• 1175
    maalesef ülkemiz cayır cayır yanıyor ve yetkililer hiçbir şey yapmıyor halk kendi yangınını tamamiyle kendi emeği ile söndürmeye çalışıyor. afeti öngörmek mümkün olmayabilir lakin önlem almak çok basittir. bu basit önlemlerden bile rant elde etmeye çalışanların yüzünden bugün bu durumdayız. inşallah ülkemizin hem ormanda çıkan hem beyninde çıkan yangınları tez zamanda söndürürüz.
  • 1382
    kan değişimine ihtiyaç duyan güzel ülke. hatta tarihi boyunca hiç bu kadar ihtiyacı olmamış olabilir. ancak ne yazık ki yaşlarını toplayınca 200'ü geç 3 kişinin egoları ve akıllanmazlıkları beni korkutuyor. özellikle ali koç misali kazandığı savaş olmayan adı ve soyadı aynı harfle başlayan dede bu sefer olur sanıp kendini aday gösterirse bir çuval inciri berbat eder.
  • 1792
    hem finansal olarak hem de hukuken, küresel anlamda güvenini epey yitirmiş bir ülke derken artık futbol anlamında da böyle bir itibarı yakalamak üzere olan canım ülkem. düşünsenize, gidiyorsunuz ispanya süper kupası finalini izlemek istiyorsunuz, el classico diyorsunuz, küresel bir derbi, her ne kadar eski tadını vermese o kalitede olmasa da kupa maçı diyip açıyorsunuz televizyonu, takımlar ısınıyor vs. maç başlama saati geliyor sahada konser var maç yok. hay böyle işe bir zevkimiz vardı gitti diyorsunuz hop aylar geçiyor maç için yeniden kanalı açıyorsunuz ki ne göresiniz? izlemek istediğiniz o yıldızlar bir takımda yok yerine 18 yaşında çocuklar. hop 50. saniye bir gol oluyor ve o da ne? diğer takım sahadan çekiliyor. lan böyle işi diyorsunuz kalkıp bir lavaboya gidip geliyorsunuz o da ne? bir taraf yelek giymiş, aralarında maç yapıyorlar...

    öyle bir belirsizlik ülkesi olmuştur ki, planlanan en üst seviye profesyonel futbol müsabakasının bile yapılacağına şüphe duyuluyor. en 'o da olmaz' denilen şeyler oluyor, en 'olması gereken bu' denilen şeyler olmuyor.

    (bkz: 7 nisan 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 31
    her hikayede gencecik evlatlarını toprağa veren, ve her hikayeyi "vatan sağolsun" diye bitirerek kapatan basiretsizlerin yönettiği, kahpeliğin kol gezdiği ülkemdir.

    yıllardır bizi koyun sayar gibi şehit saymak zorunda bırakan beş para etmeyen insanların el üstünde tutulduğu ülkemdir.

    elin şeref yoksunu teröristini hapisten çıkartıp, milletvekili yapan, maaşını benim verdiğim vergiden ödeyen ülkemdir.

    dandirik gazetecilerin dahi elini kolunu sallaya sallaya gidip röportaj yaptığı karayılan denen iti yıllardır bulamayan orduya, polise, istihbarat teşkilatına sahip ülkemdir.

    operasyon yapabilmek için amerika'nın gözünün içine bakan ülkemdir.

    başka ülkelere yaranmak için yok nato, yok birleşmiş milletler diye sağa sola asker gönderen, 3 kuruş daha fazla kredi alabilmek için yıllardır kendi evlatlarını ecnebilerin masasında pazarlık konusu edenlerin yönettiği ülkemdir.

    terör propagandası yapılan doğu'daki mitinglerde sesini çıkarmayan, sessizce izlemekle yetinen ancak burada şehit analarını tokatlayıp, coplayabilecek kadar iğrençleşen polis teşkilatına sahip ülkemdir.

    ve maalesef her geçen gün üzerinde yaşayan insanların, bu ülkenin kurucusunun ideallerinden, hedeflerinden, düşüncelerinden saptığı ülkemdir. bu yüzden herşeyin müstahak olduğu ülkemdir.
  • 863
    zaten virüsten önce ekonomik anlamda dibe battığımız ve ek olarak devletimizin kasasında şu an para bulunmadığı için sokağa çıkma yasağı ilan edemeyen güzel ülkem.

    bu yüzden kendi ohal'inizi ilan edin, bunun için devlet karar almak zorunda değil diyorlar.

    bizim abd, ingiltere, kanada, almanya gibi güçlü ekonomimiz yok. insanların bakmaları gereken aileleri, ödemesi gereken faturaları vs. var. elbette bunun sorumlusu vatandaş değil.

    diyeceksiniz ki ülkede zaten hayat durdu. evet bu doğru, küçük esnaf tamamen yokları oynuyor ama fabrikalar açık ve hâlen üretim durumundalar. tamamen ölü hayata geçmiş bir ülke istenmiyor.

    eğer vaka/ölüm sayıları hızlı bir artışa geçerse mecburen sokağa çıkma yasağı kararını alacaklar. bence 7-10 gün önce bu karar alınmalıydı ama şartlar müsade etmiyor.
  • 1645
    bir orta doğu ülkesi. hepimiz vizyoner bir insanın kurduğu cumhuriyette doğduk, onun kurduğu okullarda okuyup vizyonunu anlamaya çalıştık. ama kökenlerimiz orta doğu olduğu için beyinlerimiz yetmedi onu ve yaptıklarını anlamaya. kanımız o ilkelliği çekiyor istesek de istemesek de. işin kötüsü ülkede bu durumdan rahatsız olan insan sayısı azımsanmayacak derecede fazla olmasına rağmen bu orta doğu bataklığı bizi de çekiyor içine. yazık.
    ilk fırsatta ben de gideceğim bu ülkeden ve euromu dolarımı bozdururken seveceğim bu cennet vatanı.
  • 1646
    90ların kötü olduğundan bahsedilirken, 90lara rahmet okutacak seviyeye doğru hızla yol alan ülke. ben eğitim kalitesinin nispeten iyi olduğu 90larda anadolu lisesi okuyan tayfadanım. babam devlet memuruyken, cumhuriyetin herkese eşit eğitim imkanı sayesinde okudum. eğitim kalitesi iyiydi. üniversite eğitiminin bir kısmını yurtdışında tamamlayabildim. şimdi bunları yapabilmek maddi açıdan imkansız hale geldi. eğitim kalitesizleşti. şu an okuyan genç arkadaşlarıma bu açıdan üzülüyorum. bu ekonomik şartlarda bazı şeylere ulaşmaları için çok çok daha fazla çaba sarfetmeleri gerekecek. bu kadar olumsuzluğa rağmen umarım her şey iyi olur.
  • 1799
    cumhurbaşkanının bile haldur huldur izinsiz kimsenin evine giremediği ama ali koç'un ne hikmetse evimize polisimizi peşine takıp, polisimizi kullanıp haldır huldur girdiği ülkedir.

    nezaketen de olsa izin istenir.
    ali sami yen stadyumu bizim evimizdir. mesire alanı değil! cumhurbaşkanı bile böyle stadımıza giremez. en azından önceden haber verilir.

    bu ali koç'u cumhurbaşkanından da güçlü kılan nedir? salgın zamanı belediyeler kendi başlarına yardım toplayınca "devlet içinde devlet olmaz" diyen cumhurbaşkanı ortalıkta cumhurbaşkanından daha dokunulmaz ve kafasına göre takılan ali koç'a neden ses çıkarmıyor.

    o ali koç evimize baskın yapmış yetmemiş görevliyi dayak yersin diye tehdit bile ediyor.

    ülkemiz, yıllarca esprisini yaptığımız muz cumhuriyeti'ne döndü gerçekten.
  • 1197
    insanların çoğunun her şeyin en iyisini bildiğini sandığı, başka insanların ne konuşup ne konuşmayacağına karar vermek istediği, özellikle siyaset ve futbol alanında inanılmaz egosu bulunan, çoğu hayati konunun tamamen algılarla yönetildiği bir yer haline gelen ülke.

    bu çoğunluğun tam tersi olup düzelmesini çok isterim ama pek umudum olduğunu söyleyemem.
  • 921
    covid-19 nedeniyle hala her gün 30-40 bin kişi arasında virüs kapma şüphesiyle testler uygulanan ve bu şüphelilerin 1000 civarının ise virüs testi pozitif çıkan ülkedir. vakalar hafiflemiş gibi görülse de her şey her an tersine dönebilir. dikkatli olmakta fayda var; ancak ülkede ekonomik olarak dayanılamayacağı düşünülerek, 1 haziran'dan itibaren birçok kısıtlama kaldırılacak.

    birçok kısıtlama yarından itibaren kaldırılmış olacak.

    bunlardan biri ise bence futbolla yakından çok ilgili: kafelerin ve kıraathanelerin açılması.

    12 haziran'da maçlar seyircisiz başlayacak. ligler ertelenmeden önceki 1 seyircisiz oynanan hafta için de benzer endişelerimiz vardı. bu endişeler yeniden yeşerecek maalesef. maçlar için tribünlere gidilemeyecek. evde yayıncı kuruluşla üyeliği olmayan milyonlar ne yapacak? hepsi kafelere yüklenecek yine. kimse bana gelip de demesin kurallar olur ona göre oturulur diye. dolmuşlar/minibüsler için de böyle bir kısıtlama var ama yoğun trafiğin olduğu yollar haricindeki dolmuşlara hala tıkabasa yolcular alınmakta. ana cadde üzerinde, yani göz önünde olan yerlerde düzenli oturulur kurallara uyulur ama ara sokaklarda gözden kaçan yerler tıkabasa dolar taşar kafe/kıraathanelerde de.

    böyle kararlar alan ülke yönetimi bu maç izlemeler için olacak toplanmaları da düşünmeli. bir kısmını yakalarlar evet ama çoğu yerde maçlar toplu şekilde izlenecek. o kapalı alanlarda bağırış çığırışlarla ortam ağızdan çıkan sıvılarla kaplanacak.

    yayıncı kuruluş haftada en az 3 maçı(cuma-cumartesi ve pazar günlerindeki 1'er maç) şifresiz(ve türksat üzerinden herkese açık) yayınlamadığı sürece bu durum büyük bir tehlike doğuracak ülkemiz için.

    ligin başlamasına 2 hafta kaldı. bunun çaresine şimdiden bakılmalı.
  • 17
    çok garip ülkeyiz vesselam.

    2009-2010 sezonu baslayalı daha 3 hafta oldu. kliselesmis laflar yine ortaya çıktı. galatasaray forumlarını okuyorum, herkes fenerbahçe maçlarının hakemlerine küfrediyor. fenerbahçe forumlarını okuyorum, herkes galatasaray maçlarının hakemlerine küfrediyor. kimse de kendi maçının hakemini konusmuyor. kimse rakibinin hakkını vermiyor. hemen benim takımım daha iyi, senin attığın güzel değil benimki daha güzel tartısmaları içinde. antu.com'a bakıyorum fenerbahçe baslıklarından daha çok galatasaray baslığı var. bazen de galatasaray sözlük'te de görüyorum aynı seyleri. herkes baskasının takımına laf atmaktan, ona çemkirmekten zevk alıyor. kimse de oynanan futboldan, atılan gollerden bahsetmiyor.

    birileri çıkıp takım sahada mükemmel top oynarken iki hafta sonraki maçtaki rakibine küfreder, birileri bilmem kaç sezon sonra birinci lige çıkmısken, sahalarını kapattırmaktan zevk duyar. birileri her transfer olan galatasaray futbolcusuna hemen bir yakıstırma isim, hemen kendi takımlarından karsılastıracak bir oyuncu bulur. kimse rakibini takdir etmez. hemen su hafta gelsin de ağız burun dalalım triplerine girer.

    sonra aklıma avrupa ülkeleri geliyor, sahada futbolun oynandığı, tribünlerin sadece futbol izlediği, sahada kasapların, tribünde aptalların olmadığı. sahaya tas atılmadığı, hakemlerin maçın skorunu etkilemediği seyler. ülkemizde ortalama 2 haftada bir futbol dısında her sey yasanırken, baska ülkelerde nedense sezonda birkaç kez yasandığı.

    neden sadece zevk almak, taraftarlığın güzelliğini yasamak için izlemeyez ki su oyunu. adı üstünde oyun ya. amaç futbolun güzelliğini yasamak değil mi? müthis golllerin, atılmıs enfes bir çalımın güzelliğini yasamak dururken neden sahaya tas atıyoruz, neden rakibe küfrediyoruz.

    biz ne zaman adam olacağız çok merak ediyorum..
App Store'dan indirin Google Play'den alın