daha başarılı olabilir. galatasaray'ı da bu üniversiteyi kazandırabilecek butik bir dershane olduğunu varsayarsak galatasaray öğrenci olarak en potansiyelliler üzerinde durmalıdır. her öğrenci üniversiteyi kazanamaz keza her futbolcu da üst seviye olamaz.
    demek istediğim lisede bir öğrencinin az çok hangi seviyede bir üniversiteyi kazanacağı bellidir. bunun gibi hangi futbolcularında üst düzey, ülkesel seviye ve ya alt seviyede olacağı az çok bellidir. bunu anlamak için ön görü lazımdır.
    bir oyuncu sadece genç diye üstünde durulmaya çalışılması bazı durumlarda olmayacak duaya amin demektir.

    ismail kardeşimiz 27 şubat 2019 hatayspor galatasaray maçında olmayacak bir hata yapmıştır. futbol bu hatalar olacak elbette ki inşallah hatalarından ders çıkarır güzel bir kariyeri olur. ama burada üst düzey kalecilerin komik hatalarını göstermek abesle iştigaldir.
    hep diyorum ozan kabak hem galatasaray alt yapısındaki çok büyük şans hem de büyük şanssızlık. genç oyuncuya şans verilince insanlar hepsi ozan gibi paralara satılacağını sanıyor.
    ozan'ı sanırım buradaki yazarlardan bile bu sene duyanlar olduğu için biraz konuyu karıştırıyor. ozan wonderkid'di arkadaşlar
    hani bildiğiniz fm'de almak için uğraştığımız oyunculardan olan bir wonderkid. u14 yaş gruplarından beri takip edilen bir oyuncu. galatasaray çok fazla alt yapıdan oyuncu çıkarmadığından insanların çok bilmediği bir proses.
    her oyuncu öyle 4 ay oynayınca bir kulüp 10 küsur milyon euro vermez. ozan'ın performansı dışında alt yapı kariyeride inceleniyor. bunun için stuttgart bu oyuncuyu aldı. hani ozan hata yaptığında üstünde durmasak ozan değil galatasaray kaybederdi. ozan muhtemelen bir takım tarafından alınır başka bir yerde gösterirdi. bizde hayıflanırdık nasıl kaçırdık diye(fenerbahçe'nin merih örneği gibi).
    bu yüzden diyorum ozan şahsına münhasır bir örnektir. her alt yapı oyuncusunu kendi çerçevesinde değerlendirmemiz gereklidir. oyuncuların potansiyellerini doğru anlamak çok ama çok önemli.

    galatasaray öyle ya da böyle bir işletmedir. hayır kurumu da değildir. alt yapı oyuncusunun üzerinde elbette durmalıdır. ama üstünde durduğu oyuncunun potansiyeline dikkat etmek zorundadır. fırsat maliyeti doğru yapılmalıdır.
    bir oyuncuyu kazanacağım diye sadece maç ve ya maçlardan olmaz aynı zamanda onun yerine yetişen diğer alt yapı oyuncularına da zarar verir onların öne çıkmasını engeller. üstünde durduğu oyuncu da öyle aham şaham bir şey olmaz.
    benim kavgam x oyuncusu kötüyse "alt yapıdan mahmut oynasın yaa daha kötü olamaz." argümanıdır.

    not2: hayatta başarılı olmak için üniversite okumaya ya da çok iyi bir üniversite mezunu olmaya gerek yok elbette. bu örnekte
    üniversite olarak bahsettiğim semboliktir.
  • 80
    dünyanin en iyi futbolculari ençok fransadan çikiyor
    çünkü en iyi altyapi okullari fransada
    fransa istesin 4-5 tane milli takim birden çikarir.
    ayrica orada milli takima giremeyenler
    cezayir, fas, senegal, kamerun... gibi bir çok milli takima da kaynak sağliyor. önerim fransadaki veya belçikadaki en iyi futbol altyapisi hangi takimdaysa o ekibi komple transfer edelim. çok değil 3-5 senede sonuç aliriz. bu ekibe harcanan para misliyle geri döner ülkemize. ülkemizdeki futbol okullarinda eğitim verenlerin nerdeyse hiçbiri bu işin akademik eğitimini almamiş, alayli yani. böyle bir ekip transfer edilip, ülke çapinda okullarda da bir yetenek taramasi bu ekip tarafindan yapilirsa mükemmel sonuçlar alinir. 11 milyonluk belçikadan 15-20 tane dünya çapinda yildiz çikiyorsa, 80 milyonluk ülkeden çikmiyorsa bu tesadüf olamaz. onlar 11 milyonluk nüfusun nerdeyse tamamini tarayip yetenekleri keşfediyor ve sonra bu işin eğitimini almiş bir ekip tarafindan da bu cevherler işleniyor. biz bunu yapmiyoruz.
  • 51
    yıldızfutbolcu çıkarmak yerine 10 üzerinden 6'lık, 7'lik futbolcuları seri şekilde çıkarması gereken oluşumumuz. fabrika gibi olmalı. rotasyonumuzu alt yapından sağlarsak sadece yıldız oyuncuları transfer edip satarak para kazanabiliriz. linnes ölçüsünde, carole ölçsünde, denayer ölçüsünde yedekte oturacak oyuncuları çıkarmamız şart. ya da alman altyapılı yasin, tolga, sinan vb. çıkarmak da zor değil. fatih hocanın bir önceki döneminde semih'i emre çolak'ı rotasyona katması gibi her sene 1-2 oyuncu devamlı buradan gelmeli, sezonda ortalama 10 -15 maç süresini dolduracak kadar oynamalı. 60. dakikadan yada 70. dakikadan sonra girerek katkı sağlamalılar. yıldız her zaman çıkmaz burası kesin. ama rotasyonunu da yabancıdan yapmaya çalışmak hem yabancı futbolcu sınırını hem de bütçeyi. yerli oyuncuyu bile alsan bonservis ve galatasaray'a gidiyorum algısı maaşı yükseltiyor. (tolga ciğerci, eren derdiyok, serdar aziz vb.) ama emre semih vb. nispeten düşük ücreti kabul ediyorlardı o yıllarda.
  • 120
    türkiye takımlarının, özellikle galatasarayımızın artık; prime döneminden düşmüş, eytli futbolculara astronomik paralar ödeme döneminin bitmiş olması lazım. eytli sönmüş yıldız oyuncuların türkiye'yi kulüp tokatlama durağı olarak görmemesi lazım. zaten bu konuda yeni destinasyonlar abd mls ve arabistan oldu.

    transfer için istisnalar elbette olacak. mertens gibi iş ahlakı üst seviyede, karakteri düzgün, fiziğine dikkat eden, ailesi ile mutluluk saçan 35 yaşında futbolcular varsa elbette gidip alırız ama dzeko ve immobile gibi tiplerin kulübümüzün kapısından içeri girmesini istemem. bunlarla kupa kazanılmaz, şampiyon olunmaz.

    altyapı konusunda kimse bizdeki altınordu örneğini vermesin lütfen çünkü sürekli altınordu övmekten seviyeyi yukarıya çıkaramıyor ülke. hollanda'da, avusturya'da, almanya'da futbolcu fabrikası kulüpler var. bunların ne şampiyon olmak, ne kupa kazanmak gibi amaçları yok. altyapıdan yetiştir, doğru sözleşme ile 100bin euroluk çocuğu 3 milyon euroya sat, sonraki satıştan daha fazla kazan. kağıt üzerinde böyle yazması çok kolay tabi ama uzun vadede kulübe sağlayacağı katkı düşünülürse bunun başkanların yönetiminden ayrı bir galatasaray politikası olması lazım.

    sözlükte farklı konu başlıklarında yazmıştım. bu sezon ziraat türkiye kupası'nda 19 yaş altı gençlerimizi izlemeyi çok istiyorum. kulüp altyapıdan oyuncu yetiştirip bunun tadını alsa zaten bu projeye daha çok mesai harcarlar. yönetimler malesef uzun vadeli yönetmek yerine kısa vadede sportif başarı hırsı ile saçma sapan pahalı eytli transferler yapıyor. günü kurtarmak yerine sürdürülebilir bir futbol kulübü olsak, ikinci avrupa kupası için çeyrek asır beklemezdik.
  • 100
    altyapıda yetişen oyuncularımızın potansiyeline ulaşması için en önemli şart sürekli oynaması. bunu her sezon şampiyonluğa oynamak zorunda olan galatasarayda yapması çok zor. bir alt ligde gerekirse maaşını biz ödeyerek bu oyuncuları kiralayarak (ve tabii belli sayıda oynama şartı koyarak) oynatmalıyız. alt liglerde birçok takım maaş ödeyemez durumda. bu teklifimizi bayıla bayıla kabul ederler. beleşe oyuncu. her üç tarafında kârlı çıkacağı bir anlaşma olur. başarılı olursa geri alıp a takıma alırız, olmazsa da en azından ümidi keseriz. yıllarca ha patladı ha patlayacak diye beklemekten iyidir
  • 109
    yine türkiye'deki hali içler acısı olan alan, futbolcu fabrikası.

    bugün (16 nisan 2022) tarihinde medipol başakşehir gençlik gelişim sorumlusu nedim yiğit hocanın twitter paylaşımları ile bir kez daha hatırladık.

    kendisinin twitleri:

    https://twitter.com/.../1515242370924744707
    https://twitter.com/.../1515242508980088836
    https://twitter.com/.../1515242643403558914
    https://twitter.com/.../1515243076981297156
    https://twitter.com/.../1515246734091464708

    izmir'de bulunan kemalpaşa ulucak stadının hali görüntüde, ancak türkiye'nin bir çok yerinde de aynı sorunlar baş gösteriyor. biçimsiz, çimlik hali kalmamış sahalar, yıkık dökük yapılar, paslanmış direkler...

    ve bunların peşine, ülke futbolunu yönettiğini iddia edenler çıkıp "yabancı sınırlaması ile yeni oyuncular yetişecek bu ülkeden" diyorlar utanmadan, o oynucuların nerelerde yetişeceğine bakmadan!

    bunun yolu sizin ırkçı kafa yapınızla yasakladığınız, sınırladığınız yabancı oyuncu değildir! bunun yolu buraları düzeltmektir. "ülke futbolunun sorunlarını düzelteceğiz" diye göreve gelenlerin hepsi sorunları düzeltmek yerine pahalı pahalı stad ihaleleri ile saçma sapan şehirlere saçma sapan stadlar yaptırdılar ancak o stadlarda oynamak için yetişecek oyuncuların nasıl yetişeceğine bir önem verilmedi bugüne kadar. sizin çözmek istediğiniz bu kafalar ile ülke futbolunun sorunları değil, müteahhit yandaşların ceplerinin sorunları ve menajerlere daha fazla para indirmek.

    bu ülke futbolunun sorunları aslında sadece ve sadece bu ülke futbolunun sorunlarını çözeceğini söyleyenler ile başlayıp, onlar ile bitiyor! onlar futboldan ellerini çektikleri anda futbolu biz yeniden kurtarırız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın