*

resim
Wesley Sneijder
Görev:Stratejik Danışman
Takım:-
Yaş:40
Uyruk:Hollanda
  • 11826
    evet performansı 1.5 senedir vasat. benim de üstteki uzun entry' e katıldığım zamanlar oluyor ama bazen de bakıyorum öyle güzel bi pas atıyor ki diyorum bu adam bu takıma lazım. şimdi bu arada bir attığı klas paslar ile takıma ne kadar katkı sağlıyor kestiremiyorum. onun yerinde farklı bi 10 numara oynadığında anlayabiliriz bunu. ama bu sol tarafta oynama işi gerçekten can sıkıcı olmaya başladı cidden. şu sahneye belki 500 kere görmüşümdür 1.5 senedir.

    ortadan sneijder' e pas geliyor. sneijder hemen sol tarafta en yakın kim varsa carole olur bruma olur artık kim oynuyorsa ona hızlıca aktarıp aynı yerinde durup onun marke eden adam gittikten sonra tekrar top beklemesi. bu olayı 500 kere görmüşümdür. takımın oyunun yavaşlamasının en önemli nedenlerinden birisi bence bu.

    şöyle de bişey var ki şuan bu takımda oynaması lazım en azından nasıl oynadığımızı biliyor. kendisinin neler yapabileceğini biliyor. iyi niyetli oynuyor.
  • 11827
    çok koşuyor çok mücadele ediliyor diye savunulması beni gercekten üzüyor. çünkü hamza hamzaoğlu da umut bulut'u aynı argümanlarla savunurdu. biz bu adama yıllık 4.5 milyon euro veriyoruz. koşsun diye mi yoksa şapkadan tavşan çıkartsın diye mi? ayrıca yaptığí koşular da sabri'nin rakip kaleciye yaptığı presten farksız. seyirciyi etkilemek için yapılmıs hava civa koşu. yalan yok ama koşan adam sneijder olunca insanın harbiden hoşuna gidiyor. mest oluyor sneijder kosuyor diye. ama topun peşinde hayvan gibi koştuğu macları dahi 0 top kapma ile bitiriyor. kimsenin mi dikkatini çekmedi bilmiyorum ama göstermelik kosuyor. top kaptığı falan yok.

    real madrid'de asist yapamamış verisi de gülünc bir veri. real madrid'e transfer olduğunda orta sahanın ortasında oynuyordu. mc oynayan bir oyuncu için de gayet iyi real madrid istatistikleri. sorun zaten eski geçmişi degil, son 1 senesi sorun.

    anlamadığım diğer konu da eleştirmeyin gol attığında sevinecek yüzünüz olsun yazılması. kardeş biz bu adamı topu her ayağına aldığında ıslıklıyor muyuz da gol attığında sevinmeye yüzümüz olmasın? kulübün bizim sayemizde kazandığı paraların 4.5 milyon eurosunu verdiği bir adamın attığı gole sevinmeye neden taraftarın yüzü olmasın. burada insanlar sneijder'i nefret ettiği için falan mı eleştiriyor sanıyorsunuz?

    diğer bir konu da 2 gol attığı fenerbahçe maçında etkisiz bir oyun sergilemiştir konusu. kaleye vurduğu 7 8 şutu var o maç. velev ki etkisizdi. 2 muazzam gol atıp derbi zaferi yaşatmış adam sana daha ne yapsın. ben de eleştiriyorum zaman zaman ama bu kadarı da nankörlüğe giriyor. ayıptır.
  • 11828
    kendisine karsi bazi kesim tarafindan duyulan bu denli nefreti anlamiyorum. hadi bunlardan bir kismi, takintili oldugu teknik direktorun kovulmasini aradan gecen 3 seneye ragmen kabullenemediginden ve bu adamin bu teknik direktor tarafindan istenmedigi algisiyla (ki hani o bile hep algi ve iddia olarak kaldi. sneijder defalarca terim ile aramda sorun olmadi dedi maksat laf olsun torba dolsun) bu adamdan nefret ediyorlar. bu nefret sayesinde kac yildir takimda el freni olan oyuncular (yan pas selcuk, bos kale canavari umut, rizik hamit, orta uzmani sabri) olumune savunuluyor. peki sneijder diger kisima ne etti de bu denli nefret ediliyor?

    eskisi gibi olmasa bile bu sezon dort gole (aksihar maci eren'e orta bir. rize maci eren'e acilan iki orta biri rovesata harika gol digeri de kafayla gelen diger harika gol, etti uc. gecen haftaki besiktas macinda kornerdeki attirdigi gol,bu da dort.) katkisi olan, suan aslinda yapilmasi gereken cok basit, ortayi eren'e acmak olan seyi yapan tek adam. yok kilit pasi yok derecesinde azmis. birader balik hafizani konusturtma, gir yayinci kurulusun web sitesinde orada ozetlere tikla, 2013-2014 sezonunda umut burak ikilisi sneijder'in kac tane asistini heba etti bak. 2013'teki meshur sahaya inilen besiktas macinda burak'a attigi bir tek top vardi, burak karsi karsiya tolga gibi ustun (!) bir kaleciye o golu atamamisti. gecen sene kadikoy'de olcan'a kafa golu attirdi bu adam. olcan lan olcan. 175lik olcan.

    ha soruyorsun niye bu kadar seviliyor, niye bu kadar goygoyu yapiliyor ?

    benim kisisel cevabim su linkte gizli:

    https://www.youtube.com/watch?v=5mptGyC4UA4

    ha simdi diyorsun yok en son attigi golden bilmem kac gun gecti. hagi'nin de en son attigi golden 15 yil, prekazi'nin 25 yil gecti ama biz onlara olan sevgimizden hicbirsey kaybetmedik. iste su yukaridaki gol, o karda kista umitlerin tukendigi, uefa'da guzeldir moduna girildigi, galatasaray'in sezona havlu atti denildigi zaman atilan bir goldu. bu gol sadece juventus kalesine girmemisti ne yazik ki.
  • 11829
    şu haliyle selçuk yerine tolga'nın yanında oynamalı diye düşünüyorum. pas oyununu gayet güzel oynayacaktır, presten çıkmamıza yardımcı olur kesinlikle. formunu bulursa, nigel de jong'un dönüşüyle tekrar kaleye yaklaştırılabilir. uzaktan şutlarının sayısını artırmalı ayrıca. ama takım sabri, yasin, selçuk, chedjou gibi ilk 11'de işe yaramadıkları halde yer işgal eden, semih, hamit, salih dursun gibi kadroda ve maaş bütçesinde boş yere yük oluşturan, hatta jem paul, umut gündoğan, endoğan gibi akıbeti bile belli olmayan "sporculardan" kurtulmadıkça eleştiri sırası kendisine gelmez. özellikle ilk saydığım dörtlünün üçü (sabri, yasin, chedjou) takımı açıkça sabote ederken hakkında paragraflarca entry döşenmesini anlamıyorum. formunu bulunca çok entry sildirecek. (entry numarası 12326) formda hali 10 numara pozisyonunda sizi şampiyon yapar, ölüsü de 8 numarada selçuk'tan kat kat iyidir.
  • 11830
    ligin kalan büyüklerinin 10 numara diye ağladıkları ortamda, birisi 10 numarasız sistem kurma, birisi sahte 9'u 10 gibi göstermeye çalışırken elimizde bir pırlanta gibi duran nimet...

    kendisinin arada sırada kötü oynamasını kabullenebilirim, ancak dün adam o kadar çabalarken "boşa kaçma özürlüsü" 1-2 adam yüzünden yerilmesini kabul edemem.

    galatasaray'da yasin ve sabri gibi aldığı her topu iç eden "ızdırap team" ve müthiş çalım yeteneğine rağmen maç içinde pas isterken duracağı yere karar vermekte zorlanan bruma varken şino'yu gömmek ayıptır, günahtır.

    bu arada, bruma'yı gömmüş gibi olmayayım, en büyük destekçisiyim, ama cidden pas almaya çalışırken pozisyon alma olayında sıkıntı var.
  • 11831
    bakın bu adamla 4-4-2 diamond oynadık biz, hemde şampiyonlar liginde, fatih terim döneminde. adam yine kendini sola atıyordu. gayet iyi top oynuyorduk. şimdi problem oldu kendini sola atması. tamam form durumu eskiye nazaran düşük ama adam gibi sağ kanadımız olsa, sneijder kendisini sola atsa bile rakibi yıkıp geçebiliriz. takım için çok değerli bir oyuncu.
  • 11833
    sene 2010. mecburi hizmet için taşraya göndermişler. eşimden yeni ayrılmışım, onun kardeşi de aynı şehirde üniversite son sınıf. birader derim ona, o da bana abi der, hatta isim+ abi demez, direkt abi der. ikimiz de sürgündeyiz, ikimiz de aşk acısı çekiyoruz. şehir boğuyor, sürgünde olmak daha çok boğuyor ama çok yakınlaştırıyor bizi. abi kardeş geziyoruz üçüncü sayfa haberleriyle ünlü şehrin sokaklarında. hani biri sataşsa bir şey dese bir haber de biz olacağız. elime para geçer gibi olduğu için hemen bir ps3 basıyoruz, pes 2011 oynuyoruz bütün gün. o değişik takımlarla oynuyor, ben ya chelsea ya da inter'i alıyorum. chelsea 4-3-3 diziliminde, ileride drogba-anelka-malouda var. malouda kalas, anelka klas, dorgba zaten tank gibi. her atağım orta sahada drogba ile başlıyor, adam hem 9 hem 10 hem de 9.5 numara oynuyor. inter'i aldığım zaman diego militonun yumuşak bilekleriyle plase manyağı yapıyorum. hele bir sneijder var, bir 10 numara bu kadar mı 8 numara olur, bu kadar mı golcü olur, seken topları tavana asar, sağıyla soluyla fileye yabıştırır? ara paslarını öyle veriyor ki milito 3 adım atmadan tam o plaselik menzilde oluyor kaleye. her maç öncesinde inter mi chelsea mi diye kararsızlıktan deliriyorum. ben, kardeşim bir de pes 2011imiz, vakit geçiriyoruz, yaralarımızı tamir ediyoruz usul usul, ince ince.

    derken şehirden ilk önce o gidiyor, 2013 ocak ayında da ben istanbul'a çok şükür geri dönüyorum. yeni baştan ev kurmaya filan çalışıyorum, o şehri, beni seven insanları istanbul'da yaşamak lazım diye terk etmişim, içim buruk. derken wesley sneijderin galatasarayla anlaştığı haberleri dönüyor ama gündemim çok dolu olduğu için pek ilgilenemiyorum. zaten ünal aysal o kadar nüfuzlu ki o zaman sneijder galatasaraya mı yoksa ünal aysal'a mı transfer oluyor belli değil. hani dese ki ben bunu eve aldım, haftada bir halı sahada oynatacağım, inanırız o derece. ev için yeni mobilyalar alıyorum, biraz da o sürgündeki evin haleti ruhiyesinden kurtulmaya çalışıyorum.bir ton eşyanın yanında ikeadan bir sağlam koltukla çok amaçlı şirin bir dolap alıyorum.

    ayrıldığım şehirde bir kız arkadaşım olmuş, yani tam da olamamış ben sürekli istanbul'a dönme planı yaptığım için kıza ümit vermemişim, o beni çok sevmiş ben de sevmişim ama işte yanında durmayı becerememişim. beni görmeye geliyor istanbul'a. şubat başları galiba ben de evde eşyaların gelmesini bekliyorum. henüz tv.u filan yeni ayarlamışım, zaten internetten spor haberi filan izleyecek durumda değilim. uçağa binmeden önce beni arıyor karşılayacak mısın diye. o sırada tv.yi görüyorum, drogba galatasaray'da yazıyor. gerçekten hipnotize oluyorum. "drogbayla sneijder geldi" diyorum. anlam veremiyor. "drogbayla sneijder gelecek" diyorum. peki ben kendim bulurum evi, diyor. birader arıyor sonra, eskisi kadar sık görüşmüyoruz artık, o da galatasaraylı, sesinde sevinçten delirmeden önce son bir gülme olur ya işte ondan var, abi diyor, hayalin gerçek oldu, sen sneijderle drogbanın birlikte olduğu takımı istiyordun, bak bize nasip oldu.

    ben kartonların içinde boğuşurken kapı çalıyor. çok terbiyeli, çok kibar kızdır. hiç kaprisi olmaz, her zaman mütevazıdır ama işte bir burukluk var yüzünde. sarılıp öpüyorum, salona alıyorum. bak, diyorum seni tanıştırayım bu drogba (kırmızı kalın sağlam koltuk) bu da sneijder (kare biçiminde 1.70 boyunda kırmızı kapaklı çok amaçlı dolap). bunları getireceklerdi, karşılayamadım seni diyorum. hani bazı kızların gülerken gözlerinin altında bir mahcubiyet ifadesi olur ya, işte öyle gülüyor. katıla katıla gülüyoruz. sevinçle gülüyoruz. sonra o koltukla dolabın adı cidden sneijderle drogba oluyor. eve gelen arkadaşlar bile öğreniyor hatta, bir şeyin yerini sorduklarında "sneijder'e bak" filan diyorum. yeni bir hayata başlarken bu kez güvenli, mutlu, ümitli hissediyorum. çünkü artık drogbayla sneijder gelmiş yani, kötü olabilir mi ki?

    uzun hikaye. işte sneijder benim için, -hepimize olduğu gibi- kötü geçmiş yılların ardından yüzümüzü güldüren, bizi gururlandıran, varlığıyla huzur veren biri oldu hep. bu hafta ilk kez canlı izledim, daha ısınmaya çıktığında sahada duruşunu, neşesini, hırsını yine çok sevdim.

    ama buna rağmen sneijder'in oyunundan hiç memnun kalamadım. bakın kimse, sneijder'in galatasaraya gelmesine benim kadar sevinemez, sevinmemiştir. ama yine de olmuyor işte. hayalimdeki gibi olmuyor.

    güzel anılarım canlılığını yitirmeden hal çaresine bakılsa artık. nasıl olur bilmiyorum ama işte hayalimizdeki sneijder'li takım bu değil. nasıl olur bilmiyorum ama çaresine bakılması lazım.
  • 11834
    yazdığım zaman linç ediliyorum ama beyler olmadı işte sneijder. etrafı kötü 2 adım yanda oynasın falan bunlar bahane. sneijder geldiği zaman hepimiz sevindik fatih terim istemedi mal mı bu adam dedik ama sneijder bu yaa dedik en kötü 40 metreden çakar dedik. 4-4-2 diamond oynadık iyi oynamadı, sol kanatta oynadı iyi oynamadı belki en iyi mancini ile 433'ün solunda oynadı onda da şampiyon olamadık zaten. fener'e 2 tane salladığı maçta bile iyi oynamamıştı yani onun oynadığını selçuk oynasa iyi oynadı deriz ama sneijder kalibresinde iyi oynamamıştı sahada yoktu. kritik goller attı eyvallah parasını da çıkarmıştır kabul ama sadece o kadar. sneijder hiçbir zaman hayalini kurduğumuz sneijder gibi oynamadı. bazen olmuyor arkadaşlar yani o kimya tutmuyor işte. melo ilk sahaya çıktığı gün efsane olacağı belliydi. elmander ilk maçında gelişine çaktığında yılllarca özlemini çektiğimiz forvet olduğu belliydi. mesela ujfalusi ilk maçında sağ bek oynadı onda bile vay be dedik ama mesela chedjou hiçbir zaman olamadı. sneijder ilk geldiğinde alışamadı oldu, sonra bilmem kimle yanyana oynamaz oldu, sonra sisteme uygun değil oldu. oldu da oldu. ama sneijder galatasaray'a saha içinde olmadı arkadaşlar bunu artık tartışmanın manası yok. lincoln bile ondan daha etkili oynadı bu formayla. felipe bile daha etkiliydi arkadaşlar. bu ne sneijder'i kötü topçu yapar ne chedjou'yu. ne de elmander'i dünyanın en iyi forveti yapar. bazen o kimya tutmuyor işte. pogba juventus'ta dehşet oynarken manchester united'ta mahmut tekdemir'e bağlıyor mesela. futbolda bunlar var sneijder ilk örneği değil. maalesef sneijder bize uymadı.
  • 11835
    sneijder’in en çok sevdiğim yanı takımı sahiplenmesi, bunu kalpten hissetmesi. bunu attığımız gollerde ki sevincinde görebilirsiniz. pozisyonla alakası yok belki ama sevinci golü atmışcasına büyük. bunun ne demek olduğunu başkası gol atınca üzülen burak’ı hatırlayınca daha iyi anlayabilirsiniz. ama şöyle de bir gerçek var. sneijder uzun zamandır kötü. tatillerden kilo alıp dönüyor. toparlayıncaya kadar ligin 5-6 haftası geçiyor. artık yaşının gereği performansının da düşmeye başlaması doğal. gerçekten sistemi olan bir takıma gitse yeniden parlayabilir. buna itirazım yok. kalitesine laf edemeyiz. ama bizde ki durumu vahim gerçekten kötü oynuyor ama hala taraftarımız baş üstünde tutuyor. tamam yuhalayalım demiyorum. birkaç istisna dışında hiçbir futbolcumuzun yuhalanmaması gerekir zaten. ama selçuk’a iki yıldır demediğini bırakmayan taraftar ayrımcılığı da bırakmalı artık. sözleşmesi bittiğinde artık teşekkür etmeliyiz. çünkü kendisi ufak ufak nasıl kalırımın yolunu yapıyor. biz genel olarak tadında bırakamıyoruz.olması gerekeni beceremiyoruz. drogba’da bunu başardık mali şartlardan dolayı. istemeden de olsa doğru olanı yapabildik.
  • 11836
    https://twitter.com/...s/782872486908157952

    şu linkte yaptığı işte sürekli beklediğimiz. ama bunu sürekli yapması için ona yakın oynanması ve herkesin pas alış verişini hızlı ve net yapması lazım. işte o zaman sneijder gerçekten verimli olur. gol de atar asist de yapar. sneijder'i verimli kullanamıyoruz ondan sonra onu böyle acımasız eleştiriyoruz. biraz etrafındaki oyuncularla yükselen biri. doğru koşuları, pasları yapmazsak sneijder zaten verimsiz olur. pas hatası yapmıyor ya da hatasız demiyorum. ama eskiden soldaki telles-yasin-sneijder uyumu hep doğru koşular ve paslar sayesinde oldu. bence bu detayları atlayıp hemen çullanıyoruz adama.
  • 11837
    sneıjder geçen ocak ayında sakatlandı. bu kadar ciddi bir sakatlığa ancak bu kadar oyun oynuyor. ameliyat olsaydı belkide şuan jan olde riekerink'in yanında yardımcıydı. performansı bazılarını tatmin ederken bazılarını etmeyebilir. bu tartışılır ancak reel olan bir durum var; sneijder futbol hayatının sonlarında, belkide son 2-3 senesi. ondan ajax'da, real madird'de veya inter'de oynadığı performansı beklemeyin. ayrıca adamın tapu gibi anlaşması var ve sırf siz eleştiyorsunuz diye de yönetimin onu takımdan gönderip daha iyisini alacak durumu yok. öyleyse ne yapacaksın, türkiye şartlarında böyle bir adamı izlemenin keyfini süreceksin...
  • 11838
    formsuz olduğu, kendisini ve takımı sol koridorun 5-6 metrelik genişliğine hapsettiği doğrudur.

    fakat öyle bir çırpıda harcanacak adam değildir, world class yeteneğe sahiptir.

    taktikte üstleneceği role ufak bir ayar çekildiği takdirde takımın en önemli silahı haline gelecektir.

    bu kadar hırslı, bu kadar azimliyken sneijder gibi topçuyu harcamak da ancak türkiye'ye özgü bir israf cinsi olsa gerek. adam maç başına 10 km koşarken bitik muamelesi yapılıyor inanılır gibi değil. sadece oyun anlayışı bakımından geçici bir körelme yaşıyor. bir ilhama bakar kendini bulması.

    vur diyince öldürüyoruz. bir yanda eleştirilmesine bile sinirlenenler, diğer yanda eleştirirken adamı bitik ilan edenler. ortası yok mu amk bunun?
  • 11839
    10 numarada olması gerekenler diye bir kavram oluşturup o kriterler üzerinden eleştirilen, son zamanların formsuz oyuncusu.
    ilk olarak, o tanımlamalar ve kriterlerin 10-20 yıl öncesinde kaldığını belirtmemiz gerekiyor.
    neden peki?
    nedeni, sneijder'den esas verimi nasıl alabileceğiniz sorusunu da yanıtlar; takımın topu ileri doğru hareket ettirme hızı ve takımın topsuz pozisyon alma hızı.
    bakın bu iki değeri yukarı çıkarmak, çağdaş bir futbol oynamak ve ileri gidiyorum; şl'de gerçekten yarı final-final düşünüyorsanız, aradığınız beyin sneijder'dir.
    inter'de elde ettiği asist ortalamaları üzerinden de yerilmiş. pek çok farklı başlıkta beyan ettim; istatistik mezunuyum, iki tane veriyi alıp salt, işlenmemiş bu veriler üzerinden karşılaştırma ve analiz yapmak yanıltıcı olur. o takım, 40 yıl sonra avrupa şampiyonu oldu. italya'da inter ile devamlı dalga geçilirdi (nin vincete mai bilenler bilir) avrupa'da rezil olması üzerinden. tamam muhteşem bir takım vardı, muhteşem bir hoca vardı ama biliyoruz ki kağıt üzerinde olmuyor bu işler. o performansını izlemiş bir insanın, veriler üzerinden sneijder'i eleştirmesini, hele hele şahsen beğendiğim bir oyuncu olan visca ile kıyaslamasına üzülüyorum. galatasaraylının futbol konusunda daha bilgili olduğuna yönelik ortak görüşe zarar vermesi anlamında üzülüyorum.
    kaldı ki, hadi geçmiş geçmişte kalmıştır, bu sezona da nispeten formsuz başlamıştır ama madem bazı antik kriterlerle eleştiriliyor; bu kadar çok koşan, bu kadar çok basan, takımın ileride rakibi boğmasına yönelik oyun anlayışına bu denli katkıda bulunan kaç tane 10 numara var ve kaçını türkiye'ye getirebilirsiniz ve kaçı bu kadar camiayı benimser ve profesyonel davranır?

    ben yukarıdaki hipotezimi bir adım ileri götürüyorum gözlemlerime dayanarak; galatasaray futbol takımı gittikçe daha çok koşuyor ve oyunu daha da hızlandırmaya çalışıyor. bu ivme böyle devam ettikçe ve takımın uyumu daha da arttıkça sneijder de geldiğinden beri en iyi döneminden daha da fazla katkıda bulunacaktır. bu katkıyı siz belki gol veya asist olarak göremeyeceksiniz. çünkü futbol değişti. ve evet, bunun olabilmesi için takımın ivmesinin devam etmesi ile birlikte sneijder'in de gerçekten bir rot-balans çekmesi gerekiyor kendine. ben de solu seviyorum ama profesyonel hayat başka bir şey :(

    ayrıca, ayağında top tutamıyor, çalım atamıyor gibi iddialara da katılamıyorum. yaptığı zaman yapıyor. bu ara yapamıyor diye bunu genelleyenler mesela real madrid'e attığı golü izleyebilir. her çalım illa kafanızdaki klişelere uygun olmak zorunda değil. iliç de sizin anladığınız anlamda çalım atmazdı ama bir vücut çalımıyla iki kişiyi birden oyundan düşürürdü, bir tek topla santraforu pozisyona sokardı.

    dolayısıyla, futboldan ne beklediğiniz önemli. hedefimiz sadece ligse, satalım, yerine güney amerikalı, spektaküler ama ağır, veya ne bileyim sorunlu bir tip getirelim. yok hedefimiz avrupa ise, oyunumuzu daha da hızlandırmalı ve kendisine çekidüzen vermesini sağlamalıyız.
  • 11845
    sakatlığı nedeniyle formunun düşük olduğu söylenen yıldızımız. ancak sahanın hep en çok koşan oyuncularından bir tanesi oluyor. sakat bir oyuncunun bu kadar koşması pek mantıklı gelmiyor bana. evet kendisinden gol ve goller bekliyoruz. ancak gol atmak dışında bir eksiği yok bu sezon. sürekli hareket halinde. geliyor, top alıyor, top veriyor, oyunu kuruyor. top mutlaka kendisinden geçiyor. podolski, cavanda ve de jong takıma girince onun da etkinliğinin daha çok artacağını düşünüyorum.
  • 11846
    2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçı'nı izlerken yanımda benimle birlikte maçı seyreden renkdaşlarım tarafından da eleştirilmiş yıldız oyuncumuz. eleştiriler maç içerisindeki top kayıpları ve kaçak oynadığı yönündeydi. açıkçası ne yalan söyleyeyim, maçın aksiyonu içerisinde wesley'i özellikle mercek altına alıp da hatalarına dikkat etmedim; fakat beni rahatsız eden konu wesley'in eleştirilmesinden ziyade "eleştirilemez!" olmasaydı. zira bunu bir refleks misali bizzat kendim gerçekleştirdiğimi fark ettim. gerçekten hatası varsa bile, hiç düşünmeden wesley'i savunur pozisyonda buldum kendimi. "size sabri bile fazla, 11 tane sabri sizi mutlu eder." tarzında pişmanlık duyacağım çıkışlarda bulunmam canımı sıktı. aslında eleştiren arkadaşlarım ve de eleştiriyi savuşturmaya çalışan şahsım kitle halindeki taraftar duruşumuzun bir resmiydi. çok hızlı ve gereksiz eleştiriyor, aynı şekilde 'yıldız' olarak nitelediğimiz oyuncularımıza da dokunulmaz muamelesi yapıyoruz. şahsi fikrime göre ikisi de doğru değil.

    wesley hakkındaki düşüncelerime gelecek olursak da;
    biraz amiyane tabir olacak ama kendisini tıpkı bir nükleer bombaya benzetiyorum. öyle uluorta yakın muharebe savaşlarında, kanın terin aktığı savaşlarda yer almaz, fakat varlığının bilinmesi ve ona sahip olduğunuzun bilinmesi düşman için korkunç bir psikolojik baskıdır. onun var olduğunu bilmek, karşı tarafı iki kez düşünmeye sevk eder. aynısı müsabakalarımız için de geçerli. maçın içersinde görünmese bile hatta mücadelelerde eksik kalsa bile bir anlık gözünü karartmasıyla o bombayı patlatabilir ve maçı olmadık anda çevirebilirr. üstelik bunu yaptığını defalarca kez de gördük. arena'da malum kaleciyi iki kez avladığı maçta 12,5 km koşup, rakibe tam saha pres yapıp, hırstan çimleri yediği bir maç mıydı? hayır dostlarım değildi.

    formsuz olabilir, fiziken düşüşte olabilir... fakat böyle bir mücevhere sahipken "gitme zamanı geldi." demek büyük bir gaflettir. unutmayın, yedek kulübesindeki bir sneijder bile başlı başına bir gol girişimidir.
  • 11847
    interdeki en iyi sezonlarına bakarsak kendisi bir defansif ön libero, bir de oyunun iki yönüne de destek veren orta sahayla oynamaktadır. genelde ceza sahasına yakın arada sola devrilen bi oyun anlayışıyla oynamaktadır. önünde de milito gibi komple bi forvet vardır. kendisi için de jong - tolga - eren gibi oyuncuların aynı anda sahada olmasının çok verimli olacağını düşünüyorum ve bu kadroyu izlemeyi çok istiyorum.
  • 11848
    çok ilginç bir anımın olduğu futbolcumuz.

    geçen sene bu zamanlar ya da kasım ayı falan, bir okul projesi kapsamında italya'nın siena şehri yakınlarında bulunan castelnuovo berardenga adlı kasabada 5 gün boyunca kaldım. siena'nın doğusunda bulunuyor burası, arabayla yarım saat falan sürüyor. çevresinde de irili ufaklı pek çok başka kasaba var. bölge üzüm bağlarıyla dolu, doğal güzellikleri inanılmaz, klasik toscana. şarabı, zeytinyağı muhteşem, genellikle yabancı turistler buralardan evler almış, haftasonu bölgede bisiklet sürmeye gelen de çok.

    neyse bir gün kasabada yemek yemek için açık restoran bulamadık ve tesadüfi bi şekilde tek açık dükkan olan ufak bir kafe/tekel bayi tarzı bir yere oturduk. yiyecek bişeyler söyledik. o sırada duvarda asılı duran çeşitli fotoğraflar gözüme ilişti. bi baktım bizim sneijder. heralde ünlü futbolcuların fotoğraflarını asmış dükkan sahibi dedim. daha detaylı baktığımda bütün duvarın sneijder ve yolanthe'nin fotoğraflarıyla dolu olduğunu gördüm. dükkan sahibine sordum ne ayak diye. meğer sneijder yolanthe çifti bu kasabada yapmışlar düğünü. bizim wesley çekmiş damatlığı, yolanthe yengemiz dünyalar güzeli. bütün duvar düğün fotoğraflarıyla doluydu, düğüne katılanların da fotoğrafları vardı falan. başladım bütün duvarın fotoğrafını çekmeye. hocalar şaşırdı tabi, inter'de de oynadı di mi sneijder muhabbeti yapıyolar bi yandan.

    yani şimdi şu olayın gerçekleşme olasılığı yüzde kaçtır ? dünya vallahi çok küçük. ya da galatasaray çok büyük, hayatında belki de adını duymayacağın ufak bir italyan kasabasında bile karşına çıkıp yüzünü güldürüyor. dileyen google'a castelnuovo berardenga sneijder falan yazıp fotoğraflara bakabilir. felipe melo ile de çok enteresan bir anım var, onu da zaman bulunca yazıcam.
  • 11849
    geçen sezon fiziksel anlamda hiç iyi değildi ve takım içinde yaşanan sıkıntılardan dolayı fazla kendisini kastığını sanmıyorum. bu sebeple geçen sezon için pek bir istatistik yapamadı ama bu sene farklı gayet istekli, hırslı ve baya da koşuyor. takım olarak zaten en iyi oynadığımız hatta oyun anlamında rakibi ezdiğimiz zamanlarda bile fazla pozisyon üretemiyoruz. sneijder'de gol atmaktan çok, gol pozisyonu bile bulamıyor. bu sezon en not gol şansı beşiktaş maçında (bkz: 24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçı) fabri ile karşı karşıya kalmasıydı. bunun sebebi de tehlikeli bölgenin çok uzağında olması olabilir, genelde pozisyonların etkin olduğu alanlarda değil de oyun kuruluş aşamalarında ki bu da daha çok sol kanat tarafında oluyor.
  • 11850
    son dönemdeki eleştirilen oyunundaki düşüşe katılmakla birlikte galatasaray'da en verimli olabileceği yılları burak-umut gibi tabiri caizse 2 kazmayla ve hava durumu gibi sürekli değişen teknik direktör sirkülasyonlarıyla geçirmiş buna rağmen oldukça iyi performanslar sergilemiştir. artık yaşınında ilerlemesi sebebiyle fiziksel düşüşe geçmiştir, ancak hiçbir zaman fiziğiyle ön plana çıkan bir oyuncu olmadığından bu durumun cl kalibresi maçlar dışında çok fazla kendisini etkileyeceğini sanmıyorum. jor yakın zamanda kendisini en efektif şekilde kullanacak yolu bulacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın