276
maçlar sıkıcı olabilir. ama turnuva sıkıcı değil. her grubun çok güzel bir hikayesi oluşuyor.
en büyük hayalim bir gruptaki 4 takımın da 4 puanla bitirdiği bir grup oluşması. h grubu bu şekilde tamamlanabilir.
277
son 16 turunda fransa-arjantin, brezilya-almanya gibi eşleşmeler izleyebileceğimiz dünya kupası. büyükler birbirini yerken kim yukarı çıkacak merak konusu.
278
ilk 27 maçında da en az 1 gol olmuş kupa. bu dünya kupası tarihinde bir rekor imiş. kaynak gary lineker.
279
ocağıma incir ağacı diken turnuva olmuştur. yaptığım tahminlerin hiçbiri çıkmıyor. ancak pes etmek yok, sonuna kadar devam!
280
trt 4k'dan takip edenleri bilmem ama bu kupadaki görüntüler geçmiş senelere nazaran biraz daha sahaya yakın geldi bana ki on numara beş yıldız olmuş.
281
real madrid’li oyuncuların damga vurduğu dünya kupası olmaktadır.
282
ikinci maçlarla birlikte tatlanmaya başlamış turnuva.
283
inanılmaz derecede rahatsız edici hakem hatalarına tanıklık ettiğimiz kupa olmaktadır. teknoloji de adalete yardım edemiyor demek ki.
284
anadolu ajans kazananını maçtan önce açıklar mı acaba. finali beklemek çok zor böyle.
285
grupların ikinci maçlarında 47 gol atılmıştır. bu da 16 maçta 2.93 gol ortalaması yapar. ilk maçlarda bu ortalama 2.37 idi.
totale bakarsak 2.65 gol ortalaması var. savunmaların ön plana çıktığı bir turnuvada bu gol istatistikleri gayet iyi. ayrıca şu ana kadar hiçbir maç 0-0 bitmedi. ve dünya kupalarında ilk 32 maçta bu ilk defa gerçekleşiyor. bu bir rekor.
bu rakamlar gösteriyor ki ilk maçlarla ikinci maçlar kesinlikle aynı psikoloji ve strateji ile oynanmadı. ve üçüncü maçlar da epey farklı olacak. asıl dünya kupası ise ikinci turdan itibaren başlayacak. bu turdan itibaren gol sayıları tekrardan düşecek ve savunmalar yine ön planda olacak.
287
bu dünya kupasında neredeyse bütün maçları izledim, benim dikkatimi çeken, çok iyi, etkili bir kaleci performansı olmadı. defanslar çok sağlam, defansta, ortasahada ciddi hata olursa mutlaka gol oluyor. daha maçı tutan kaleci olmadı.
288
fransa ve portekiz'in kesinlikle kazanamayacağına inandığım turnuva. her şeye rağmen arjantin'in kazanacağını düşünüyorum.
290
şuana kadar en iyi oynayan takımlar belçika ve hırvatistan bence. gözüme en hoş gelen futbolu bu iki ülke milli takımı oynuyor. yanlarına da uruguay'ı başarısından dolayı ekleyebiliriz ama uruguay futbol oynarken ben yoruluyorum açıkçası o yüzden belçika ve hırvatistan en beğendiğim takımlar.
291
+90'da gelen golleri çıkarsak gol sayısı yarı yarıya düşer. birisi bunun sebebini taktik, teknik ya da psikolojik olarak yaparsa uzun yıllar ekmeğini yer.
maçları acaba uzatma dakikalarında kim gol atacak diye takip ediyorum. hatta maçların son yirmi dakikalarını izleyerek vakitten tasarruf yaptığımı da söylemem lazım. :)
292
fransa-brezilya-belçika 3 geninden bir final çıkar, fransa vites arttırabilirse alır kupayı.
293
final yolunda favoriler bir tarafta, sürprizler öbür tarafta.
uruguay, portekiz, fransa, arjantin, brezilya, meksika bir tarafta.
ispanya öbür tarafta.
297
ingiltere ve belçika'nın grubu aşırı zayıf olduğu için onları ayırarak söylüyorum: hiçbir takımın, gerçekten hiçbir takımın ciddi şekilde üstün oynamadığı ve ''bunlar şampiyon olur.'' dedirtmediği bir grup aşamasını geride bıraktık. futbol şöleni var mıydı? hayır ama heyecan vardı. büyük balıkların, küçük balıkları çatır çatır yemesindense böyle olmasını tercih ederim.
italya'dan ziyade hollanda ve şili'nin eksikliği hissedildi bence. hollanda derken demek istediğim ülke olarak hollanda değil de 2010'daki, 2014'teki sneijder'li, robben'li, van persie'li hollanda. yani izlemek için bir neden sunan. şili'nin ise mücadeleci yapısı, sürpriz yapma potansiyeli, vidal ve sanchez gibi önemli isimleri barındırması sebebiyle turnuvada görmek isterdim.
grup aşamasının en büyük sürprizi tabii ki almanya'nın elenmesi. yani bu öyle büyük bir sürpriz ki bu saatten sonra iki güçlü takımdan biri diğerini 10-0 yense bu kadar şaşırmam. kendi adıma az çok ne vereceklerini tahmin ettiğim için arjantin'i hayal kırıklığı olarak katmıyorum. polonya ve lewandowski'nin resmen turnuvaya gelmemiş gibi olması hayal kırıklığı oldu. bu kadar kötü beklemiyordum. iran'ın; portekiz, ispanya ve fas'ın bulunduğu grupta 4 puan alarak 1 puanla son 16'yı kaçırması tabii sürpriz oldu. çok ekstra oynadılar. peru ve fas, turnuvanın gerçekten iyi futbol oynamaya çalışıp da elenen ülkeleri oldu. özellikle peru'ya yazık oldu. fransa, bana göre turnuvanın kadrosuna göre en kötü futbolunu oynayan takım. açık ara hem de. bu kadroyu zorlasak bu kadar kötü oynamaz herhalde. almanya bile elenirken bir şeyler oynadı ama fransa'da tık yok.
son olarak da penaltı ve var mevzusuna değinelim. var, turnuvaya damga vurdu resmen. neredeyse her maç penaltı oluyor. bunun iyi veya kötü bir şey olmasından ziyade aslında şuna değinmek istiyorum: evet bu var sistemi daha adaletli bir oyun izlememizi sağlıyor ancak bir yandan da futbol özellikle de penaltı konusunda bu kadar keskin çizgileri olan bir oyun değil. her duran topta veya aksiyonda ceza sahasında temaslar, itmeler, çekmeler oluyor. bunların hepsini ağır çekimde izlerken ''penaltı bu'' diyebiliriz fakat akan oyunda kimse görmez bile pozisyonları. yani futbol bu kadar hassas bir oyun değilken bu var sistemiyle nasıl olacak merak ediyorum.
298
bir kere daha söylüyorum, bu turnuva italya içinmiş. eğer katılabilselerdi, muhtemelen en az yarı final görürlerdi.
bir kere eski yıllarda almanya, ispanya, hollanda, fransa gibi baskın futbol oynayarak tur atlayan takımlar burada hiç öyle bir baskı kuramadılar. takımlar arasındaki fark çok daralmış ve taktik disipline önem veren, iyi mücadele eden takımlar başarılı oluyor. başarılı olamasa bile rakiplerine çok zor kaybediyorlar.
italya olsaydı gruplardan 4-5 puanla çıkar sonra bazı turları 1-0, bazılarını da 0-0, 1-1 bitirip uzatma, penaltı derken yarı finali görürdü.
eminim ki maçları izlerken çok üzülüyorlardır.
299
grup aşamasının bitmesiyle oynanacak 64 maçın 48'i bitti. grupların ilk maçlarında 38 gol, ikinci maçlarında 47 gol, üçüncü maçlarında 37 gol atıldı. turnuvanın gol ortalaması şu an 2.54. şu ana kadar sadece 1 maç 0-0 bitti. ancak 3 golün üstünde biten maç sayısı sadece 8 idi. savunmaların ön planda olduğu, kafa kafaya giden maç sayısının bu kadar çok olduğu bir turnuvada gol açısından bence ortalama bir turnuva geçiriyoruz.
sanılanın aksine büyük sürprizlerin döndüğü bir turnuva olmadı. sadece son şampiyon almanya elendi. mesela 2014'te ispanya, ingiltere, italya, portekiz, hırvatistan gruplarda elenmişti. daha önceki turnuvalarda kesinlikle 2018'den daha çok sürpriz oldu. ama bu istatistik 2018 dünya kupasında büyük takımların fazla zorlanmadığı manasına gelmiyor. şöyle gümbür gümbür oynaya oynaya ikinci tura çıkan hırvatistan dışında bir takım görmedim ben. belçika'nın grubu çok kolaydı, onu saymıyorum. bu da ülke takımlarındaki makasın kulüp takımlarındaki makasın aksine gittikçe daraldığını gösteriyor. ama dünyayı yöneten kıta hala avrupa. avrupa takımları taktiksel ve mental yönden hala rakiplerinden önde. dünyayı etkilemeye devam da ediyorlar. 14 avrupa takımının 10'u yoluna devam ediyor. 5 güney amerika takımının 4'ü yoluna devam ediyor. diğer kıtalara kalan 13 kontenjandan 2'si yoluna devam ediyor. turnuvada afrika takımı kalmadı. asya'dan japonya, kuzey amerika'dan meksika kaldı.
şu turnuvada panama hariç neden burada dediğim takım olmadı. bütün takımlar bir sistem dahilinde topunu oynadı. pas futbolu oynayan, oyunu domine etmek isteyen takım sayısı gittikçe azalıyor. onun yerine sonuç odaklı, defansif futbol oynayan takımların sayısı artıyor. çünkü milli takımlardaki kısa sürede birincisini oynamak ikincisini oynamaktan daha zor. dolayısıyla takımların iyi oyundan daha çok doğru oyuna önem vermesi, hücumdan daha çok defansa önem vermesi son derece anlaşılabilir bir şey. ama bu yine de tercih meselesi. suudi arabistan mesela, pizzi'den dolayı pas futbolu oynamaya çalıştı. beceremediler ama niyetlerini gösterdiler, o ayrı.
ikinci turda gerçekten çok güzel eşleşmeler çıktı. asıl turnuva şimdi başlıyor desek yeridir.