• 901
    yazacak hiç bir şey yok aslında. ama o kadar çok yazacak şey de var ki, inanılır gibi değil.

    öncelikle plan:

    1 - davinson sanchez'den sol stoper olmuyor. olmaz. olmayacak. adama mevkisi ters. tamamen ters. tüm iç güdüleri yanlış çıkıyor adamın ama biz onu sola alarak başladık.

    2 - davinson ve singo daha önce tandem oynadılar mı? hayır. birbirlerini biliyorlar mı? hayır. oynama alışkanlıkları doğal olarak yok ve biz bu iki oyuncuyu tandem oynattık.

    3 - uğurcan - davinson ve singo merkezde birlikte ilk defa maça çıktılar. uğurcan'ın davinson ile alışkanlığı yokken bir de singo'yu ekledik denkleme. oysa ki en azından milli takımdan bi aşinalıkları olan abdülkerim'i düşünmedik bile.

    4 - 30 milyon euro para vererek aldığımız sağ bek yerine sağ açıktan devşirdiğimiz sallai ile oynadık. sallai kötü değildi ama madem o sağ bek oynayacaktı biz neden 30 milyon euro sağ beke para verdik de bu paraya gidip bir sol stoper almadık?

    5 - as forvetimiz yok, sakat peki kabul. icardi kilolu şişman bilmem ne peki ona da kabul. e barış 2 hafta keyfi top oynamadı çok mu formda da bu maça onu forvet yazdık? çıksaydık icardi ile, en azından bi top tutar sırtı dönük oynardı. barış forvette oynadığında temel problemimiz bizim sırtı dönük oynayamaması değil mi? milli takımda da aynı şeyi konuştuk, döndük burada da aynı şeyi yaptık.

    6 - yunus - ilkay - sane üçlüsünden hangisi sol kanattaydı hangisi merkezdeydi? hadi sane sarıldı sağ tarafa bırakmadı (zaten bir şey de yapamadı da o başka konu) ama yunus mu 10 oynayacaktı ilkay mı ilk plana göre? 4-2-3-1 dizilmedik mi? bana burada 3'teki sol kenarı söyler misiniz kim bu sol kenar?

    -----

    planlama yanlış. tamamen yanlış. yani transfer döneminden gelen yanlış, bugün bize bu yanlış 11'i çıkardı işte. kendimizi yırttık burada "sol stoper alın" diye, kimse dinlemedi. geldiğimiz noktada sol stoperde oynattığımız davinson'a çarpan 2 top kalemize girdi, iyi mi oldu?

    her seferinde bunu yaşıyoruz, yanlış planlama dönüp içimizde patlıyor. ve ben bu işten sıkıldım.

    ama esas sıkıldığım şeyi size göstereyim mi? bundan 13 gün önce katıldığı televizyon programında okan buruk'un sarf ettiği sözler:

    https://x.com/.../1964430211086503958

    --- alıntı ---

    istediğimiz bütün oyuncular alındı. kadro yapmakta zorlanacağım. çok güçlü, çok kalabalık, çok değerli bir takım oluşturduk. artık top da bende. bundan sonrası bende.

    --- alıntı ---

    tam olarak bundan sıkıldım. "çok güçlü, çok kalabalık, çok değerli bir takım" diyor teknik direktörümüz, oyuna ahmet kutucu giriyor. kaan ayhan oyuna girmese orta saha çökmüş, savunmada sol stoperde bir tek abdülkerim var elinde.

    şampiyonlar ligindeyiz yahu. transfer dönemi kapalı ve şampiyonlar ligindeyiz, senin orta sahaya direnç katması için sahaya atabildiğin oyuncu kaan, belki hücumda bi alan bulur bir iş yapar diye sahaya atabildiğin oyuncu ligde bile doğru düzgün iş yapamayan kutucu. demiyoruz ki yedeğinde kante - vini olsun ama bu işin bir dengesi, bir dayanak noktası, bir orta noktası olur ya.

    birisi şampiyonlar ligindeki tüm oyuncular içerisinde taban, diğeri kadrondaki en değerli oyuncu olamaz yok böyle bir denge. böyle bir planlama yok. böyle bir kadro mühendisliği yok. mühendislik diyince atom parçalamak zannediyorsunuz, değil ya. a oyuncu ile b oyuncu arasında en fazla bir seviye fark olur, 8-9 seviye fark olduğu zaman böyle oluyor işte.

    gelelim oyun planına:

    pres oynadığını dünyada bilmeyen kalmadı zaten. ama pres yapmak için rakibin planını bi çalışmak gerekir değil mi? hangi alandan çıkıyorlar, nereden hareketleniyorlar, topu kimler daha çok çıkarmaya yatkın değil mi? hah, hangisine çalıştın? çalışsan bu maçta pres mi oynarsın?

    adamlar kısa pasla en fazla 2 pas yapıp kaçan oyuncusuna uzun vuruyor, sen önde 5 kişi ile pres yapıyorsun, 6. oyuncun rakip yarı sahada, geride kalan 4'lün kime gideceğine şaşırmış. sonuç? uzun pasta eksiksin.

    ne yaparsın?

    a) rakibe topu indirtmezsin, karşılarsın ve çıkarsın.

    b) rakip topu indirir, indirdiği yerde pres yaparsın.

    c) rakibin o blokta oyunu kurmasına izin verir, geride kalabalık durur alan kapatırsın.

    d) hiçbiri.

    allah aşkına söyleyin, hepimiz izledik. hangisini yaptık? yukarıdaki 4 şıktan hangisi bu akşamki savunma kurgumuzu açıklıyor?

    neye çalışmışsın ya sen? neye çalışmışsın sen? rakip çatır çatır istediği topu indirdi, istediği gibi kurguladı, sen de topa pres yapmak üzerine kurguladığın için deli gibi geri koşmak zorunda kaldın topun savunmadan uzun çıktığı anda.

    ama zaten rakip topu sana bıraktı değil mi? haaa, işte burası daha kritik.

    3 tane çilingir olabilecek oyuncun var sahada, ilkay - yunus ve sane. bana söyle senin asıl hücum planın hangisi? kim senin çilingirin, rakip açanın?

    yunus dribbling ile oyun açar, ilkay kilit pas ile açar, sane çalımla açar (açamıyor gerçi ama genel stili bu)

    tercihin hangisi? "o anda ne denk gelirse" diye bi plan olmaz, öyle bi takım da olmaz. bana söyle ya senin ana hücum planın hangisi? rakibi pasla mı deleceksin, dribbling ile mi deleceksin, çalım ile mi deleceksin? hangisini yapmaya çalıştın bugün?

    geldik mi esas probleme?

    sistem

    ---------

    bana rakibe pres yapıp çıkarmamak ve ön bölgede kapacağımız toplar ile hızlı hücuma çıkmak dışında 2. bir plan söyleyebilir misiniz? bir tane hücum kurgusu istiyorum sizden ya, üçüncü dördüncü planları falan geçtim ya 1 tane ikinci plan istiyorum osimhen sahada olmadığında. var mı? yok.

    barış önüne top attığında etkili birisi, yunus keza aynı, sane aynı olması lazım değil belki ama tarz aynı. geriye kaldı ilkay ki son gün getirdin onu da, üzerine plan kuracak zamanın yok.

    sara nerede? birisi bana anlatsın ya sara nerede? senin ana planındaki bu topları atacak oyuncun sara değil mi? geçen sezon rekor bonservis ile 20 milyon euro karşılığında almadın mı bu adamı? nerede bu adam?

    gerçi girdiğinde o da sağ olsun 3 kere topu dürtmeden bir şey yapamadığı için golü çok güzel yedirdi ama ondan bahsetmiyorum. bireysel hataya girersem zaten çıkamam bu yazının içinden. benim bahsettiğim sistem, oyun anlayışı, hücum planı, savunma kurgusu, taktiksel diziliş ve buna göre varyasyonlar. maç 3-1 olmuş devreye girmişiz, ikinci yarıya çıkıyoruz elde 4 tane forvet arkası hattı için uygun oyuncu varken lemina çıkarıp icardi alıyoruz, ilkay yerini değiştiriyor. yahu bu adam ne zaman regista oynadı da torreira yanında top çıkarmaya aldın ilkay'ı?

    anlamazsın, ben anlatayım. pep guardiola'nın sisteminden geliyor ya bu adam, hah. onun arkasında oynayan bir regista vardı. rodri var ya rodri, tanıyor musun? hah, o adam işte ilkay'ın arkasındaki regista'sıydı. rodri oyunu kurardı, ilkay ona 8'de destek verir 10'a doğru devrilirdi. yeri gelir 10'a doğru bernardo devrilirse eğer ilkay bu sefer mezzala olur kanada destek verirdi oyunu öyle açardı ama buralar çok tekniğe giriyor zorlanırsın. kaleye yaklaştıkça verimi artan bi oyuncu ilkay hani onu anlatmaya çalışıyorum da sen de fark edip onu çıkarıp kaan'ı aldın orta sahada torreira'ya destek olması için. ne diyeyim, zaten 5 değişiklikten belki de tek doğrusu buydu en azından bi yanlıştan döndün.

    velhasılı abi önce sen kendin bi kurgunu oluşturacaksın. rakip senin pres oyununu topu sana bırakarak çözüyor ya, hah işte çözemeyeceği bir oyun kurgulaman lazım önce. bunun yolu top sendeyken doğru işleri yapacak oyunculara doğru görevleri vermek mesela.

    bu maç özelinde dediğim gibi yoksa söylenecek çok bir şey yok. 2 gol bireysel hatadan top kaptırma, 2 gol zaten davinson'un sol stoper oynaması ve 1 de duran top.

    ama bu maç özelinden çıktın mı genele baktığımızda bu maçı da değerlendirerek söylenecek o kadar çok şey var ki şu yazı yarısı bile değil. işte artık bunları çözmüşüzdür dediğimiz, çözmediğimizi gördüğümüz ve böyle giderse daha da çözemeyeceğimiz bir problemler silsilesi var başımızda.

    umarım sadece söylemekle kalmaz ve gerçekten ders çıkarıp bu sorunların üstesinden gelmek için de çok çalışırız. yoksa aynı tas aynı hamam ülkede kırmadık rekor bırakmayız ama avrupa'ya çıktığımızda şampiyonlar liginde olmasına hayret ettiğimiz avrupa ligi takımı bize 5 atar, avrupa liginde olmasına şaşırdığımız saçma takım bize 4 atar bu iş böyle devam eder gider.

    hangisini seçeceksin, seç. seç ve ona göre hareket et.
  • 903
    bu maçın başında 3 gol atıp 3 farklı öne geçseydik de ilk golü yer yemez bu dejavuyu yine yaşayacaktık. geçen sezon avrupa ligi'nde rfs deplasmanında 2-0'dan, sahamızda kiev maçında puansız kiev ile 3-0'dan 3-3'e geldiğimiz gibi olacaktı. ki oldu. biz gol yiyince takım dağılıyor. teknik direktör bir şey yapamıyor. hatta değişikliklerle daha da kötü yapıyor.

    bu sezon başka şampiyonlar ligi maçında da benzerini yaşayacağız. çünkü okan buruk sayesinde bu huyumuz kronikleşti. futbolcular bir maçta 6-0 önde bile olsak ilk yenilecek golden sonra oyuncularda bir panik başlayacak. yine mi aynı şeyler olacak diye oyuncular dağılacak. bunu düzeltmek için kenarda takımı toparlayacak bir teknik direktöre ihtiyaç var.

    eskiden genetiğimizde avrupa'da başarı var, avrupa'da farklıyız diyorduk. çünkü o özelliğimiz kronikleşmişti. okan buruk sayesinde yeni bir kronik durum ortaya çıktı. bir maçta 6-0 öne geçsek o maçın 6-7 bitme ihtimali var artık.

    maalesef çok kötü bir hastalık bulaştı bize. ve bunu çözmek için bu hastalığın var olduğunu kabullenmeliyiz. sonra çaresini düşünelim. şimdi okan buruk takımdan ayrılsa yerine gelecek olan isim de aynı şeyler yaşayacaktır. eğer iyi bir isimse en fazla bir sezonda çözer bunu. sonraki sezon aynı şeyleri yaşatıp saçma sapan açıklamalar yapmaz.

    ama bu hastalığa sebep olan isim tedavi edemez.
  • 904
    frankfurt tribünlerini de tebrik etmek lazım. hepimiz, futbolcular dahil, önemli sayıda gs taraftarı olur diye gitti ama frankfurt taraftarları hiç susmadılar. bana göre frankfurt'un 1-0dan sonra ve gs'nin 1-1 öncesi bulduğu pozisyonlarda dağılmamasında, gs'nin ise 2. yarıda istediği baskıyı yaratamamasında önemli bir faktör oldular. almanya bize deplasman değil mentalitesinden çıkmak lazım artık demek ki.
  • 906
    ilk yarısını iyi oynadığımız karşılaşma. bu maçı kazanmak için ne kadar iyi hazırlandığımızı gösteriyor. şanssız goller yedik. sonrasında da dağıldık. bu da maça hiçbir şekilde beraberlik için çıkmadığımızı, beraberlik oyununa çalışmadığımızı gösteriyor. şampiyonlar ligi oynuyorsak beraberlik oyununu oynamayı da öğrenmeliyiz.
  • 907
    psikoanaliz kasmayacağım ancak eleştirimi yapmadan da geçemeyeceğim. aslanlar gibi mücadele edersin, rakip çok güçlü olur, söyleyecek bir söz bulamazsın ya, bu maç öyle bir maç değildi.

    özetle, burası türkiye über züber ligi değil! 90 dk. tam konsantre olan taraf kazanır! farklı mağlubiyetin sorumlusu okan buruk’tur. sebebi ise yanlış kadro seçimi, aşırı cesur oyun planı, oyuncularına veremediği psikoloji ve geç veya zamanında yapılamayan değişiklikler.

    telafi edecek olan yine kendisidir.
  • 908
    ülkemiz liginin rezilliğini bir kez daha yüzümüze vuran karşılaşma oldu. çok defomuz var reel futbolda ama bunu ligimizde görmüyoruz. ülkemizde oynadığımız oyun, şampiyonlar ligi’ne uygun değil. biz sert savunma yapmaya gerek duymadan ligde neredeyse namağlup şampiyon olurken, cl’de bu alışkanlığımızın olmaması büyük handikap maalesef. ülkemizde doğru dürüst gol yemiyor takım rakiplerin ve hakemlerin kazmalığından. gol yeme psikolojisine sahip değiliz.
    benim sampiyonlar ligi’ne hazır bir galatasaray olduğuna inanmam için ligimizde tempoyu öyle bir yere getirmemiz lazım ki her takıma 5-6 atıyor olmamız lazım.
    ligimizde top oynamadan, durarak, eğlenerek, goy goy yaparak 3 atılan maçlar sonrası bir illüzyona kapılmış oyuncularımız. çok doğal.
    ayrıca büyük takım yedeklerine de sahip değiliz. hamle şanslarımıza bakalım…
    yedekler:
    santrfor: yarı sakat icardi. o kadar. geçen sezon morata vardı.
    kanat: kim yedek kanat oyuncumuz? kutucu mu? yusuf mu? sallai tek isim onda sağ bek.
    orta saha: kagan ayhan, berkan, sara. burada oyuna girebilecek tek isim sara. diğerleri ligimizde bile maça giremiyorşar. sezon başında söyledik kagan-berkan gönderip bir adet fizikli ve ne yaptığını bilen, junior lemina lazım diye. ama yok berkan şöyleymiş, kagan jokermiş… o kafayla buraya kadar.
    defans: sol stoper yedeğin yok. as sağ bekin aslında bir forvet olan sallai.
    herkes harcanmış para miktarının büyüsüne kapılmış halde yüksek perdeden bağırıp duruyordu ama has galatasaraylılar hep “aman sol stoper, aman merkez def orta sahaya junior lemina, aman ileriye icardi yedeği” diye bas bas konuşuyorlardı. biz de buralara yazdık ama okan hocamız yine “mükemmel transfer sezonu yaşadık” cümlesiyle konuyu kapattı.

    ez cümle: kadro mühendisliği yanlışlarla dolu ve bu şekilde ocak ayına kadar devam etmek zorundayız.
  • 909
    avrupa maçlarına ne kadar az türk oyuncuyla çıkarsak o kadar iyi. illa oynacaksa yavaş da olsa en çok tecrübeli olan apokerim oynamalı ki davinson ile merkezi bozmamak lazım.

    maçtan önce sallai önde kanatlarda, sol bekte jakops, singo sağ bek, apo-davi ile oynamak lazım yunus ilk 11 başlamamalı diye yazmıştım.

    sane-barış-yunus ne pres yapabiliyorlar ne de geri geliyorlar ne de savunma arkasına koşu atabiliyorlar.

    (bkz: #4282186)

    yunus her ne kadar kaliteli ayak olsa da hem mental hem de fiziken zayıf oyuncu. 45 dakika olarak düşünmek lazım.
    avrupa maçlarında sallai mutlaka önde oynamalı. onun pres gücü ve savunma yardımları şart.
    şuna da deyinmek lazım artık jakops oynamalı. eren seviye yükseldiğinde zaafiyet gösteriyor.
  • 910
    adamlar bizden 10 km fazla koşmuş. bu bir oyuncu fazla oldukları anlamına geliyor. 55. dk mental olarak çökmüş bir takıma lemina çıkarıp icardi alırsan 5te yersin 10da. 5 yediğine dua et hatta yeteneksiz bir takımdı rakip. bu zihniyetle avrupada başarı zor değil imkansız. her maçı domine etmeye çalışırsan rezil ederler seni. orta saha almadın ilkay hazır değil diyorsun oynatıyorsun stoper alışkanlıklarını da bozuyorsun. o kadar çok yanlış var ki hangisini söyleyeceğini şaşırıyor insan, yazık sadece yazık.
  • 911
    okan buruk, yönetimi; yönetim ise okan buruk'u kolladığı müddetçe benzer hezimetlere uğramaya devam edeceğimiz maçlardan sadece biri.

    şu maçın hiçbir açıdan izahı yok, kimse gelip de şanssızdık olmayacak şeyler oldu demesin.
    17 eylül 2025 liverpool atletico madrid maçında 4. ve 6. dakika kötü goller yedi atletico ama mücadele etmeye devam ettiler ve maç neredeyse berabere bitiyordu.

    biz demek ki atletico yerinde olsak o maç 10-0 filan bitecekti.

    asla kabullenemiyorum mükemmel bir 35 dakika sonrasında takım nasıl bu kadar yokuş aşağı gidiyor olabilir ve sen nasıl bunu bizim gibi izlersin, gerçi biz sinirden bir süre sonra izlemeyi bile bıraktık ne yazık ki.

    okan hocaya çok kızdığım, söylendiğim zamanlar oldu ama şu an hissettiğim duygu bambaşka.
    biraz maç sonu açıklamalarına baktım ve sinirlerim iyice zıpladı, onları okumaya tahammül bile edemedim çünkü hakeme kabahat bulunmuş.

    inanılmaz.

    kim bilir belki osimhen olsaydı bu maç farklı olurdu bile demiş olabilir, kestiremiyorum artık bundan sonrasını.

    neyse, 3 gün sonra babamızın köy ligindeki galibiyetlerine sevinmeye devam, 5'te 5 ile başladık takım iyi.
  • 912
    bu maç kesinlikle ve kesinlikle okan hocaya yazar.
    kadro dizilişi yanlıştı maalesef. lemina ve torreira zaten oyunda, geriden oyun kurabilen, duran toplarda tehlike yaratabilen apo kadroda olmalıydı. ayağına gelen topların çoğunu kaybeden sane bu maçta yedek başlamalıydı. yunustan santrafor olmaz, bunu göremiyor mu?
    yapması gereken kadro az çok belliydi aslında. neden göremiyor bunu? çok mu zor şu takımla çıkmak!?
    uğurcan (keşke günay olsaymış)
    singo davinson apo eren
    torreira lemina
    yunus ılkay sallai
    barış

    skora ihtiyacın mı var, al icardiyi, sane yi!!!
  • 913
    ilkay “bu kadroya inanıyorum” dediyse, demek ki bir şeyler görmüştür. dün akşamki mağlubiyeti teknik veya taktikle açıklayamayız. fenerbahçe’nin ligde yaşadığı durumu avrupa’da yaşıyoruz: tek bir golle kırılgan bir takıma dönüşüyoruz. burada da iş hocaya düşüyor; çünkü kendisi de kırılgan ve yenilgiyi açıklamak için kafasını oraya veriyor.
    o değişikliklerin ve saçmalıkların başka bir açıklaması olamaz. hoca kendine çeki düzen verecek, ligdeki özgüveni avrupa’ya taşıyacak ve oyunculara aşılayacak. yoksa psg kadrosunu versek bile avrupa’da okan hoca başarılı olamaz.
  • 914
    skor 3-0 galatasaray lehine de maç içinde dönseydi bile, beraberlik veya mağlubiyetle bitireceğimiz maç olacaktı. okan buruk, pek bu işi beceremiyor. beraber oynayan vasat üstü her takıma, maç içinde dinamik taktikler deneyen teknik direktörlerin tamamına yeniliyor. b planı olmadığını düşünüyorum. panik haline geçip hemen saçmalamaya başlıyor.
  • 915
    maçtan önce hiçbir beklentim yoktu. değil galibiyet, beraberlik fark yemeden dönsek * diyordum. takım kadroları açıklanınca yapay zekaya skor tahmini yaptırdım, 2-0 frankfurt dedi maça çıkmadan kabul ettim, oynamayalım dedim. sonra gol atınca bi umutlanmadım değil. ama sonra okan buruk faktörü varlığını koydu ortaya. maç öncesi en büyük çekincem stoper ikilisiydi ve maçın terse dönüp faciayla bitmesine neden oldu. önümüzdeki maçlara bakmak istemiyorum çünkü baktıkça nefesim daralıyor. 8 maçta 0 puan almak gibi bir tehlikeyle karşı karşıyayız. hayırlısı...
  • 916
    en az 2-0 kazanmamız gereken ama 5-1 yenildiğimiz maç.

    şunu açık yüreklilkle söylüyorum ki biz bu skoru hak etmedik. hatta 3 golü kendi kalemize attık. misal ilk golde yunus fantazi yaptı, adamın önünde kaldı taca giden top singo'ya çarpıp gol oldu. onun öncesinde barış'ın golünde hakem düdük çalmasaydı ki faul filan yok; maçı artık alıp götürecektik.

    yalnız buna takılmak da bizim hatamız. konsantrasyonumuzu kaybetmemeliyiz. yunus'un yaptığı, sara'nın yaptığı gibi fantaziye kaçmamak gerek. bunu ağır bir yoldan öğrendiğimizi umuyorum. bunun haricinde istatiksel olarak daha iyi olduğumuz bir maçı kaybettik. zaten risk aldıktan sonra maç ya geri dönecek ya da farka gidecekti. bizim kendi kalemize attığımız 3 gol ile zaten imkansızı zorladık.

    bu maç da ilk kez kimseyi suçlu bulamıyorum. hem şansızlık hem de bazı futbolcularımızın yapılmaması gereken pozisyonlarda yaptığı acemice ve fazla rahat hareketleri neticesinde bu skor meydana geldi.

    zaten beni üzen tarafı da bu. kötü oynasak, hak etmesek bok gibi oynadık der geçerim ama biz bunu gerçekten hak etmedik.
  • 917
    iyi başlayıp kötü bitirdiğimiz maç.

    maça gayet iyi başlayıp oyun üstünlüğünü sağlamışken bir maçta ne kadar kırılma anı olabilirse o kadar kırılma anı oldu ve maalesef hepsi aleyhimize oldu. yani bu kadar talihsizlik pişmiş tavuğun başına gelir kanaatimce.

    skor 1-0dayken barış alper bomboş topu stad dışına vurdu. atabilse momentumu tamamen elimize alacaktık. daha sonra yunus saçma sapan bir top kaybı yaptı, erenin ayağı kaydı, ritsu doan'ın auta gidecek vuruşu davinson'a çarptı hadi buyur 1-1.

    1-1ken barış ile golü bulduk ancak kazandığımız topta sane adama temas etti hakem faulü çaldı gol geçersiz oldu. can uzun döndü vurdu 2-1 oldu frankfurt'un tek organize golüydü.

    skoru 3-1'e getiren gol deseniz ilk yarının son dakikasında içeriye şişirilen bir duran top, singo'ya çarpıyor ve top olmayacak yere gidiyor.

    hele 4.gol içler acısı. bisküvi kırmayacak bir kafa vuruşu davinson ve uğurcan'ın anlaşmazlığıyla geldi gol oldu.

    5.golü anlatmaya gerek bile duymuyorum tamamen sara'nın vurdumduymazlığından yenilen bir gol.

    dönüp bakıyorum takıma, singo, ilkay ve torreira dışında bariz hata yapmayan adam yok sonradan girenler dahil. dün 2-1den sonra resmen motor becerilerimiz alınmış gibiydik inanılmaz dağıldı takım. dünkü maç özelinde hocayı eleştireceğim tek konu yenilen gollerden sonra reaksiyon verilememesi ve 55'teki lemina - icardi değişikliğiyle orta sahayı vermesidir. onun dışında başlangıç planımızın iyi olduğunu düşünüyorum.
  • 918
    açıkçası ilk yarı mükemmel, ikinci yarı berbat futbol oynadık. ekran başındaki herkes şundan emindi. eğer biz bireysel hata yapmazsak bunlara yenilmeyiz.
    ancak biz ne yaptık? önde basan takıma karşı 18 çevresinde çalımla çıkmaya çalıştık. basit oyna kardeşim, vur gerekirse. zaten skoru almışsın, adamlar 36 dakika boyunca 1 kere gelebilmiş. istediğin gibi tempo ayarlıyorsun, geçiş yapabiliyorsun, pozisyon üretebiliyorsun. ancak salak bir çalım yüzünden gol yiyorsun. kimse boşuna maval okumasın. bu sözlükte dahi yüz kişiden doksan beşi defans dörtlüsünü aynı yazdı. herkes abdülkerim'in yetersiz olduğunu biliyor. 5 gol yenmesinin sebebini abdülkerim yoktu diye indirgeyemeyiz. mental dağınıklık, takım olgusunun yitirilmesi baş sebepler. ders çıkarılmalıdır.
  • 919
    büyük uğraşlar sonrası deplasman tribününe kendimi bir şekilde atabildiğim maç.

    asla tahmin etmeyeceğim bir skorla bitmesi üzdü ama avrupada deplasmana giden tayfa eve kederli dönmeye öyle veya böyle alışkın. bana daha çok koyan kulübümüzün takındığı tavır. sen 3.000 kişilik kontenjanın tahminen %80inin karaborsa‘ya düşmesine alenen ön ayak olursan oraya 15€‘lük bilete 600-700€ bayıldığı için maksimum şahsi (!) keyfini çıkarmaya gelen tipler gelir. hepsinin elinde telefon, kimisi videolu konferans yapıyor, kimisi her saniyeyi fotoğrafa, videoya alıyor, hikayeler gırla paylaşılıyor, sahaya odaklanamıyorlar ki. bağıran kesim de skorun etkisiyle pes edince ortaya iğrenç bir görüntü ve berbat bir ortam çıkıyor. tribün takımı ateşleyeceğine takım tribünü ateşliyor, özellikle de avrupa maçlarımızda. bunun önüne bilet dağıtma politikasını gözden geçirerek çok rahat geçilir de para tatlı geliyor işte.
  • 920
    geçtiğimiz 2 sezondaki avrupa maçlarındaki yapılan bütün hataların toplamını neredeyse tek maçta gördük. günlerdir abdülkerim kesilsin, singo oynasın diye her yerde ortalığı ayağa kaldıran taraftarın tekrar dinlenilmemesi gerektiğini bir kere daha görmüş olduk. nelsson formdayken sanchez'i bile yedek bırakacak kadar defans hattının uyumuna dikkat eden okan buruk, böyle bir hatayı yapmamalıydı. sanchez'in ligde bile sol stoperde oynadığı zaman nasıl alarm verdiğini de kaç defa görmüştük.

    ilk golü de bulmuşken ve üstüne maça geçen seneki kadıköy'de fenerbahçe ile oynanan türkiye kupası maçı mantalitesi ile yani topun arkasına geçip uzun toplarla kanatlarımıza ve forvete ani çıkışlara da bir müddet devam etmişken frankfurt'un bir anda topun arkasına geçip bizim topla oynamamıza müsaade ettikleri anda sonumuzun başlangıcı oldu resmen. ilk golü yiyene kadar top bizdeydi ama verimliliğimiz çok düşüktü. bu da okan hoca'nın büyük ikinci büyük hatası oldu. okan hoca maçtan sonra %60'tan fazla topla oynadık, şanssızdık diyorsa bir an önce bu hatadan dönmesi gerekiyor. bu, çok büyük bir yanılgı olur.

    okan hoca'nın üçüncü hatası ise takım yalpalarken liderlik gösterememesi oldu. ilk golü şanssız bir şekilde yedik. sonrasında da golümüz verilmedi. bunlar futbolda olabiliyor. ama o andan itibaren başta hocanın sonra da takımın dik duramaması oldu. takım ve hoca 4.senesine girerken hala anlarda takılıp kalmamalı. büyük oyuncular, büyük deneyimler diye konuşulan bir ortamda bir anda 3-1'e skorun gelmesi izah edilemez. artık galatasaray'ın şu maçta 30 dk iyi oynadık, şu maçta 60 dk iyi oynadık diye takılıp kalmaması gerekiyor.

    okan hoca'nın dördüncü hatası ise bir müddettir görmediğimiz orta saha çıkarıp forvet almalı, bir anda çoklu değişikliklerle yapılan çorba durumu. bu durum, okan hoca'nın da takım kadar dağıldığını, yani yine liderlik yapamadığı kısıma giriyor. yani hocam artık bunları aşalım. kadromuz, önceki senelere göre daha geniş ama gerekirse sadece 3 oyuncu değişikliği yapalım ama seviye olarak hala burada oynamayı hak edecek oyuncularla devam edelim. ahmed falan artık ne olur...

    frankfurt bu arada kötü takım değil fakat 5 yenilecek bir takım da değil. kendi oyunlarını oynadılar, sakin kaldılar, erken yedikleri gole takılmadılar. şanssızdık ama 5 gol de yiyorsan bir yerden sonra şans faktörü ile de bazı şeyleri açıklayamayacak duruma geliyorsun. en kötü berabere kalacağımız bir maçın taktiksel ve bireysel hatalardan buraya gelmesi hepimizi doğal olarak çok üzüyor.

    bir takımın mantalitesinin, oyun ezberinin olması tabiki de iyi bir şeydir. lakin bir iki oyuncu değişikliği yaptım, bunlar takımı etkilemez veya rakip kim olursa olsun fark etmez düşüncesi avrupa'da hep canımızı sıktı. okan hoca ders aldım demişti fakat ilk maçtan maalesef en ağır yenilgiyi aldı. açıkçası hocanın basın toplantısını ve açıklamalarını da beğenmedim. umarım bugün doğru teşhisler konulur ve analizler sonrası gerekli dersler alınır. herkesin herkesle oynadığı bir ligde şimdiden ahlar vahlar çekmek için erken olduğu kanısındayım. bu lig, ocak ayının sonuna kadar devam edecek. oynayacağımız 7 maç daha var. o hafta kiminle oynayacağımıza bağlı olarak bizim ve rakip takımın o anlık form durumu, oyuncu tercihleri, ruh hali belirleyici olacak. o yüzden bütün camianın, teknik ekibin, oyuncunun ve taraftarların dünkü gibi anlarda takılı kalmaması gerekiyor. bazı yapılan yanlışlar ve sonuçlar işi kabak tadı vermeye doğru götürse de ben hala okan hoca'ya güvenmek isteyen taraftayım. artık önceki gibi grup mantalitesi olarak değil maç maç bakmamız gereken lig usulü bir turnuva bu. dersler alınmalı, kafalar kalkmalı ve her maçta her saniye netice ne olursa olsun mücadele bırakılmamalı.
  • 921
    çok yazık oldu. kötü takım olsak, oyuncular yetersiz olsa, hiç birşey oynamadan fark yesek bu kadar üzülmezdim.

    net okan hocaya yazar bu durum. hocayı her zaman savunmuşumdur ama oyunu tutma, defansı geliştirme olaylarında yine sınıfta kalmıştır.

    adamlara karşı kalite olarak çok bariz üstünlüğümüz vardı. öne de geçmiş iyi oynayan bir galatasaray normalde en kötü berabere kalırdı. avrupa fatihi dediğimiz galatasaray tarihinde böyle birşey görüldüğünü zannetmiyorum.

    oyunun hakimi olmak, kazanmaya oynamak haldır huldur basmak değil sadece. okan hoca bunu kabullenmiyor maalesef.
  • 922
    ikinci yarıda farkın açılması hocaya yazar ama ilk yarısı için hocadan çok saçmasapan bir hata ile beraberlik golünü yiyen ve sonrasında dağılan futbolculara yazılır bu mağlubiyet. çıkan ilk 11 ve ilk 35 dakikalık oyun itibariyle baktığımızda her şey doğruydu aslında. ondan sonra 10 dakika içinde her şey tepetaklak oldu ve ilk 35 dakikadaki doğrular da görülmez hale geldi. ikinci yarıda ise okan hoca orta sahayı boşaltarak sonu belli bir risk aldı ki bunu hep yapıyor. sonuçta da ebemizinkini gösterdi bize frankfurt. üzücü olan şey karşımızdaki takımın bizden hiç de üstün bir oyun oynamadan bizi farklı yenmiş olması. hele ilk yarıda hiç bir şey yapmadan 3 gol attılar ki zaten ikisini kendi kalemize attık.
  • 923
    aslında o kadar da kötü olmadığımız maç. kırılma anları bizim avantajımıza kırılsa, skor tam tersi olabilirdi. ancak işte futbol bu, yapacak bir şey yok. momentumu, o isteği / arzuyu, savaşma gücünü kaybettiniz mi kaybediyorsunuz.

    ilk attığımız gol, barış alper yılmaz'ın çok net kaçırdığı frikik organizasyonu, barış'ın attığı ama sayılmayan gol *; bu kısma kadar her şeyi doğru yapan, rakibine üstünlük kurmuş bir takım vardı. işte kırılma noktaları dediğim kısım böyle anlar, şurada 3-0 bile yapabilecekken 1-0'da kaldık. bari 2-0 olsa gene ciddi bir psikolojik üstünlük sağlayacaktık, olmadı. bu skorları yapsak zaten yediğimiz golleri yememe ihtimalimiz de var.

    sonrasında yunus akgün'ün çok büyük hatası ve ona buna çarpa çarpa giren bir gol yedik. o golün yenilmesi kaderimize yazılmış resmen, başka bir açıklaması yok. ikinci golde de yunus'un top kontrol problemi sonrası yaşanan bir atak ve bir türlü rakibi engelleyemememiz. burada yunus'a yine kızıyorum, bu kafayla asla büyük topçu olamaz. topu kontrol edemedin kaybettin, ama rakip yanındaki adama tekrar pas attı. yahu kapasana açısını kaybettin kaybettin bari topu. oradan atak başladı. atak başlamasına rağmen defansta o kadar adamız kimse de durduramadı rakibi, o da ayrı avellik. zaten diğeri duran top golü, bedavadan yedik. ilk yarı 3-1 geride kapattık.

    ikinci yarının belli bir kısmından sonra orta alanı boşaltınca daha da çok yeriz dedim zaten. ancak yine de beklediğim kadar kötü olmadı, 2 gol daha yedik ama ikisi de bireysel hata. ben daha çok fark bekliyordum.

    bazı oyuncuların oyun karakterini bir üst seviyeye taşıması lazım bu arenada. şu an çok kötü bir çıkmazdayız, türkiye'deki maçlar antrenman maçından hallice bizim için. avrupa'da işler öyle yürümüyor işte. türkiye'de duran topta rakibini kaçırsan bile adam atamıyor, kalibresi yetmiyor. avrupa'da atıyor işte adam. türkiye'de ileride defans yapmaman çok büyük problem değil, adam o kadar iyi hızlı atağa çıkamıyor, çıksa değerlendiremiyor. ancak bir seferlik konsantrasyon kaybı ile avrupa'da adamlar hızlıca atağa çıkıp değerlendiriyor işte. 2 golü böyle yedik. diğer 3 gol de bireysel hata, şans falan.

    leroy sane, kendi kaptırdığı top dışında defans yaptığını görmedim. hadi defans yapmıyorsun, hücumda da iyi değil. yunus, defansif aksiyonları yok denecek kadar az. kendi kaptırdığı top dahil, o daha kötü yani. bu kadar az defansif aksiyonla zor bu iş zaten, burası türkiye değil avrupa.

    bir de bizim antrenman sistemi. türkiye'deki maçlara bu antrenman yetince sanırım ekstra bir şey yapmıyoruz. yahu hayvan gibi olan barış'tan eser yok? ne yaptı bu tüm yaz, ne yaptırdınız? mauro icardi desek hala kilolu. mario lemina geldiğinde canavar gibiydi, bir türkiye antrenmanı yesin söner dedim; haklı çıktım. ondan iyi mi bileceksin bundan iyi mi bileceksin; eleştirme eleştirme de kardeşim görüyoruz yani gözümüzün önünde oynanıyor maçlar. geriye giden fiziksel özellikleri görüyoruz sürekli. abdülkerim bardakçı'ya yavaşladı deniyor, neden acaba? adam sakatlanmadı bir şey olmadı aslında, ne yaptınız da yavaşladı bu adam? artık odadaki fil hakkında konuşmak lazım, fiziksel kapasitemizi avrupa ile yarışacak seviyeye bir türlü getiremiyoruz yahu çıldıracağım. kaç yıldır aynı konuyu konuşuyoruz, anlamıyorum yahu çok mu zor getir almanya'dan bu işin profesyonel eğitim almış adamlarını yaptır antrenmanı ya. hep de bir bahanemiz var bu işe; yok yükleme yeni yapıldı, yok pik nokta şu ay olacak yok şu yok bu. sonuç? senelerdir avrupa'da mart'ı bile göremeyen takımlar. çok biliyorsunuz bu işleri de o yüzden göremiyorsunuz!

    bu kafayla istersen 1 trilyonluk takım kur gene hiçbir işe yaramaz. gabriel sara neden çevikliğini kaybetti ya, bunun cevabını verin? yeminle kafayı yedirirler insana. şimdi konyaspor'a 10 gol atsan ne atmasan ne.

    aslında iyi başladık, kırılma anları bizim olsaydı iyi biterdi diye başlayıp bayağı yükseldim * ancak ciddi sorunlarımız da var. bu maçı kazansaydık da o sorunları dile getirecektim. hayırlı mağlubiyet diyeceğim de bu laftan da bıktım. kaç yıldır aynı terane, okan buruk'la da başlamadı bu. hakikaten ikinci arabistan oldu burası. kamyonla para ver, ligde zaten doğru düzgün gelir yok. avrupa'da da doğru düzgün antrenman yaptırmadığından, oyuncunu sadece fiziksel değil eksik olan herhangi bir yönünü de geliştiremediğinden yokları oyna.
  • 924
    hezimete uğramamızdaki en büyük faktörün davinson sanchez olduğu maç.

    birinci golü kendisi atıyor, ikinci golde kenar topun kademesine giremiyor, üçüncü golde yüksek topu karşılayamıyor, dördüncü golü de kendisi atıyor. beşinciyi izlemedim çünkü utancımdan kapattım maçı, orda da bir şeyi varsa bilmiyorum.

    dün geceden beri düşünüyorum ve bu konuda yapılan aptallığı kabul etmekle hala zorlanıyorum.

    davinson bu takımın en değerli üç futbolcusundan biri. 1 torreira, 2 osimhen ve 3 davinson'dur benim için. ve bu adam bu değere sağ stoperken ulaştı. yani sezon başında kadrona baktığında gönlünün ferahlayacağı, bu mevkide kimseye ihtiyacım yok diyeceğin iki mevkiden biri burasıydı. davinson'u yaz geç yani yedeğine bile bakmana gerek yok o derece, adam makina zaten.

    ve sen napıyorsun, gidip o mevkiye 30 milyon euroluk transfer yapıyorsun. sonra aldığın adamı oynatmak için davinson'a diyorsun ki sen sola geç. futbolla biraz haşır neşir sekiz yaşındaki bir çocuk bile biliyor ki bu adam sol stoperde sakarlaşıyor. sen bilmiyor musun kardeşim bunu? irfan denen vatandaş da mı bilmiyor? üç yıldır bu adam kadronuzda ya. davinson gelmeden önce hakkında yapılan incelemelere yazılan ilk şey sol stoperde yapamadığıydı. siz bu adamla üzerine 3 yıl çalıştınız.

    davinson varken singoyu niye aldın? yok singoyu sağ beke aldıysan niye stopere koydun? hadi stopere koydun niye sağ stopere koydun? hadi sağ stopere koydun o zaman sol stoperde apo kalsın onu niye değişiyosun? hadi her şeyi geçtim, madem aklında böyle aptalca bir şey var eyüp maçında niye davinson-singo oynamadın?

    açıklayabilecek biri varsa çıksın açıklasın ya. bilerek yapsanız daha az içim acırdı. diyecek hiçbir şey yok.
  • 925
    puan alman gereken maçta puan bıraktın işi daha ilk maçtan sıkıntıya soktun averaj için bile. tam galatasaray alışkanlığı. şimdi atletico dan puan almak için kendini yırtacaksın içeriden. en puan alamayacağın takımlardan. city ve liverpool zaten kafadan sıfır yazıyorsun şimdiden. 3 maçta alacağın maksimum puan 1. mutemelen 0 alacaksın üstelik. toplam 4 maç sıfır puan. allah yardımcımız olsun ne diyeyim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın