*

resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 9127
    daha önce de söyledim, kendisi galatasaraylı'dan çok galatasaray liselidir. 2000 yılında kulübe üye olmuş bir iş adamıdır. hizmetleri olmuştur elbette, ama senin benim gibi kendini de, servetini de camia için paralamaz. 2 yıl gelen başarının ardından, ben merkeziyetçi bir politika izledi. futbolu tek başına yöneteceğini düşünüp, önce güçlü yönetimi göndererek yanına kukla bir yönetim listesi aldı. arkasından kendisini gölgeleyenleri temizledi.

    maddi olarak yaptığı hamleler kulübün elini ne kadar rahatlatsa da(borçlanmaları tl'ye çevirmesi), çevresindeki çıkarcıların oyununa gelerek yapılan komisyon transferleri ile elimizi, kolumuzu bağlamış ve baş edemeyeceğini anladığı an bırakıp gitmiştir. kendisine hizmetlerinden dolayı teşekkürü borç bilir, en azından söz verdiği basketbol takımına sponsorluğunu iple çekmekteyiz.

    edit: komisyon transferi kendisine ait değil, çevresindeki çıkarcı guruba ait. aynı çıkarcı gurubu terim ile arasını bozdurdu. ne yazık ki, tek adam olma uğruna bu dalkavukların kendisini yönlendirmesine izin verdi.
  • 9128
    serveti milyar dolar olan, yurtdışında bir çok ülkede elektrik santralleri bulunan adamdır. hiç ne iş yaptığı araştırıldı mı bilmiyorum ama günlük kazancını şu sözlükteki insanlar olarak toplansak ömrü hayatımızda kazanamayız. öyle bir holdinge sahip kendisi. gittiği her ülkede başbakanlarla, cumhurbaşkanlarıyla muhattap olması da bu yüzdendir. şimdi bu adama komisyoncu demek cidden aşırı komiktir. yanlış transfer yaptı diyebilirsiniz. yanlış sözleşmeler imzaladı diyebilirsiniz ama komisyon transferi yaptı demek kahkaha sebebidir.

    ayrıca tabi ki servetini galatasaray için harcamayacaktı. kimsenin de harcamasına gerek yok. adam gibi kulübü yönetsinler yeter.
  • 9130
    futboldan anlamadığını ama paradan çok iyi anladığını dile getiren eski başkanımız. futboldan anlayan kişilerle kurduğu yönetim onu adım adım efsane başkan olmaya götürürken bülent tulun ve bazı menajerlerin kucağına attı kendisini. önce yönetimi, sonra hocayı değiştirdi. geriye ise o meşhur sözleşmeler kaldı. sevr gibiler mübarek.

    duruşun on numaraydı başkan, ne olurdu futbolu futboldan anlayanlara bırakıp parayı yönetmeye devam etsen? bu kulüpte ipleri adnan sezgin yada bülent tulun'dan birinin eline verdiğin an sıçtın ve gidicisin demektir. bunu taraftar bile biliyordu, sahi sen nasıl bilemedin.
  • 9131
    fatih terim’e liseli gözüyle bakan onu gönderip üniversite hocası getirceğini söyleyip ilkokula çeviren eski başkanımızdır.
    fatih terimi gönderdin eyvallah, ondan sonra başarısız olup galatasaray’ı zor durumda bıraktıktan sonra kendisinden nefret etmeye başladım.
    eğer o zaman kaçmasaydı bu kadar kızmazdım kendine.

    bugün bir haber okudum albayrak endoğan adilliye kendine kulüp bul demiş o da “abi arıyorum ama 2000 eurodan fazla veren kulüp yok” demiş.
    bu yeterli galiba. ne kadar kazanıyor endoğan?
  • 9133
    unal aysal'i cok seviyorum ve bizden apar topar ayrilmak zorunda birakilmasi da her dusundugumde icimi acitan bir hatira ancak yerli oyuncularla uzun sureli kontratlar yapmasi cok onemli bir yonetim hatasiydi.

    mba yapanlar bilir, strateji derslerinde ogretilen resource commitment denen cok onemli bir konsept vardir. buna gore eger kaynaklarinizin onemli kismini belli bir tip yatirim turune baglarsaniz ve bunu rakiplere belli ederseniz, rakipleriniz bundan aninda faydalanir. kaynaklarinizi bagladiginiz icin kurumsal esnekliginizi kaybedersiniz ve bundan firsat bulan buyuk ve kucuk rakipler sizin zaaflarinizdan maksimum faydayi elde etmeye calisir.

    unal aysal orneginde galatasaray kadro icin bir strateji belirlemeye calisirken rakiplerin etkisi altindaki federasyonun yabanci esnekligi getirmeyecegini farzedip yerli oyuncularla cok uzun sureli kontratlar yapti ve maddi kaynaklarini yerli futbolculara bagladigini butun kamuoyuna belli etmis oldu. elini bu sekilde acik edince besiktas ve bilhassa fenerbahce durumdan faydalanip federasyondaki etkisini kullanarak yabanci kuralini oldu bitti bir sekilde degistirdi ve bir anda rekabet avantaji sagladi, galatasaray da onemli bir kadro dezavantajiyla basbasa kaldi.

    rekabetci bir piyasada herhangi bir organizasyon yoneten bir kisinin dikkat edecegi belki de ilk husus elini rakibe belli etmeden hamle yapmaya ozen gostermektir. yillarin kurt yoneticisi unal aysal belki de en iyi bildigi konuda boyle bir hata yaparak bize istemeden de olsa baya maliyetli bir fatura cikardi.

    benzer hatalari ali koc'un da yapabilecegini dusunuyorum, ustune ustluk aziz yildirim da su ortamda ali koc icin bir rakip konumunda oldugundan dolayi baya ilginc gelismeler yasayabiliriz onumuzdeki bir iki sene icerisinde.
  • 9135
    gittiğinden beri basketbol takımına sponsor olma muhabbeti dönen eski başkanımız. arkadaşlar kabul edelim: ünal aysal sponsor filan olmayacak. olsaydı çoktan olurdu. kendisinin güzel hizmetleri olmuştur ama hiçbirimiz kadar galatasaraylı değildir malesef. sadece ünal aysal değil, galatasaraylı işadamlarının hiçbiri bizim kadar galatasaraylı değildir. o yüzden her hangi bir galatasaraylı işadamından sponsorluk beklememek lazım. onun yerine seçilen idareciler gereken yönetimleri göstersinler.
  • 9137
    gayet de verdigini alabilmek icin komisyon transferi yapabilecek biridir. yapmistir demiyorum ama yapmis olma ihtimali vardir, hatta yuksektir. isterse galatasaray'a verdigi borcu 13 saatte kazansin. kimi gotunden sacma otel masraflari yazarak verdigi parayi almaya calisir, kimi de menajerlere odedigi parayla.

    unutmayin, kimsenin parasi galatasaray'da kalmaz sozu bosuna degildir.
  • 9140
    sırf burada ,sosyal medyada , sağda solda konuşulmasın diye bile kulübe verdiği paraları hibe edecek kadar çok parası vardır. şurada endoğandan tarıktan falan komisyon için transfer yaptı denildiğini duysa bir taraflarıyla gülecek kadar çok nüfuzu ve parası vardır. dursun özbekle karıştırmayın bu adamı. biri yediyse bülent tulun tarzı kralcıları yemiştir.
  • 9141
    bir profesyonel olarak başladığı kariyerinde vizyonu ve birikimi sayesinde hızla yükselerek enerji sektöründe önemli kazançlar elde eden başarılı türk iş adamı.

    ilk döneminde oluşturduğu abdürrahim albayrak, ali dürüst ve fatih terim triosunu güzel bir şekilde yöneterek önlerini açmış ve taraftar desteğini arkasına almıştı.

    kadıköy'de kupa kaldırma, beşiktaş ile arena'nın kullanımını paylaşmama, şike tapelerinde adı geçen recep ankaralı'nın yöneteceği basket final maçına çıkmama gibi cesaret gerektiren fevri kararların arkasında durmuş, aziz yıldırım'a kontrolünü yitirmiş şike suçlusu zat diyerek içimizin yağlarını eritmişti.

    mevcut iktidar ile yaşadığı sorunların fatih terim olayını körüklemesi ve yabancı sınırı gibi suni engeller karşısında ise yüksek maaşlarla kontratlarını yenilediği yerli oyuncuları ligi tanımayan yabancı hocalara teslim etmesi ve akabinde 2014 şampiyonluğunun kaybedilmesi mali darboğaza giden yolu ardına kadar açtı.

    ünal aysal gibi satranç tahtasında üç hamle sonrasını görebilen bir işadamı için başarısızlığın adım adım yaklaştığı belli oluyordu. o da son hamlesini yapıp yabancı sınırı blöfünü federasyona, sermaye arttırımı blöfünü derin galatasaray'a karşı kullanarak başkanlık koltuğunu devretti. tıpkı 2006 ve 2008 şampiyonluklarında olduğu gibi takım inanılmaz bir reaksiyon gösterip şampiyonluğu kazandığında ise taraftarın bir elinde şampiyonluk kupası diğerinde ise dursun özbek, hamza hamzaoğlu ve yüksek maaşlı yetersiz bir kadro vardı.

    rüzgar gibi geçti. ünal aysalın başkanlığı işte böyle bir şeydi. arkamıza rüzgarı alarak kazandığımız şampiyonluklar ve şampiyonlar ligi maceramız ve rüzgarın bitiminde etrafa yayılan toz, duman ve dağınıklık.

    iyisiyle kötüsüyle değerlendirdiğim gibi ünal aysal bende her daim hoş bir anı olarak kalacak. benim için tek hayalkırıklığı ise; söz verip de tutmadığı basketbol takımı sponsorluğu olacak.
  • 9142
    galatasaray’ın hiç bir zaman kalıcı başarılar elde edemeyeceğini gösteren son kişidir.
    bir başarı meydana geldiğinde onu sahiplenmek için akıl almaz işler yapılıyor galatasarayda.
    2001’den sonra ilk kez müzemizde olmayan tek kupaya yaklaşmaya başlamıştık.
    eğer yönetimi ve hocayı değiştirmeseydi tam rüzgarı arkamıza almışken 4-5 sene arka arkaya şampiyonluk ve clde başarılı günler bizi bekliyordu.

    kimse yabancı sınırı vs demesin, o şekilde bile başarı elde edebilirdik.
    10 tane vasat bile olmayan bugün kovmaya çalışıp kovamadığımız kene gibi yapışan adamlar yerine 3 tane sağlam transferle bu iş planlı bir şekilde yapılabilir.

    ontivero hajrovic burdisso eray endoğan ve aklıma gelmeyen diğerleri. oynatmayacağın bu kadar adamı almak akıl işi değil.
    ünal aysal aptal mı? kendi şirketine mesela kullanmayacağı fayda sağlamayacağı bir yatırım yapar mı? yapmaz.

    galatasarayda neden yaptı? işte oradan pis kokular geliyor. kendisi için mi yaptı hayır. yapanları hepimiz biliyoruz. ama farketmemesi mümkün değil, akıllı bir insandır aysal.
    ya göz yumdu ya görmezden geldi.

    10-15 çöp diye tabir ettiğimiz adam alınacağına her sene 2 transfer yapılsa. yeterli olurdu
    ali dürüst albayrak terim göreve devam etseydi başkan da aysal. bugün galatasaray belkide o kupaya sahipti belkide kendi parasını basıyodu...
  • 9143
    keşke yüksek maliyetli drogba, sneijder, melo, muslera, telles, bruma, ujfaluisi, riera gibi oyuncular yerine düşük maliyetli barış özbek, mustafa sarp, çağlar birinci, mehmet batdal, serdar özkan, insua, pino, stancu, zapata gibi oyuncuları getirseydi.

    belki başarımız olmazdı ama borcumuz da daha az olurdu...

    (bkz: her branşta fenerbahçe'yi yeniyor olmak)

    (bkz: psikolojik üstünlük)

    (bkz: sahasında kupa kaldırdığımın çocukları)

    gibi başlıklarımız olmazdı belki ama adnan polat'ın ağzından kankası hakkında sevgi sözcükleriyle donatabilirdik sözlüğümüzü. şike sürecinde sonuna kadar yanında olup, arkasında durabilirdik ezeli rakibimizin...
  • 9144
    vizyonuyla, ilk yılındaki transferleriyle, kulübümüzün haklarını savunmasıyla ve şubelerde fatih terim, ergin ataman ve ekrem memnun ile çalışmasıyla başkanlık dönemine çok doğru hamlelerle başlamıştı; ancak kulübümüzün yaşayan efsanelerinden olan fatih hocanın işine son vermesi en büyük hatasıydı. üstelik üst üste 2 şampiyonluk yaşamışken bunu yapması kabul edilemez. fatih hocamızın ayrılmasından sonraki hoca tercihleri, yapılan çok sayıda yanlış transferler ve hesapsız harcamanın dezavantajlarını hala yaşıyoruz.
  • 9146
    kendisi fatih hoca ile yaşadığı olay dışında iyi bir başkanlık sergilemiştir. özellikle 2014 mayıs ayında yaptıkları %77'si dolar %23'ü türk lirası olan borcumuzu yeniden yapılandırarak tam tersi konuma getirmiştir.
    eğer bu işlem yapılmasaydı mayıs 2014'te 2 tl olan doların bugün 4.50 civarın gelmesi nedeniyle borçlarımız 2 katından daha fazla artar ve aynı beşiktaş gibi teknik olarak iflas edebilirdik.
  • 9147
    arkadaşlar şu an basketbol şubesini geçtim, kürek takımına bile sponsor olamaz.

    tıpkı ülker, tıpkı doğuş gibi onun şirketleri de bankalara olan yükümlülüklerini yerine getirememekte ve acil yapılandırma talep etmekte.

    şahsi serveti 2-3 milyar eur vardır muhtemelen ama şirketleri borçlarını ödeyemiyor. bu durumda bankalarla yapacağı yapılandırmadan sonra dışarıya 1 kuruş bile para harcayabileceğini sanmıyorum .
  • 9149
    biraz uzun olacak, özür dilerim.

    09.01.18 stadyum özel programı

    isimlerin hiçbir ehemmiyeti yok aslında galatasaray taraftarı için. fatih terim'miş, ünal aysal'mış, adnan polat'mış, dursun özbek'miş... ne önemi var?

    hatırlasanıza, 14 mayıs 2011 tarihli seçimli genel kurulu. ünal aysal'ın seçim konuşmasında dediklerini. tam olarak hatırlamamakla beraber, akılda kalıcı olan şeylerden bahsetmek istiyorum. biliyorum, hepinizin de aklında yer etmişti o konuşmadaki şu satırlar:

    "başarı, başarı, başarı."

    o kadar çok şey söyledi, vaatler verdi, umutlandırdı, durum tespiti yapıp, aslında 2011 yılı itibariyle takımın ne kadar sıkıntılı bir noktada olduğunu da açıkça ortaya koydu. gelecek ile söylediği vaatler bir tarafa, yaptığı durum tespitlerinde haklılık payı %100'dü. vaatleri açısından da pek bir sıkıntı yok aslında. "başarı, başarı ve başarı" gelmişti 2013 yılı ağustosuna dek. hatta daha sonrasında da geldi aslında, yine 2013-2014 sezonunu yine kupa şampiyonluğu ve şampiyonlar ligi grubundan çıkarak. ünal aysal'ın başkanlık dönemi oldukça başarılı geçmişti.

    2011'de ne söylediyse, vaatleri ve tespitleriyle neredeyse tamamı doğruydu. gerçekleşmeyen noktalar da pek tabi mevcuttu,
    ama tartışılacak bir seviyede mi, bilemem. yine de söylemekte fayda var.**

    dün akşamki programa dönelim.

    ünal aysal, başkanlığı dönemindeki mali tablolar analizini yine 2011'deki keskinliği ile tekrarladı. başkanlığa geldiği dönemdeki tabloyu aynen aktardı, yapılması gerekenlerden ve yapacaklarından da yine bahsetti. hatta borç durumundan da bahsederken, yine başkanlıktan ayrıldığı dönemde anlatmış olduğu 328 milyon euro'luk borcun yine ne kadar arttığından ve ne seviyede olduğundan da açık ve doğru şekilde bahsetti.

    ama bir şeyde büyük bir hata yaptı.

    fatih terim'le olan sıkıntıların nerede başladığı konusundan bahsediyorum. federasyon ile fatih hoca'nın görüşmesinden bahsederken teklifin "4 maçlık ve ücretsiz" olacağını, aynı zamanda hiçbir şekilde ötesinin olmadığının altını çizdi.

    bir itirafta da bulundu bu programda. "medya ilişkilerinin daha iyi olması gerektiğinden" dem vurdu. hatırladığım süreçte, aslında sosyal medya yönetimi, basın toplantıları ve kamuoyunu bilgilendirme açısından da oldukça verimli bir süreç geçirdi başkan ve yönetimi. yine bir olayda sınıfta kaldılar, fatih terim ile yolların ayrıldığı dönem yeterince açık değildi. hala da değil.

    ve söylemediği şeyler.

    programda da böyle oldu. artık bilerek mi yapılmadı, yoksa beklentiler başka bir yönde olduğu için miydi, bilemiyorum, ancak sorulmayan bir dünya soru var.

    başlayalım:

    1- uefa'dan 5 senelik üst üste zarar konusu. başkan bunu programda da dile getirdi ve kabul etti. madem başarı, hem gelir artırırken, gider azaltıyor, aynı zamanda kulübün prestijini de yükseltiyorsa, bu 5 sene üst üste zarar etme noktasında, özellikle şampiyon olunan dönemlerde niye müdahil olunamadı? daha doğrusu sorun neydi? şampiyonluk, kupalar, gelirler had safhada. çeyrek finaller görülüyor, üst üste şampiyonlar ligi'nde gruplardan çıkılıyor. ve bu başarılar bu 5 senelik zarar dilimi içerisinde gerçekleşiyor.

    bakın, bu 5 senelik zararı toparlamaktan bahsetmiyorum. o başka bir sorunun cevabı olabilir. benim sorduğum, bu gelirlere, bu kazançlara rağmen üst üste 5 sene zarar açıklamak.

    2- lütfi arıdoğan, candan erçetin, ebru köksal gibi yöneticiler.

    candan erçetin'i geçelim. köpeği ile toplantılara teşrif eden bir insanı başka bir sebeple eleştirecek değilim. başlı başına yeterlidir herhalde.

    ebru köksal. galatasaray store'un 500 bin adet kayıp stoğunun baş sorumlusu. kayıp malların değeri milyon liraları buluyor. tabi yine gider kısmına giren tonlarca borçtan önemli bir kısmı bu. yine bir cevap alamıyoruz.

    lütfi arıboğan. çoğumuz sneijder'in transferinde o malum pozla beraber ilk kez bir işe yaradığına tanıklık etmişti. bu adamın galatasaray'dan ne kadar maaş aldığını bilen var mı? ben diyeyim size. bir aylık maaşı yaklaşık 40 bin €.

    3- galatasaray'ı yurtdışına taşıma projesi

    3-4 farklı avrupa ülkesinden, yine 3-4 takımla gerçekleştirilecek olan bu proje, galatasaray'ın nasıl entegre edileceği hususunda sıkıntılı değil miydi? yani siz, değil birkaç takımlık bir proje; daha kendi takımınızı bile bağımsız bir şekilde yönetemiyordunuz. oldukça ütopik değil miydi?

    soruları sordum ama sorular sorulsa bile gerçekçi bir yanıt alacağımdan pek emin değilim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın