resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 6351
    galatasaray'ın düşmanı galatasaraylılardır diyerek gerçekten ileri görüşlülüğünü, o mükemmel vizyonunu konuşturmuş eski başkan. adam resmen önceden uyarmış bizi ne hallere düşüreceğini, ben de uyarmıştım ama bu uyarıları anlayabilen kişi sayısı çok azdı maalesef, asıl üzücü olan kısım ise hala aysal'ın ne kadar kötü başkan olduğunu anlayamayanlar olması.* kendisi gitmeden önce yıldırım demirören'in beşiktaş'ı bıraktığı şekilde bırakacağını söylemiştim, yanıltmadı maalesef, kulüp dördüncü yıldız yolunda çok kritik bir ikinci yarı geçirecek, takımın stopere ve forvete çok ihtiyacı var ama pazarlığa başlayacak kadar bile para yok ortada, galatasaray sözlük kurulduğundan beri bu kadar kuru bir transfer dönemi görülmedi. aynısı basket takımları için de geçerli *, bir de ünal aysal geldiği zaman yapılan transferleri, kurumsal olma yolunda harcanan paraları düşünüyorum, sonra aklıma şike sürecinde ligde, avrupa'da daha kolay gelen paralar, yenilenilen ve eklenen sponsorluklar, yeni stattan kazanılan paralar geliyor, ve bazı insanlar nasıl bu kadar kör olabilir diye kara kara düşünmeye devam ediyorum.
  • 6352
    biraz caesar'a benzetiyorum ünal aysal'ı ben.
    tıpkı caesar gibi asil bir soydan geliyordu ve tıpkı caesar gibi, yolun başında elinde avucunda bu asillikten başka bir şey yoktu. hatta kariyer başlangıçları bile benziyor.
    caesar'ın, daha önce girilmeye cesaret edilemeyen galya ve cermen topraklarına girmesi gibi, aysal da pek kimsenin cesaret edemediği yerlerde ticaret ve dahası yatırımlar yaptı ve caesar gibi kendini kanıtladı.
    galatasaray'daki aysal ise, caesar'ın roma'ya kazandırdığı zaferler gibi büyük zaferler kazandı ve tıpkı caesar'ın zaferlerinin maliyetlerinin tartışıldığı gibi aysal'ın zaferlerinin maliyeti çok tartışıldı ve hâlâ da tartışılıyor.
    caesar'a itham edildiği gibi aysal'a da sürekli "tek adam olmak derdinde" denildi.
    o dönemi çok fazla irdelemiş birisi olarak, caesar'ın amacının tek olmak olmadığını; kafasındaki "büyük roma" hayalini gerçekleştirmenin tek yolunun tek olmak olması sebebiyle buna mecbur kaldığını düşünüyorum.
    çok eleştirdiğim aysal'ı bu yüzden haklı bulmuştum erken seçim kararı aldığında.
    çünkü ikisinin de asillerin vesayetleri yüzünden elleri kolları bağlanıyordu.
    ikisi de dış düşmanlarla rahatlıkla başa çıkabilirken iç düşmanların yıkımlarına karşı zorlanıyorlardı.
    ve sonunda, malumunuz, caesar'ı "tek adam olmak istiyor" bahanesiyle, esasında galyalılara ve hatta cermenlere de vatandaşlık ve hatta senatoda sandalye vermeyi planladığından ve bu, asillerin pozisyonlarını ve vesayetlerini sona erdireceğinden bir asiller darbesiyle öldürdüler.
    aysal'ı da aynı sebeple uzaklaştırdı asiller.
    ama farkları da çoktu tabii.
    caeaar daha merhametliydi misal.
    yerine octavian gibi vizyonunu; marcus antonius gibi adını ve karakter değerlerini koruyacak adamlar bıraktı.
    aysal kaçtı bir de.
    caesar tam tersine üzerine yürüdü tehditlerin.
    aslında şimdi düşünüyorum da; aysal'ın son seçim kararı, caesar'ın rubicon'u geçmeyip teslim olmasına denk.
  • 6353
    ileri görüşlü ve vizyonlu olduğuna kesinlikle katılmadığım eski başkan.

    "galatasaray'ın düşmanı, galatasaraylılardır" lafını faruk süren zamanında gayet acı bir şekilde görmüş kimse bunun aksini zaten iddia etmez. başarıda uzay olan başkan bile ne halde görevden ayrıldı. keza adnan polat da zamanında kulübün üyelik sistemini değişmesi yönünde yapmak istediği icraatleri söylediğinde derin galatasaray tarafından sonu bir güzel hazırlandı. yakın tarihimizde bile zaten en büyük düşmanın o aptal lise zihniyeti olduğu ortadadır.

    gerçekten taşak sahibi olsaydı; çıkartıp masaya vurup taraftarı da kulübe üye yapar ve galatasaray kulübünü milyonlarca üyesi olan bir oluşuma çevirirdi.

    kendisi bunların tam tersini yaparak başarılı yönetimi bile durup dururken kongreye gidip liseci sıçmıklarını yönetime doldurdu. vizyon buysa çok yanlış yerdesiniz.

    2014-15 şampiyonlar ligi rezaleti de kendisinin bir şaheseridir. cl'ye uygun bir tane bile adam almayıp üstüne eldeki drogba'yı bile göndermiştir. prandelli kendi poposundan uydurmuyordu "hedefimiz lig" laflarını. başkan sezon başında hedeflerden bahsederken açıkça avrupa'yı görmezden gelmişti ki zaten en rezil şampiyonlar ligi sezonumuzu geçirdik.

    vizyon kelimesiyle aynı cümle içinde kullanılması bile abestir. mancini, prandelli vs. getirmek vizyon değildir. ancak zamanında del bosque'yi getiren guti'yi quaresma'yı alan demirören kadar vizyonlu olursunuz. o bjk'lı aptallar da o zamanlar "ehi ehi biz çok avrupaiyiz" diye geziniyorlardı, sonra tersten gördüler bir takım şeyleri.

    vizyon; faruk süren'dir, hagi'dir, 96 ruhudur...

    benden bu kadar.
  • 6354
    vizyon sahibidir ancak ileri görüşlü değildir maalesef. ileri görüşlü olsaydı, hem galatasray duayenlerinin eninde sonunda kendisini bu şekilde sıkıştıracaklarını bilirdi, hem de türkiye konjönktürünün değişmekte olduğunu önceden görerek en başından başkan olmazdı.

    duayenler konusunda değişen bir şey yok, galatasaray camiası yapısı itibarıyla duayenlerinin sözlerini emir telakki etmese de ona yakın telakki eder. bunca konuşmanın aslında vardığı yer belli, aysalın önerdiği ekonomik çözümlerin kurulda kabul edilmediği gün, aslında sayın aysala "istifa et" çağrısının yapılmış olduğunu düşünüyorum. sonrasında yapılan "aysal kalmalıydı" açıklamalarına da çok itibar etmiyorum. bunun altında yatan nedeni bilmiyorum. ünal aysal da bu çağrıya kulak verdi. vermeseydi de tasarladığı projelerin hiçbiri kabul görmemiş bir başkan olarak orada kalmasının anlamı yoktu.

    konjönktür meselesi ise biraz değişik. özellikle son 15 senedir -2002den beri iyice ayyuka çıkan- gelişen bir "halkçı" jargon var. bu kısım tabii taraftarı ilgilendiriyor. siyasetteki karşılığı "sandık" olan bu retorik, halkı her şeyin üstüne koyuyor. halk ne derse doğru, halkın her dediği yapılmalı noktasına gidiyor iş. yani öyle ki, halk "dünya düz" dese bu bile kabul edilecek neredeyse. galatasaray taraftarında da var bu halk fetişizmi. galatasaraya üye olmanın fenerbahçe gibi, beşiktaş gibi kolay olmasını istiyorlar. maalesef taraftarı oldukları kulübü bu iki kulüpten ayıran değerin farkında değiller. tarftar bazında galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş, rizespor, aydınspor vb fark etmez. hepsi aynı yolun yolcusudur. galatasaray taraftarının fbjk taraftarına bir üstünlüğü yok, aynı derece ve derekelerde seyrederler. galatasarayı farklı yapan eğitim kurumudur. bir kez vasatlığın kurumsal olarak kulübe girişine izin verirseniz, bu camianın da sonu fenerbahçe gibi olur. zira bu adamların çoğu liseye düşman, yani kulübün kurulduğu yere, ve kendileri bile bunun farkında değiller. zamanın götürüsü olarak gelişen genel insan kalitesindeki düşüş bir yana, bu dediğim liseden çıkan herkesin harikulade bireyler olduğuna işaret değil. ancak liseliler arasındaki şuursuz sayısı, taraftar arasındakilere oranla devede kulak. galatasarayın şuuru liselilerdir. lise ağırlığını düşürmek, bu camianın şuurunu yok etmeye çalışmaktır.

    işte aysal, her hücreye aynı sertlikte saldıran bu virüse karşı bağışıklık geliştiremeyecek bir adamdı. çünkü yeri ve konumu belli, aldığı terbiye ve hali, tavrı belli. karşısındaysa "liseli kancıklar, siktir olun galatasarayın başından, sike sike bu kulüp taraftarın olacak, hiç zırlamayın artık devriniz bitti" vb cümleleri kuran ve kendine galatasaray taraftarı diyen adamlar var. bunların toplamı, moğol ordusuna tekabül ediyor yaklaşık. moğollar en azından çingiz ne derse onu yapıyordu, bunların bir de kendilerine ait "kinleri" var. aysal gibi bir adamın bunlarla baş etme şansı yoktu. zira aysalın bu kadar destek görmesinin sebeplerinden biri de fatih terimdi ilk başlarda. o da elinden gidince yandı gülüm keten helva. nasıl ki liseden çıkan herkes harikulade insan değilse, kulübün taraftara sınırsız açılmasını isteyen herkes de bahsettiğim sürüyle mündemiç değil elbet. aralarında çok saygıdeğer insanlar var, görüşlerinin yanlış olduğunu düşünüyorum ve bu insanlarla tartışabiliyorum. gel gör ki sayıca azınlıktalar.

    eğer halkı arkana alacaksan, vasatlıktan beslenmek zorundasın. iulius caesar, cumhuriyetten ve onun yarattığı ayrımcılıktan ölümüne tiksindiği için arkasına halkı alma eğilimine girdi. bu o kadar bıçak sırtı bir durumdu ki, medeniyet soylularda, güç halkta. caesar medeniyeti değil, gücü tercih etti ve şuursuz güç her yeri ele geçirdi. en sonunda öldürüldüğünde, var olan tek şuur -yani kendisi- ortadan kalktığı için roma bilindik iç savaşlarından birine düştü, yıllarca toparlanamadı. zaten augustus caesar başa geçtiğinde medeniyet de güce teslim olmuştu. augustus akıllı adammış ki, medeniyeti yanına almadığı müddetçe romanın başının beladan kurtulmayacağını anlamış. onun içindir ki roma edebiyatında "altın çağ" kendisi döneminde yaşanmıştı. aysal ne caesar gibi halkı arkasına alabilecek bir düşünce yapısına sahipti, ne de augustus gibi tek adam olabilecek bir yapısı vardı. aysal hiçbir zaman buralı olamadı maalesef. o tecrübe kazandığı ve büyüdüğü toprakların adamı. türkiyenin hiçbir döneminde aysalın uzun vadede başarılı olabileceği bir ortam olmadı. o yüzden burada hep iki zıt kutupta sıkışmış türk halkı kendisini ya "tek adamcı" ya da "dünyanın en ileri görüşlü kişisi" olarak niteledi. türkiye için olağanüstü, avrupa için olağan bir insandı o kadar.
  • 6355
    çok iyi başladı, felaket tamamladı. geldiği andan, koltukta kaldığı son ana kadar şike olayları ve şakşakçıları karşısında bazılarının ağzında düşürmediği ancak gerçekte bir türlü sergileyemediği o duruşu dik bir şekilde gösterdi. galatasaray isminin öyle ya da böyle avrupa'da ve diğer kıtalarda yeniden duyulmasını, konuşulmasını sağladı. bize canımız, ciğerimiz ve hatta efsanemiz diyebileceğimiz bir çok oyuncuyu kazandırdı. kalede aykutlardan, orkunlardan, leo francolardan ve tabii ki zapatalardan yeni nesil taffarellere mondilere geçiş yapmamızı kediyi tanımamızı sağladı. dünyanın en güzel insanlarından biri olan ulu johan'ı tanımamızı sağladı. öyle ya da böyle uzun bir aradan sonra psikolojik üstünlüğü tek bir oyuncu ile ele geçirmemizi yalnızca melo'yu takımda tutarak başardı. rüyamızda görsek inanmayacağımız isimleri bizden biri yaptı. drogba metin oktay selamı verirken, sneijder'in karısı türkçe'yi alex'den iyi konuşur oldu. 3 sene öncesinde tükenmiş bir takımı 3 sene sonra 2 kez avrupa'da gruplardan çıkmış, 2 kez lig şampiyonlugu 1 kez türkiye kupası 2 kez de süper kupa kazanmış bir takım haline dönüştürdü. tabii ki son saydıklarımı tek başına kendisi yapmadı ancak bunları başaran takımın temellerini kendisi attı. 2011 yazında anlaşılması gereken yegane hoca ile anlaştı, doğru zamanda yanlış şekilde kendisini gönderdi. her yönetici gibi kendisinin de hataları oldu, ancak artıları eksilerinden hep kat be kat fazlaydı. dillerden düşmeyen vizyon kelimesini gerçekten galatasaray'a kattı, eleman sözcüğünü ise yanlış kullandı. son olarak müspet kelimesini ise çok severdi.
  • 6358
    artık hayali şekilde savunulmaya başlanmış, stadın üstünü kapatırız demiş ve bunun için alkışlanıyor, üç senede stadım üstünün kapatılmasına geçtim en ufak çalışma yapıldığını bile görmedim.

    mancini döneminde yapılan transferlerin hepsi zaten ünal aysal'ın yanındaki kişilerin ceplerini doldurduğu, mancini ile çok da alakası olmayan transferlerdir.

    amatör branşlar kaç kere para sorunu yaşadı ben saymayı unuttum, ünal aysal döneminde. bu sporcular karaktersiz değil, paralarını alamadığı ilk anda antremana çıkmamazlık yapmıyor, ünal aysal döneminden gelen birikimin sonucuydu.

    ünal aysal geri planda kalmış, futbolu takip etmeyen bir insan ancak böyle bir yorum yapabilir, kendisi kanallarda en çok gördüğüm başkandır şu ana kadar. hatta aziz yıldırım gibi kendi önüne geçen herkesi kovmuştur. hatta takımın en sevilen futbolcusu melo'yu göndermek için bile uzun süre uğraşmıştır. drogba konusunda taraftarın istediği olur dedi ama birçok kez taraftarın istemediği şeyleri yaparak kaos ortamı oluşturdu.

    kulübe albayrak da cebinden para veriyor, hatta albayrak aysal'ın açıklarını kapatmak için para verirken, aysal zaten kendi batırdıklarını kurtarmak için para vermiştir ya da kurumsal yapıcam diye 10 katı maaşla çalıştırdığı arkadaşlarının parasını vermiştir.
  • 6361
    hayal kırıklığı yaşattı bizlere. tıpkı terim gibi gurura kapıldı, başarıyı kendisinden bildi. neyse geçmişte kaldı. şu anki yönetimimiz o kadar kötü ki kendisini aramamız normal. bi mayıs olsun da başkanlık için niyeti var mı, görelim.

    elmander, drogba, sneijder transferlerinden dolayı teşekkür ettiğim, başarıların altını dolduramadığı için de sitem ettiğim başkan. ne olursa olsun çevresindeki çıkarcı tipleri galatasaray'dan uzak tutmalıydı.
  • 6365
    devlet eliyle iteklenen, şikesi, ırkçılığı, kabadayılığı örtbas edilen rakiplerine karşı oldukça dürüst ve dik duruşlu bir şekilde 3 küsür sene galatasaray spor kulübü başkanlığını -en azından son 8-10 ayını saymazsak- başarıyla yönetmiş ve camiayı tekrar ayaklandırmış eski galatasaray
    başkanı.*

    elbette irili ufaklı bir çok hata yaptı, lakin benim gözümde hala iyi bir lider ve galatasaraylıdır. yapmasaydı dediğim en büyük iki hamlesi, selçuk ve burak'ın fahiş ücretlerle yenilediği kontratları ve sezon sonunda mancini ile devam etmemesi. gerçi mancini olayında biraz lucescu&shakhtar'ın oyununa geldi. hadi mancini olmadı diyelim, neden şenol hoca gündeme bile gelmedi?

    onun haricinde bir de keşke daha evvel yapsaydı dediğim bir fatih terim olayı var ki, milli takım muhabbeti çıktığı an şutlamalıydı.

    ayrıca malum sermaye artırımı konusunda kendisine karşı çok pis bir algı operasyonu yapıldığını unutmayalım.

    bütün bu olumsuz şartlarda yapmıştır başkanlığını. gerçi ne zaman eşit şartlarda yarıştık orası da ayrı bir soru işareti ya.

    hajrovic olayında da elbette suçu vardır, onu da ekleyelim. ancak yüzde yüz suçlu değildir, biraz da hajrovic denilen karaktersizin halt yemesi var orada. sneijder, drogba, muslera, felipe melo gibi adamlar sesini bile çıkarmadı sana noluyor lan dürzü?

    edit: imla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın