resim
Zlatan Ibrahimović
Görev:Danışman
Takım:Milan
Yaş:43
Uyruk:İsveç
  • 527
    --- alıntı ---

    ibrakadabra

    1977'de isveç'e göç eden boşnak bir babayla, hırvat bir annenin çocuğu olarak tam 31 yıl önce dünyaya gözlerini açan zlatan ibrahimovic, daha ufacıkken başlamıştı gollerini sıralamaya. onu bizlere takdim edecek malmö'nün asıl takımında forma giymeden, ilk balkan göçmenlerin kurduğu minik ekipte parlamıştı. ilk yarıyı dört farklı geriden kapatan balkan, son çare olarak minik çocuğu sahaya sürüyor; ikinci devrede ortalığı kasıp kavuran velet sekiz gol atıyordu.

    15'inde futbolu bırakmanın eşiğinnden dönmüştü delikanlı. okulu bırakmış, limanda çalışmayı kafasına koymuşsa da devreye giren ilahlar onu devam etmeye ikna etmişti. o zamanların asansör takımı kıvamındaki malmö'de parlayan zlatan'ın bir sonraki durağı ajax'tı.

    amsterdam'da çabucak göze giren 1.95'lik forvet, boyundan beklenmedik tekniğiyle zayıf hollanda ligi'nin altını üstüne getiriyordu. ilk sezonunda duble sevinci yaşayan ibrahimovic, euro 2004'te sahne almıştı. değme akrobata taş çıkartarak italya fileleri bulan forvet, yarı finalistin penaltı atışları sonucunda belli olduğu hollanda karşılaşmasında beyaz noktadan kaçırınca, ülkesini kahretmişti.

    yaklaşık iki ay sonra aynı ülkeler bu sefer hazırlık maçında buluşuyordu. takım arkadaşı rafael van der vaart'ı kasten sakatlamakla suçlanan zlatan, apar topar juventus'a satılıyordu. torino'da anında kendisine yer bulan golcü, 'yaşlı kadın'a da iki şampiyonluk kazandırıyordu. fakat bir anda çizme'ye calciopoli bombası düşüyordu.

    iki şampiyonluğu silinen juventus, bir anda kendisini ikinci ligde bulmuştu. ikinci küme tozu yutmam diyen zlatan, ikâmetgâhı milano'ya aldırmış, hatırı sayılır meblağ karşılığında interli olmuştu. güle oynaya mutlu sona koşan moda başkentinin mavi yakalıları, puan rekoru kırmış, üst üste 17 galibiyet alarak eşeğin kulağına kar suyu kaçırmıştı.

    serie a'yı inter tahakkümü altına aladursun, üst üste üç şampiyonlukta tuzu olan italya'nın isveçli kralı, 2009 temmuzu'nun sonunda asrın takasını müteakip ispanya'nın yolunu tutuyordu. samuel eto'o milano'nun sembolü duomo katedrali ile tanışırken, ibrakadabra gaudi'nin şaheseri la sagrada familia'ya merhaba diyordu. anlaşma masasında ayrıca inter'in kasasına konan 45 milyon avro cabasıydı.

    katalanlar sorunlu yıldızından kurtulduklarına sevinirken, gelenin gideni arattığını hiç düşünmüyorlardı. ispanya'ya fırtına gibi başlayan santrfor, ilk lig maçında gijon filelerini havalandırıyor, real madrid'i yıkan adam olarak manşetlere de çıkıyordu. barcelona 38 maçta 99 puan toplayarak rekor kıradursun, bir şeylerin ters gittiği belliydi. takım makine düzeninde tıkır tıkır işlerken ibrahimovic, akordu bozuk bir keman gibiydi. orkestrayı bozduğu gibi kendisinin de bu işten pek tat almadığı rahatlıkla görülüyordu. ağustos ayında marttan beri hocasıyla görüşmediğini açıklayan forvet, 24 milyon avroluk satın alma opsiyonuyla birlikte milan'a kiralanıyordu.

    yedi yıldır şampiyonluğa hasret kalan camianın üzerinde adeta bir güneş gibi doğmuştu. o atıyor, kırmızı-siyahlılar puanları topluyordu. sonra geçen yıl olduğu gibi sezonun ikinci yarısında sönen bir yıldızdı adeta. akıl almaz fırsatlar harcayan, kırmızı kartlar görüp takımını yalnız bırakan bir oyuncuyu canlandırdığı piyesin sonunda milan, 18. defa zafere ulaşmıştı. geçen sezonu boş geçirince şaşırtmış, kim bilir katar sermayesinin çehresini değiştirmeye başladığı psg, bu yüzden ona daha rahat kement atmıştı. kariyerinde şimdiki hedefi dördüncü farklı ülkede, altıncı farklı takımla yine lig sonunda ipi göğüslemek...

    zlatan... yalnız sorunlu bir adam. robocopların var olabileceği bir ligin şifresini çözmüş olsa gerek. hesabı düz tutup juve'de yaptıklarını da sayarsanız, çimlerde üç-beş-sekiz üç oynamış başka birisi yok. üç ülkede, beş farklı takımla, üst üste sekiz şampiyonluğa ulaşan futbolcu, size hep kazanmayı vaat ediyor. kim bilir belki antik yunan tanrılarına benzer 'ölümsüzlüğü' ona fazla geliyor, sırtına yüklenmiş o çarmıhın altında ezilip gidiyor.

    --- alıntı ---

    ali murat hamarat
  • 529
    bundan tam 12 gün önce, 14 kasım 2012'de dünya futbolunda yeni bir çığır açmıştır;

    http://www.youtube.com/watch?v=yzvQCbdAIZQ

    o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı...

    stoperler rövaşataya kalkar, herkesi çalımlayıp gol atar oldu;

    http://www.youtube.com/watch?v=1iqAhBig9V4

    http://www.youtube.com/...&feature=related

    http://www.youtube.com/...ed&v=o05tH00uQ90

    oyuncular kaleye geçip penaltı kurtarmaya başladı;

    http://www.youtube.com/watch?v=mXuSyWraRBo

    nasıl bir vuruştur arkadaş... sistem hata verdi, oyunun ayarları bozuldu yemin ederim :(

    21 aralığa kadar kalan şu kısa ömrümüzde daha neler gelecek acaba başımıza, hayırlısı...

    (u: ağaoğlu da daha hala laf anlatsın, neymiş maslak 1453 yeni bir çağ başlatacakmış, asıl çağı ibra başlattı haberi yok :()
  • 530
    bu aralar ayar manyagi olan fitbolci. bekirin attigi rövasata golüyle ingiltereye attigi efsanevi rövasataya tarihi ayar vermesinin ardindan bir de sümüklü ayibogandan ajax formasiyla arka arkaya 21 calim atarak attigi efsanevi gole ayar yemistir.

    bu ibraamin
    http://www.youtube.com/watch?v=n9unlKM-ab4
    öyle degil böyle yavrucugum
    http://www.youtube.com/watch?v=OXt_ZqQ4K6M

    bu da ibraamin
    http://www.youtube.com/watch?v=ZgqsaDnsEq8
    bu da yedigi ayar
    http://www.youtube.com/...ed&v=o05tH00uQ90

    ofsayt osmanin katkilariyla: sözlük ahalisinin de zoruna gitmis ellam. o da daha cok calissin canim.
  • 533
    lyon maçında yaptığı hareket, kişiliğine olan nefretimi bir kat daha arttırdı. iyi futbolcu, attığı golleri zevkle seyrediyorum falan da böyle saygısız adamları sevmiyorum. adımını tam ayarlayamasa ve rakibin kafasına yandan değil de üstten bassa önümüzdeki seneleri hapishane avlusunda top toplayarak geçirirdi. hareketin şu anki hali bile, kramponların çivisinin göz çıkarmaya yeteceği cinsten. kasıtlı ayak kıran topçular kadar tiksindirici bir durum.

    http://www.youtube.com/...ed&v=zh6CfgGsPgo
  • 540
    yalnız gol olmamış bu vuruş: http://www.youtube.com/watch?v=ere3DYQv4S8

    o kadar alıştırdı ki adam; paylaşım sitelerinde her abuk subuk vuruşu gol olarak paylaşılıyor. top gelirken ibra şöyle düşündü sanırım:

    - aha top geliyor, ulan tam volelik. (voleye yatar.) yok ulan bu top arkama doğru düşecek, iyisi mi röveşata vurayım ben buna! (röveşataya evrilir.) siktir! kaçırıcaz ulan topu. dur ben şuna topukla vurayım. (havada abuk subuk bir şekilde, topa topuğuyla vurmaya hazır biçimde bir şekle girer.) vay ananski, böyle de olmadı. iyisi mi ben ayağımın üstüyle keseyim şu topu, havada süzülür köşeye düşer. (top köşeden dışarı çıkınca: bir yerde hesap hatası yaptık herhalde. vay mnakoyim ya! neyse bir dahakine artık.)
  • 548
    günün entrylerini okumamla en sevdigim golünü yazacaktim, karar veremedim ag. adam o kadar cok güzel gol atiyoki, insan evlatlarini sever gibi hic birini ayri tutamiyo. akillarima direk gelen, gecen ingiltereye attigi hayvani rövasata, ajaxla 100 kisiyi calimlayip attigi gol, euro 2008de yunanistan(olsa gerek)'a yapistirdigi gol, barcayla bir frikik golü vardi hatirladigim.
    adamin topa vurusuna hastayim arkadas. hani bazen topa öyle bir ivme verir ya...savas ucagi gibi. yani 0'dan x kordinatlarini hizla gecerken onun 1/5 hizinda y kordinatlarini gecer ya top...hah iste o vuruslari.
    ahanda su vurus
    http://www.myvideo.de/...echenland_Highlights 1:20den itibaren

    bu da bonus olsun
    http://www.youtube.com/watch?v=Eo9SdUPoMG4
    it. bildigin it. hayvanogluit.

    simdi bazilari cikar karaktersiz, yok agresif yok galles...banane lan babamin oglu mu sanki? kendime nisanli mi ariyom ne amk?? banane karakterinden. adam pirlanta gibi tertemiz oyun zevki veriyo daha ne. bu adam, falcao, ronaldinho, yattara...böyle oyunculari seviyoruz biz. demek ki bizde baska pencereden bakiyoruz bu oyuna.
    cok elestirilen nickim de ellam bundan dolayi nickim su anda.

    edit: gecen ingiltereye attigi hayvani rövasata bizim ana haberlere konu olmustu. ondan bir gün sonra ne olduysa bizim oturma odasinda abimle futbol konusu acildi.(normalde hic olmaz gibi) ve nasil olduysa alakasiz bir yerden(zaar konu galatasaraydi, unuttum simdi) babam (topla alakasi yok, önemli milli maclar, önemli uefa muefa maclari okadar) ''lan gecen haberler müslüman bir oglani gösteriyolardi gencmiymis neymis, o da iyi oynuyo bak'' dedi, ''bosnalimiymis hasanmiymis neymis'' dedi. ''bu ne diyo la'' bakisi atti bana abim. ''adam emekli olacak ne genci'' dedim. ''ibraami diyo yau'' diye de ekledim abime. heee dedi. bu da bu adamin ne denli bir hayvan olduguna dair bir kanit. babamin ilgisini cekmis düsün yani.
  • 550
    *en efsane zamanı şüphesiz ki inter zamanıydı. toplaşın hele bir şey anlatacağım. ibrahimoviç geldiği ilk sezon 19 senedir şampiyon olamayan inter'i şampiyonluğa taşımış 2006-2007 sezonunda. yalnız bizim konumuz 2007-2008 sezonudur. takımın başında roberto mancini var. ibrahimoviç takımın her şeyi olmuş konumunda geçen sezonki gibi. sezonun ortalarında en yakın takipçisi as roma'ya 11 puan fark atmalarına rağmen başlarına beklenmedik şey geliyor. ibrahimoviç sakatlanıyor ve 2 ay sahalardan uzak kalacak. bu sezonu kapatmış anlamına geliyor. ritmini kaybeden inter belini doğrultamayıp puanlar kaybetmeye başlıyor. son haftalara girerken as roma şampiyonluk yarışına iyice ortak oluyor. ve sezonun son maçı, zlatan ise hala ağrılarla boğuşuyor. roma düşme hattında bulunan ama düşmeyeceği kesinleşen catania ile oynarken, inter düşmemek için galibiyet alması gereken parma ile oynayacak. roma'nın iddaasız catania karşısında galip gelmesine kesin gözüyle bakılırken, inter o durumda galibiyetten başka bir sonuç ile şampiyonluğu romaya vermiş olacak.

    -----------------------------------

    bundan sonrası kitabından alıntıdır ve ibrahimoviç'in ağzından yazılanı tercüme ediyorum; (bkz: i am zlatan)

    medya, taraftar, yani herkes sakat falan dinlemeden en son 2 ay önce maç yapmış ibrahimoviç'i arıyordu. acaba oynayabilecek mi, iyileşti mi, sakatlık formunu etkiler mi? nereye baksam bunları görüyordum. haberlerde 'takımın ve şehrin için ayağa kalk' başlıkları dolaşıyor. üstümde müthiş bir yük var ve daha da kötüsü önümüzde 2008 avrupa kupası var. ya ağrılar çoğalırsa? böylesine büyük bir turnuvayı nasıl riske atarım. diğer yandan da sezon boyunca harcadığımız emeğin karşılığını bir maçta belirleyecek olan maç.

    mancini yanıma geldi;
    + biliyorum sakatlığın tam olarak geçmedi.
    - evet.
    + ama bu noktada bu beni ilgilendiremiyor.
    - galiba haklısın.
    + güzel, parma maçı kadrosuna alıyorum seni, istesen de istemesen de. ister baştan oyna, ister sonradan oyuna gir. tek bildiğim senin bizle olman gerektiği. bu maçı almamız lazım.
    - biliyorum, oynamak istiyorum.

    şu andan itibaren dizimin 3-4 hafta daha ağrıması, benim bu maçta takıma yardım edemeyip şampiyonluğu kaçırmamızdan daha acı olamazdı. oynamalıydım.

    yağan yağmur arasında yedek kulübesinde yerimi aldım. mancini maça balotelli ve cruz ile başlayacaktı. maça hakimdik ama ortada gol yoktu. ve 8. dakikada diğer maçta roma vucinic ile 1-0 önce geçmişti. bu durumda roma şampiyondu ve o an yedek kulübesinde herkesin yüzündeki korkuyu görebiliyordum. bu durum beni daha da motive etti ve içimde fırtınalar kopuyor, o sahada olmalıydım. artık yerimde duramıyordum, mancini ısınmamı söyledi. aniden tüm gözler üzerimdeydi. mancini, mihajloviç, sağlık ekibi, herkes bana bakıyordu. tüm umutları benmişim gibi. üzerimdeki yükü hissetmemek imkansızdı. hepsi teker teker 'bunu bizim için yap' dedi ve bunlar motivasyonumu arttırırken hepsine 'yapacağım, yapacağım' diyebildim.

    ikinci yarı 51. dakikada oyuna girdiğimde yağmur hala şiddetli şekilde yağıyordu. bir kaç denemem boşuna gitti, olmayınca olmuyordu sanki. 62. dakikada ceza sahası dışından bir topla buluştum. şut çektim ama hiçte iyi bir şut değildi. topun sol direğin dibinden içeri doğru süzülüşünü gördüm. tüm o gözlerle tekrar göz göze geldim ve arkamı döndüğümde dejan stankoviç yerlere yatmış tanrıya şükrediyordu. kadronun yarısı üstüme zıpladı, müthiş sevinç vardı. artık şampiyonluk bizim elimizde ama bir gol yediğimiz takdirde bütün sezonun emeğini atabilirdik. 15 dakika sonra maicon sağ taraftan içeri doğru girdi ve ortasını yaptı. savunmanın arkasından sarkarak topu ağlara yolladım. inanabiliyor musunuz, yokluğumda iki ay benim ve takımım hakkında kötü şeyler yazan medya vardı. önemli maçlarda yokmuşum, 'winner' mentalitesi yokmuş falan. daha güzel bir cevap verebilir miydim? dizlerimin üstüne çöktüm ve tekrar tüm takım etrafımı sardı. maç öyle bitti ve artık şampiyonduk.

    maç sonrası etrafımı muhabirler sardı;
    + bu galibiyeti kime adıyorsun ibra?
    - size! benden ve inter'den şüphe eden ve çomak sokmak isteyen herkese, medyaya!

    benim tarzım bu, her daim intikamı düşünürüm. rosengard'dan beri içimde, beni tetikleyen bu. moratti'nin*muhabirlere söylediği de her daim aklımda; "tüm italya bize karşıydı fakat zlatan ibrahimoviç bizim mücadelemizin sembolüydü.". gururlanmamak elde değil. o sene serie a'nın en iyi oyuncusu seçilmiştim.

    -----------------------------------

    bunu okuduktan sonra anlattığı anı izlerken tüyleri diken diken ediyor; http://www.youtube.com/watch?v=rmblah1q-e4

    bu da italyan spiker coşkusuyla; http://www.youtube.com/watch?v=fx5inf7nolk

    ------- alıntı -------

    http://gss.gs/8Ut
App Store'dan indirin Google Play'den alın