376
"her zaman söylediğim gibi; galatasaray zaten büyük ama biz onu daha da büyük yapmak istiyoruz." diyordu galatasaray'ın yeni kaptanı mauro icardi yüzünde gülümseme, yüreğinde torreira'ya büyük bir minnet ve uzun bir sakatlık arasından sonra taraftara golle kavuşmanın mutluğunu yaşarken yayıncı kuruluş kameralarına... kral geri dönmüştü, hem de şanına yaraşır şekilde golle söyletiyordu o meşhur dizeleri:
"yangın yeri hep
buralar sayende, yok şikâyet
gel bir sarayım
aşkın olayım..."
şu takım oynadı, bu oynamadı, öbürü üçüncü hafta da oynamayacak gibi "ertelemelerle" başlayan adı süper ama kendi "amatör" ligin ikinci haftasında galatasaray, istanbul "derbisinde" bir sene önce alt lige düşmüş, sonra tekrar geri gelmiş, tarihi semtin stadyumsuz, tesissiz ama "her konuda fikir sahibi" başkanı olan fatih karagümrük'ü konuk ediyordu. kağıt üstünde rakip zayıftı, hocası yeniydi ama galatasaray'ı iyi analiz etmiş ve şöyle diyordu maçtan önce: "eğer galatasaray'ı savunmada bekler ve sadece kalemizi korumayı düşünürsek ölürüz"...
okan buruk da yeni sezonun iç sahadaki ilk maçında geçen haftanın kazanın takımını bozmamış ama ekim ya da kasım'da sahalara dönecek denen ıcardi'yi yedeklere almıştı, tabii osimhen de ileriki dakikalarda şans bekleyen topçulardan biriydi. zaniolo da forma bekleyen başka bir yıldız topçuydu...
"korkaklar her gün, cesurlar bir gün ölür" diyerek takımına galatasaray'a oyun kurdurmayıp, rakip sahada basma emri vermişti çek hoca marcel licka ve oyunun başlama düdüğü ile birlikte sahanın her yerinde gri-siyah formalı oyuncular vardı ki ilk tehlikeli atak da onlardan geldi, ahmet'in volesini günay harika çıkardı. beklemediği "çetinceviz" bir rakibin oyununa adapte olmak isterken galatasaray, barış'la osimhenvari bir gol atıp, kilidi açıverdi. karagümrük'ün gol aradığı bir posizyonda torreira topu ileri şişirmiş, barış rakibi bozup, topu alıp ceza sahasına kadar sürdükten sonra plase ile skor tabelasını değiştirmişti... tipik bir osimhen golü, hatta olası bir ederson transferi sonrası osi'nin atması muhtemel gollerden biri.
galatasaray öne geçip rahatlayınca, deplasman ekibi oyun tarzını bozmadı ama golde hatası olan fenerbahçe oyuncusu marius tresor doh sanchez'e "vahşice" girip, oyundan atılınca, ister istemez karagümrük savunmaya çekilmek durumunda kaldı. geçen hafta olduğu gibi, yine bir kırmızı kart ve yine hakem kararı var'a bırakıyordu. ne diyoruz: "ülkede hakemler galatasaray lehine hata yapmaktan ziyade galatasaray aleyhine hata yapmayı tercih ediyor."
karagümrük eksik kalıp, savunmaya çekilince galatasaray ikinci gol için çok daha rahat geldi grbiç'ın kalesine ve pozisyonlar da buldu ama skoru rahatlatan gol bir türlü gelmiyordu, bazı pozisyonlar beceriksizlik, bazıları da lakayitlik kokuyordu. özellikle sara'nın kullandığı kornerden oluşan karambolde abdülkerim'in şutunun kale çizgisinde barış'tan dönmesi "trajikomikti". barış da pozisyon sonrası gülse mi üzülse mi bilemedi, tabii soyunma odasında apokerim'in gazabına uğrayacaktı...
ikinci yarıya yine yüzde yüzlük pozisyonu abdülkerim ve lemina ile harcayarak başladı galatasaray, sonrasında eren uzaktan denedi yine tabela değişmedi. sara-sane savunmayı ortadan yarmaya çalışıyor, eren ve sallai ortalar yaparak ikinci golü arıyordu ama deplasman ekibi "çanakkale geçilmez"i oynuyordu. bu arada atakan'ın "al da at" pasında tiago çukur ile öyle bir pozisyon buldular ki, günay sanki penaltı kurtarmış gibi maça damgasını vuruyordu.
beklenen ikinci gol gelmeyince, okan buruk da önce saha kenarında oyuna girmek için sabırsızlanan osimhen'i, sonrasında da icardi'yi sahaya sürdü. oyuna girmeyi geçtim, bu topçular ısınmaya yollandığında sanki galatasaray gol atmışçasına coşuyordu tribünler. icardi'yi mi daha çok özledin, sevgilini mi diye o an sorsalar, cevap belliydi sanki.
sahada iki golcü olunca, bir de onlara eşlik eden sane, barış, zaniolo, sara, yunus gibi teknik ayaklar varsa, arzu edilen gollerin gelmesi kaçınılmazdı, önce barış osimhen'e attırmak isterken fatih araya girdi kendi kalesine attı, sonra da torreira rakip yarı sahadan çıkarken kaptığı topla ıcardi'ye "hoşgeldin" hediyesi verdi ve fark üçe çıktı. golcü dediğin adam golle beslenir, ıcardi karnını doyurdu da osimhen de ilk maçında fileleri havalandırmak isterdi, çok çabaladı, başardı da ama yan hakem bayrağı acımasızca kaldırıyordu, neyse önümüzdeki haftalara kısmet...
ligin ikinci haftasında da üç gol atıp üç puan alan galatasaray yoluna devam ederken, kaleci aradığı bu günlerde iki maçta da kalesini gole kapaması ayrı bir başarı olarak not edilmeli ki maçtan sonra golcüler ultraslan tribününe üçlü çektirirken, barış'ın günay'ı da öne atması boşa değildi. maç sonu kutlamalarda gözler ciro'yu ararken, sahadaki topçular da oyunun sıkıştığı dakikalarda babası dries'i aramaktalar ki onun rolüne soyunan isim sara oluyor. brezilyalı topçu sahada ayak basmadık yer bırakmıyor, arkadaşlarını pozisyonlara sokmaya gayret ediyor.
bitirirken, sane için de bir kaç cümle edelim. yeni 10 numarayı izlerken hagi'nin takıma ilk katıldığı günler aklıma geldi, bizim karpatların maradona'sının zekasına ayak uyduramıyordu takım arkadaşları ve sürekli fırça yemekteydiler, sane'yi de tanıyamadı daha galatasaraylı topçular ki bir çok hatalı pas ya da onun boşa koşusunu göremiyorlar ama zamanla uyum sağlanacak ve resitaller de gelecek... bekleyelim, görelim...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...atih-karagumruk.html
"yangın yeri hep
buralar sayende, yok şikâyet
gel bir sarayım
aşkın olayım..."
şu takım oynadı, bu oynamadı, öbürü üçüncü hafta da oynamayacak gibi "ertelemelerle" başlayan adı süper ama kendi "amatör" ligin ikinci haftasında galatasaray, istanbul "derbisinde" bir sene önce alt lige düşmüş, sonra tekrar geri gelmiş, tarihi semtin stadyumsuz, tesissiz ama "her konuda fikir sahibi" başkanı olan fatih karagümrük'ü konuk ediyordu. kağıt üstünde rakip zayıftı, hocası yeniydi ama galatasaray'ı iyi analiz etmiş ve şöyle diyordu maçtan önce: "eğer galatasaray'ı savunmada bekler ve sadece kalemizi korumayı düşünürsek ölürüz"...
okan buruk da yeni sezonun iç sahadaki ilk maçında geçen haftanın kazanın takımını bozmamış ama ekim ya da kasım'da sahalara dönecek denen ıcardi'yi yedeklere almıştı, tabii osimhen de ileriki dakikalarda şans bekleyen topçulardan biriydi. zaniolo da forma bekleyen başka bir yıldız topçuydu...
"korkaklar her gün, cesurlar bir gün ölür" diyerek takımına galatasaray'a oyun kurdurmayıp, rakip sahada basma emri vermişti çek hoca marcel licka ve oyunun başlama düdüğü ile birlikte sahanın her yerinde gri-siyah formalı oyuncular vardı ki ilk tehlikeli atak da onlardan geldi, ahmet'in volesini günay harika çıkardı. beklemediği "çetinceviz" bir rakibin oyununa adapte olmak isterken galatasaray, barış'la osimhenvari bir gol atıp, kilidi açıverdi. karagümrük'ün gol aradığı bir posizyonda torreira topu ileri şişirmiş, barış rakibi bozup, topu alıp ceza sahasına kadar sürdükten sonra plase ile skor tabelasını değiştirmişti... tipik bir osimhen golü, hatta olası bir ederson transferi sonrası osi'nin atması muhtemel gollerden biri.
galatasaray öne geçip rahatlayınca, deplasman ekibi oyun tarzını bozmadı ama golde hatası olan fenerbahçe oyuncusu marius tresor doh sanchez'e "vahşice" girip, oyundan atılınca, ister istemez karagümrük savunmaya çekilmek durumunda kaldı. geçen hafta olduğu gibi, yine bir kırmızı kart ve yine hakem kararı var'a bırakıyordu. ne diyoruz: "ülkede hakemler galatasaray lehine hata yapmaktan ziyade galatasaray aleyhine hata yapmayı tercih ediyor."
karagümrük eksik kalıp, savunmaya çekilince galatasaray ikinci gol için çok daha rahat geldi grbiç'ın kalesine ve pozisyonlar da buldu ama skoru rahatlatan gol bir türlü gelmiyordu, bazı pozisyonlar beceriksizlik, bazıları da lakayitlik kokuyordu. özellikle sara'nın kullandığı kornerden oluşan karambolde abdülkerim'in şutunun kale çizgisinde barış'tan dönmesi "trajikomikti". barış da pozisyon sonrası gülse mi üzülse mi bilemedi, tabii soyunma odasında apokerim'in gazabına uğrayacaktı...
ikinci yarıya yine yüzde yüzlük pozisyonu abdülkerim ve lemina ile harcayarak başladı galatasaray, sonrasında eren uzaktan denedi yine tabela değişmedi. sara-sane savunmayı ortadan yarmaya çalışıyor, eren ve sallai ortalar yaparak ikinci golü arıyordu ama deplasman ekibi "çanakkale geçilmez"i oynuyordu. bu arada atakan'ın "al da at" pasında tiago çukur ile öyle bir pozisyon buldular ki, günay sanki penaltı kurtarmış gibi maça damgasını vuruyordu.
beklenen ikinci gol gelmeyince, okan buruk da önce saha kenarında oyuna girmek için sabırsızlanan osimhen'i, sonrasında da icardi'yi sahaya sürdü. oyuna girmeyi geçtim, bu topçular ısınmaya yollandığında sanki galatasaray gol atmışçasına coşuyordu tribünler. icardi'yi mi daha çok özledin, sevgilini mi diye o an sorsalar, cevap belliydi sanki.
sahada iki golcü olunca, bir de onlara eşlik eden sane, barış, zaniolo, sara, yunus gibi teknik ayaklar varsa, arzu edilen gollerin gelmesi kaçınılmazdı, önce barış osimhen'e attırmak isterken fatih araya girdi kendi kalesine attı, sonra da torreira rakip yarı sahadan çıkarken kaptığı topla ıcardi'ye "hoşgeldin" hediyesi verdi ve fark üçe çıktı. golcü dediğin adam golle beslenir, ıcardi karnını doyurdu da osimhen de ilk maçında fileleri havalandırmak isterdi, çok çabaladı, başardı da ama yan hakem bayrağı acımasızca kaldırıyordu, neyse önümüzdeki haftalara kısmet...
ligin ikinci haftasında da üç gol atıp üç puan alan galatasaray yoluna devam ederken, kaleci aradığı bu günlerde iki maçta da kalesini gole kapaması ayrı bir başarı olarak not edilmeli ki maçtan sonra golcüler ultraslan tribününe üçlü çektirirken, barış'ın günay'ı da öne atması boşa değildi. maç sonu kutlamalarda gözler ciro'yu ararken, sahadaki topçular da oyunun sıkıştığı dakikalarda babası dries'i aramaktalar ki onun rolüne soyunan isim sara oluyor. brezilyalı topçu sahada ayak basmadık yer bırakmıyor, arkadaşlarını pozisyonlara sokmaya gayret ediyor.
bitirirken, sane için de bir kaç cümle edelim. yeni 10 numarayı izlerken hagi'nin takıma ilk katıldığı günler aklıma geldi, bizim karpatların maradona'sının zekasına ayak uyduramıyordu takım arkadaşları ve sürekli fırça yemekteydiler, sane'yi de tanıyamadı daha galatasaraylı topçular ki bir çok hatalı pas ya da onun boşa koşusunu göremiyorlar ama zamanla uyum sağlanacak ve resitaller de gelecek... bekleyelim, görelim...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...atih-karagumruk.html