*

resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 7678
    onlarca doğrusunun yanında inatla hayroviç, ontivero diye kendisinden nefret edilen başkan. kaldı ki ontivero transferinde kulüp zarar etmemiş bu oyuncu hala kiralık gittiği yerler sayesinde kulübe gelir kazandırmaktadır. elimizde hayroviç kalır ki bırakında bu insanın da bir yanlışı olsun. peygamber değil tanrı değil dediğimiz başkandır. ayrıca savunanların binlerce doğruyu saymasına rağmen, savunmayanların 3-5 yanlışını söylemesi de skandaldır. drogba, melo, sneijder, muslera, selçuk vs alırken büyük başkandır, bu resim ( http://www.futbolingo.com/...ray-kap-transfer.png ) ile ağzımızın açık ve mutlu gezmesine sebep olan başkandır . hayroviç kötü çıkınca tü kaka olan başkandır. bugün nasıl ki fatih terim'i sadece yiğit gökoğlan ve sercan yıldırım transferleri ile eleştirmiyorsak, ünal aysal'ı da sadece hayroviç ile vurmak kendisine haksızlıktır. kaldı ki kendisini hatalı transfer ile vurmak saçmalıktır. kendisi teknik direktör değildir. ama fatih terim sevgisi ve günlük başarı odaklı bir taraftar profili olduğumuzdan kendisini eleştirmekte sıkıntı duymadığımız başkandır.

    keza günümüz taraftarının günlük başarı endeksli olduğunu ispatlayan başkandır,altını çizerek belirtelim başarı değil günlük başarı. başarısız olduğu sezon öncesi basketbolda çoğumuzun ilk defa gördüğü erkekler şampiyonluğu, kadınlarda alınan eurolig şampiyonluğu ve fenerbahçe'nin rekorumuzu egale etme şansının yok edilmesi. futbolda 2 şampiyonluk, 2 süper kupa, 1 türkiye kupası, 1 emirates cup, şampiyolar liginde 1 çeyrek final ve 1 top 16 kazandırmıştır. keza geçen senenin şampiyon olan kadrosu da tamamen onun eseridir. kupa alındığı zaman başkan olmadığı için bu başarı kendisine eklenmemiştir.

    eğer sözüm ona kendisini eleştiren taraftarlar galatasaray başarılı olduğunda bugünlerin geleceğini görüp, ünal aysal'ı o günlerde de eleştirdilerse boynumuz kıldan incedir. fakat başarılar esnasında oley çekip, gururla sokaklarda dolaştılarsa bir zahmet kendisine teşekkürlerini iletsinler.

    şimdi başarıları fatih terim, ergin ataman ve ekrem memnun'a bağlayacak olanlar vardır. kusura bakmasınlarda hadi 1 anladık 2 anladık bu 3'lünün ünal aysal döneminde bir arada olması ve bunların ortak başarısı tesadüf müdür? eğer tesadüf ise aziz yıldırım hayranlığınıza hayran kaldım diyebiliriz. ünal aysal'ın vizyonu sayesinde bir sene önce adnan polat'ı red eden fatih terim galatasaray'ın başına gelmiştir. ünal aysal'ın sözleri, vizyonu fatih terim ile uyuşmasa fatih terim elbette bu takımın başına geçmeyecektir. ergin ataman beşiktaş'ı çalışıtırırken, oktay mahmuti bizdeyken oktay hocayı gönderen ve yerine ergin ataman'ı alan başkandır. oktay hocayı gönderirken eleştirdiğimiz başkan da kendisidir. ergin ataman ile vizyonlar uyuşunca da şampiyonluk gelmiştir. ekrem memnun'da keza aysal ve vizyonu ile kulübe tekrar kazandırılmış, harika bir kadro kurularak eurolig şampiyonluğu geitirilmiştir. ben spordan anlamam ama anlayandan anlarım deyip bu 3'lüyü takımlarımıza kazandırmış başkandır.

    bakın sadece başarı odaklı bir başkan yazısı bu maliye girmedim, idariye girmedim. mali olarak yaptıklarını yapabilecek başkan ancak cebinden para verir. idari anlamda da o günlerde galatasaray.org'tan yapılan her açıklamaya, ünal aysal'ın her konuşmasına çok dikkatli bakın. o günlerde gururlanmayan, böbürlenmeyeniniz varsa bunlar olsa olsa içimizdeki irlandılardır, levent tüzemen'dir, hakan ünsal'dır, hayri kozak'tır.
  • 7679
    kesinlikle yeni başkanımız kendisi olmalıdır. kaliteli , işi bilen, profesyonellerle iyi bir ekip oluşturup göreve gelmesini istediğim başkanım. ancak son dönemindeki candan erçetinli zayıf ekiple gelecekse hiç gelmesin. takımın başına lucescuyu 2 senelik getirip daha sonra lucescuyu sportif direktör yapmalıdır. ulan ne iyi olur be .
  • 7680
    http://www.gsgazete.com/...rliginda-h14909.html

    kendisinin geri dönme ihtimaliyle ilgili haberler son zamanlarda artıyor. başımızdaki bakkal dursun çok enteresan. kendisi görevi bırakacak mı, hoca görevi bıraktı mı, hoca idmana çıktı mı, basketbol şubesi ne olacak, amatör şubeler ne olacak, bırakması durumunda adaylar kim olacak, her şey muallakta.
  • 7681
    'ya taraf olacaksın ya da bertaraf.' kültürü ile yetişmiş, kendini geliştirme konusunda eksikleri bulunan bazı vatandaşların, 3. bir bakış açısının var olduğuna ikna edilmeleri gerekiyor önce.

    onun dışında kendisine dolandırıcı ithamında bulunulabilecek çeşitli veriler önümüzde durmakta. bunları adli makamlara iletme sorumluluğunda olanlar ise, kendilerinin aynı durumda olduklarını göz önünde bulundurduklarından mıdır, başka bir korkuları veya menfaatleri olduğundan mıdır, pasif şekilde kalmayı tercih etmişler.

    daha geçtiğimiz ay kaan baysal, bruma ile ilgili çıkan spekülasyonları herkes unutmuş sanırım. zaten unutmamaları mümkün değil. bu ülkede toplumsal hafıza diye bir şey yok zira. ontivero, hajrovic vs. de cabası. bunları ''çalıyor ama çalışıyor.'' fikri ile savunanlar da bulunmakta. spk, devlet, cemaat bize komplo kurdu savunmalarına hiç girmiyorum, çünkü siyasi vasfı düşük komplo teorilerini tartışmayalı uzun süreler oldu.

    şu an ffp diye, transfer diye, dursun özbek diye, yeniçeriler diye, ultraslan diye, dedeler diye yırtınıyorsak, bunun müsebbibi tarihimizdeki tüm yöneticiler ve kendisini yönetici gibi gören 'eleman'lardır. fakat son 10 senede galatasaray'ı en büyük zarara sokan isim de kendisidir.

    şampiyonlar ligi çeyrek finalini belki de 5 sene sürecek, tarihte ilk defa başımıza gelecek rezaletlere değişenlere de hayırlı bileklikler.
  • 7682
    ooo yine başlamış ...

    sonra niye sevmiyorsun diyorlar.

    neyi seveyim, tarihin en çok gelir elde ettiği dönemde en çok geliri olan 21. kulüp olan galatasaray ile borcun artışını uefa'nın bir safra gibi bizi görnesini mi seveyim?

    6 kişiyle seneyi bitirmeyi mi seveyim?

    avrupa şampiyonluğu gelirken her maç 40 dakika ve 38 dakika oynayan guardlarıma bir şey olacak diye vicdan azabı çekmeyi mi seveyim?

    galatasaray alt yapısından bir şey ümit etmeyin diyen yorumları mı seveyim?

    son anda sponsor bulmak için elelade sponsor anlaşmalarını ve formamın değerinim düşmesini mi seveyim?

    iki de bir seçimi mi yoksa değişen hocaları hatta teknik ekipleri mi seveyim?

    400 üye alabilecekken her sene neredeyse sadece liseliler ve kulüp üyelerinin yakınından oluşan yeni üyeleri mi seveyim?

    sözde avrupai ünal başkanın yalancık avrupai jelatinini mi seveyim?

    bir de liseliler indirmişmiş. liseliler getirmese gam yemeyeceğim. eğer ünal aysal satılmışda adnan polat'a yapılan ne katliam mı?

    en iyisi ben bu işi çok seveyim.
  • 7686
    itiraf ediyorum; gelecek sene avrupa'da olmama ihtimalimizin de sebebi ünal aysal değildir. benim.

    uefa ile sözleşmeyi de ben imzaladım, sözleşmede öngörülen rakamın milyonlarca euro üstünde harcamayı da ben yaptım. tarık'a 5 m bonservis 1.2 m euro yıllık ödeme taahhüdü, burak ve selçuk'a en kötü oynadıkları sezon 1'er m euro zam tamamen benim fikrimdi. hajrovic denen adamı da fmden ben buldum, aldım. bruma'ya 11.5 m euro'yu yine yeniden ben verdim.

    lan kulübü borç batağına sokmuş adam kulüp batmaktan zor kurtuluyor adam sayesinde halen adama dileniyorsunuz. dursun özbek ne kadar kötü başkansa ünal aysal da o kadar kötü başkandır. gören de cebinen çıkartıp kulübe para verdi, sneijder'i kendi parasıyla aldı sanacak.

    hiç ünal aysal ile uğraşmayalım kulübü doğrudan araplara satalım panpalar? başarı için her yol mübah değil mi? o zaman şike yapana neden laf ediyorsunuz?
  • 7688
    madem bütün borçlardan, kötü gidişten kendisini sorumlu tutuyoruz '' sakın bir daha gelmesin '' diyeceğimize ''gel bütün bunlar senin eserin sen soktun sen çıkar '' demek daha mantıklı olmaz mı?

    kendi adıma ünal aysal'ın bütün yaptıklarının bir plan dahilinde olduğuna inananlardanım. devam etmesine izin verilseydi bu kadar kötü noktada olmayacağımızı düşünüyorum. ama diyelim ki yanılıyoruz. her şey ünal aysal'ın hatası. kaçıp gitmesine izin vermek yerine paşa paşa getireceksin görevinin başına. sevmiyorum ben bu sporcularda da yöneticilerde de başarısızlığın herhangi bir yaptırımı olmamasını. antep maçından sonra oyuncularımızın maç başı ücretlerini tıkır tıkır almış olmalarını da hala hazmedemiyorum mesela. aynı şekilde yöneticilerde öyle. niye izin veriyoruz gitmelerine? taraftar istifa diye florya'yı basacağına ünal aysal'ın evini basmalı hadi başkan ol diye. son söylediklerim geyik bu arada ciddiye alınmasın.
  • 7689
    forbes dergisinin 2011 verilerine göre 775 milyon dolar şahsi serveti bulunmasına rağmen hiçbir branşta galatasaray'a sponsor olmamış ex başkan.

    "geçmiş dönemdeki borçlar onundu, değildi" tartışmasına hiç girmeden bir iki kelam etmek isterim.

    bu sözlükte sayın başkan kadar ekonomik güce sahip herhangi bir arkadaşımız olsa, omzunda gs başkanlığı apoleti dahi olmaksızın seve seve bu kulüpte herhangi bir branşa sponsor olur, kaynak yaratır, ya da transfere katkı verir.

    bu minvalde bırakın başkan olmayı, yöneticilik için dahi adı geçmeyen iş adamlarının* şike sezonundaki zor dönemlerde suyun öteki yakasına moussa sow'ları hediye ettiği apaçık ortadayken, finansal fair play belasıyla uğraştığımız bu dönemde bu adamdan tek bir ses çıkmamasına gönlüm razı gelmiyor.

    bizim sokak dilencisi gibi 10 tl.den bileklik satarak para toplamaya çalıştığımız bir ortamda, 25 milyon euroluk yatının yangın işleriyle uğraşan sayın başkan çıkıp sigortadan aldığı parayı sponsor anlamında kulübe bağışlarsa o zaman benim için efsane başkan olur.

    aksi takdirde 25 milyon euroluk yatında viski içerken aziz'in yaptırdığı ısmarlama galatasaray haberlerini okuyan herhangi bir forbes zengininden farkı kalmayacaktır.
  • 7690
    galatasaray'ın avrupa'dan men edilmesinin baş mimarı, zoru görünce de kaçmış olan; bir zamanlar sevdiğim fakat an itibariyle verdiği zarar gün ışığına çıkmış olan başkan.

    tarih yazacaktır.

    ancak editi: ünal aysal döneminde kupalar, başarılar gelirken gülüyordun yaa alotoftimes kardeş diyen dostlar için söylüyorum, galatasaray'ı bu duruma sokan sneijder, muslera, drogba transferleri değil, hiç oynamayan diğer saçma sapan transferlerdir. bugün galatasaray elindeki "über gereksiz" 15 oyuncuyu çıkartsın, bu 3 oyuncu kalitesinde adam alacak mali gücü tekrar yaratıyor zaten.

    amma ve lakin editi: gelse bugün yine desteklerim orası ayrı.
  • 7692
    galatasaray'ın ffp'den aldığı cezanın baş sorumlusu kendi yönetimi ve fatih terim'dir. aksini iddia eden doğru söylemiyordur zira uefa'nın söz konusu ceza için baktığı sezonlar 2013-2014 ve 2014-2015 sezonlarıdır. bu yönetimin öncesi olan duygun yarsuvat yönetimi geldikten sonra herhangi bir transfer harcaması yapmadığı veya futbolcu sözleşme yenilemesinde bulunmadığı için cezada en ufak bir hatası bulunmamaktadır. dursun özbek bu konu hariç her konuda acımasızca eleştirilebilir ama ffp konusundaki tek büyük hatalı kendisidir.
  • 7693
    kendisinin zamanında uefa ile 200 bin euro karşılığında anlaşma yapılmış ve 2 yıllık süre alınmıştır. bu süre içinde uefa'ya verdiğimiz sözler tutulmamıştır. ortadaki iddialardan birisi anlaşma yapılırken 2 yıl yerine 4 yıllık süre alınabileceği ama o günki yönetimin bu konuyu aceleye getirip, yeteri kadar ciddiye almadığıdır. kendisi alınan cezanın aktörlerinden sadece birisidir. kendisinin zamanında gelen başarılar ve gelirler ortadayken bunları dengeye getirememesi ile kendisi suçlanabilir ve bu durum bence normaldir.
  • 7694
    bundan 12-13 sene önce hukuk fakültesine girdiğimizde "sınavlarda gerizekalıya anlatır gibi anlatın" demişlerdi. o zaman anlam verememiştim ama aslında kastedilen "bu halk ne denirse inanıyor, dolayısıyla kafasında soru işareti bırakmadan anlat" idi.

    şimdi ünal aysal savunucuları diyor ki "adam kulübü x borçla aldı, aynı x borç ile bıraktı, dedeler kaçırdı".

    türkiye cumhuriyeti'nde faaliyet gösteren şirketler ki galatasaray sportif a.ş. bunlardan biridir, türk lirası üzerinden bilanço tutar. aynı şekilde formalar, biletler ve her türlü satış türk lirası üzerinden gerçekleşir. ünal aysal mantığı ile aynı tutarda euro, bilanço bazında geldiğinin 2 katı borç demektir.

    son derece basit mantık.

    öte yandan, önemle söylüyorum; galatasaray divan kurulu'nun kulüp üzerinde herhangi bir yaptırımı yoktur. adı üzerinde tavsiye kuruludur. dolayısıyla ünal aysal, kulüp arazilerini kulüp kontrolü dışına çıkarma isteğini (inanmayan açıp o konuşmayı dinleyebilir) istemesi durumunda genel kurul'a taşır; oylatabilirdi. yapmadı; kaçtı. buna kaçırılma denmez.
  • 7695
    hala gözleri kör olmuşçasına su adami savunacaklar var ya bu sözlükte, en çok da o koyuyor. birazdan büyük başkan oley sloganları atılacak, dursun ozbek ve hamza hamzaogluna hakaretler edilip günah çıkartılacak, sonrasında aysalin yaninda ali durustle gelmesi ve bu kulübü kurtarmasi gerektiginden bahsedilecek. iki yılda bi ceyrek final bir de ikinci tur vurgusu yapilacak, sonrasinda bikac fatih terim demiroren kader ortakligi vurgusu daha yapildiktan sonra tekrar ünal aysalin ne kadar mukemmel bi insan oldugundan bahsedilip tekrar dursun ozbek istifa diye bagirilacak. ama kimse aysalin hata yaptigini soylemeyecek, suan bu konuma geldiysek sebebinin o oldugunu kabul etmeyecek ve aysala asla laf ettirmeyecek.

    yeni turkiyenin ozetidir galatasaray sozluk. güçlü olana resmen tav olunur. ünal aysal gelecegimizin icine sıçar sonra bi güzel sıvayıp gider ama hala arkasinda onun icin ölüp biten bi %50 olur. sonuc anındaki adamlara hele bir de karizmatik degilse ve yeterince güçlü degilse ölümüne hakaret edilir ama bugunlerin sebebi olan adama methiyeler düzülür, arkasindan agitlar yakilir. herkes bilir herseyi ama kimse konusmaz. ama ne yazikki siz sustugunuzda hicbirsey olmamış olmuyor.

    o buyuk baskaniniz galatasarayin kurulus amacina ihanet etmistir. turk olmayan takimlari sayesinde önümüzdeki sene anca hazirlik maçlarında yeneriz. sonra da bu ekonomik tabloyla bi on yıl daha nah yeneriz.

    çok ikiyüzlü var çok. isteyen üstüne alınabilir.

    edit: zuhahahahha en ofsaytlara girince hersey şimdi daha da güllük gulistanlik. homzohomzooglo copsoz, fotoh torom kocto, dorson ozbok ostofo.

    size daha da beterleri mustahak. bu ulkede milyonlarca insan 1000tl ile gecinmek zorunda birakildigi halde iktidara hala oy vererek kendi geleceklerinin icine sictiginda zaten ilgili olmadigim siyasetten tamamen uzaklasmistim, simdi de sayenizde galatasaraydan uzaklasacagim. siz sizi bu rezil hale getirenlere tapiyorsaniz zaten bu rezillikleri hak ediyorsunuz. aysal suan belcikada jakuzisinde ogle keyfi yapsin, siz burda aysal yaglamaciligina devam edip gelecek yil lige odaklanin. ama bundan zevk aliyorsa bi topluluk, onlara mustahaktir bu. boyle devam edin, helal olsun.
  • 7696
    bir dükkanınız var. devren kiraya veriyorsunuz. dükkanı adam ve ailesi yönetiyor. dükkana güzel mallar kaliteli işler getiriyor, fena da para kazanmıyor. ama kirada biraz gecikme var. sonra bu adam parasıyla dolar alıyor, dolar yükseliyor. kiranı ödüyor. işler fena gitmiyor, kiralar düzenli ödeniyor. sonra adam bir kez daha parasıyla dolar almak istiyor. ailesiyle konuşup size diyor ki paramla dolar alacağım, dolar yükselecek. kiranı ödeyeceğim. başlıyorsunuz sızlanmaya hayır olmaz demeye. sonra adamı dükkandan çıkarıyorsunuz. dükkandaki malları yarı fiyatına satıyorsunuz. borçlarını siz kapatıyorsunuz. sonra da adama sövüyorsunuz. yahu kardeşim bıraksaydın da adam dolar alsaydı, belli ki bir planı vardı.
  • 7699
    sövülmeyi hak etmeyen eski başkan. uzun uzun yazacaktım ama ekşi sözlükte bir arkadaş yazmış, alıntıdır.

    --- alıntı ---

    bilmeyenlerin, bilmeden ahkam kesenlerin galatasaray spor kulübünü bartırdığını iddia ettiği galatasaray spor kulübü eski başkanı.

    şimdi öncelikle biraz tarih dersi vermek gerekli bunu söyleyenlere.

    galatasaray spor kulübü 1996 yılından bu yana, yani 20 yıldır borçlu durumda ki ilk borçlu duruma geçtiği zaman kulüp başkanı alp yalman ancak bu borçluluk durumu o zamanlar yönetilebilir halde.

    kontrol edilemeyecek hale gelmesinin başladığı zamanlar ise 2000 yılı ve sonrası, yani faruk süren'in başkanlık yaptığı dönemin sonları. 2000 yılında ne oldu peki kulübü borçları kontrol edemez hale getirecek. 2000 yılında uefa ve süper kupa'nın kazanılmasının gazı ile inanılmaz derecede yanlış iki uygulama yapıldı. öncelikle sportif aş diye bir garabet kuruldu. sportif aş.'nin kurulmasındaki garabet nedir diye soranlar olacaktır illaki, şöyle anlatayım; sportif aş.'nin kurulmasıyla spor kulübüne bağlı iki tane aş. ortaya çıktı: futbol aş. ve sportif aş. futbol aş. sadece giderlerin bulunduğu, sportif aş. ise sadece gelirlerin bulunduğu iki kurum. bu ne demek? futbol aş. yapısı gereği sürekli zarar eden bir kurum, sportif aş. ise sürekli kar eden. bu yetmezmiş gibi bir de sportif aş.'nin hisselerinin %21'i, 21 milyon amerikan dolarına aig adlı yatırım fonuna satıldı. mevzu bahis 21 milyon dolar stadyum maketlerine harcandı ve galatasaray spor kulübüne en ufak bir fayda sağlamadı. bu işlemin asıl garabeti de şurada, dönemin yönetimi sanıyordu ki aig bu fona kar artsın diye para akıtacak, bununla beraber bu şirket gitgide büyüyecek ve kar inanılmaz boyutlara ulaşacak. ancak kazın ayağı öyle olmadıl tabi ki, aig bir kuruş daha para yatırmazken anlaşmada bulunan bir madde ile her sene %25'lik bir oranda temettü dağıtımı, yani kardan pay istiyordu ve bunu sadece kar eden sportif aş.'ye ortak olduğundan sportif aş. bilançosu üzerinden yapmak istiyordu. bu da ortaya kara ortak ama zarara ortak olmayan bir yatırımcı ortaya çıkartıyordu. böylece kar eden şirketin elde ettiği kardan da tam olarak faydalanamıyordu galatasaray spor kulübü, üstüne bir de sürekli zarar yazan ve bu zararı da gitgide büyüyen bir şirketle de uğraşmak durumunda kalıyordu.

    2004 yılında bu sistem anlaşmazlığa neden oldu ve iş tahkime gitti. aig anlaşmalara ters hiçbir şey yapmadığından haklı bulundu ve tek çözüm ortaya çıktı, bir sulh anlaşması çerçevesinde hisselerin geri alınması. ancak galatasaray spor kulübünde hisseleri geri alabilecek bir kaynak yoktu çünkü hem kar eden şirketin tüm karını alamıyor hem de büyüyen bir borca sahip olan diğer şirketi kompanse etmeye çalışıyordu. hisseler eğer geri alınamazsa da kulüp kayyuma devredilecekti sulh anlaşması gereği. ortaya o dönemlerde kulübe yeni üye olmuş ünal aysal ortaya çıktı ve dönemin yönetiminin ricasıyla o hisseleri satın aldı, 32.5 milyon dolar vererek. dönemin galatasaray spor kulübü yönetimi aysal'ı bu satın alımı yapmak için 1 yıl sonra hisseleri almaya söz vererek ikna etmişti.

    zaman geçti ve 2006 yılına gelindi. aysal'a söz verilen 1 yıl sonra hisseleri geri alma işlemi 2 yıldan fazla süre geçmesine rağman gerçekleşmemişti. ayrıca o dönem fifa tarafından shepar'a ödenmesi gerekirken ödenmemiş borç için karar çıktı ve galatasaray spor kulübü 1.5 milyon dolar ödemeye mahkum edildi fifa tarafından. ve o dönem bu 1.5 milyon dolar için adnan polat önderliğinde bağış kampanyası düzenlendi, yani kulübün kasası tam takır, üstelik bağış kampanyasından da o mebla toplanamadı zaten. dönemin başkanı özhan canaydın, ünal aysal'a kulübün hisseleri daha bir süre alamayacağını ve isterse hisseleri piyasaya satabileceğini söyledi bu gelişmeler üzerine. ünal aysal hisseleri 38.5 milyon dolara piyasaya sattı böylece. yani aldığı bedelden 6 milyon dolar fazlasına .o 6 milyon doların da 3.5 milyon dolarını kulübe verdi ünal aysal dönemin yönetiminin açıklamalarına göre. yani 6 milyon dolar kar edebilecekken 2.5 yıl için sadece 2.5 milyon dolar kar etti ve hiçbir zorunluluğu yokken kulübe de 3.5 milyon dolar kazandırdı (fatih altay'lının iddia ettiği, hisse senedi satışlarından inanılmaz derecede büyük kar işte bu, 2.5 milyon dolar). böylece kulüp sorunsuz şekilde fifa borcunu da ödeyebildi.

    2010 yılında adnan polat yılların garabetini ortadan kaldırabildi, sportif aş. ile futbol aş.'yi birleştirdi. ancak bu işlem için gerekli olan 80 milyon doları yayın gelirlerine temlik koydurarak ve riva arazisini ipotek ettirerek karşılayabildi. ayrıca belirtmek gerekir ki doğru düzgün bir gelir yok ortada o dönem ve kulübün borcu 300 milyon dolar seviyelerinde yani yaklaşık 450 milyon tl, öz sermaye ise eksi 251 milyon tl (31 aralık dolar kuru 1.55 tl). her şey stadyum açılışına endekslenmiş durumda, yeni stadyum açılacak ve böylece kulüp kurtuluş yoluna girecek. ve beklenen gün geldi; olaylı stadyum açılışı, adnan polat'ın gereksiz hareketleri sonucu tepki çekmesi ve ibra edilmemesi sonucu başkanlığa vedasını da beraberinde getirerek. ve bunun üzerine tarihi oy farkıyla ünal aysal dönemi resmen başladı.

    2011 yılında ünal aysal hisse senedi satışı yaptı çektiği çok büyük tepkilere rağmen, kuruluş tarihinden bu yana ilk defa kulübün hisse oranı %55'e düştü ancak böylece 180 milyon tl gelir elde edildi. bu 180 milyon tl ile vadesi gelen borçlar ödendiği gibi takım da yenilendi. bununla da kalmadı ünal aysal, 2012 yılında bedelli sermaye arttırımını gerçekleştirdi, tamamen yasalara ve düzenlemelere uygun olarak, diğer borsada işlem gören şirketler nasıl yapıyorsa öyle. bu arttırım ile hem öz sermaye düzeltildi hem de şirket 118 milyon tl kar etti. 2013 yılında ikinci sermaye arttırımı talebini yaptı ünal aysal yönetimi. bu noktada garip şeyler olmaya başladı işte. genelge üstüne genelge çıkmaya, sportif aş.'lere özel yönetmelikler hazırlanıp devreye alınmaya başladı. ve bu talep bu genelgelere dayandırılarak spk tarafından reddedildi. 2013 yılında bu yönetmeliklere ve genelgelere uygun olarak yeniden sermaye arttırımı talebi yaptı aysal yönetimi. bir şirketin sermaye arttırımından gelir elde etmesinin önüne geçilmesini sağlayan bir şart ortaya koyarak sermaye arttırımına izin verildi spk tarafından. ünal aysal yönetimi bu şarta rağmen sermaye arttırımını yaptı ve böylece sportif aş.'nin öz sermayesi uzun yıllar sonra ilk defa pozitif bir değere geçti (o dönemlerde beşiktaş eksi 300 milyon tl, fenerbahçe eksi 250 milyon tl, trabzonspor ise eksi 100 milyon tl öz sermayeye sahip yanılmıyorsam).

    2014 yılının sonunda ünal aysal görevi bıraktı. yılsonu bilançılarına göre açıklanan borç 811.5 milyon tl, yani 340 milyon dolar civarı (31 aralık dolar kuru 2.33 tl, ünal aysal'ın geldiği tarihten gittiği tarihe kadar doların artışı %51 yaklaşık). yani o kadar "kulübü batırdı gitti" bağırtısı sadece 40 milyon dolar için ki o dönemde sneijder, drogba gibi adamlar da alınmış, külüp avrupa'da yine adından söz ettirir hale gelmiş, kulübün yıllık gelirleri 2.5 katına çıkmış (50-60 milyon tl'den 150 milyon tl'nin üstüne), öz sermayede 300 milyon tl'ye yakın iyileştirme gerçekleştirilmiş .

    kısaca tüm o "kulübü batırdı gitti" bağırtısı 40 milyon dolar için, bir yıldız futbolcu parası hatta bazıları için yetmeyen bir para. 1996 yılından 2010 yılına kadar yapılan 300 milyon dolar borç ve öz sermayenin teknik iflas durumuna gelmesi konuşulmazken sürekli 40 milyon doları konuşuyoruz son 2 yıldır ve bu adama yüklüyoruz son 20 yılın hesabını. sizce neden, onu da siz düşünün artık...

    --- alıntı ---
  • 7700
    bugün galatasaray'ın avrupa'dan men edilmesinin en önemli sorumlusudur. bu ffp olayını gerçekten ciddiye almamış bu adam ve yönetimi iplememiş yani. bize bir şeycik olmaz mantığıyla hareket edilmiş tamamen.

    ya arkadaş vallahi bazılarının beynine gerçekten oksijen gittiğini düşünmüyorum. hala ısrarla aldığı borçla bıraktı diyen insanlar var. bunu söyleyen ya ünal aysal'a aşıktır ya da aysal'ı savunarak başkalarını suçlamak istiyordur. galatasaray gibi yönetilen örgütlenmelerde seçimle iş başına gelen adam gelmeden önce vaatlerde bulunur. bu vaatler genelde eksik, yarım kalmış ne ise onu düzeltmek adına verilen vaatlerdir. örneğin, kulübün sportif başarıya ihtiyacı varsa dersinki şu şu oyuncuyu alcam ya da alt yapıya yönelcem vs. stadı eksikse stat yapıcam dersin. yine maliyesi bozuksa maliyeyi düzelticem dersin. ünal aysal sportif başarı kısmında çok çok başarılı oldu ilk 2 senesinde ama mali konularda ise bir o kadar rezalet bir yönetim sergiledi. niye mi? 2 sene üst üste tek başına şampiyonlar ligi gelirlerini aldı bu takım 2 kere şampiyonluk primi aldı dünya kadar. bu başarı üzerine insanlar store'lere aktı. stad gelirlerini bir şey diyemeyiz zaten 2021'e kadar temlikli yanılmıyorsam. bu başarılar gelirken bir o kadar da sponsor olmak isteyen oldu.

    şimdi soruyorum aysal galatasaray'ı devir aldığında maliye olarak rezalet bir durumdaydık neden? çünkü zerre sportif başarımız yoktu sponsor olmak isteyen çok azdı taraftar bir o kadar tepkiliydi. yani gelir kaynağı olarak hiç bir şeyimiz yoktu. zaten türkiye'de sportif başarı olmadan gelir olmaz. batılı bir ülke değiliz batılı gibi yönetilen bir kulüp ise hele hiç değiliz. o yüzden gelir giderimiz tamamen başarıya endekslidir. başarı olmadan gelir olmaz bu ülkede mümkün değil. sen şimdi o kadar başarıya rağmen bitmiş bir galatasaray maliyesini aldığın gibi bırakıyorsan ya sen iş bilmez beceriksiz birisin ya da dedikleri gibi galatasaray fakirleşirken birileri zengin olanları zengin ettin. yani kulüpte çok büyük bir yolsuzluk oldu.

    yine bu aldığı gibi bıraktı borcu diyenler hangi konuya istinaden diyorlar bunu? eğer bunu ceza almamız sebebiyle buraya yazıyorlarsa burası yanlış adres. biz burada galatasaray'ın tüm bu borçlanma mevzusundan ziyade uefa ile olan anlaşmanın yerine getirilmemesi konusunu tartışıyoruz. yoksa galatasaray'ın borcu hep oldu yine olacak. uefa senin borcun var ben seni avrupa turnuvalarına almam demiyor. gelir gider dengen düzgün değil düzelt diyor. bugün real madrid'in borcu 1 milyar dolar. ama bunu düzenli ödeyecek kaynağa sahipler. yani mesele çok borcun olması değil düzenli bir yapılandırmanın olması.

    özetle yönettiği 3 sene boyunca kulübe mali olarak tek bir çivi çakmamış, kazandığımız başarıların kredisini kullanmıştır. onu da doğru düzgün kullanamamış bugün ceza yememize sebebiyet vermiştir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın