• 1
    son zamanlarda çok sık şahit olduğumuz durum. işin garibi bunun normalleştirilmeye çalışılması.

    şöyle ki, bir oyuncu yıllarca yattığı yerden para kazanıyor. yeteneksiz bir kazma olduğu için gönderilemiyor çünkü sözleşmesindeki maaşı karşılayan yok. yani işin bir tarafında bu anlaşmayı yapan yönetimin rezilliği var. bunların da güvendiği şey zaten denetlenmemeleri yasal olarak.

    ama olaya tek taraflı bakılıyor. yanlış, yanlışla savunuluyor. şu tip demeçler verenleri görüyorum medyada:

    "abi adam sözleşmesi gereği parasını alıyor, bir şey diyemezsin"
    "sözleşmeyi yapan suçlu abi, ona kızın"
    "abi adam parayı istediği gibi harcar, özel hayatı bizi ilgilendirmez" (bu en midemi bulandıranı. tam bir nihilist perspektifi.)
    ...

    bakın bu lafı edenler ciddi sorunlu insanlardır bence. yahu, insan bir iş yerinde işe başlar, belki hakettiğinden yüksek maaş alır. ama onuru olan biriyse "burada performans veremiyorum, o halde her ne kadar bu para çok tatlı gelse de ve yatarak almam mümkün olsa da kendime bunu ahlaki olarak yakıştıramam" diyebilmeli.

    bahsettiğimiz kişiler asgari ücret kazanmıyor ayrıca, zaten büyük paraları kazanıyorlar. bu kararı alabilirler yani doğal olarak. her koşulda yine büyük para kazanacak gideceği yeni yerde.

    ancak her alanda olduğu gibi sporun içine de giren bu kapitalist ahlak, böyle tiplerin rahatça kök salabilmesine ortam hazırlıyor. milletin ayıla bayıla izlediği ve aslında kahvehane muhabbetinden bir tık fazlasını yapmayan futbol yorumcusu denen herifler sabah akşam bu lafları ediyor.

    gerçekten mide bulandırıcı.
  • 4
    (bkz: futbol borsada değil arsada güzel)

    artık iyice çığrından çıkmış durumdur. evet yayın gelirleri, ürün ve bilet satışları futbolu “borsaya” taşıyan dev kulüplerin harcadıkları abartılı paraları çıkarmasına yetiyor. onlar için boşa harcanan para değil ki bu para, klasik söylemle afrika’yı doyurur.

    fakat bu oyunu güzel yapan sportif kısmıdır. işin ekonomik kısmının bu kadar öne çıkması, bu güzel oyunu seven milyonlarca gariban insanın mücadelesini hiçe sayıyor. git gide 10-12 kulüp arasında paylaşılacak. çok acı bir durum.
  • 6
    kapitalist, sosyalist rejim, sistem ne olursa olsun yapılan sözlü veya yazılı akitler hukuk devletinin gerekleridir.

    bir futbolcu ile sözleşme imzalıyorsanız o futbolcu sakatlandığında, kadro dışı kaldığında, bilmem ne kadar maç oynadığında, düzgün performansı gösteremediğinde ne olacağını sözleşmesine yazmalısınız. hiç kimseyi sözleşmenin gereğini % 100 yerine getirecek bir kişi olarak görmemelisiniz. eğer ki o şahsın sözleşme gereğini %100 yerine getireceğini düşünüyorsanız zaten sözleşmeye gerek yoktur.

    siz ne kadar, biz ne kadar sosyalist, anarşist veya kapitalizim dışında her hangi bir sistemi savunuyor olursanız/olursak olalım, tarihsel materyalizme göre biz şu anda kapitalist sistemdeyiz ve oyunun kurallarını bu sisteme göre kurmalıyız.

    kapitalist sistemde sosyalist bir bakış açısı beklemek, 1970 lerde 68 kuşağının kot pantolon giymemesine benziyor. ne kumaş giymenin devrime bir faydası oldu, ne de kot giymek karşı devrimci bir tutum oldu.

    olan siyasetin, futbolun, bilimum bakış açısının romantiklerine oldu.
  • 7
    kendi futbolcusunu yuhalayan taraftar başlığından sonra artık iyice emin olduğum durum.

    öncelikle siz bu durumda taraftar değil müşterisiniz. futbol zorunlu bir ihtiyaç değil en nihayetinde maç izlememe hakkına sahipsiniz.

    ayrıca ortada şöyle bir şey daha var; bu durumda galatasaray bir maldır ve bir kıymet yüklenemez. oyuncular mevzusunda ise ıslıklanan oyuncu hiç hatalı pas yapmaz, tekmeye kafa uzatmaz, ekstra çalışmaz sadece işini yapar. hea siz diyorsunuz ki işini yapamadığı için ıslıklıyoruz. vallahi beyler o zaman size mobbing uygulayan patrona da kızmayın.

    (bkz: 19 eylül 2021 galatasaray alanyaspor maçı)
  • 8
    futbolda giderek eskiye ve saf eglence icin oynanan futbola hasret arttikca hatirlamamiz gereken gercek.

    yayin gelirleri ve kuresellesen bahis sistemi futbolu bu noktaya getirdi.

    ek olarak, teknoloji ile sabri ve zamani azalan insanlar 90 dakika guzel pas veya kombinezon izleyecegine kos kos futbolu izlemek istiyor. makinelesen futbol tamamen skor uzerine donmeye basladi. bu da para ile alakali.

    gunumuzde cocuklugundaki saf duygularla ve tutkuyla top oynayan futbolcu da azaldi.

    aksam atacagi counter ya da call of duty ona daha cok haz veriyor olabilir.
  • 11
    sanki bu aşamayı geçip yeniden feodalizmin etkilerinin görüldüğü bir alan oldu futbol. kulüp sahipleri veya sponsorluklarla kulüp sahibi gibi davrananlar maho ağa gibi takılıyorlar.

    dünya ekonomisinde tekno feodalizm diye bir döneme geçtiğimizden bahsediliyor. elon musk, jeff bezos falan ağalar biz de marabayız. işin kötü tarafı bunlar ulaşılmazlar. fötür şapkasının üstüne oturup veya havuzuna esans ekleyip kızdırma şansımız yok.
  • 13
    kapitalist ahlakın içselleştirilmediği sektör kaldı mı?
    eskiden nba ntv de
    formüla 1 ntv trt de
    şampiyonlar ligi star da şifresiz ve dekodersiz izlenebiliyordu.
    sadece lig maçları cine5 teleon daydı.
    tek dekoderle formüla nba şampiyonlar ligi ve lig maçalarını izleyebiliyordunuz.

    şimdi aynı şeyi yapmaya çalışın;
    formüla için bir üyelik
    nba için başka bir üyelik
    avrupa kupası ön elemeleri için bir üyelik daha
    lig maçları için de bir üyelik derken
    4-5 farklı yere kayıt olmanız para ödemeniz gerekli.
    bir de kutunuz var ise, evin içi hindistan sokaklarına dönüyor.
    ben mesela bu konudan inanılmaz rahatsızım ama insanlar içselleştirmiş.
    hatta sende olmayınca şaşırıyorlar.
  • 14
    günümüzde bilet ve kombine fiyatları üstünden de görülebilen olgu. belki farkındasınız belki değilsiniz ama birçok galatasaray taraftarı gönülden sevdiği renklerinden uzaklaştırıldı ve uzaklaştırılıyor. statta maç izlemek epey lüks bir aktivite haline geldi. bundan 6 sene önce, asgari ücretin bir tık üstünde maaş alırken zor da olsa güney tribününden kombine alabilmiştim ve real madrid, psg gibi takımları canlı olarak izlemiştim. ama bugün sıradan bir lig maçına bile bilet almaya çalışırken 40 kere düşünüyorum. artık stada epey uzakta oturduğum için de o parayı verip çileli bir yol çekmeyi asla istemiyorum. bugün eminim ki on binlerce galatasaraylı da çocukluk aşkının maçına gitmeyi çok istiyor ama ekonomisi elvermediği için ekran başında maçları izliyor. belki eşini, çocuğunu, yeğenini de stada götürecek ama bunu yapmak gerçekten iyi bir alım gücü gerektiriyor.
    kombine alınca tek maça göre daha makul olabiliyor ama 24.000 tl ve 26.000 tl'den satılan ve neredeyse hiç kimsenin satışa çıktığını bile göremediği kale arkası biletlerini çıkınca en ucuz kombine bu sezon 53.000 tl'idi (doğu üst). ki onlar bile hızlı şekilde tükendi. yani zengin olmayanların bir de hızlı olması falan gerekiyor. zorunluluğa bakın. oldu olacak bütün tribünleri locaya çevirin. o zaman da çıkıp yine birileri "eee x'i izlemek istiyorsanız loca alacaksınız" diyecek kesin...
App Store'dan indirin Google Play'den alın