126
ülkede iyiye giden sadece milli takım diyorduk. sağ olsunlar, orada da dibi boyladık.
127
şu maçta bu kadar fark yemeseydik play offta seri başı olurduk. hiç yoktan ilk turda evimizde oynar, üstüne portekiz ve italya da gelmezdi.
128
bu maçı az farka kaybetseydik bu sefer şenol güneş kalırdı, play offlara hiç gidemezdik.
129
bu maçı amsterdam'da yenseydik bile uzun vadede türkiye futbol federasyonu a milli takımı adına iyi şeylerin olmasını beklemezdim. muhtemelen o galibiyet tesadüfi bir galibiyet olmuş olurdu. zaten maçı izlemeyip, istatistliklere bakmayıp skora bakınca da ne kadar aldatıcı bir skor olduğunu görüyoruz. 30 şut var; kaçan en az 5 tane %100'lük hollanda pozisyonu var ve üzerine virgil van dijk'in yılda bir defa yapacağı konsantre eksikliğinden, halil dervişoğlu'nun da kurnazlığı sayesinde atılan bir gol var. bu maçı ben kendime şöyle yorumluyorum: iyi ki teknik direktör değişti ( keşke türkiye futbol federasyonu da değişseydi.) ve yerine kısmen de olsa kendi kararlarını veren bir alman teknik direktör geldi ve bizlere az zamanda açık ve şeffaf şeyler anlatıyor. tercüman vasıtasıyla da olsa dediklerini anlayabiliyorum. diğer türk olanın saatlerce süren konuşmalarını anlamıyordum. bu eleştiriyi yaparken; sözlüğümüze yazar olduktan sonra girdiğim ilk entryimde de anlaşılır olduğumu umuyorum.
130
uğurcan çakır'ın kaleyi bulan 12 şutu 6 gol yiyerek savuşturduğu mücadele.