5 nisan 1989 steaua bükreş galatasaray maçı

• 15

  nisan ayında avrupa maçı oynamışız, ne güzel bir olay.
  ben 2-3 haftalıkmışım, babam baya heyecanlı günler geçirmiş belli ki.
  
  (bkz: tarihte bugün)
• 22

  galatasaray'ın seksenlerde oynadığı en uzun avrupa turnuvasının son maçlarından biridir. aslına bakarsak hem sahada hem de masada kazanılan nöşetel maçları ve almanya'da muhteşem seyircimizin desteği oynadığımız ve turu geçtiğimiz monaco maçlarından sonra gelen bu son tur maçımızda bir türk takımı olarak tüm hedefleri tamamlamış gibiydik. galatasaray sadece galatasaraylıların değil çoktan tüm halkın kucakladığı (almanyadaki gurbetçilerin de) ve iftihar ettiği bir takıma dönüşmüştü. nöşetel maçı sonrası çıkan haksız uefa kararına karşı ali şen ve şenez erzik gibi fenerlilerin davaya müdahil olmaları da bu şampiyonanın artık sadece galatasaray'ın değil tüm türkiye'nin meselesi haline geldiğini kanıtlar nitelikteydi.
  
  bükreş maçlarında hakem faciası, stadyum ve oyuncu cezalarımız yüzünden pek iyi bir sınav veremedik fakat 2000 senesine doğru bir kapı araladık. bu kapı sayesinde avrupa'dan daha iyi oyuncular ve kalli gibi hocalarla çalışma imkanı bulduk. bir gün, bir yer de bu işin ancak galatasaray tarafından başarılacağının sözünü verdik. bu yüzden öncesi ve sonrası ile galatasaray tarihinde çok önemli bir yer tutar bu bükreş maçları.
• 23

  okuldan eve koşa koşa gelip maça psikolojik hazırlanmam, maçın gündüz maçı oluşu falan çok değişik bir gündü. viyanada, neucahetelde ve monacodaki maçlar akşam oynanmış ve ülke dışında maçlar akşam oynanıyor algısı yerleşmişken kafam allak pullak olmuştu hiç unutmam.
  
  maçın galatasaray açısından önemi,1985-1986 sezonuyla başlayan çıkış döneminin bence final maçıdır. bu maçtaki farklı yenilgi sonrası takım resmen el frenini çekti. kupada bir ay sonra 3-0'dan 4-3 verilen fener maçı bunun en net örneğidir. yaz dönemindeki başbakanlık kupasında yine fenere kaybedişimiz, hasan vezir'in sansasyonel transferiyle örtülmeye çalışılsa da ertesi sezon mustafa denizli'nin gitmesiyle, takım saçma sapan bir sezon geçirdi. 1990-91 sezonunda mustafa hocanın dönmesi ile tekrar eski hüviyete dönüş süreci başladı.
• 10

  hayatımda ilk defa galatasaray'ı yabancı bir ülkede seyrettiğim maç.
  ilk gittiğim yabancı ülke, romanya.
  hagi'yi ilk defa seyrettiğim maç.
• 20

  galatasaray tarihinin en büyük başarısına doğru ilerlerken ileride en önemli efsanelerinden biri olacak bir futbolcu tarafından durdurulan maç.
• 8

  gheorghe hagi ile yollarımızın kesiştiği ilk maçtır.
  
  (bkz: tarihte bugün)
• 2

  hagi'nin bize penaltıdan gol attığı maç. ben maçın tamamını izlemedim, sadece özet görüntülerini izledim; ama komşumuz hep portekizli hakemin maçı katlettiğinden bahseder. bu maçtan sonra uefa hakeme 11 ya da 12 maç ceza vermiş galiba**.
• 3

  rövan$ı izmirde oynanmış ve 1-1 sona ermi$tir.albay gheorghe hagi'nin sahada yine döktürdüğü ve biz galatasaraylıları üzdüğü maç olarakta hatırlanabilir.
  
  ancak "en büyük a$klar nefretle ba$lar" dememi$lermi zaten...
• 7

  portekizli hakem correira fernandes vitor'un katli sonucu mağlup olduğumuz ve rövanş maçı için dezavantajlı skor aldığımız karşılaşma.
  
  hakem ile ilgili yazılanlar şöyle:
  
  maçın oynandığı tarihte 24 yaşında olan hagi'nin maçla ilgili anıları şöyledir:
  
  hagi: "galatasaray o zamanlar çok iyiydi. ancak biz de iyiydik. yarı finalde karşı karşıya geldiğimizde kendi sahamızdaki maçı biraz da hakemin bizden yana olmasının etkisiyle 4-0 kazandık. rövanşın zor olduğunu biliyorduk. ancak elenmeyeceğimizden adımız gibi emindik. buraya geldiğimizde biz otobüsteyken bize elleriyle beş işareti yapıyorlardı. biz bunun imkansız olduğunu biliyorduk. nitekim izmir'de oynanan maçtan da 1-1'lik skorla ayrılarak finale çıktık"
  
  ayrıca portekizli hakem maçtan sonra çavuşesku'nun tehditlerine maruz kaldığını ve bu yüzden korktuğunu ve steau lehine kararlar verdiğini itiraf etmiştir.
• 13

  hakem tanju'nun golunu ofsayt olarak gecersiz saymis ve mac icinde steaua lehine bir yonetim sergilemistir. ancak oyun da cok buyuk bir steaua ustunlugu ile gecmis, galatasaray rakip kaleye bile gitmekte zorlanmistir. o yillar romen futbolunun degil ama steaua bukres'in efsanevi kadrosuyla zirvede oldugu yillardir ve tarihinde ilk kez bu noktalara gelen bir turk takimi icin beklenmedik bir durum degildir bu farkli maglubiyet. final umutlarimizin aslinda ilk macin sonunda bittigini hemen herkes kabul etmis, ama izmir'deki rovans icin neuchatel xamax macinin verdigi gazla 5-0 muhabbetleri de dondurmustuk. aslinda bana kalirsa hagili, lacatuslu, dimitresculu o muhtesem bukres kadrosuna karsi tanjusuz, ugursuz alinmis 1-1 bile basarili bir sonuctu.
  
  finalde ise real madrid'i yari finalde ezerek gecen milan haginin rakibi olmus, ve gullit, van basten, rijkaard uclusunun yonetimindeki bir baska efsanevi kadro bukres'i sahadan silmistir: 4-0. daha sonralari, o portekizli hakem tanjunun golunu verseydi, turu gecerdik, finalde de bukresten iyi oynardik gibi kahve muhabbetlerine de taniklik ettigimi hatirliyorum ama durum pek oyle degildi.
• 16

  sikindirik braga maçını güzel yöneten hakeme ağlayanlar bu maça bir zahmet baksınlar ve hakem rezaleti nasıl oluyormuş görsünler.
  türk takımlarının avrupa kupaları tarihinde yaşadığı en büyük hakem faciası bu maçta yaşanmıştır.
• 17

  her hatırladığımda çavuşesku ibnesine küfür etmeme sebep olan maç. bu maç esnasında daha portakalda vitamindim ama neler döndüğünü gerek büyüklerimizden gerekse araştırmalarımızdan biliyoruz. tanju'nun golü sayılsaydı 4 tane yemeyecektik, belki de kazanıp gelecektik.