resim
Sabri Sarıoğlu
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:40
Uyruk:Türkiye
  • 9074
    4 aralık 2016 kasımpaşaspor galatasaray maçında berbat oynamıştır. linnes'in ilk yarı bitmeden bir ton azarla kenara alındığı maçtaki performansından bile kötü oynamıştır. defalarca pozisyon kaybetmesi, defalarca yanlış yerde durması ve tembelliği dışında, ilk yarıda yaptırdığı penaltı hakem tarafından verilmedi. yediğimiz golde de topa sol değil de sağ ayağıyla müdahale etmeye çalışması skandaldı...

    haftalardır bu performansa rağmen linnes'in oynatılmaması riekerink'in çok büyük bir hatasıdır. zaten hatalarına rağmen ısrar edilecekse bile linnes'te edilmeli sabri'de değil. sabri birkaç sene öncesi gibi artık maçlara enerji de katmıyor. emekli modunda takılıyor...
  • 10269
    galatasaray formasını yere atmadığından, bu nasıl forma diye hakaretler sergilemediğinden jübile yapmasına gerek olmayan eski takım kaptanımız. en büyük hatası menajer seçimidir. selçuk gibi yatarak yıllarca sinsice kulübeden para kazanabilirken forma savaşı verip, oynadığı maçlarda taraftardan tepki görüp gönderilmiştir. ne gereği vardı sabri?. bak linnes'e oynamadan kral ilan edildi. iki maç oynasın yetersiz olduğu anlaşılınca, sabri'den kötü gönderin bunu diyecek taraftar. çünkü bizde ya ilk 11 oyuncusu vardır yada tamamen yatan oyuncu vardır. rotasyon oyuncusu diye birşey yok ne yazık ki bizim camiamızda.

    (bkz: bilal kısa)
    (bkz: yasin öztekin)
    (bkz: sinan gümüş)
  • 10420
    kendiyle barışık, bir o kadar alçakgönüllü olması sebebiyle futboldaki entrikaları dibine kadar yaşamıştır. burak, selçuk takıma gelip buraları biz parselledik modunda takılıp istediğini elde etmiş görüldüğü üzere. aynı ikili arda ya da başka ağır bir ismi böyle yemeye kesinlikle cüret edemezdi. neyse en azından geçen röportajında yuttuğu şeylerin birkaçının ne olduğunu öğrenmiş olduk. emek ege de nokta atışı yapıp ağzından aldı lafı, tebrikler. ne pazubandını çıkarmış, ne de formasını antrenöre vermiştir sabri sarıoğlu. tarihimizde ismi daima yer bulacaktır. ben senden razıyım sabri sarıoğlu.
  • 10544
    her zaman cokca tepki gormesine ragmen taraftarla bir gun olsun negatif diyalogunu hatirlamadigim eski futbolcumuz.

    tepkilerde kendi hatalari da bunda pay sahibi olmadi mi oldu tabii ki, ama bugunden geriye baktigimizda cok sabirli ve olgun bir insan oldugunu fark edebiliyoruz herhalde. iyisiyle kotusuyle iyi ki vardi, her zaman basarilar ve mutluluklar onun olsun.

    not olarak sunu da dusmek lazim, yerine kendisini kesebilecegi adamlar alinsaydi performans olarak da daha az kotu hatirlanirdi. ki genel olarak galatasaray kariyeri performans olarak da tatmin edicidir. hangi altyapi oyuncumuz cikip yillarca takimin degismez bir parcasi olabiliyor ki?
  • 10382
    https://twitter.com/.../1421179469545549825

    videoda bahsettiği sportif direktörü * hiç başarılı bulmasam da kendisiyle ilgili kararından dolayı tebrik ediyorum.

    böyle yerleşmiş, kök salmış yanlışları düzeltmek kolay değildir. sabri'nin takımımızda bulunması tam olarak böyle bir yanlıştı.

    galatasaray'a yıllarca hizmet ettiysen -bence baya vasat bir şekilde- galatasaray da sana karşılığını hayli hayli fazlasıyla verdi sabri. hatta o kadar fazlasıyla verdi ki bence galatasaray olmasaydı birebir zıt standartlarda bir yaşantın olabilirdi. burda vefayı göstermesi gereken bu camia değil sensin, genç takımdan birkaç oyuncunun masraflarını falan karşılayabilirsin belki.
  • 7320
    beyhude bir teoremin peşine düşüyorum, haydi hayırlısı,

    100 yıllık futbolda en büyük futbol teorisyenlerinin bile açıklayamayacağı dosyayı açıyorum.

    sabri sarıoğlu nasıl olur da, bir ülkenin en büyük futbol takımının vazgeçilemez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez sağ beki olabilir?

    eskittiği, kovduğu, futbol kariyerini bitirdiği sağ beklerin, aklımızda kalanlarını yazalım.

    sebastian perez'den başlayalım, muhammed sarr, emrah umut, suat usta, cesar pratez, cihan haspolatlı, uğur uçar, ali turan, serkan kurtuluş'ta mola verelim. koskoca eboue'yi florya'ya sokmadığını, salih dursun'a, veysel sarı'ya, tarık'a kulübü soydurduğunu söyleyelim.yasin öztekin'i az daha iptal ediyordu diyelim ve başlayalım.

    bu yazıyı yazdığımızda da 6 maç kalmış, 6 sını da kazanırsak şampiyon oluyoruz, ne yazık ki alternatifsiz sağ bek olarak bu son 6 ölüm kalım maçını oynayacak. göreceğimiz korku filmine taraftarı alıştırarak bir kere daha elimizden geleni karınca kararınca yapmaya kalkalım.

    her sezon sağ bek aramışız, şu saydığımız adamlara kaptırılan paraları kendisinin aldığı parayla toplasak, küçük bir güney amerika takımına yatırsak, kıta şampiyonu olurduk. ve o kıta şampyonu takımın dünya'nın dört bir yanına dağılmasıyla da binlerce sabri'yi ben de futbol oynarım umuduyla futbol sahalarına sokardık.

    işte tam da bu noktadan tezlerimizi ortaya koymaya çalışıyoruz. futbolun kendi felsefesiyle açıklanamaz bir durum söz konusu. sabri, futbolu bıraktıktan sonra, halı saha maçına bile çağırılmayacak, mevcut karizmasıyla, bilgisi, kariyeriyle hoca olamayacak, futbol taraftarıyla ilişkisi, 3 e kadar sayıp, ellerini sahanın ortasında havaya kaldırıp, taraftarı coşturmakla sınırlı bilgisiyle, zift medyasında galatasaray maymunu yapılmayacak.

    peki neyin bedelidir, neyin karşılığıdır, milyonlarca galatasaraylıya senelerdir çektirilen bu cehennem azabı?

    lucescu, hagi, feldkamp, skibbe, reykart, mancini, prandelli, çalıştığı yabancı hocalar, çalıştığı yabancı futbolcuları yazıp kafa şişirmeyeceğim. rumence'den, isanyolca'dan, almanca'dan, flemenk'çeden, italyanca'dan, japonca'dan,,, her dilden sporcuyla muhatap olup, türkçeyi bile konuşamamak, nasıl bir galatasaray kaptanlığıdır? cevabı bulmaya çalışacağız.

    önce her maç tutulduğumuz, küfretmekten çene felci geçirdiğimiz, sabri atraksiyonuna değineceğiz.

    sabri'nin uzun taç atışı;

    top defalarca sağ taraftan taca çıkıyor, 100 metrelik hat boyunca nereden çıkarsa çıksın, sabri topu ellemezse sanki hükmen mağlup sayılacağımız başkaları için küçük, en azından benim için büyük olan eylemini deşeceğiz. özellikle rakip kaleye yakın yerden top lehimize taca çıkmışsa. mücadeleye en yakın oyuncu topu bir an önce oyuna sokmak ister, tac atmasını bilmeyen, daha doğrusu sabri'den daha kötü atan oyuncu bulunmadığından, sabri'nin ''bıraaaak'' emriyle taç atımından vaz geçer. hele maç yağmurlu bir havada oynanıyorsa bu ritüel daha bir anlam taşır.

    galatasaray konumu itibarıyla her maçını galibiyete oynamak durumundadır. dolayısı ile saniyelerin önemi büyüktür, top ne kadar çok oyun içerisinde kalırsa galatasaray için avantajdır. tabi sabri için bu avantajın önemi yoktur. topu top toplayıcıdan ister, çoğunda beğenmez, kenardaki çocukla değiştirir. formasının içine sokar, topu kurular. bu eylemi bilimsel olarak açıklamaya kalksak, kalkabiliriz. ihmal edilebilir şeyleri bile ihmal etmiyoruz. topun üstündeki ıslaklık zerreleri, muhtemelen taç atışı boyunca sürtünmeyi olumsuz etkileyebilir. mutlaka bir ağırlığı vardır topun üzerindeki damlaların. topun yer çekimine direnci azalır, sabri'nin hesapladığı zamandan daha önce eğik atış durumuna geçebilir. bu durumda misal umut bulut'a doğru atılmış gelişi güzel taç, umut'a gelemeden rakip oyuncu müdahil olabilir. hadi sabri hesabı tam yaptı diyelim, ıslak topu umut'la buluşturdu, umut kel kayabilir, burak'la buluştursa burak'ın saçı her maç başka bir stil, topla buluştuğunda ne gibi olumsuzluk olur çalışılmamış. en iyisi topu kurulamak.

    kurulanmış top, sabri'nin elinde atış anını bekleyedursun. zaman galatasaray aleyhine işliyor, taç atışından kaybedilen süre maça eklense sabri'li maçta sadece taç atışlarından 4 dakika eklenmesi lazım. inanmayan ilk lig maçında kronometre tutsun. sabri reiz hesap yapıyor rahatsız etmeyelim. topu başının üstüne getirdi, atacak, rakip taraftar olsam sadece bu anları seyretmek için maça giderim. topla buluşmak isteyen futbolcuların deli danalar gibi sağa sola kaçışmaları, sabri'nin bir türlü karar verememesi, verdiği andaki kimyasal, tıbbi değişimler. ciğere oksijen çekiş, duluğu şişiriş, denge, taç kullanan sabri, taçtan gelen topa dokunan futbolcu, kaleciden oluşan üçgenin hipotenüsü, açı, ilk hız. pozisyona alınacak, verilecek reaksiyon, rakip futbolcuların tacı kapıp, kontratağa çıkma telaşı. kalbe son bir nefesle kan pompalama, geriliş ve topun elden çıkışı. o an gözünü kapa, 3 saniye bekle, sonra aç, sabri'nin kaptırdığı topu kapmak için takımın 10 futbolcusunun hesapta olmayan enerjisini, koşu mesafesini, mücadelesini, büyük ihtimalle rakip takımın kalemize bilinçli veya kontra başlattığı atağı, sabri'nin kıçına nişadır sürülmüş kedi gibi koşuşunu göreceksin.

    sabri'nin kullandığı tacın golle sonuçlanmasını geçtik, tehlike yaratmasını da geçiyoruz, topun bizde kalmasına razıyız. vakit geçirmek bizim avantajımıza değil, ayağınla atamıyorsun, onun sebebine daha geçemedik, en kısa anda, en yakınındaki adama elinle bile atamıyorsan, o porshe'ler, ferrari'lere nasıl biniyorsun? taç atışlarından kaybettiğimiz zamanı, çoğu zaman mumla arıyoruz. topa en yakın kimse tacı o atsın, bizi ızdıraptan kurtarsın diyoruz, teknik tarafından meseleyi kapatıyoruz.

    hiç bir büyük takım futbolcusu olma özelliği olmayan futbolcu, neden bertaraf edilemez peki. yazının başında saydığımız futbolcuların çoğu sabri'den daha iyi futbolcu olduğu, defalarca kadro dışı kaldığı halde alavere dalavere sabri reiz sağ beke nin futbol dışı açıklaması nedir?

    muhtemelen, yüz binlerce baba, oğlunu, sabri'yi gördükten sonra benim oğlum da futbolcu olur haklı hayaliyle spor okullarına yazdırır, futbol endüstrisine bu anlamda büyük bir katkısı vardır. her sağ bek dany alves olsa, düşünsene hangi baba çocuğuna futbolcu olsun diye yatırım yapar. futbolcu olmayacak olan çocuk, okumaya yönlendirilecek, muhtemelen bir baltaya sap olacak. sap olunca ülke meselelerine kafa yoracak, muhtemelen kurulu sistemlere bizim gibi muhalefet yapacak. anarşi, kargaşa. bakın acun ilıcalı'ya, 10 yıldır, bir ulusun beyin ameliyatını tek başına yaptı. kutu açtırdığı dakikalarda fener- bursa yarı final maçı vardı, her iki takım tam kadro, stadyum tıklım tıklımdı, halkımız narkozu yemiş, acun'un hokkabazlarını seyretmeyi uygun görmüştü.

    sistem hassas bir tahterevalli üzerinde suni bir denge üzerine kurulmuştur. selçuk şahin gibi, sabri gibi çok kötü futbolcu olduğu halde çok uzun süre kompanse edilmesi gereken futbolculara ihtiyaç vardır. bir takıma bir sabri çok, hiç sabri eksiktir. bu yüzden futbolun kendi kriterlerine göre sabri, her sezon için önce düşünülmüyor, sonra ihtiyaç duyulacak hale getiriliyordu. tıpkı selçuk şahin gibi. sabri sayesinde takıma takıma 13 sezonda 14 sağ bek transfer edilmiş, kim bilir kaç yönetici, kaç hırsız, kaç menajer, kaç kravatlı eşkıya sırtımızdan palazlanmıştır. düşünsenize sabri iyi çıksa bu transferlerin hiç biri yapılmayacak, borcumuza borç eklenmeyecekti- ki bu durum futbol endüstrisine darbe demekti.

    bir gün elbet her şey olduğu gibi futbol da temizlenecek. oyunu biz kurduk, halk çocukları, düştüğü lağımdan çıkaracak olan da bizleriz. o günler geldiğinde, mertçe, delikanlıca maçlar yeniden oynandığında hak etmeyen hiç kimse futbolcuyum diyemeyecek, sabri özelinde tüm vasat altı, niteliksiz, futbolcu lisansına sahip gençler, büyük maçları bizim gibi tribünlerden izleyecek. şimdi zaten izleyenler de para alamayacaklar. porshelerini, sevgililerini antrenman sahalarında sergileyemeyecekler.

    umarım o günler çok uzaklarda değildir.
  • 9854
    hepimizin bildigi gibi hastaliklarda erken teshis ve tedavi cok onemlidir.
    eboue'nin yerine ayni kalitede birini getirip iyi huylu tumorumuz sabri'yi yollasaydik boyle bir uyduruk efsane edebiyatina maruz kalmayacaktik.

    en basitinden hakan balta'nin galatasaraya katkisi sabri'den cok daha fazladir fakat futbol eksikligini populist hareketlerle doldurmaya calismadigi icin futbolcu eskisi dolu futbol medyamiz tarafindan efsane statusune ulasmayip sessiz sedasiz gidecektir.
  • 10186
    olması gerektiği gibi galatasaray'dan gönderilince daha düşük bir seviyede olan göztepe'ye gitti. orada da başarılı olamayınca kulüpsüz kaldı. afyonspor falan seviyesinde şu an. eminim ki teklif vardır alt liglerden ama gitmek istemiyordur.

    semih kaya'da galatasaray'dan prag'a gitti. prag'da da tutunamayınca teplice'ye falan gitmesi gerekiyordu ama ilginç biçimde geri döndü.

    gerçekten ilginç.
  • 8838
    kendisi mi yetenekliymis? valla bizim hali sahada apo var, sag bek oynar her mac, hatayspor altyapisinda da bulunmus bir donem. sigara icmesine ragmen kopek gibi kosar, pas alis verisi yapar, arada dikine kaleye iner falan, bence kendisinden on kat yeteneklidir, istese biraz ugrasip futbolcu olabilirmis. ama yine de kendini rezil etmek yerine efendi gibi ziraat muhendisi olmustur. sabri de ancak servet cetin kadar yeteneklidir. fazlasi degil. keske o da ziraat muhendisi olsaymis.
  • 9115
    5 milyon lira aliyor diye kabul ederekten; sahsen kendi yerinde olsam, bu kadar elestirilirken ve istenmiyorken, 1 milyoncugunu taraftar grubu liderlerine hibe ederim. toplamda 20 lider olsa kisi basi 50bin lira para yapar. sonra da bu aymazlar geubu oyle bir gaza getirir ki, takimda en cok sevilen kisi oluveririm tribunler tarafindan... dur lan! lan yoksa? vay anasini serhat neler olmus olabilir acaba? cidden inandim kendi komplo teorime. afiyet olsun.
  • 6094
    hafta sonu derbi var ve kendisi yılda 1 milyon 250 bin dolar kazanarak futbol takımı ortalamasının altında maaş alan bir futbolcumuz. bu vesileyle gündemde.

    hafta sonu derbi var, bugün de basketbol şubesinden üzücü haberler aldık.*. sporumuz bile gündem üretici maşallah. he bu arada. hafta sonu maç yapacağımız takım şikeden ceza alması gereken bir takım. maç yok hükmünde yani. şimdi ben bunu söyledim ya, ülkenin yarısından çoğunun gözünde 'yenilginin yolunu yapıyorum.' niye? çünkü gündemle alakalı konuşmuyorum. her şey gündem. 'ama adam suçunun cezasını çekmemiş' , 'eski haber o birader, yenilerden haber ver.' yani kısaca diyor ki 'kapat şalteri, uzaklaşma çok. meşgul ol bunlarla.'

    peki yenilerden haber verelim, sabri'nin maaşına zam yapılacakmış.

    emeğinin karşılığı bu mudur, diğer oyuncuların maaşı mı çok fazladır, yabancı sınırında yapılan değişiklikten sonra gerekli midir, yapılan zammı hak etmiş, etmemiş vs. bu konularda fikir beyan edecek değilim. zaten işi hak-hukuk meselesine getirirsem hem konu alakamız ve gündem dışına çıkacak, hem de dönen paraların müsebbiblerine - bir taraftar olarak kendim de dahil- toptan sövmek gerekecek, hiç o topun altına girmeden sadece bu olası zam ile kafamda bir süredir olan düşünceleri derleyip dile getirmek istiyorum.

    kendisine yapılması gündemde olan zam ile diğer branşlara - özellikle basketbol şu an için - nefes aldırılabilir miydi? madem bu para yönetimin elinde mevcut, neden diğer branşlara harcanmıyor? koskoca basketbol takımının sabri sarıoğlu kadar değeri yok mu?* sabri galatasaray'ın evladı, florya çocuğu da ergin ataman, ekrem memnun gibi adamları sokakta mı bulduk? veyahut galatasaraylı futbolculardan - isim ayırt etmeksizin söylüyorum - bir kaçı kendi arasında ufak bir meblağ toplayamaz mıydı, 'galatasaray spor kulübü'ne yardım için? taraftar kadar olmaları ya da fedakarlık yapmaları beklentisinde de değilim. kendi deyimlerince 'çok az(!)' buldukları 1 milyon 250 bin dolarlık meblağ var ya hani. o meblağ dahi şu anda basketbol şubesine nefes aldırırdı.(u: ödenen paralara ve ihtiyaca pek hakim değilim ilgili birisi daha net bilgilendirirse güncellerim burada)

    hafta sonu derbi var. benim bu derbiyi her sene izlememdeki sebep iki tane fenerbahçeli ile dalga geçme fırsatı yakalamak ya da kendimi boşuna heyecanlandırmak değil. 'galatasaray' üzerinden tanımladığım bazı değerler var, bu platformdaki herkes gibi de futbolu seviyorum, aidiyet hissiyatımın önemli bir bölümünü de galatasaray'a atfediyorum. bunun altında da çok derin mantıksal sebepler aramıyorum. sadece yukarıda belirttiklerimin en azından bir kısmının yerine getirilmesi ya da bu sorulara sağlıklı cevaplar verilmesi benim atfettiğim değeri yeteri kadar mantıklı kılıyor zaten. '22 adam bir topun peşinde ne anlıyorsunuz yae' diyene de eskiden 'sana ne zırto' diyordum, şimdi oturup düşünüyorum. kendisinin maaşına zam yapılıyor çünkü, galatasaray'ın diğer branşları kan kaybederken. dedim ya daha bak şikeden düşmeyen takım var he hala ülkede, en büyük sportif problem bu da değil. düşünsene ülkenin sadece sporu nasıl bir cadı kazanının içinde. e tabi sonra iş '22 adamın bir topun peşinden koşması' diye tanımlanınca da dönüp diyemiyorsun, 'sen benim neden galatasaraylı olduğumu biliyor musun?' diye.

    he bir de dışarıdaki boktan pislikten biraz olsun uzaklaşmak spor müsabakalarını takip etmemdeki sebep. ne kadar mümkünse artık.

    hafta sonu derbi var. bokun pisliğin içine batmış bir toplumun, bokun pisliğin içinde yüzen futbolunun en önemli maçı. heyecanlanmıyorum desem yalan olur. maç günü gelecek, -teşbihi mazur görün- eşekler gibi bağıracağız, sevineceğiz, belki de üzüleceğiz. pislikten uzaklaşalım derken, pislikle aklanan bir takımı yenmeye uğraşacağız. ayrı tutuyor gibi olmasın he, çamurla oynayan kirlenir. biz de bu vesileyle pürüpak değiliz yani. inanmayan şuraya bakıversin :

    http://cdn.nediyor.com/...i_sarayi_erdogan.jpg

    bu olay maçımızın olduğu gün oldu bu arada, işin en büyük absürd yanı burası. siyasi mesaj verme amacım yok yani, onu da belirteyim. işin o kısmı da az önce belirttiğim topun altı zaten. anlayan anlamıştır.

    maaşına zam yapılıyormuş. az kazandığı için. kaptanlık pazubandı taşıdığı kulübün branşları birer birer kan kaybederken, galatasaray'ın evladı sabri sarıoğlu'nun maaşına; galatasaray'ın medar-ı iftiharı lisesinden yetişen kişilerle tek vasfı 'zengin olmak' olan kişilerin karışımından oluşan bir topluluğun kararıyla - ki biz kendilerine kısaca 'yönetim' diyoruz - zam yapılıyormuş. medar-ı iftihara bak, evlada bak.

    haftaya derbide şu an ligde olmaması gereken bir takımla oynayacağımızı belirtmiştim değil mi? hani şu yönetimimizin aynı havayı solumaktan hicap duymadığı, hatta savunma gafleti gösterdiği kişilerin yönettiği kulüp. hani şu galatasaray'ın evladı diye tabir ettiğimiz, bizzat galatasaray adını taşıyan kulüpler kan ağlarken maaşına zam alabilen nicelerinin kankalarının kimisinin oynadığı, kimisinin menajerlik yaptığı vs. kulüp.

    şimdi ben bütün bu karmaşanın içinde neden sporu, özellikle de futbolu takip ettiğimi sorgulayan adama ne cevap vereyim? hangi galatasaray'dan bahsedeyim, ali sami yen'in, metin oktay'ın galatasaray'ından mı; duygun yarsuvat'ın, sabri sarıoğlu'nun galatasaray'ından mı? galatasaray'da 'futbol yeteneğini kiralamak' dışında vasfı olan oyuncu, gelir-gider hesabı yapmak dışında* vasfı olan yönetici kalmadıysa nereye gitti bizim 'galatasaray' diye sevdiğimiz. o bokun pisliğin içinde kaybolmaya yüz tutmuş olmasın sakın?

    ya biz çok taraftar olarak çok safız ya da normalde başka sıfatlarla adlandırdığımız 'pazarlama'nın adı 'profesyonellik' olmuş. hey gidi be profesyonelliğe bak. bari profesyonel olabilsek. bizimkisi içliğe, beyaz dona alışmış göte; afilli boxer giymeye çalışmak. e haliyle durmuyor. bırakın 'profesyonel' dediğiniz kalıba girmeyi, o kalıba gireceğiz derken 'galatasaraylılık'tan oluyorsunuz, geriye de etrafındaki pisliğe batmaktan kurtulamayan bir garabet kalıyor.

    -gündeme uydu ucundan berisinden işte. uymadıysa da uydurmaya çalıştım. biraz daha kapatabilirim şalteri.-

    derbide iyi oynayacak bence. bu kadar şeyin kendi başlığına denk gelmesi tesadüf olamaz.*
  • 10434
    galatasaray'dan ayrılma sürecini a spor'a açıklamış olan eski kaptanımız.

    --- alıntı ---

    yeni sezon toplantısı yapıldı, ilk antrenmana çıkacağız öncesinde sağlık kontrolüne gittik, sonra antrenman yaptık akşam yemeğe çıkacağız hamit altıntop falan birlikte. bana bir telefon geldi dediler ki 'yarın sabah 9'da cenk ergün ile toplantı yapılacak' ben de merak ettim telefon ettim birisine. o da bana 'kadroda düşünülmeyen isimlerle toplantı yapacaklar' dedi. ben de direk cenk ergün'ü arayıp o zaman benim toplantıya gelmeme gerek olmadığını söyledim.

    sebep sunmadılar bana. mancini döneminde problemim yoktu mancini ile de aram çok iyiydi. 'mancini ayrılırken rapor yazmış prandelli böyle bir karar almış' dediler ben de iletişime geçtim mancini öyle bir rapor sunmamış.

    ben altyapıda antrenmanlara çıkarken duygun başkan geldi, abdurrahim albayrak beni aradı 'biz geliyoruz dedi bir yere ayrılma' dedi. tamam dedim. antrenmana çağırdılar 11'de antrenman var biraz erken gel dediler. gittim prandelli'nin yanına. sonra bana 'bu verilen kararda benim müdahilim yoktu, sportif direktör vermişti isimleri' dedi. ben de 'hocam geçmişe takılıp kalan biri değilim' dedim. ayrılığımla alakalı ben daha önce 'bazı oyuncuların kaptanlık sevdası, benim galatasaray'dan ayrılmama sebep oldu' demiştim.

    geri döndüm antrenmanlara başladım. takımı toparlamaya yardımcı oldum. hamza hamzaoğlu geldi takıma iyi bir hava geldi şampiyon olduk. sözleşmem bitmişti uzatılacaktı. ben sözleşmeye tek gittim menajer götürmedim. dursun başkan, mehmet özbek, cüneyt tanman ve ben. 'şu kadar ücret düşünüyoruz 1+1' dediler. ben de rakama hiç laf söylemedim ama neden 'kısa süre' diye sordum ffp dediler. ben de tamam dedim.

    sezon bitti, mustafa denizli hoca geldi bana 'mehmet özbek seni çağırıyor' dedi. gittik. mehmet özbek bana '1 maça daha çıkarsan sözleşmenin opsiyonu uzatılacak, ffp sıkıntısı var, şu opsiyonun iptali için imza atarsan devam edeceğiz' dedi ben de sorgusuz sualsiz imzaladım. sezon bitince yenileyeceklerine dahil söz verdiler, sezon bitti, cenk ergün aradı beni. tabi bunlar olana kadar cenk ergün benim ayrılmam için, kötülemek için, yönetimle neler konuşmuş neler. bana telefon açtı 'seninle sözleşme uzatmayı düşünmüyoruz' dedi. ben tabi şaşkınlık içerisindeydim. ayrılma sürecim bu şekilde.

    --- alıntı ---
  • 10227
    net bir şekilde galatasaray'ın parasını yiyen eski futbolcudur. becereksiz, yeteneksiz ve yetersiz, galatasaray formasını haketmekten fersah fersah uzakta bir adamdır. adam futbolu bırakmış gitmiş hala galatasaray parası yeme derdinde haber yolluyor. kendisinin adı iddia edildiği gibi subrysson, sabriejder falan olsaydı zaten hiç bu formayı giymezdi. yabancı sınırlaması ve evlatçılık sayesinde galatasaray'da yıllarca para kazanmış 2.lig topçusu. hizmet etti deniyor bir de, hizmeti babasının hayrına etmedi herhalde, adamın bir yılda yattığı yerden aldığı parayı alabilmek için yıllarca çalışıyoruz. bu arada futbolculuk için yan gelip yatma yeri demiyorum yanlış anlaşılmasın, sabri yan gelip yattı diyorum. 16 hizmet etti hadi ömür boyu sabriye maaş bağlayalım hatta çokluğuna çocuğuna da bağlayalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın