resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 5026
    galatasaray futbol takımı ligi 2. bitirmişse lig için her türlü başarısızdır, bu tartışılmaz.
    4-5 sene öncesine bakılarak başarı durumu değerlendirilecek kalibrede de bir takım değildir. şampiyonlar ligi ve türkiye kupası'nda ise kesinlikle başarılı olmuştur o ayrı mevzu. *
    fatih terim depremi sonrasında yaşanan bir sezon için hiç de fena atlatılmayan bir süreç olarak değerlendirilebilir ama gelecek pek umut vermiyor.
  • 5027
    sahada oynanan futbol gerçekten umut vermiyor bu konuda mancini aşıkları dahil hepimiz hem fikirizdir. fakat kendisi bu lig için öyle bir takım yarattı ki o futbol bile takımı şampiyonluk yarışına sokuyor, türkiye kupasını kazandırıyor, şampiyonlar liginde gruplardan çıkarıyor.

    diğer branşlardaki başarıları da ortada.

    bence kendisinin döneminde gerçekleşmiş tek kötü olay fatih terim'i olaylı bir şekilde takımın başından göndermesi. şu an kendisini beğenmeyenler de bu yüzden eleştiriyor.

    ekleme: nordin amrabat transferini yazmayı unutmuşum. *
  • 5030
    dunya futbol tarihinde bir ilki gerceklestiremeyip, her sene sampiyon olamadigi icin basarisiz olarak nitelendirilen, ama benim gözumde coktan efsanelesmis baskan. bayan basketboluna cag atlatmis, erkek basketboluna cag atlatmis, futbol takimina cag atlatmis, sampiyonlar liginin gediklisi olmus, dunyanin maddi gucu en kuvvetli 16nci takimini yaratmis bir baskan olarak nutella yiyip sözluge simarikligini kusan bebelere yaranamamistir.

    vitrinde gördugu oyuncagi aldirincaya kadar zirlayan, aldirdigi ertesi gun kirip yine zirlayan simarik zengin cocuklari gibisiniz beyler...
  • 5032
    ünal aysal'ı eleştirenler gerçekleri görmelidir. bu başkanın 3 senelik döneminde elde edilen sportif başarılar kulübün ne kadar başarılı yönetildiğinin kanıtıdır.

    futbol takımı: 2 lig şampiyonluğu, 1 ztk kupası, 2 tr süper kupa, 1 şl çeyrek final, 1 şl 2. tur
    erkek basketbol takımı: 1 lig şampiyonluğu, 1 el top 16, 1 el top 8
    kadın basketbol takımı: 1 lig şampiyonluğu, 1 el şampiyonluğu, 3 kadınlar türkiye kupası...

    ayrıca bundan önceki pısırık başkan ve yönetimleri unutmadık, '' galatasaray'ın vur ensesine al lokmasını'' devrini bitiren adamdır ünal aysal... en sert tepkileri yeri geldiğinde cesurca gediğine oturtmuştur, oturtmaya da devam ediyor.

    kısaca lafa değil, icraata bakarım arkadaş.
  • 5044
    2020 olimpiyatları için ırkçılığı gözardı etmesi konusu dışında büyük bir hatasını görmedim. *

    söz konusu gözardı: (bkz: ırkçılık kültürümüzde yok)

    dzt: bazı arkadaşlar "ırkçılık" konusunda beni yanlış anlamış. bu konu hakkında daha detaylı yazım için: http://rihtimdergi.com/bir-kultur-olarak-irkcilik
    linke gitmek istemeyenler için de alıntı yapayım:

    --- alıntı ---

    “insanların toplumsal özelliklerini biyolojik, ırksal özelliklerine indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti.” diye tanımlar tdk ırkçılığı. tanımı türkçe yaptıktan sonra; ırkçılığı türksel olarak ele almak ve türkiye’de yaşanılan olaylara değinmekle beraber “sadece türkiye’de yaşanabilen olaylar” adı altında da incelemek gerekiyor.

    çünkü: “irkçılık kültürümüzde yok.”

    ünal aysal’ın söylediği bu cümle; kişisel bir yorumdan ziyade iktidar baskısı ile zaruri olarak ‘söyletilmiş’ gibi duruyor. bu cümlenin kurulmasının öncesine gidecek olursak; türkiye 2020 olimpiyatlarının adayları arasındaydı ve türk kamuoyu tarafından olimpiyatların ülkemizde yapılmasına kesin gözüyle bakılıyordu. tam da bunlar konuşulurken ‘zamanlaması manidar’ bir olay yaşandı ve 12 mayıs 2013’te oynanan fenerbahçe – galatasaray maçı öncesinde tribünlerde siyahi oyunculara yönelik ırkçı bir eylem yapıldı. futbolcular ısınmak için sahaya çıktıklarında kendilerine muz sallayan bazı taraftarlarla karşılaştılar. maç oynanırken ve maç sonrasında bu konu gerek sosyal medyada gerek televizyondaki sözde spor programlarında gündemi meşgul etti.

    hiç kimse bu olayı fenerbahçe kulübüyle ya da fenerbahçe taraftarıyla özdeşleştirmediği halde; maçtan birkaç gün sonra bu ırkçı taraftarlar fenerbahçe kulübü tarafından televizyon karşısına çıkartılarak kendilerini savunmalarına fırsat tanındı. bu da yetmezmiş gibi fotoğraf ve video montajlanarak kamuoyuna sunuldu. bu görüntülerin montaj olduğu basın toplantısında ve sonraki günlerde maça giden bir taraftarın çektiği kamera görüntüleriyle kanıtlandı. basın toplantısında yayınlanan görüntülere saat eklenerek, taraftarların muz salladığı saatte sahada sadece beyaz bir futbolcu olduğu ve ırkçı bir eylem olmadığı söylendi. ancak tüm bu montajları yaparak insanları kandıracaklarını zanneden kendilerince akıllı aşağılık kişiler, görsellerin özelliklerinde yer alan ‘photoshop’ yazısını kaldırmayı unutmuşlardı.

    birkaç ırkçı insanı kurtarmak için bu kadar teferruata neden gerek duyuldu?

    irkçı bir topluma olimpiyat verilmeyeceği belliydi. bu ırkçılık sıradan bir siyahi futbolcuya yapılmış olsaydı dünya kamuoyunda bu kadar ses getirmeyebilirdi. ancak didier drogba gibi tüm dünyaca tanınan bir isme karşı yapılması, gerçekten çok manidardı. iki kulübün yöneticileri tarafından yapılan bu saçmalıklar tabii ki iktidar ile karşı karşıya gelmemek için yapılan hamlelerdi

    irkçılığın, faşistliğin, anarşistliğin, teröristliğin, iyiliğin, dürüstlüğün vb. birçok farklı kavramın kültürlerle değil bizzat insanlarla alakası vardır. insanlar toplumları oluştururlar ancak birkaç insanın yaptığı olumsuz hareketler asla bir toplumu ilgilendirmez. yani bir gruba bağlı olan kişilerin davranışları o grubu temsil etmez. dolayısıyla “ırkçılık kültürümüzde yoktur” gibi dar bir bakış açısı kabul edilemez.

    aynı zihniyet erzurum kış olimpiyatları sırasında çıkan bir haber nedeniyle yine fantastik söylemlere sebep olmuştu. olimpiyatlara katılan sporcuların odasına prezervatif konulmasıyla ilgili haberler çıktığında; “sevişmek kültürümüzde yok” diyen türkiye üniversite sporları federasyonu başkanı kemal tamer –ünvanı batasıca- profesör olabilmişti ama aynı zamanda da hiç kimse sevişmemişken dünyaya gelebilmişti. sevişmek kültürümüzde yoktu ama tecavüz milli sporumuzdu…

    milli irkçılık

    irkçılık türksel bakış açısında sadece siyah-beyaz olarak şekillenmiş görünüyor. ancak milliyetçilik adı altında yapılan ırkçılıkları nedense kimse gündeme getirmiyor. ermeni olduğu için sövülüp muhalif olduğu için öldürülen yazar da oldu bu ülke de, kürtçe şarkı söyledi diye yuhalanan da. milliyetçiliği hamur zannederek herkes kendince şekillendirdi ve ırkçılığı siyah ve beyaz’a indirdiler. çok fazla sayıda farklı etnik kökene sahip insanların yaşadığı türkiye’de milliyetçiliğin bu şekilde kullanılmasına şaşmamalı. türkiye tarihinde siyah insan yok, öyleyse ırkçılık da yok!

    --- alıntı ---
  • 5047
    şu dünyada güçlü olmak ne demek gösteren adam. çünkü harbiden güçlü adam. bir şey mi söyleyecek, ne şiş yansın ne kebap hesabı yapmıyor direkt söylüyor. bi korkusu yok. yandaşlık yapmasına gerek olmayacak şekilde işleri büyük. bugüne kadar sadece bir tane saçma söylemi* oldu, onda da eminim kendi için korkusundan değil galatasaray'a yüklenilmesin diye yaptı. ama dikkat edin diğer tüm başkanlar, yöneticiler hep kendi çıkarları ve korkularından dolayı iktidarlara yamanırlar.

    edit: çok uyarı geldi, biliyorum 20 milyon akp'li açıklamasından dolayı özür dilediğini arkadaşlar tamam sakin. *
  • 5049
    allah şahit, şimdiye kadar hep kızdım kendisine, hep serzenişte bulundum, şimdiyse sadece acıyorum haline. yanlış anlaşılmasın acıyorum derken, aşağılama, küçük görme olarak değil, hayatımız boyunca kazanamayacağımız parayı bahşiş olarak verecek kapasitede, taşakta bir adama karşı haddimize değil. acıyorum çünkü, baştan sona başarı hikayesi olan hayatının son demlerinde, ki allah uzun uzun ömürler versin kendisine, 71 yaşında galatasaray başkanı olduğunda şu an karşı karşıya kaldığı sorunların, muamelelerin, tutumların bir gramını bile hesapladığını düşünmüyorum. hayatı hesap yapmakla geçen adamın, bir ülkenin futbol federasyonunun, ciddi bir kurumunun diyelim bu kadar amatörce, bu kadar göz göre göre taraf tutar derecede hareketlere girişeceğini, ezeli rakip diye bildiği kulubün bu kadar aymazca savunulacağını, pişkince yaptığı şikelerin aklanacağını, hakemler tarafından kollanacağını hesap etmiş olamaz. eminim ki, şu an galatasaray başkanı olduğuna bin pişmandır, böyle şeylerle karşılacağını bilse kulubün yanından bile geçmezdi, nasıl ki 60 yaşına kadar kulube üye olmamış bir galatasaray liseliyse, yine uzaktan uzağa bakardı olaylara. ne yapalım bizim memleket böyle sayın aysal, sizi artık suçlamıyorum, belçikalarda,fransalarda geçti ömrünüz, oralar gibi sandınız buraları. ortadoğu ülkesi olduğumuz gerçeği ile yüzleşmek acıdır, ki biz bunu ilk gözümüzü açtığımızdan beri yaşıyoruz. amatör branşlarda başarılar geldi, allah razı olsun şampiyonluklar, ki galatasaray kadın basketbol takımı tarih yazdı. burada bir gram emeğinizin olmadığını, takımı yalnız bıraktığınızı, kaderine terk ettiğinizi, size rağmen bu başarıların geldiğini söylüyorlar ama o kadar da değil, hakkınızı yemeyelim. çok zeki bir insan olarak, dipten devraldığınız takımı 2 sene üstüste şampiyon yapmanıza rağmen 3. sene bunu gerçekleştiremeyince insanların nasıl şekil değiştirdiğini görünce bu ülkede asıl olayın futbol olduğu gerçeğini de anlamışsınızdır. futbolda şampiyon olmayınca, baskettenba şampiyonu olsak da önemi yok, ne acı ki durum böyle. her sene şampiyon olacaksınız diye bir kaide de yok, olmayalım da zaten, ama pisi pisine kaybetmeyelim şampiyonlukları, sonuna kadar götürelim, mücadeleyi bırakmayalım. bunun tek yolu da, futbolu, futbolu gerçekten bilenlere, daha doğrusu türk futbolunu gerçekten bilenlere emanet etmekten geçiyor. kukla yöneticilerle, ülkeye yabancı adamlarla bu işin olmayacağını artık anlayın.

    ha bir de şu mancini'nin tazminatını ödeyip gönderin başkanım, yapın bir kıyak, o kadar paranız var, ne yapacaksınız sanki bu yaştan sonra. :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın