• 380
    sene başında pahalı denilip, ağız bükülüp alınmayan güçlü ve bitirici forvetin(bakın sadece "bir" ekstra oyuncu) acısını çektiğimiz maçtır. istediğimiz kadar şansla, balla açıklayabiliriz(bu demek değil ki fenerbahçe balı diye bir şey yok) ama selçuk hariç bütün topçuların şutlarını kalecinin üstüne veya dışarıya vuruyorsa orada bir yanlış vardır.

    necati olayına hiç girmeyeceğim, verdiği katkı ortada ama derbi maçlardaki performansı da ortada... baros'un en azından play-off'larda 11 başlaması gerektiğini sanırım çoğumuz düşünüyorduk. imparator'a tek hayıflanabileceğimiz husus bence budur. bir de belki emre'nin 11 başlamasıdır. takım ne gerekiyorsa onu yaptı, pozisyon buldu, bastı, pas yaptırmadı, top aldı, dağıttı vs... ama bir adam kaçıramadı sağdan soldan. gelen topları bitiremedi. gol atamadı...

    aydın'a bok atmak da yersiz bence... maça girdiği itibaren getirdiği canlılık ve hız da ortada. gol kaçmış olabilir, kaçar. oralarda bulunup kaçırması bile nasıl bir gelişim sürecinde olduğunun göstergesidir. selçuğun müthiş golünden sonra daha gol anonsu yapılmadan şu an hatırlayamadım sanırım elmander'di, soldan yerden kestiği top biraz daha kavisli gitse, belki 1 cm ileride olmuş olsa şu an kendisi kraldı. o gol olsaydı şu maç belki de tarihi fark ile bitecekti. ama olmayınca olmuyor. bu adamların öncelikli hedefi gol atmak değil. tabii ki gol atacak ama asıl olayı pozisyon hazırlamak, pozisyona girmek ve bazen de o pozisyonların sonucunda yer almak. bugün atamadı ama ben ondan eminim, bu yaz kendini iyice geliştirecek ve son vuruşlarını da adam gibi yapmayı öğrenecek.

    bunların dışında takım ile alakalı eleştirebileceğimiz diğer husus da defansın biraz uyuyor olmasıydı. daha hazır olmalıydılar bu tarz pozisyonlara çünkü geleceği belliydi. sürekli ilerideydik, bir top dönüp sekse ters bir yere düşse boktan beleşten bir tehlike yaratacağı belliydi. ama olsun, biz biliyoruz ki bu takım yeni. daha yeni beyler, çoğunun birlikte oynadığı daha ilk senesi ve yıllardır birlikte oynayan fenerbahçe takımını ne hale soktukları ortada.

    velhasılıkelam, bu maç güçlü ve bitiriciliği yüksek bir forvetin eksikliğini gözümüze tekrar, tekrar ve tekrar sokmuştur... ve sanırım bu mesajı alması gerekenler zaten çoktan almışlardır. benim de bu boktan yenilgi sonrası moralim çok bozuldu ama yapacak bir şey yok. tek yapmamız gereken takımımıza güvenmek ve desteğimizi en son ana kadar sürdürmek. biz de, aslanlarımız da elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. galatasaray'a yaraşan budur. biraz dağınık bir yazı oldu sanırım ama benim kafam da dağınık kusura bakılmasın... herkeslere eyvallah.
  • 543
    başından sonuna kadar en doğru oyunu harika bir şekilde oynayıp kaybettiğimiz maç. maça dair en yaygın yanlış kanı 1-1 sonrasında gereksiz risk aldığımız için 2. golü yediğimiz yönünde. ancak yediğimiz 2. golü rakibin aut atışının devamında tüm oyuncularımız savunma pozisyonundayken yediğimiz gerçeği göz önünde bulundurulduğunda golü risk aldığımız için yemediğimiz apaçık şekilde görülecektir.

    maçı en az 5 kere izledim ve rahatlıkla söyleyebilirim ki maç yakın galatasaray tarihinin (son 20 sene) en iyi galatasaray performansıydı (yerel turnuvalarda). 7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı ve 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı ile dahi kıyaslayamadığım bir seviyeye çıkmıştık. o yüzden maçı hiçbir zaman ahlar vahlar içinde izlemedim, her izlediğimde tarifi zor bir zevk verdi oyunumuz. dilerim bir gün yine o oyun kalitesini yakalayabiliriz.

    itiraf notu: 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı’nı kaybetmiş olsaydık muhtemelen özetine bile bakmazdım bu maçın.
  • 331
    kadıköyde ve arenada 180 dakika top oynadık fenerbahçe toplasan 5 şut atmıştır 4 ü gol oldu. biz 90 dakikada 25 şut atıyoruz 1 i gol oluyor. bunun adı futbol falan değil , fenerbahçeyi mutlu etmek gibi bir misyonumuz var.
    fenerbahçe maçlarında kader bizi çıldırtmak için seferber. biz onlara 1 gol atmak için kendimizi parçalıyoruz, fener bizim maçlarda yeter ki pozisyon bulsun asla ama asla kaçırmıyorlar. futbolcu kalitesi falan önemli değil ister johnson olsun ister sow hiç farketmez. her attıkları gol oluyor. bu futbol değil başka birşey...

    eğer kadıköy'de yenemezsek bunları zaten gerek yok şampiyonluk onların olsun...
  • 382
    dün sabah nedense biraz geç kalktım baktım saat öğlen 12:00. hadi dedim oğlum kalk giy galatasaray formanı bi çay içeyim bi kahlvaltı edeyim de kursa gideyim dedim kendi kendime. kalktım kahvaltı sofrasından gittim alsancak'a kursa. üç dersten sonra dediler sınav var bi yere gidemezsiniz. dedim haydaaa al başına belayı zaten çalışmamışım bi de sınav mı? neyse verdiler kağıdı önüme eh işte çalışmamış olsam da yapmaya başladım soruları. sonra kafama dank etti "layyyn maça geç kalıyoz ya salaaak!" dedim kendime ve apar topar sınav kağıdını hocaya verip çıktım. çıktığımda saat 18:55'ti yani maça beş dakika kalmıştı. neyse fazla beklemeden otobüs geldi ama dert bitmedi yine çünki trafik vardı. kızdım kendi kendime "lan salak daha erken verseydin ya kağıdı!" diye. ama allah'tan otobüs yarım saat içinde maçı childofbodom,x factor,zminrna ve zminrna'nın kız kardeşi ile maçı izlemek üzere sözleştiğimiz yere geldi. aldım bileti girdim içeri yer de vardı allah'tan, baktım 0-1 yeniliyoruz ama fener'de yine iş yok. dedim "yine bala mala attı bunlar herhalde." nitekim öyle de olmuş.
    ilk yarı bittiğinde ara oldu ve ben de dışarı çıktım ve 1. salona doğru yöneldim childofbodom ve diğerlerini bulmak umudu ile ve bu arayışım ççok da uzun sürmedi. arkamdan bi ses "nerdeydin la sen!?". arkamı döndüm baktım yerdeki tümseğe oturmuş, ağzında sigara ve onu titreyerek ağzına götüren bir el, sinirli bakışlar, kızarmış surat... evet bodom'du o ve yanında da x factor. x factor de keza bodom ile aynıydı o da sinirliydi. dedim "abi sınavdaydım erkenden verdim kağıdı geldim. otuzuncu dakikaya yetiştim anca. size ne oldu kavga falan mı ettiniz?". bodom "la yok amk fener'i top oynamadan gol attı yine yaa deli oldum. biz içeride sandalye kırdık bizimkiler karşı karşıya kalecinin üzerine vuruyolar!". neyse sigara bitince biraz yatıştı ikisi de bodom dedi " gelin amk geçelim içeri". geçtik içeri oturduk sandalyelere. ikinci yarı başladı. gol üstüne kaçan goller düzgün verilemeyen paslar derken selçuk'un frikiği... bu anı, bu an buluduğum ortamı görmeliydiniz sevgili sözlük yazarları. inanılmaz bir sevinç herkes bir birine sarılıyo tanıyıp tanımadığına bakmasızın. ondan sonra yine kaçan goller ve bu sefer daha net pozisyonlarda kaçan goller. ama küfür yok asla, galatasaray'lı hiç bir futbolcuya galatasaray'lı hiç bir taraftardan küfür yok. mırıldanan şey sadece şu "neyse neyse atacaz hadi hadi!...". ama gelmedi. galatasaray'ımızın ikinci olü asla gelmedi. onun yerine yine kıçı kırık bi kontra ataktan fenerbahçe golü geldi. sonra fener'li taraftarların haykırışları... o an anladım ki fenerbahçe taraftarı sayısı orada bizden fazlaydı. sonra ekrana ağlayan bi kız geldi. fener'li öküzlerden birinin "ağlayın ağlayın siz daha çok ağlayacaksınız!" lafını
    duymamak için herhalde sağır olmak gerekirdi. ağlayamadım bu gole, üzülemedim... hiç bi şey yapmak gelmedi içimden gariptir. o an yaşadıklarım sadece şaka gibiydi çünki daha bir kaç dakika öncesine kadar boş kaleye goller atamayan bizdik. hani biri çıksa dese kamera şakası diye inanırdım o derece.
    son düdük çaldı, tüm umutlar tükendi, olaysız dağıldık.bodom sessiz, x factor sessiz, zminrna ve kardeşi sessiz. o an kendime geldim. o an bütün fenerliler nedense galibiyeti kutluyorlardı. sanki şampiyon olmuşlardı. o an sinirlenmeye başlamıştım. bir kıvılcıma ihtiyacım vardı parlamak için. tek bir kıvılcım. bi yan bakış, bi sataşma ne olursa... olmadı. hiç bi şey olmadı. bi tane fener'li delikanlılık yapıp beni tahrik edici hareket yapmadı. ben de taşkınlık yapamazdım. yenilmiştik. yapacak bi şey yoktu adamlar haklı olarak seviniyorlardı. şaka gibiydi yenilmiştik. hala inanamıyordum.
    o zamandan 1 saat öncesine kadar soruyordum allah'ıma "neden allah'ım neden! neden hep biz iyi oynamak zorundayken onlar saçma sapan kazanmak zorunda neden! neden allah'ım! yoksa sen bu ipneleri bizden daha mı çok seviyordun. biz ne günah işlemiştik sana karşı neden böyle olmak zorunda!"
    dedim sonra "oğlum saçmalama! vardır bunda da bi hayır. takma kafana, bu oyun bile yeter o ipnelerin korkmasına. allah'tan umut kesilmez." dedim kendi kendime. evet takmamalıydık takımımıza sonsuza kadar destek olmalıydık ve var gücümüzle şampiyonluğa odaklanmalıydık. henüz hiç bir şey bitmemişti. belki de allah'ın istediği bizim kadıkö'de şampiyon olmamızdı.
    ya şampiyon olamazsak mı? baylarrrrrr yapmayın! vardır onda da bir hayır. ben inanıyorum baylar. siz de inanın aydınlık günlerin geleceğine. bu sene şampiyon olsak da olmasak da aydınlık günler çok yakındır.
    neyse bir de tanım girelim de silinmesin onca yazdığımız.

    tanım: fener'e karşı son kez yenildiğimizi umduğum maçtır.
  • 533
    1-1 ile 1-2 arasında abartmak gibi olmasın 20 tane falan gollük pozisyonu ayı volkan'ı şişleyerek* heba ettiğimiz unutulmaz derbi maçı. yaklaşık 15-20 dakika fenerbahçe ceza sahasında oynandıktan sonra ileriye atılan tek bir topta 2'ye 1 gelip golü atıp dönmüşlerdi. loran vayloyan denen zerzevat takımla birlikte kutlamıştı galibiyeti(!), sonra da tepkiler gereği siktir edilmişti çalıştığı kurumdan. fenerbahçe medyası utanmadan bunun bile destanını yazar durur yıllardır...

    şikeyi aklama sezonunda icat edilen süper finalin ikinci haftasıydı bu maç. 34 haftalık "normal sezon"u 9 puan önde bitirmiş, spastik statü gereği puan farkı ikiye bölününce 5 değil 4 puan geride başlamıştık. ilk maçta beşiktaş'ı yenmiştik, fenerbahçe de meşhur düşen adam koreografisinin yapıldığı maçta trabzonspor'u geçmişti. bu maçı böyle bir oyunun üzerine kaybedince puan farkı 1 olmuştu. kimsenin aklına aradaki 3 maç gelmiyordu, herkes son haftaya "denk getirilen" kadıköy deplasmanında mağlup olup kupanın elimizden alınacağından çok emindi o günlerde.

    ben maçı hayatımdaki ender tecrübelerden biri olarak karma bir mekanda, şu an hayatımda olmayan bir fenerli ile izlemiştim. gol sonrası da çaktırmamaya çalışarak hayatımın en büyük şoklarından birini yaşamıştım. yaklaşık 1 saatlik eve dönüş yolunda tek hatırladığım askerde olan o dönem için çok yakın ve benden daha fanatik galatasaraylı bir arkadaşımın aramasıydı. telefonu açıp iki küfür salladı, ben de iki küfür salladım ve sustuk. belki 15-20 dakika telefon açık kaldı ama ne o konuşabildi, ne de ben. telefonu da bizden biri mi kapattı kendi kendine mi kapandı onu bile hatırlamıyorum. işin trajikomik tarafı eve geldiğimde babamın hatta benim fanatikliğimle(!) dalga geçen kardeşimin bile boş gözlerle duvara bakıyor oluşuydu.

    öyle büyük bir yıkımdı bu maç işte... hatta fatih çalışkan isimli bir renktaşımız stadda kalbine yenik düşmüştü...

    yıllar sonra rüzgar tersine dönünce 12 mayıs 2012 fenerbahçe lugatında "fetö stadımızda bize saldırdı" oluverdi malum.

    oysa o gün yedi cihan biliyordu süper final'in, o spastik statüsünün tamamen fenerbahçe'ye bir şampiyonluk kazandırmak üzerine dizayn edildiğini. son maçın bile isteye kadıköy'e denk getirildiğini. hatta sonradan inkar edilse de hafta içinde 2 kere sorulduğunda illa ki kupa stadda verilsin diyen fenerbahçe'ydi...

    işte fenerbahçe öyle bir camia ve allah'ın adaleti o kadar büyük ki; o gün topu bir türlü kaleye sokturmayan güç 12 mayıs 2012 ile bize rüyaların en güzelini yaşatıp acısını çıkardı.

    bu küstah ve bencil camiaya da ömür boyu unutamayacakları bir ders verdi...
  • 392
    futbolu güzel oynamanın değil, futbolun talep ettiği golü atabilmenin daha önemli olduğunu ispatlayan bir maç olmuştur.

    gol vuruşlarını yapan ve yapamayan oyuncuları kıyaslayalım sadece. bizden; necati, elmander, baros, aydın, emre, selçuk; onlardan ziegler ve stoch. onların iki adamı bizim çocuklardan kalite olarak kat kat üstün mü? hayır. dolayısıyla 89 milyon dolarlık santrafor alsaydık kazanırdık demeyi doğru bulmuyorum şahsen. atamadığımız pozisyonları herhangi bir futbolcu atabilirdi. hatta bizim çocuklar da atabilirdi, attılar da başka maçlarda defalarca. dün gece olmadı. neden mi?
    konsantrasyon eksikliği. fenerbahçe'nin derbilerde kurduğu üstünlüğün iki ana öğesi var. birincisi alex de souza, ikincisi de konsantrasyon. adamlar nasıl konsantre olmuşsa; maçtan önce demişlerdir ki, beyler 1-2 tane anca fırsat buluruz, atmak zorundayız. ziegler bile fırsatı bulunca baros ayarında gol vuruşu yaptı. bizim çocuklarda oynadığımız baskılı oyunun verdiği bir rehavet var. nasılsa atarız rahatlığı bizi bitiriyor.

    baskılı oynamak ve sürekli pozisyona girmek yetmiyor işte. bu oyun böyle. kaçan 10 tane pozisyonun kıymeti yok. artistik patinaj sporu değil ki bu genel kompozisyona göre puan alalım. o top o çizgiyi geçmedikçe puan muan yok işte. sen de adam gibi konsantre olacaksın. atmam lazım diyeceksin, nasılsa atarız demeyeceksin.
    ilk 4-5 pozisyonu kaçırdıktan sonra kaçan diğer gollerde "atamayana atarlar" psikolojisinin stres yarattığını düşünüyorum. sakin olacaksın arkadaş. adam inim inim inliyor, yediği baskının haddi hesabı yok, her an bir gol yiyecek ve sonrasında hezimete gidecek maç; ama o adamın psikolojisi bozuluyor mu? hayır. ayağına bir top geliyor ve gidip golünü atıyor. gayet basit. işi bu kadar analize, tahlile, psikolojilere falan can sıkıntısından dolayı vuruyorum zaten şu anda. golleri atacaksın maçı bitireceksin.

    ayrıca, ikinci golde bienvenu'ye ilk basan adamımız semih ve sonra stoch'a arkadan yaklaşan ujfalusi.
    arkadaşlar, abiler, kardeşler...
    ikiye iki gelen pozisyon dünya kupası maçı da olsa, süt kupası maçı da olsa tehlikedir. bu gole bakıp da bal muhabbeti yapamam ben. ikiye iki her atak, gol pozisyonudur. penaltı pozisyonudur. kırmızı kart adayıdır. böyle bir pozisyon vereceğin de belliydi, o zaman ben semih'in yerinde olsam derdim ki, arkadaş allah ne verdiyse girip bu adamı buraya gömmem lazım yoksa çıkmayacak bir gol yeriz.
    bu pozisyonda o kasap lugano olsaydı, son adam da değil ne güzel, o forveti oraya gömerdi. sarı kartını alır, sırıta sırıta, el kol yapa yapa yerine geçerdi. semih'ten geçti pozisyon, ujfalusi arkadaşımız da stoch daha ceza sahasına girmeden asılıp indirecekti yere. kırmızıysa kırmızı. en azından maç 1-1 biterdi, şampiyonluk avantajımızı daha kuvvetli sürdürürdük.

    sen ikiye iki kaldığın anda pozisyon bitti zaten. bitti orada. o ikiye iki savunmayı iyi yapıp pozisyonu savuşturmayı unut. kalecim kurtarır demeyi unut. sen kaleciye iş düşürmemekle mükellefsin. ikiye iki kaldın ve bir bedel ödeyecektin. kırmızı kartı kabul etmedin, o zaman bu tür pozisyonlar gol olur abi, hiç sağa sola zırlamayacaksın. hadi birisi genç. çocuğa günah bulmak istemiyorum ama o topta bienvenu'yu oraya gömse, "bu yaşta bu taktik, bu bilinçli kart görmeler, vallahi helal olsun" diyecektik. dedirtmesi lazımdı. dedirtemedi ama olsun. canı sağolsun. hiç kızmıyorum semih'e. ama ujfalusi hayal kırıklığına uğrattı. onun da canı sağolsun ne yapalım.
  • 537
    12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı gibi bir heyecana ve o yıllardır dillerinden düşüremedikleri "kadıköy serisi"ne çok acı bir tokat atışına yol açtığı için iyi ki bu skorla bitmiş maçtır. fenerbahçe'nin galibiyete rağmen oynadığı rezil oyun ve galatasaray'ın mağlubiyete rağmen oynadığı harika futbol ile tarihe geçmiştir zaten. "skor aldatıcıdır" tezini destekleyecek bir maçtır.
  • 468
    tekrarını ilk kez bugün, maçtan aylar sonra izlediğimdir. insanın en çok adaletsizliğe tahamül edemediğinin kanıtıdır, zira bu kadar acı veren bi yenilgi yoktur. şimdi dikkatli izleyebildiğim için istatistik vereyim; fenerbahçe'nin maçın ikinci yarısının başlangıcından, golü attığı dakikaya kadar(45-80) topla yarı sahamıza girme sayısı 4'tür. ceza sahamıza ise ilk kez golü attıklarında giriyorlar.
    sonunda şampiyon olsak da, hatta bu maç olmasa o şampiyonluğun bu kadar efsanevi olmayacağını bilsek de, aylar sonra bile akla geldikçe koyuyor be abi.

    ama olsun, şampiyon gibi; şampiyonun oynaması gerektiği gibi oynadığımız maç. bu öykünün sonunda da hakettiğimizi alıyoruz. çok büyüksün galatasaray.

    bir gün bizi öldüreceksin, ama bizi yaşatan da sensin.
  • 183
    hani diyorlar ya; '' heves bırakmadılar, eskisi gibi değil, heyecanlanmıyorum, ben şampiyon olmuşum play-off nedir yae? '' filan diye. ben uyuyamıyorum amına koyayım. billahi uyuyamıyorum. hevesim tavanda, heyecandan elim ayağım titriyor, şu maç hiç olmadığı kadar eskisi gibi, ayrıca play-off'un da amına koyup kendisini anlamsız kılasım var.

    dün bir kafeye okey oynamaya gittik okuldan arkadaşlarla. belki biraz daha muhabbete girerim, belki de eş filan oluruz diye hoşlandığım kızı da davet ettim. daha ilk elde sıramı savdıktan sonra sıkıldım, durduk yere gayriihtiyari marş söylemeye başladım. kız bana '' sen dengesiz misin? '' dedi. tüm masa güldü bana, bir şey diyemedim. millet sevdiceğinin karşısında konuşamaz, belki de konuşurken karnı ağrır. ben tutup marş söylüyorum. o kadar heyecanlıyım amına koyayım.
  • 511
    2002 yılından beri takip ettiğim 500 küsur galatasaray maçı içerisinde açık ara en pis koyanı. sanırım bunun en büyük sebebi, bu maçı, yıllarca kendi sahasında yapılmadık pislik bırakmayan fenerbahçe yönetimi ve taraftarı, bize karşı içeride dışarıda top oynamadan haksızca kazanan fenerbahçe futbol takımı ve saha dışında uzun yıllardır fenerbahçe'ye çalışan federasyondan intikam maçı olarak görmemdi. futbol olarak ezeceğimizi zaten biliyorduk ama yetmezdi, skor olarak da ezecektik, puan farkını 8 yapıp işi bitirecektik. en önemlisi de bu düzenin fişini çekecetik ve az önce saydığım herkesle hesabımızı kapatıp yolumuza bakacaktık. üstümüzden yılların yükü kalkacaktı. ama 10 yılda bir olacak futbol mucizesi gerçekleşti ve bunların hepsi kursağımızda kaldı. doğal olarak da evlat acısı gibi koydu. valla bu maçın yakın şartlarda bir benzeri oynanmadıkça beni kadıköy'de kupa kaldırmak veya başka birşey falan kesmez, kesmedi de. inşallah bir gün oynanır.
  • 133
    öncelikle tarihi sebebi ile bana ağır küfürler ettirmektedir. süper final bıdıbıdısının fikstürü çekilmeden önce tek isteğim ve beklentim 21-22 nisan haftasındaki maçımızın iç saha olmaması yönündeydi. kaldı ki sami yen'de beşiktaş ya da trabzonspor ile oynamamıza bile razı olurdum fakat hem iç saha hem de fenerbahçe maçı olması ihtimali % 0,4 iken bu ihtimalin gerçekleşmesi bahtsız bedevi olduğumun kanıtıdır(u: lise sonda matematikten son sınavda çektiğim kopyalarla geçtiğimi belirteyim. bu yüzden olasılık hesaplaması yanlışsa editlerim. ama maçımızın iç saha olma ihtimali ve rakibin fenerbahçe olma ihtimalinin çarpımı 0.4 yapıyor). ruhen olmasa da bedenen sami yen'de olmamı engelleyen faktör ise 21-24 nisan arasında katılacağımız fuar. maçın başlama saati 20 olsaydı bile yetişmek için tüm imkanlarımı kullanırdım fakat bu şartlar altında imkansız.

    fakat diğer yandan ben olmasam da sami yen'in tek bir boş koltuk kalmamacasına tamamen dolacağını bilmek içimi bir nebze olsun rahatlatıyor. benim oturacağım koltukta başkası oturacak, benim vereceğim destek o arkadaş tarafından verilecek. yine de yapılacak koreografiye, oluşturulacak eşsiz atmosfere televizyon başından tanıklık etmek çok zor olacak.

    kazanırsak şampiyonuz düşüncesi, hem bizim hem de oyuncularımız üzerinde aşırı ve gereksiz bir baskı yaratabilir. bunun yerine ''kazanırsak, çok avantajlı duruma geliriz'' demek daha doğru. grande de bunun bilincindedir muhakkak ve oyuncularımızı çok iyi hazırlamıştır.

    imparator fatih terim'e ve aslanlarımıza güvenimiz tam. yapmamız gereken tek şey, 52600 taraftarımızın desteği ile bizi, hak ettiğimiz şampiyonluğa daha da yaklaştıracak galibiyeti almak. bu maçta yayıncı kuruluş, federasyon ve mhk, fenerbahçe'nin destekçisi olabilir, lakin sami yen'i dolduracak binler, sahadaki oyuncularımızın kazanma azmi, kenardaki imparator fatih terim'in dehası, rakiplerimiz karşısında istediğimiz galibiyeti almak için fazlasıyla yeterli etmenler.

    vur geç cimbomum!

    (bkz: ele güne karşı saldır galatasaray)
    (bkz: taraftarınla birlikte savaş)
  • 489
    ben hayatımda bu maça üzüldüğüm kadar hiç bir şeye üzülmedim. aklıma geldikçe canım sıkılıyor, şimdi gs tv'de dünden bugüne derbi gollerimizi gösteriyor. kale içine girmeyen toplarımıza kafam girsin, nasıl yenemedik ya bu maçı. allah'tan intikamı mükemmel oldu (bkz:12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı). lanet maç, uğursuz maç, insanları öldüren maç.
App Store'dan indirin Google Play'den alın