resim
Yusuf Demir
Takım:Galatasaray
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:22
Boy:1.73
Uyruk:Avusturya
  • 1459
    barcelona’nın kendisinin vazgeçmesinin sebebi, oynamaya devam etmesi halinde 10m euro’luk opsiyonun devreye girecek olmasıydı. barcelona o dönem finansal krizin dibini yaşıyordu ve oyuncularının tek tek kontratından çıkmak zorundaydı. hatırlayın sene ortasında gerard pique sırf bu yüzden futbolu bıraktı. ffp’den ötürü messi’nin yeni sözleşmesini bile register edemeyecek haldeydiler. koeman yusuf’u sık sık oynattı ama kötü gidiş durdurulamayınca yerine xavi gelmişti. xavi ise kulübün ekonomik durumunu bir katalan olarak herkesten çok düşündüğü ve la masia’dan yakın gelecekte lamine yamal’ın da geleceğini bildiği için kendisine yapılacak 10 milyon euro’luk yatırımı gereksiz görüp belli maç sayısı neticesinde ulaşılacak zorunlu opsiyonu durdurdu ve kulübüne de bunu belirterek geri gönderdiler. yani barcelona’nın kendisinden vazgeçmesinde öyle disiplinsizlik vb gibi bir durum yoktu. iş tamamen ekonomikti ve barcelona oyuncularının parasını ödeyemediği kontratlardan tek tek çıkarken kendisine 10 milyon euro vermek istemedi. tüm olay bundan ibaret.
  • 421
    biraz uzun bir yazı olacak. son 20 yılı ele alacağım. bu konu bugünün konusu değil çünkü.

    öncelikle, yusuf demir’in yerli statüsünde oynaması konusunda girişimlerimizi anlıyorum ama rakip takım böyle bir şey yapsa, çok sinirlenirdim açıkçası.

    zamanında fenerbahçe bu gibi şeylerle çok uğraştı. yabancı serbestliği istedi 2000’lerin ortalarından itibaren çünkü fenerbahçe diğer takımlara göre çok güçlüydü. stadyum olayını bitirmiş, paralı başkan, destek veren taraftar, dolu tribünler falan baya gaza gelmişlerdi. çok iyi kadroları vardı ama yerli oyuncu kıtlığı sebebiyle istedikleri takım kurgusunu yapamıyorlardı. bu yüzden de habire federasyonu darlıyorlardı. hatta mehmet aurelio, wederson gibi oyuncuları türk yaptılar. kimse de hop hemşerim demedi. yabancı serbestliğine izin verilmedi ama yabancı oyuncuların türk yapılmasına kimse ses çıkarmadı. sahi mehmet aurelio, wederson, tita (jaba da olabilir tam hatırlamıyorum) gibi oyuncular neden yerli sayıldı? hatta gittik aurelio’yu milli takımda oynattık. adam sadece birkaç yıldır türkiye’deydi ve alelade bir brezilyalı oyuncuydu. sırf brezilya milli takımında oynamadı diye, o bölgede bir adam eksik diye herifi getirttik oynattık. halı saha maçı oynayanlar bilirler, kiralık kaleciler vardır. kimse kaleye geçmediği için kaleye geçip oynarlar maç boyu. halı saha parasını verirsin, kendisine de üç beş atarsın, gayet win win bir durum olur. aurelio’nun durumunu ona benzetiyorum ben. bi ara bizim lincoln için de türk milli takımında oynatma mevzusu geçti, hatırlayanlar olacaktır. yani bu çok kolaydı bu mevzu.

    galatasaray ve beşiktaş başta olmak üzere, diğer takımlar da destek vermedi dediğim gibi yabancı serbestliğine. fenerbahçe de işte yukarıda bahsettiğim dolambaçlı yollardan giderek kuralı delmeye çalıştı. bu böyle 2010’lara kadar sürdü.

    şike davası baş gösterip, fener çaptan düşünce ve galatasaray tekrar altın yıllarına yakın bir dönem yaşayınca, bu kez ünal aysal yönetimindeki galatasaray diretmeye başladı yabancı serbestliğine. aslında temel mantık barizdi. yerli oyuncular hem nitelik bakımından o kadar iyi değil, hem de gereksiz pahalı. mehmet topuz, ismail köybaşı, tarık çamdal vs. hikayelerini biliyorsunuz zaten. bir tane yerli oyuncu kafasına kaldırsa, hop 3 büyük takım hemen ensesinde. avrupa’da oynama hak getire tabi. burda 2-3 milyon euro yıllık ücret almak varken kim takar 500bin euroyla avrupa’da oynamayı. oyuncular da tembel zaten. eskişehirspor, bursaspor, eski gaziantep falan zengin oldular böyle. şu an hiçbiri piyasada yok artık. bir tek gençlerbirliği işte asansör görevi görüyor ki gençlerbirliği dediğimiz takım önceden çok kuvvetli, asla düşmez denilen takımlardan biriydi.

    dediğim gibi 2010’ların başlangıcından itibaren dümeni alan galatasaray yabancı serbestliği için diretti ama bu kez de diğer takımlar istemiyordu. yalnız şöyle bir durum vardı, diğer takımlar da bu yerli oyuncu enflasyonundan nasibini alıyorlardı. yani bir deliği kapamak için iki üç delik açmaya çalışmak mantıksız bir hamleydi.

    imparator, milli takımın başına geçince kimsenin beklemediği bir anda bunu yürürlüğe koydu. amaç belliydi, hem avrupa’da oynayacak yerli futbolcularımızı çoğaltacaktık, hem yüksek ücretlerden takımlar nasiplerini almayacaktı, hem de yabancı transferleriyle birlikte takımların oyun gücü artacaktı. zamanın çok ötesinde bir teknik adam olan imparator, bu kuralın teorik olarak kendisine zarar verme ihtimaline bile aldırmadan bu kuralı yürürlüğe koydu. yerli oyuncu forma şansı bulamaz dendi, tam tersi oldu, avrupa’ya bir ton oyuncu gitti. milli takım zarar görür dendi, şampiyonaya gittik, büyüklerle küçüklerin arasındaki makas açılır dendi, tam tersi oldu. anadolu kulüpleri düşük bütçelerle aldıkları yabancılarla birlikte makası iyice kapattılar. mesela bu hafta konya ile oynuyoruz. 500 kere yenmişizdir konya’yı. maç evimizde ama acaba gözüyle bakıyoruz. ligdeki her takıma temkinli yaklaşıyoruz. büyük takımlar olarak bizim seviyelerimiz çok yükselmedi ama anadolu kulüpleri baya baya sistem kurdu. 90’ları hatırlayanlar bilirler, anadolu kulüpleri istanbul’a deplasmana çıktığında 11 kişi savunma yapar, diğer kaleye 2-3 kere anca gelirdi. genelde de 4-0, 5-0 falan yenilirdi. şu an biz mesela farklı galibiyetlerimizi 2020-2021 sezonunda aldık. uzun zamandır üç farkla bile galip gelemiyoruz. diğer takımlar da öyle. bu konu ayrı bi konu gerçi.

    yukarıda bahsettiğim gibi, imparator’un bize emaneti olan kural, eksiklikleri olmasına rağmen gayet iyi bir kuraldı. update yapılarak devam ettirileceğine, saçma sapan oynandı ve bugünlere geldik. yani ben anlamıyorum, öyle ya da böyle verim alınan, diğer kulüplerin, yayıncı kuruluşun, taraftarın, spor yazarlarının, teknik adamların çoğunun memnun olduğu kuralı hangi hakla değiştirirsin? kimse kuralın değişmesini istemezken, bu kadar büyük bir kamuoyundan daha büyük kim var ki bunu değiştirmeye gücü yetti? burda artık denilecek bir söz yok. girmek istemiyorum şu siyasi mevzulara.

    sonuç olarak bugün, kimsenin beğenmediği, tam olarak neye hizmet verdiği belli olmayan bir kuralla karşı karşıyayız. şu an hemen hemen tüm takımlar artık bunun değişmesini istiyor ki bana göre de doğru olan o. ben aldığım yabancı oyuncuyu niye yedekte bırakayım kardeşim? ha alacağın yabancı oyunculara kıstaslar getir, milli takımda oynama zorunluluğu koy, kaliteyi arttırmayı hedefle falan amenna. hiç itirazım olmaz. ona göre bulup getirsinler. hatta yaş sınırı getir, ona da itirazım yok ama yedek kulübesine mahkum ettirme, tribüne çıkartma adamı. yazık yani. gelecek sezondan itibaren, kalıcı olarak değiştirilmeli bu kural. bu köhne kuralın hiçbir artısı olmadı ne takımlara ne de milli takıma.

    yusuf konusuna gelmeden yukarıdaki hususlar bahsedilmeliydi. bana göre yusuf yabancı sayılmalı. biz de peşini bırakmalıyız ama bir şartla; dediğim gibi yabancı serbestliği tanınması şartıyla. yusuf, milli takım tercihini yaptı. birilerinin ihmali var ya da yok ama geçmişte kaldı artık. bir tane adamı oynatacağız diye asıl mevzuyu kaçırıyoruz bence. 14+14 kuralı geri geldiğinde zaten yusuf’un statüsünün bir önemi yok. isterse uganda uyruklu sayılsın. hem yusuf’a da yazık. çocuk gelir gelmez binbir tartışmanın içerisinde buldu kendini. umarım medyayı falan takip etmiyordur diyeceğim de çok zor. illa etkilenir. yani bu konuyu yusuf üzerinden değil de genel bir sorun olarak gündeme getirmeliyiz. bu konu yusuf’luk bir konu değil. yönetim kurulumuzun bunu anlaması gerek. umarım kalıcı bir çözüm bulunur. aksi halde 80’lerdeki futbol iklimine geri döneriz bu borçlarla. mertens, icardi falan son yıldızlar olur gelen. biz başka şeylere odaklanırken, tren kaçıyor haberimiz yok.
  • 338
    daha havaalanına inişinde 19 yaşındaki çocuğa yüklenmeye başlayan koca koca adamlar...

    çocuğun ne türkçe bilmediği kaldı, ne şımarıklığı, ne karaktersizliği. bir siz karakterli, bir siz düzğünüsünüz ya şu hayatta.

    şimdi bugünlerde hepsi geri çekilecek. çocuğun ilk tökezlediği maçı bekleyecekler "ben demiştim" demek için. çağımızın futbol hastalığı. evet abi futbolu, psikolojisini, taktikleri, dizilişleri, hepsini en iyi sen biliyorsun.

    taraftarlık ne zaman daha sahaya adımını atmamış, ülkeye daha yeni ayak basmış futbolcuyu gömmekle yapılır oldu bilmiyorum. bu tiplere yüzüne gülüp arkada her haltı yiyen futbolcular layık. ne de olsa artık kupaları alanlar değil kameraya, sosyal medyaya oynamayı bilenler makbul bu hayatta.
  • 217
    evander’den çok daha iyi transferdir. şuanki potansiyeli arda turan’ın 19 yaşındaki potansiyelinden çok daha fazladır. oynarsa arda güler’in pabucunu dama attırır.
    emre mor’la alakası da yoktur. emre mor futbolun ne olduğundan hala tam emin olmamakla birlikte, yusuf demir’in futbol zekası da yüksektir.

    büyük destek verilmesi gerekir. kendisi özelinde değil, tüm genç oyuncularımız için geçerli. bu çocukların arkasında duralım. kerem, yunus, yusuf, emin, hamza ve niceleri.
  • 1516
    maçı çok geç açtım. bizim takımda yusuf diye topçu var, müthiş ara paslar atıyor, top kapıyor, rakibe basıyor…
    dedim kim bu çocuk, bayağı iyi, alt yapıdan mı diye ümitlendim baktım yusuf demir.

    ben kendisini hafızamdan silmişim ilk etapta hiç aklıma gelmedi. bu isteği, tempoyu devam ettirirse formayı kapar.

    (bkz: 11 temmuz 2024 lask linz galatasaray maci)
  • 105
    kural gereği yerli statüsünde oynayamıyor. 50 defa yazıldı. yok o oynuyorsa, bu oynuyorsa. statü bu. ama konuyu mutlaka fifa'ya taşımak lazım. fifa diyor ki 21 yaşın altında 3 maçtan fazla forma giymezse milli takımı değiştirebilir.

    sorun burada başlıyor. avusturya uyanıklık yapıp kendisini 4 maça çıkarıyor. ama 3'er, 5'er dakika. sonra da bir daha çağırmıyor.

    ben olsam burada konuyu fifa'ya taşırım. çünkü avusturya'nın yaptığı hukukun en temel ilkelerinden dürüstlük kuralına aykırı. kulübün çok iyi hukukçuları vardır. bence en azından denenmeli.
  • 109
    şenol güneş yüzünden kaybettiğimiz oyuncu. ailesi ile türk milli takımından uzun süre davet bekleyip alamadıkları, o yüzden avusturya'yı seçtiği söyleniyordu.

    genç oyuncu diye çağırır, maçlarda 2-3 dakika süre aldırtırsın en azından. sanki her çağırdığını 90 dakika oynatma zorunluluğu var. bizim yapmamız gerekeni avusturya yaptı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın