• 176
    galatasaray ile fenerbahce arasindaki farklari bildiklerinden yorumlari da bu dogrultuda oluyor. yoksa fenerbahce gectigimiz senelerde kafayi yemis insanlardan olusan bir taraftara sahip olmasa zaten acik acik hakedene hakettigi ovguyu yapip, garip gurup kiyaslara girmek zorunda kalmazlardi. old traffordda unitedi yenmis, bayern maci sonrasi tum dunyanin takdirini toplamis takim ile konferans ligi denen uydurma bir organizasyonda maclar yapan, 37 yasindaki santraforunu dunyanin en iyisi sanan, elindeki kagida bakarak basin toplantisi yapan bir teknik direktore(?) sahip olan takimi bir tutmak, kiyaslamak kafasi calisan kimsenin yapacagi bir sey degil. kafasi calisan fenerliler de bunu yapmiyor zaten.

    socrates tartismasiz ulkenin en iyi spor kanali, burada yorum yapan arkadaslardan da bir cogu adil mantikli insanlar. burada atladiklari bir konu var. birilerini memnun etme ihtiyaci duymaya basladigin an, yanlis yoldasin demektir, geri kalan herkes gibi olursun. 30 yasindaki icardi ile 37 yasindaki dzekoyu dunyada kimse kiyaslamaz. aboubakar’i konusmuyorum bile cunku onu zaten dunyanin buyuk cogunlugu tanimiyor dogal olarak. gercekleri kim uzulup bozulucaksa soylemeniz sizden beklenen, yoksa dedigim gibi herkes gibi olursunuz. son donemde futbol konusan yorumcularinda herkesi memnun etme kaygisi goruluyor, bu cok uzucu, lutfen donun bundan. sizi izleyen fener taraftari da tahminimce serdar ali izlemek istemedigi icin sizi izliyor. yani gercekleri kaygisiz bir sekilde konusursaniz kimseyi kaybetmezsiniz.
  • 182
    mehmet demirkol denen fanatiğe bünyelerinde yer verdikleri sürece boykot edilmeleri gereken oluşum.

    futbola fanatizmden uzak bir yaklaşım getireceğiz diye çıkılan yolda spor basının en fanatik adamlarından birini konuşturmak nasıl bir çelişkidir? o zaman çıkarsınlar karşısına bülent uslu'yla evren nuri turhan'ı, herkes kendi fanatik cephesinden yorumlasın hakem kararlarını.

    sırf fazla izleniyor diye bu adam konuşturuluyorsa bundan sonra hiç öyle futbolumuzun seviyesinden falan bahsetmesinler.
  • 183
    bünyelerinde holigan fenerbahçelileri barındıran, içerisinde galatasaraylı olup olmadığını bilmediğim, olsa dahi büyük ihtimal objektif takılan kişiler olduğunu düşündüğüm topluluk. herkes bize gelince futbol romantiği, suyun karşı yakasına gelince uslanmaz bir holigan. basında işler böyle yürüyor ve biz taraftar olarak bunu kanıksadık. her türlü iftira atılınca da sadece savunma durumunda kalıyoruz.
  • 186
    maalesef ülkemizdeki birçok güzel şey gibi kalitesi günden güne düşmüştür. bir kez daha kalite, popülizm ve reyting kaygısına yenik düştü.

    bir zamanlar benzer bilgi seviyesine ve yakın kafa yapılarına sahip, öncesinde aynı platformlarda çalışmış dolayısıyla gerçekten samimi insanların bulunduğu, televizyondaki saçma sapan tiplerden bir kaçış noktası olan yeterince eğlenceli yeterince bilgilendirici bir platformdu. londra merkez de kıvamındaydı, şampiyonlar lokali de kıvamındaydı, 2018 dünya kupası yayınları da kıvamındaydı.

    sonra kanal tabii bilinmeye ve yayılmaya başladı. kanala saçma sapan tipler girmeye başladı. sırf “kadın da olsun” mantığıyla güzel olduğu düşünülerek* bulunduğu içeriğe hiçbir değer katmayan tipler girmeye başladı. emre özcan, gökhan abdik, orkun çolakoğlu gibi harika bir üçlünün yaptığı “şampiyonlar lokali” o kadından sonra izlenmeyecek hale gelmişti.

    mehmet demirkol isimli futboldan hiç anlamayan, içindeki fener amigosunu bir türlü susturamayan ve “popülist söylem nedir?” konusunda kitap yazmış şahıs kanala girdi. işte tam bu noktada kanal kaliteyi değil reyting ve popülizmi tercih ettiğini ilan etmiş oldu. mehmet demirkol’a bir ara emre özcan ile yayın yaptırdılar fakat baktılar bu herif futboldan hiç anlamıyor, emre özcan ile tamamen ayrı noktadalar onu kestiler. ister istemez mehmet demirkol programı kanalın lokomotifi oldu çünkü süper lig’i ona bıraktılar büyük çoğunlukla.

    bunun yanında acun ünlüleri falan derken gelinen noktada socrates dergi’de en olmaması gereken adamlardan tümer metin de bu sene ekibe dahil olmuş. ilk başta sevilen socrates’e hiç yakışmasa da kanalın son durumuna çok uygun bir isim. “nasıl en basit şeyleri bile en uzun uzun, kasılarak anlatırım?” konusu da onun uzmanlık alanı. konuşurken söylediği şeyi hala tırnak içine alan bir kafa sonuçta. 2023’teyiz be abi.

    sadece isimler özelinde de değil maalesef. kanalın geneline bir laubalilik sirayet etti. programlarda konuşulması gereken şeylerden çok gırgır makara, “o gece neydi, ispanya tatili” efsaneydi temalı sohbetler. zaten belli isimler her programa çıkıp her programda mecbur aynı şeyleri söylüyor. londra merkez bile dozunu çok kaçırdı. “zaten eğlence programı” diye bir şey yok. tabii ki öyle, epl analizi beklemiyor kimse. kaldı ki ben ozan can’ı da severdim, can önduygu’yu da seviyorum ancak tamamen kopmuş durumdalar. önceden biraz futbolun kıyısında köşesinde dururlardı, şimdi sağa sola selam yollayarak ve gündem yorumlayarak geçer olmuş program.

    socrates daha fazla izleniyor, takip ediliyor ve para kazanıyor ancak eminim ki yola çıktıklarında hedefledikleri şey bu değildi. en azından bu şekilde değildi. geleneksel moruklardan kaçış noktası olmak için yola çıkan “düşünen spor dergisi” socrates, savaştığı şeye dönüşümünü tamamlamaya çok yakın. kendilerine tavsiyem bülent uslu, ahmet ercanlar, nevzat dindar gibi isimler. onlar da transfer haberi falan verir, izlenme getirir.

    hiçbir zaman çizgisini bozduğunu görmediğim ilhan özgen, orkun çolakoğlu gibi isimlere selam olsun. haftalık fantezi’den devam biz. en azından o hala eğlenceli.
  • 187
    basketbol ve voleybol ile alakalı programları hala izlenebilecek kaliteye sahip oluşum. inan özdemir, kaan kural, emre özcan, orkun çolakoğlu, uğur ozan sulak ve de elbette erman yaşar sayesinde hala çekilebilir kılınan bir platform. ama içlerine sonradan dahil olan tümer metin ve memet demirkol'dan sebep irrite edici bir grup olmaya başladılar. ben kuruluş zamanındaki güzel günlerin hatırına azalarak bitmelerini değil, kalitesiz kişileri göndererek sayıca azalarak yeniden çoğalmalarını dört gözle bekliyorum.
  • 190
    şahane içeriği socrates originals'ın yeni bölümünü youtube kanalından yayınlayan oluşum.

    https://www.youtube.com/watch?v=wXBy6H1rXCI

    geçmişte kağıttan okuduğum bu muazzam derlemelerin görsel illüstrasyonlu hallerini izlemek gerçekten sıfırdan konudan haberdar oluyormuş hissi uyandırıyor, işin kurgu kısmında yine harika bir iş ortaya konmuş. derginin yazılı basımını devam ettirdiği süreçte 'originals' etiketiyle belgeselleştirilebilecek onlarca yazı ve makale okura sunulmuştu. bunların çoğunu acilen, şimdiye kadar olduğu gibi araya çok da fazla zaman aralıkları koymadan bu seriye dahil etmek gerekir çünkü socrates originals'ı tüketmekten usandım, hep yenisi gelse de tekrar izlesem diyorum.
  • 191
    ne oldukları sapır sapır dökülen bir grup kolej bebesinin toplanıp goy goy yaptığı dergi. aralarından emre özcan'ı ayırıyorum çünkü adam en azından futbola kafa yoruyor. bunlar ise bildiğin ağdalı, siteril ortamda yapılmış beyaz futbol muhabbeti yapıyor. birader bir sene program yaptığın adamı düğününe davet etmemek nedir? bir de üzerine dalga geçiyorsunuz ve bunu bir yayın organında yapıyorsunuz. ananız babanız terbiyede mi öğretmedi?

    https://twitter.com/.../1728342452631695823
  • 192
    https://twitter.com/.../1728342452631695823

    pek çok bileşeni ile sapır sapır dökülen oluşum. türk sporuna yeni bir nefes diye girdikleri yolda mehmet demirkol, tümer metin gibilerini toplayarak leş gibi kokan bir nefese döndüler. ayrıca erman yaşar'ından emre özcan'ına, onur erdem'inden uğur ozan sulak'ına kadar pek çok yorumcusunun egoları da çok büyüdü, komik olmaktan çıktı.

    zaten güzel bir şeyin bozulmadan uzun süre aynı kalması eşyanın tabiatına aykırıydı. ama insan yine de üzülmeden edemiyor.
  • 195
    içinde güzel yorumcuların ( emre özcan ve can onduygu ) barındığı bir kanal olmasına rağmen özellikle mehmet demirkol hamlesi ile beyaz futbola dönüşen bir yapı olmuştur.

    daha önce hande sümertaş olayında aldıkları tavır da galatasaray taraftarı tarafından unutulmamalıdır.

    canları o kadar sıkılmaya başladı ki üç kişi toplanıp goy goy yaparak futbol konuşuyoruz diye insanları kandırmaya başlamışlardır. kendi aralarında belki geyiğin seviyesi çok yüksektir ve alınmıyorlardır ama herkesin izlediği ve izleyenlerinde bir tık üst seviye olduğunu düşündüğüm bir kanal için son yapılan çığlıkler hiç yakışmadı.
  • 196
    benim için artık miadını doldurmuştur.

    çok heyecan verici bir serüvendi. kimseler yokken youtube’dalardı. toksik spor ortamından kaçıp nefes alıyordum adeta.

    sonra yavaş yavaş demirkol, kutluay gibi isimler girmeye başladı. onlar girince can öz’ün at gözlüklü fenerliliği de az az görülmeye başlandı. neyse dedim olsun. sonuçta bu duruma karşı bağışıklığımız var. tümer metin’i bir kez dahi izlemedim bile.

    ancak erman yaşar, onur erdem, uğur ozan sulak hatta emre özcan gibi ilk günden beri var olan kişiler artık tahammül edilemez haldeler. kendileri değiller. ilgi budalalığı, çiğlik görüyorum kendilerini izlerken.onları özel yapan entelektüel kimliklerini büyük oranda rafa kaldırmış görünüyorlar.

    inan özdemir, kaan kural, atahan altınordu, can önduygu, caner eler gibi isimler umarım farklı kanal kurup yollarına devam ederler.
  • 197
    (bkz: #3783268)

    dergi olarak ilk çıktığında sevgi ve ilgi ile takip ettiğim bir dergiydi. öyle ki her sayıyı alıp koleksiyon yapacak kadar beğeniyordum.

    yaşım itibari ile bendeki goal ve four four two dergilerinin boşluğunu doldurmuştu.

    sonradan online kanal açtılar. sinyor ne diyor programında uzun süre bizim haginin topuğu olduğundan şüphelendiğim ilhan özgen, nba için inan özdemir ve -saygılar- kaan kural, güzel sunuculuğu ile orkun çolakoğlu, az görünen ama samimi genç kadro can önduygu, arhan ata pilavoğlu, buğra balaban ve tabi ki esas oğlan tardini.co aka parmamaniac emre özcan ve bizim çocuk atahan altınordu.

    takibe devam ettim ama süre geçtikçe program akışlarında/çeşitlerinde değişmeler, başrole çıkmaya/çıkartılmaya çalışan ilginç kişiler/kişilikler * sonra ufak şirin cafeden büyük franchise olmanın etkisi ile kalite ve objektiflik gözetmeksizin yapılan transferler, * can öz’ün önce hande sümertaş lincini başlatan programlarını savunması, üzerine fenerlilerin içine su serpen mesut özil de konuşuyoruz ya :( açıklaması derken zaten soğumuş olduğum ve takibimi minimumun son raddesine getirdiğim kanallarını en son yukarıda entryde olan “çiğ” olay sayesinde tamamen takibi bırakacağım.

    dakikalar saatler içinde milyonlarca izlenmeye ulaşılabilen şu dijital ortamda bir insanı sorsan goygoy adı altında soktukları duruma bak! gevşek bir de geniş geniş bana merhaba bile demiyor diyor üstten üstten konuşuyor çocuk efendi de ağzınız ile burnunuzun yerini değiştirmiyor!

    neyse emre özcankendi youtube kanalını açar inşallah *
  • 198
    dergisi çok güzel olan ama youtube’a geçtiğinden beri tarafını belli eden eski dergi.

    dergileri evimde koleksiyon halindedir, o derece güzeldi.

    tarafını belli etmesini geçtim, kendine mahlası ile seslenilmesini isteyen garip garip adamlar ile dolu.

    bazı programları katlanılacak türden değil. kim izliyor anlam da veremiyorum, yine de bazı kaliteli isimleri bünyesinde barındırıyor.
  • 199
    socrates app'i gayet başarılıdır. gün aşırı spor ile ilgili kaliteli seyahat yazıları, röportajlar, hayat hikayeleri, güncel değerlendirmeler bulunur. yaklaşık birkaç aydır düzenli bir şekilde okuyorum ve bana gerçekten bir şeyler kattığını düşünüyorum.

    youtube kanalları ise biraz daha eğlenceli içeriklere kaymış durumda. bu olmasa dahi süreklilik sağlanması adına her an video atıldığından konular, konuşulanlar hep birbirini tekrar eder duruma gelmiş vaziyette. bu da çağımızın en büyük problemi zaten. socrates youtube kanalına has bir özellik değil sadece.

    kendileri ilk etapta spor medyasina derinlik kazandıran bir oluşumdu. son zamanlarda insanların spor adına bilgiye erişimi çok ama çok arttığı için eskiden derin olarak addedilen konular bile artık sığ kalmaya başladı. açıkçası her şey dibini sıyırma noktasına gelmiş durumda. bu da zaten socrates kanalına has bir negatif durum değil.

    televizyon izleyen kitlenin artık youtube'a kayması sonucu artık youtube daha çok eğlence talep eden bir noktaya evrildi. insanların ucuz bir şekilde eğlenceye ulaşabileceği nokta youtube oldu. o sebeple socrates'in yayıncılık anlayışı da mecburen bu çizgiye geldi. bence socrates'in youtube içeriklerinin katy perry kliplerine dönmesi yukarıda saydığım birçok çevresel faktörün etkisi iledir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın