aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2926
    aklım almıyor bu oluşumun yaptıklarını...
    stad konusunda tutarsızlardı mesela...
    devletçi bir yapıya sahip olmalarına rağmen devlet istemesine rağmen samiyende beşiktaşın oynamasını istemediler....
    çarşılı arkadaşlara ayıp ettiler...
    olin edirne maçında olay çıkarmışlar neymiş efendim fenerbahçe atkısı atmışlar...
    ya attılarsa attılar efendice al atkıyı tak boynuna...arada aç samanyolu şarkısıyla eşlik et...
    bir atkı için olay çıkar mı yahu?
    engelsiz aslanların maçına gitmelerine birşey demiyorum zaten...
    yahu maç mı gittiğiniz sanki...
    toplanmışlar öylesine maç yapıyorlar...boş verin gitmeyin...
    biz gitmiyoruz da incilerimiz mi dökülüyor...
    bayan basket maçı olur...giderler...
    voleybol maçı olur...giderler
    olm sadece futbola konsantre olsanıza...
    bak yurdumun en güzel sözlüğüne...
    derbi maçı olmadıkça diğer branşlarla ilgilenenler 1 elin parmaklarını geçmiyor...
    konsantrasyon dağılmıyor hem de...
    tezahürat olayları berbat...
    geçen sene geriye düştüğümüz halde
    çevirdiğimiz ya da çevirmeden 1 sayı uzakta olduğumuz tribünlere...
    çarşısı...kfysi...gfbsi nasıl da yırtındılar...

    lafı fazla uzatmadan feshetsinler kendilerini...
    tribünden çekilsinler...
  • 2927
    ultraslan olmayan * taraftarların, her birinin bak altını çiziyorum her birinin diyorum, sizin karaborsadan bilet arakladığınızı bilse
    insanların kombine almak için gerekirse cep harçlığından kısıp uğraşırken ve senin bunu hoop bedavadan aldığını bilse,
    aslında bu koreografilerin ultraslan üni adlı gencecik ve pırıl pırıl aydınlık zihniyetli gençlerin yaptığını bilse,
    ultras kültüründe olduğu gibi 'tribünlerde değişik gruplar olmasını desteklemeli' sözünü yapmadığınızı bilse,
    kulüpten deli gibi para yiyip bir maçta bilet verilmediği için lig maçında 'haydi söyle her maçına gelmedik mi?' diye pankart açıtığını bilse,
    başınızdaki adamın televizyona çıkmaması gerektiğini bilse,
    din, dil, ırk gibi şeyleri tribüne sokmayız deyip kutlu doğum haftasında pankart açtığınızı bilse, *
    bir sürü bestesi olup bunların çoğunu tribünde söylemediğinizi bilse,
    polisle irtibata geçmemeniz gerektiğini bir bilse bu taraftar ve sizi bu yazdığım sebeplerden dolayı ultraslan dışarı diye bağırsa, siz yine bu sesi bastırmak için uğraşacak mıydınız yoksa mert olup tribünü bırakıcak mıydınız ?

    tanım: alpaslan dikmen'in adını kirleten oluşum
  • 2928
    2000 yılından itibaren maçlara giden birisi olarak haklarında bir kaç tespit yapmak istediğim oluşumdur.

    klasik alpaslan dikmen öldükten sonra şöyle oldular, böyle değiştiler zırvalıklarına hiç değinmeyeceğim çünkü kendileri kuruldukları günden itibaren hiç değişmediler.

    karaborsa konusu hepimizin yarasının olduğu bir konudur değil mi sevgili sözlük ? peki bu tribüne karaborsa anlayışını kim getirmiştir ?

    tribünde siyaset yapılması hiç birimizin istemediği bir konudur. peki siyaseti galatasaray tribünlerine kim sokmuştur ?

    başka tribün gruplarının tezahürat başlatmasını ve ateşli bir taraftar olmayı hepimiz isteriz değil mi ? peki bunu engelleyen ve saatlerce ölüm varmış korku varmış tezahüratını söyleyen grup kimdir ?

    tribünde şiddet, adam dövme ve adam bıçaklama gibi olayları hiç birimiz istemeyiz değil mi ? peki bunları tribünde sürekli gerçekleştiren ergen grubu kimdir ?

    hepimiz kapalı tribünde koskocaman bir galatasaray bayrağı açılmasını isteriz değil mi ? peki koskocaman ultraslan bayrağı açan grup kimdir ?

    işte bütün bu yukarıda sorduğum soruların cevabı değiştiği gün bizim gerçek ve düzgün bir taraftar grubumuz olacak ve o zaman istediğimiz o müthiş atmosferi yakalayacağız.
  • 2930
    an itibariyle yaptıkları açıklamayla vermişler küsküyü, ortalık bir sallansın iyidir.

    kamuoyuna !

    3 temmuz 2011’de türk futbolu’nun en derinlerine kadar kök salmış çürük ağaçların foyası ortaya çıktığı günden bu yana ultraslan olarak birçok açıklama yaptık, maçlarda protesto ettik, yürüyüşler düzenledik.

    o günden bu yana spor camiasında iki şey hiç değişmedi; şike yaptığı için utanmaktan ziyade şike yapmasıyla övünenlerin düştüğü garabet! hakkaniyetli bir ortamda spor ruhunu yaşatmaya çalışanların korkusuzca aradığı adalet!

    evet, adalet; dünya kurulduğundan bu yana toplumların ayakta kalmasını sağlayan en önemli yapı taşı, bireylerin yönetenlere güvenini sağlayan en önemli unsur, günümüzde medeni ülkelerin evrensel hukuk adı altında toplandığı bir nevi ortak manifesto.

    adalet aradık çünkü; “sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını” seven ulu önder atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma”nın başka bir yolunu asla kabullenmedik.

    adalet aradık çünkü; türk futbolu formasını sırtından çıkaramayan, şahsi menfaatlerini sporun gelişmesinden önce düşünen beceriksiz yöneticilerin elinde oyuncak olmasın istedik.

    adalet aradık çünkü; kulüplerin milyonlarla anılan yatırımları birilerinin ayak oyunlarıyla heba olmasın istedik.

    adalet aradık çünkü; spora menfaat ve haksızlık çerçevesindeki müdahalelerle mücadele etmeyi değil, sporun temelini teşkil eden ve sahada kalan fairplay içindeki mücadeleyi alkışlayalım istedik.

    ve en önemlisi adalet aradık çünkü; dünyada “hayal sahnesi” olan futbolun türkiye’de kirli oyunların, kötü oyuncular tarafından sahnelendiği karanlık bir tiyatro sahnesine dönüşmemesini istedik!

    ancak bu süreçte; birkaç ay önce çıkardıkları kanunu, tbmm çatısı altında bir gecede alelacele tüm partilerin ortak kararı ile değiştirdiğini gördük. yine aynı şekilde bir otelde federasyon tarafından bir gecede tüm futbol yapısını değiştirecek değişikliklere imza atıldığına şahit olduk. tüm bu değişikliklerin ortak noktasının fenerbahçe'yi ve suçlu yöneticileri koruyacak şekilde hazırlanmış olması, kamuoyunun hafızalarında tazeliğini korumaktadır.

    şike lekesinden temizlenmek yerine şikeden nemalanan karanlık yüzler son günlerde kirli oyunlarının son perdesini sahneye koymuş, çeşitli spekülasyonlar oluşturarak önce kendi taraftarlarının sonra da yüce türk milletinin önünde suçlarını aklama gayreti içine girmişlerdir.

    türk futbolu bu süreçte tarihinde hiç olmadığı kadar itibar kaybetmiş ve şikeci camialar avrupa arenasından men edilse dahi türk bayrağı’nın dalgalandığı her spor organizasyonunda ülkemiz şikenin olağan karşılandığı hukuksuz bir ülke olmakla itham edilmiştir.

    futbolumuz artık bu şike kangreninden kurtulmalı ve şikeye dair ne varsa spor tarihinden derhal temizlenmelidir. bu temizlik öncelikle hiçbir kulübün veya bireyin etkisinde kalmayacak kadar kuvvetli olan yüce türk adaletine emanettir! ve eminiz ki yüce türk adaleti bu emanete sahip çıkarak, güç kaybetmemek uğruna sporu çirkinleştirmek peşinde olanlara gecikmiş olsa da en kısa zamanda gereken cevabı verecektir.

    ayrıca halkın oylarıyla seçilen ve halkın temsil yetkisini üstlenen, iktidar muhalefet demeden tüm siyasilerin bu utanç tablosuna son vermek için gayret göstermesinin, adalete hizmet etmenin gereği olduğunu hatırlatırız.

    aylardır fenerbahçe spor kulübünün, havuzdan çıkmayı ima ederek gelirlerinin düşeceği tehdidi ile sindirilen tüm kulüplerin de artık anlaması gerekir ki şike yapanlar diğer kulüplerin hakkını çalmıştır ve hakkında ceza hükmü verilmeyen her suç, daha büyük suçları doğurmaya mahkumdur!

    2.5 senedir yaşanan rezaletler silsilesine derhal son verilmesine, tff başkanliğina ve yönetimine seçilmiş sorumlularin daha da kirlettiği futbolu; bağimsiz türk yargisinin bir an önce temizlemesi için vicdan ve ahlak sahibi herkesi göreve davet ediyoruz!

    herkes tarafindan bilinmelidirki; şikeci kirli ellerin karar aşamasinda olan yargiya uzanmasina engel olunmasini bekliyoruz ve süreci dikkatle yakindan takip ediyoruz!

    bizler yüce türk adaletine güveniyoruz ve dün olduğu gibi bundan sonra da bu konu sonuçlanana kadar en yakin takipçisi olacağimizi kamuoyuna bir kez daha bildiriyoruz!

    ultraslan
  • 2931
    taraftar gruplarının liderlerinin kupaya dokunması bence sıkıntı değil;
    ancak burada beni rahatsız eden bir şey var.

    öncelikle, mevzu bahis entry şu rezaletle ilgilidir:
    https://twitter.com/...s/422037579181985792

    isteyen yazar daha önceki entrylerimi aratıp bulabilir, ultraslanı savunmuşluğum vardır sözlükte.

    aslında paragraflarca yazarım şu anki üzüntüm ve gerginliğim nedeniyle, ama mecalim yok.
    kısaca söylemek istediklerimden bahsedeyim sadece...

    ultras nedir?
    kimlere, hangi felsefeye ultras yakıştırması yapılır?
    dünyanın hangi ülkesinin hangi takımının hangi taraftar grubunun liderinde, ezeli rakibi yenip kazanılan kupa vardır?
    hadi bu olsa da, matahmış gibi bunu resmi hesaplardan paylaşıp, "filanca ağabeyin ellerinde" yazmak saçmalık değil midir?

    sebo reis takımda pivot oynamaktaydı da, biz mi bilmemekteyiz?
    adı neden reistir?

    resmi hesaplardan, şampiyonluk sonrası "reis" tag'i yapmak hangi aklın ürünüdür?
    sizce de saçmalık değil midir?
    oradaki önem verilen obje kupa mıdır, takım mıdır, reis midir?

    bunları da geçtim...
    asaletinden ve tarihimizden dem vurulan kulübümüz, yönetim kim olursa olsun bu adamları beslemiştir.
    ulan hani aristokrattık, bu reis olayını ne zaman yok edecek kültürümüz?

    klasikleşmiş cümlelerle, klişe şekilde eleştirmek istemiyorum bu oluşumu.
    ama utanıyorum...

    malesef, kulübümün en büyük taraftar grubundan utanıyorum...
    keşke sadece koreografi yapsalar...

    ki onu da reisler değil, üniversiteli arkadaşlarımız yapıyorlar ya, neyse...
  • 2933
    tribünlerden tasfiye edileceği günü iple çekiyorum. bugün bunlardan birtanesinin twitter'ında bir futbolcumuzla resmini gördüm. oyuncumuz maç öncesi ısınırken bu tribün liderinin yanına gitmiş. o esnada fotograf çekilmiş. "beyefendi" de bu fotonun altına ifade alıyoruz ve herkes formasının hakkını verecek yazmış.
    şimdi benden bu tür bir zihniyeti desteklememi bekleyen varsa kusura bakmasın. destekleyeceğim tek şey bu adamların kapı dışarı edilmesi ya da karaborsa bilet yüzünden gözaltına alınmaları olur.
  • 2935
    galatasaray sevgileri yoktur,rant-para sevgileri vardır.yapılan her eleştiriye ama biz hep tribündeyiz derler.savunmaya bak.sadece kendilerini galatasaraylı sanar bunlar,eğer ultraslanı desteklemiyorsan galatasaraylı değilsindir bunlar için.tek dayanakları olan koreografide tamamen uni grubunun eserleridir.liderleri mafyacılık oynar,karaborsacılık yapar.
  • 2937
    defalarca maça gitmeme rağmen bir kere bile üstlerinde galatasaray'a dair bir şey (bakın forma olmasını, lisanslı olmasını geçtim; üzerinde galatasaray amblemi olan herhangi bir şey) görmememe ve biz maç biletine veya kombineye onca para bayılırken birilerinden aldıkları biletlerle ceplerinden en küçük para çıkmadan içeri girmelerine rağmen bizden daha fazla galatasaraylıymış muamelesi gören sözde reislerce idare edilen, ve bu durumun gitgide daha fazla kanıma dokunmaya başladığı oluşum. hadi her şeye rağmen tribünleri çok iyi idare ediyorlar desek, tribüncülükten anladıkları da bağırmayan taraftarların kafasına tokmak atmak, bağırdıkları zaman da takımı "ölüm varmış korku varmış" gibi tezahüratlarla uyutmaktan ileri gitmiyor. ve hala kendilerinin en büyük galatasaraylı ve cefakar taraftarlar olduklarını iddia ediyorlar. cefakar taraftar kulüpten bedava kombine alıp bunları karaborsada okutmakla değil, kyk'dan aldığı kredinin veya maaşının bir kısmını gelecek sezona kombine almak için kenarda biriktirmekle oluyor, biri bu reislere anlatmalı.
  • 2940
    alt grupları olan ultraslan-uni hakkında bir popülistlik vardır ki dillere destan duruma gelmiştir. ultraslan tü, kaka da ultraslan-uni çok mu muhteşem? yahu geçiniz artık şu söylemleri, ultraslan neyse, ultraslan-uni de odur. hepsi reis dedikleri adamların peşinden ayrılmayan, sözünden çıkamayan, ipsiz sapsız adamların ağzına bakan üniversite öğrencileri. tanımasak bilmesek, uni ultraslanın başındakilere hissettirmeden derin bir değişim yapma peşinde diyeceğiz ama maalesef yok öyle bir şey. tribünsüz yaşayamaz dediğimiz adamlar bile ayrıldı ultraslan'dan, bunlar ayrılmadı. kısacası dönem itibariyle "hala" ultraslan üyesi olan insanlardan tribüne hayır gelmez, boşuna umutlanmayın.
  • 2941
    kendilerini eleştirmek elbette herkesin hakkı, fakat eleştirirken tribün denen olgunun nasıl birşey olduğunu bilmek lazım önce. şimdi reislerinin peşine takılıp gidiyorlar denilmiş. tribün reisliği denen olgu sadece galatasaray veya türkiye'ye ait bir olgu değil genç jedilar. ingiltere'de de john mackin, colin blaney veya eskilerden örnek vermek gerekirse carlton leach, cass pennant gibi tribünleri yöneten güçlü tek adamlar var.

    tribünler hayalinizde ki konjonktürde olduğu gibi, demokratik bir şekilde maalesef idare edilemez. tribünler bir nevi savaş alanlarıdır ve savaş meydanında demokrasi olmaz. şimdi bu söylemi mi ters algılamayın sakın. savaş alanı derken, rakip taraftarla birbirlerini kırmaları durumundan bahsetmiyorum. rakip takıma uygulanan baskı amacı ile oluşan çabadan bahsediyorum. bunun adı tezahürat olur, pankart olur, meşale olur, koreografi olur farketmez. şimdi bu baskı ortamını adam akıllı sağlamak istiyorsanız, belirli bir iskelet yapısı kurmanız gerek stadın içinde. bu adamlarında birbirleri ile paslaşmaları, bu yapıyı yöneten kişi ile iyi geçinmeleri gayet doğal. bu sayede galatasaray taraftarı rakip takımın çekindiği bir gurup haline geliyor. özellikle de avrupa maçlarında.

    kısacası reiscilik anlayışı üzerinden eleştirmek çok yersiz. ama galatasaray tribünlerini ticari çıkar kapısı olarak kullanmaları olsun, takındıkları tavırlar olsun, tezahürat eksiklikleri olsun vs. bu durumlarda her eleştirinin yanındayım. kaldı ki yürüyedur olayından beri, içten içe yok olmasını dilemekteyim kendilerinin.

    edit: imla.
  • 2942
    şuanda malesef çok ama çok kötü yönetiliyolar.fakat azalarak bitsin ne demek abi.mesela benim fikrimce ülkede güzel yönetilmiyor fakat azalarak bitsin türkiye demiyorum. bu gruba azalarak bitsin demek okadar emek veren herkeze ayıp etmek demektir. başta alpaslan abiye ve onun gibi tribün emekçilerine ayıptır. sabah ayazında afedersiniz g.tleri donarak koreografi hazırlayan insanlara ve onlar gibi bütün tribün emekçilerine ayıp etmiş oluruz. illaki bu tip insanlar gidecek tribünden ve gerçek galatasaraylılar gelecek. bence eleştirirken birazcıkda olsa bunu düşünmenizi isterim.

    edit:gittiğim bazı maçlarda sebo reis denen kişiden bardak bardak su yemişliğim vardır.anlık sinirlen bende azalarak bitin ulan dedim ama anlık sinirdi yani :(
  • 2943
    her maça gittiğimde olay çıkartıp beni rahatsız eden grup. maç içinde birbirleriyle kavga ediyorlar, maç bitimi metrodaki güvenlik görevlisine saldırıyorlar. rakip takımdan bilmem kaç yaşındaki adama laf atıp bizi utandırıyorlar. bunlar bana göre kesinlikle tribünlerden uzaklaştırılmalı. ancak bu adamların yaptığı olumlu işleri yapacak bir grup ortaya çıkmalı önce. usta bakıyorum basket maçında bu adamlar, tekerlekli sandalye maçında bu adamlar var. kötü gittiğimiz sezonda bu adamlar tribündeler. millet "şu şu sebeplerden kombinem gişe fiyatına kiralık" diyip dururken bu adamlar tribündeler. en çok beni üzen şey ise 17 eylül galatasaray-real madrid maçında bu adamlardan nefret edenler tribünleri boşaltıp twitterda sağa sola küfür ederken*; bu adamlar 90. dakikada "başarılar gelir geçer asalatin bize yeter"diye bağırıyorlardı. bakın arkadaşlar her ne kadar ünal
    aysal'ı fatih terim nedeniyle, yanındaki adamlar nedeniyle ve tribünle ilişkisi nedeniyle eleştirsemde başkan hem bunların kabalıklarına katlanamayacak kadar kibar hem de bunlardan sonra ne olacağını sezecek kadar akıllı bir adam. eğer bir şekilde bunarın yaptığı olumlu şeyleri biz yaparız imajı veren bir oluşum olursa ben inanıyorum ünal aysal somut adımlar atacaktır.
  • 2945
    sanırım iyi bir tribün grubunun taşıması gereken nitelikleri şöyle bir sıralayıp ondan sonra haklarında konuşmak daha sağlıklı olacak. zira bu yapılmadığı zaman "ben şöyle, öteki böyle; nasıl bunlar cefakarmış?!" veya "şudur, budur; felaket kötüler!" dediklerinde eğreti duruyor. bu eğreti duruş, söz konusu eleştirilerin ultraslan'a yakışmamasından falan da değil. burada yapılan eleştirilerin yüzde doksanı çok yerinde eleştiriler, altına imzamı atarım. fakat; kafanızdan üç paragraflık olayı geçirip buraya sonuç paragrafını yansıttığınız için, sanki adaletsizlik yapıyormuşsunuz izlenimi oluşuyor bazı insanlarda. bunu gidermek; gidermeyi denemek; adına yazıyorum bu satırları.

    1 amatör branşların takibi:) evet, yiğidi öldür hakkını yeme. bu branşlara sürekli gidiyorlar, az veya çok, tam kadro veya daha kısıtlı bir katılımla hemen hemen her galatasaray spor kulübü müsabakasında olmaya çalışıyorlar. biz cefakarız, siz değilsiniz tandanslı bu lüzumsuz gerginliği de bu noktadan hareket ederek sürdürüyorlar. bunun yanında; gittikleri branşlarda niteliksiz bir destek, hatta zaman zaman köstek oldukları durumlar da söz konusu elbette ama yine de en güçlü oldukları husus burası.

    2 beste üretme:) tribünde koyun şu ibnelere, ölüm varmış, korku varmış ve fenerbahçelilerin sibel can melodili, el siki ile gerdeğe girmeli abuk bestesine yapılmış kontra dışında beste duyabiliyor muyuz diye sormak lazım ilk etapta. zira; ben pek duyamıyorum. kapına kırmızı bir gül bıraktım falan gibi kepazeliklerden bahsetmiyorum bile... nevizade geceleri ve yemin ettik gelecek güzel günler -ki bu beste çok kullanılmadı ilginç bir şekilde- istisna. genel olarak; üç büyük istanbul takımının tribünleri arasında bu alanda en kötü performans bizde. şimdi "e bizde diyorsun, kendini bu gruptan ayrı görerek de eleştiri döşüyorsun? nasıl olacak?" diyenler olabilir, onları sükunete davet ediyorum. bir saniye kardeşim, biraz müsade et.

    3 tribün hakimiyeti): tribün hakimiyeti genel olarak iki boyutu olan bir mevzu. ilki; tüm tribünleri yönlendirebilme kabiliyeti, bestelerin girişinin yapılması ve sürdürülebilirliği gibi konularla alakalı bir mesele. bir nevi orkestra şefliği... diğer boyutu ise; psiklojik ve otoriter hakimiyet. söz konusu grup; hâlâ büyük bir hakimiyet alanına sahip -yukarıdaki biz, bu duruma ithafen bizdir- fakat, yine de hem kabiliyetleri gitgide düşüyor hem de otoriteleri sorgulanıyor.

    4 reaktif tepki verme/beste girme:) haklarını yemek istemiyorum, birkaç istisnası var ama bu istisnalar öyle seyrek ki; kaidenin devamlılığını sağlamaktan öte bir işlevleri olmuyor maalesef. bu arkadaşların böyle bir durumdan haberleri dahi yokmuş gibi davranıyor olmaları gerçekten anlaşılır gibi değil. zaten; otoritelerinin sorgulanmasının bir sebebi de bu. yani; hayatın içindeki duruşlarını eğri, oluşumun içinde yer alanları niteliksiz ve kaba, siyaset karşısındaki tavırlarını korkakça bulanların yanı sıra; tribün yapmak anlamında da niteliksizleştiklerini hissediyor, düşünüyor büyük bir güruh. hatta bana göre bu noktada bunca noksanlık yaşamasalar, belki de diğer konulardaki eksiklikler bile teferruat olarak nitelendirilip üzerinde durulmayacak ufak şeyler gibi ifade edilecek, söylenenler küçük, yapıcı eleştiriler olarak konumlandırılacaktı. o tren kaçtı.

    5 düşünsel/siyasi dünya:) kabul edip etmemek tamamen kişisel bir mesele olsa da bu grubun galatasaray kültürüne aykırı heterojen ve biatçı bir yapısı var. bu yapı günümüz dünyasının bizi taşıdığı noktadan da fersah fersah uzakta bir yapı. insanlar bundan yirmi sene önceki gibi okumuyorlar dünyayı, dolayısıyla da; yirmi sene önceki gibi kabullenmiyorlar bu grubu. tabii bundan yirmi sene önce tribünde şimdikilerden çok daha adaletli adamların hüküm sürdüğünü de göz önünde bulundurmak, en azından bir satırla da olsa mevzu bahis etmek, o insanlara haksızlık etmemek adına oldukça önemli. bu grubun; özellikle genç ve eğitimli kalabalıklar üzerinde iki farklı etki alanları var. ya grubun cazibesiyle içlerine çekip kendilerine benzetiyorlar -evet, üniversiteliler arasında da düşünce yapıları bu adamlarınkine benzeyen insanlar maalesef var- ya da tamamen itiyorlar. zaman zaman tribünde olan en ufak bir şeyin bu başlık altında tartışılıp tüm olumsuzlukların bu gruba mal edilmesi de bu itilen kesimin kendini ifade etme, derdini anlatma isteğinden kaynaklanıyor. az önce lafını ettiğimiz mevzu bahis fikir yapısı; ikinci ve üçüncü maddede söz ettiğim noktalarda da zayıf kalmalarına sebep olan önemli bir etken ayrıca. biatın olduğu yerden yaratıcılık ve üretkenlik kaçar.

    en nihayetinde bu beş başlığın sadece biri elde. o da aksak fakat aksaklığı tespit edebilenler; ben de dahil olmak üzere; aksaklığın olduğu yerlere gitmemeyi tercih ettiği için bu konuda çok da yüksek sesli bir tepki dile getirmeye hak sahibi değil. diğer dört madde etrafında şekilleniyor ultraslan'a yöneltilen eleştiriler, ilk madde ile de karşı argüman üretiliyor. genel olarak olup biten bu. bu yukarıda saydığım kriterlere uyabilecek nitelikte kişilerce kurulmuş; tribünün iklimine uygun tatlı sert, gerekli otoriteyi tesis edebilen bir grup kurulmadıkça, kendileri galatasaray tribünlerinde güçlü olmaya devam edeceklerdir.

    not: ben bu yazıyı dün gece üç buçuk civarında yazmaya başladım, aniden elektrikler kesilince yatıp uyudum. kahvaltıydı falan; anca bu saate kaldı işimiz. kusura bakmayın.
  • 2949
    hiç içlerinde bulunmamama rağmen her zaman bana sıcak gelen, aşığı olduğum armanın her daim peşinden giden , yağmur çamur demeden yorulmadan usanmadan sevdasının peşinden koşan taraftar grubumuz. en kötü yanları ise bitmek bilmeyen fenere küfür etme sevdalarıdır. her maçta her platformda fenere küfür ederek galatasaray gibi fenerbahçenin her alanda önünde olan bir kulübü onların seviyeleri düşürmektedirler.şöyle ki tvden izleyipte kendilerine küfür edildiğini duyan bir çok fenerli emin olun mutlu olmakta bak burada bile bizimle uğraşıyorsa biz büyüğüz kılız yünüz tüyüz demektedirler. galatasaray taraftarının tek rakibinin kendisi olması gerekir.
  • 2950
    reisleri arasında galatasaray lisesi veya galatasaray üniversitesinde eğitim almış insan olmayan oluşum. bakın eğitim diyorum. bir mucize olmuştur biri ucundan bir dönem gitmiştir ancak eğitim farklı, öğretim farklıdır. galatasaray kültürünü, duruşunu ve asaletini özümsemiş olsaydı o reisler reis olmazlardı. aralarındaki üniversiteli arkadaşlara yazık oluyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın