• 327
    tabutunun üstüne galatasaray bayrağı konmamıştır. sadece bir kurdele bağlanmıştır. denen o dur ki bunu ölmeden önce kendisi istemiştir. tabi bunun altında da bir bok aramamak lazımdır.

    ayrıca fabrikasının önüne getirilip işçilerinden helallik alınmıştır. işçilileri ve sevenleri onu ağlayarak uğurlamıştır.

    http://www.bursahakimiyet.com.tr/...=41680&w=660

    edit: yazar kardeşlerimden aldığım bilgilere göre tabutunun üzerine bayrak koydurmamasının sebebi diğer takım taraftarlarına saygısızlık olmasın diye istemiş. gider ayak centilmenliği yine kimseye bırakmamış. *
  • 60
    galatasaray'ımızın uefa kupa ve süper kupa zaferlerinden sonra dünya yüzeyinde hak ettiği yerde kalmasını temin edememiş başkan eskisidir. centilmenliği ve adamlığı beni doğrusu pek ilgilendirmez, ben başkankenki icraatlerine bakarım. borcun atlanarak katlandığı hesapsız kitapsız yabancıların transfer edildiği, ribery krizinin iyi yönetilemediği, galatasaray'ın artık türkiye süper liginin sıradan bir takımına dönüşmeye başladığı bir zaman aralığını temsil eder onun başkanlığı. aziz yıldırım tesisler, stadyumlar yaparken o da inamotoları transfer ediyordu. bir gazetenin haberine göre ise yiğit şardan'ın tek icraatının "çıldırın" olduğundan bahsetmiş. sayın canaydın o mevzuda yani icraat meselesinde kelam tüketecek son adam sensin aslında, bir bilebilseydin keşke.
  • 712
    "fatih terim ile el birliği etti galatasaray'ı batırdı" diyerek başarısızlığını fatih terim'e bağlayanlar olmuş.

    bir kere terim, gittiği yeri bozan, dağıtan bir adam olsa 2011'deki enkazı toparlayamazdı. o dönem iyi bir başkan ve yönetim kuruluyla ortaklaşa hareket edince bir sezon sonra şl'de çeyrek final oynatan kişidir terim. pek bu ikinci terim dönemi nedir ne değildir bir bakalım. bir kere canaydın, terim'i ikna etmek için rui costa ve nuno gomez'i alacağım demişti. iki oyuncu da terim'in taa fiorentina döneminden beri bildiği, tanıdığı isimlerdi. bu şartla görevi kabul eden terim'e hiçbir zaman istediği transferler yapılmadı. kendisinin getirttiği oyuncular yanlış bilmiyorsam sarr, felipe ve fabio pinto idi. geri kalan çer çöp hep mecburiyetten alınmış isimlerdi. ayrıca 2002-03 devre arası ve 2003 yaz transfer dönemi ısrarla hooijdonk'u istemesine rağmen adamın eline lukunku'yu verdiler. hatta 2003 yaz transfer döneminin son günü adamın önüne petre ve bratu'yu getirip bunları ister misin diye mecburen kabul ettirdiler. yani terim'in listesindeki sonuncu adamları getirip tüm suçu da imparatora yıkan bir adamdı rahmetliniz.

    bir de yine canaydın ile alakalı eklemek istediğim ilginç bir olay daha var. 2004-05 sezonunda yani 100. yılımızda bir kongre olmuş ve mehmet cansun başkan adayı olmuştu. liseciler ise tabi ki össan abilerini seçmişti. tepesinin tası iyice atan taraftar ise o dönem internetteki en büyük taraftar platformu olan ultraslan forumlarında bir organizasyon tertiplemişti. plana göre ali sami yen'deki bir maç öncesi taksim'de toplanılacak ve mecidiyeköy'e kadar yönetim istifa yürüyüşü yapılacaktı. maç günü gelip çattığında öğlen taksim'den mecidiyeköy'e kadar grup halinde ne kadar sarı kırmızı kıyafetli adam varsa 'abiler' tarafından tartaklandı hatta dövüldü. bak sen şu allah'ın işine. abicim keriz misiniz ultraslan forumlarında organizasyon yapıyorsunuz diyenler olacaktır ama o dönem kimse ultraslan'dan böyle bir şey beklemiyordu. zaten yine o sezonun son maçındaki 'hırsız hagi' mevzusu ultraslan'ın ikinci vukuatı olmuştu ve tribündeki yozlaşma başlamıştı.

    o organizasyonu kim dağıttırmıştır, hagi'ye kim hırsız diye bağırttırmıştır bilemem ama o dönemki başkan özhan canaydın'dı ben bunu bilirim bir tek.
  • 272
    ölümünden sonra ilk yapacağımız maç fenerbahçe ile. dilerim klasik bir küfürlü, gergin ( her iki tarafın taraftarı/futbolcuları için de) bir maç*yerine, başkanımızı uğurlamaya layık bir maç olur. bu maça yeni aldığım kırmızı formamla gitmeyi planlamıştım başkanım, ama siyahlara gidecek ellerim şimdi. futbol takımımız senin için şampiyon olsun, basketbol takımımız senin için üst sıralarda tamamlasın ligi. taraftar senin için bağırsın pazar günü başkanım, mekanın cennet olsun!
  • 93
    küme düşüp çıkmışlar... ne kadar da kolay, hatta bu olaydan sonra biraz da gurur duyarak söylüyor...

    kulübün yüzüncü yılında basketbol takımının (son maçında fenerbahçe'ye yenilerek) küme düşmesi çok daha utanılacak bir hadisedir sayın canaydın. üstelik basketboldan gelen bir başkansanız... ben başkan olsam o gün istifa ederdim. istifa etmediysem de sonraları bu konudan bahsederken biraz yüzüm kızarırdı...
  • 747
    iyi bir insandı. galatasaray başkanlık makamının ağırlığını kamuoyuna hissettiriyordu. başarısızdı sportif olarak bu net.

    ama ben başka bir noktaya değinmek istiyorum. stat mevzusunda aldığı kararlar son derece yanlıştı. fener ve beşiktaş şehrin merkezlerinde modern statlara sahipken biz dağ başına sürgün edilmiş vaziyetteyiz. canları sıkılınca metroyu durduruyorlar ve bu stadın dolması adına büyük engel.

    oysa eski asy arazisi üzerine yeni stadın inşasına ağırlık verse bugün onca sportif başarısızlığa rağmen büyük bir övgüyle anardık kendisini.
  • 275
    sanki içime doğmuş gibi hafta içinde entrylerimi sildiğimde kendisi için yazdığım entry'mide silmiştim.

    --- alıntı ---
    2002' de elimizdeki hocamızı beşiktaş'a bırakan, sergen yalçın bu takımda tekrardan doğarken, kendisiyle sözleşme yapmayan, 10 yılda yedi şampiyonluk diyip, denizlispor sayesinde 1 şampiyonuk alan, her yıl üç yıldız diyerek, ilk yıl "umit davala, fatih terim" yıldız değil mi diyen, 6-0 lık malum maçta, her golü alkışlayan, taraftar stadtan çıkarıldığı halde sıcak koltuğunda oturan, taraftara sahip çıkmayan,ribery den önce felipe gittiğinde elinde tutamayan fifa'dan ceza yiyen, ikinci yıl yıldız diye bratu, petre, abdullah ercan gibi sıradan adamları alan, fatıh terımın istifasını kabul etmeyip, sonra kovan, hagi' yi hoca yapıp arka çıkmayan, 100. yılda ne sağ bek, ne sol açık , ne sağ açık , nede forvet almıyarak sadece song u alan ve takımı cihan haspolatlı, orhan ak, necati ateş gibi futbolcularla doldurup hagi'yi ateşe atan , getirdiği tek topçu ribery'i elinden kaçıran, tum zorluklara rağmen takımı şampiyonluğa oynatan hagi için parayla hırsız hagi diye bağırtıp, başarsızlığını örtpas eden, tesis anlamında hiç birşey yapmayan, basket takımlarını küme düşüren, su topunda yıllar sonra fenerbahçe'ye geçilen, cocecaio'yu satıp saidou ile idare eden o gidince inamoto gibi hayeleti alan, sol açıkta pires, kily
    gonzalez dedikoduları çıkarıp marcelo carrusca'yı alan, taraftarı satan , polise bırakan olmaz böyle başkan.
    --- alıntı ---

    yalnız bu entry sildiğim ana kadar destan yazdığım entrylerde 1. sıradaydı. şimdi bakıyorumda hakkında yazılanlara hep övgü dolu yazılar, hep centilmenliğinden bahsedilmeler vs. iyide yukardaki entry'i destanlaştıranlarda aynı kişilerdi. allah rahmet eylesin tanımam şahsi olarak ama tanıyanlar muhabeti hoş iyi biri olduğunu söylerler. çok kötü bir başkanlık dönemi geçirdi 6 sene boyunca hatta tarıhımızın en kötü başkanıydı. sadece seçim dönemlerinde ortaya çıkıp kulis yapardı ve başkan olurdu. ama allah ailesine sabır versin. gözlerimden yaş geldi öldüğünü öğrendiğimde. iyi bir insanmış. yaşıda gençti..

    ama komik olan 6-0'lık maçta alkışladı diye eleştirilirken şimdi fair play ruhu vardı denilmesi. ben yine karşıyım 6 goldede alkışlamasını, aynı maçta taraftar karga tulumba tribunden atılırken kılını kıpırdatmasına. ama allah rahmet eylesin diyorum. hiç bir şey insan hayatından önemli değil ama insanların 180 derece dönüşüde ayrıca komik.
  • 584
    galatasaray'ın çelebi mehmet'i olan başkan. bütün cefayı o yüklenmiştir ve yaptığı mantıklı atılımlarla, bugün galatasaray finansal açıdan yükselişe geçmiştir. fakat çelebi mehmet misali uğruna bunca sıkıntı çektiği, kendi taraftarınca "s.git" tarzı tezahüratla karşılaştığı kulübünün yükselişini görmek nasip olmamıştır.

    allah gani gani rahmet eylesin.
  • 136
    bir haftadır her gün gördüğüm kabuslarımı süsleyen adam. öyle böyle degil ama yıl olmus 2012 galatasaray şampiyonlar ligini almıs ligde üst üstüste şampiyonluklar var. aslantepe bitmiş her sene aynı koltuktan kombinem var. adnan polat ben artık yoruldum diyip başkanlıgı bırakıyor ortada yeni bir başkan adayı yok canaydına teklif gönderiyolar ve heriif kabul ediyor. nasıl bir başkanlık seçimiyse. adamın ilk açıklaması modern stadların masrafları çok fazla bu yükün altından bu takım kalkamaz stadı küçültecem diyor. stadın ikinci katını yıkıyor ilk kazmada açıldığı günden ordaki her maçı izlediğim koltuğa atıyor. kabus burda bitiyor zaten de acaba diye düşünüyorum hala ama kabus falanda herif tekrar gelse yapar lan bunu.korkuyorum sözlük. *
  • 460
    son zamanlarda mezarında bile rahat bırakılmamıştır kendisi.
    dinden gem vuran sefillerin, örümcek beyinli öncülerinin diline sakız olmuş durumda rahmetlinin adı.
    ölünün arkasından atıp tutacak kadar ar yoksunu zavallılar, bilmezler mi ki ölmüş bir insanın cevap hakkı yoktur.
    ve kul hakkının en büyüğü de ölünün arkasından konuşmaktır. çok dindarsınız ya hani, o bakımdan merak ediyor insan.

    özhan başkan..
    hani 15 ocak 2011 tarihinde o çok sevdiğin galatasaray'ının aslanları varya,
    senin ismine leke sürdürmedi. tarihine, şerefine küfrettirmedi. öyle bir ıslık koptu ki, mutlaka sesi sana da gelmiştir.
    en çok da sen fişlendin o gece başkan, çok onurlu bir geceydi biliyor musun?
    galatasaray ruhunun; maddi menfaat ve siyasi rantların çok çok üzerinde olduğunun tüm türkiye'ye ispatlandığı bir geceydi.
    sen rahat uyu, derin ve bir o kadar da sarı kırmızı uykunu..
    iyi ki doğmuşsun bir zamanlar.. ruhun şad olsun.

    haddini aşan edit: lincoln'ün doğum gününü kutlamış bir yazar olarak kendisinin de doğum gününü kutladım da, umarım bir mahsuru yoktur?

    (bkz: alakayamaydanozsadecelincolnündoğumgününükutlamazdı)
  • 442
    --- alıntı ---

    ılık ile serin arası bir bodrum akşamı. "haydi sünger pizza'ya gidelim" diyoruz arkadaşlarla. terasa çıkıyoruz, masamıza geçmek üzereyken köşe masadaki gruba gözümüz takılıyor. "özhan canaydın değil mi o ya" diyorum, "haydi yanına gidelim." arkadaşlarım "ya hu ayıp olur" falan diyor, "yok be" diyorum, "gidip bir merhaba deriz, bir de fotoğraf; o kadar."

    yanına geldiğimizi gören özhan canaydın, büyük bir nezaketle ve insanın tüylerini diken diken eden bir beyefendilikle ayağa kalkıyor, "bir saniye çocuklar" diyor ve ekliyor "müsaadenizle ceketimi giyeyim." ben arkadaşlarıma bakıyorum, onlar bana. kaldı mı gerçekten böyle insanlar diye birbirimize boş bakışlarla soruyor ve dumurdan dumura koşuyoruz.

    "ee çocuklar nasılsınız, neler yapıyorsunuz?" diyor başkan bize. ve bunu o kadar içten yapıyor ki sanırsınız karşımızda koca galatasaray başkanı değil de kankamız var. "sağolun başkanım" diyoruz; "siz de iyisinizdir inşallah." "sağolun" diyor ve gözü o zaman kız arkadaşım şimdi ise eşim olan canıma takılıyor. "siz nasılsınız küçük hanım" diye soruyor; ya hitaba, klasa bakar mısınız. kız arkadaşıma o kadar içten ve sıcak bakıyor ki gören torununa baktığını sanır.

    biraz sohbet ettikten sonra bana dönüp "aman kaçırma bu güzel kızımızı" diyor, "yok efendim kaçırmam" diyorum. efendim hitabını yaparken önce kendime sonra bu saygın bilge adama şaşıyorum. kendime şaşıyorum çünkü o güne değin kullandığım bir hitap şekli değil; özhan bey'e şaşıyorum çünkü bir insanın böylesine bir zarafet içinde olabilmesini aklım almıyor.

    "kusura bakmayın çocuklar, yerimiz olmadığı için sizi masaya buyur edemedim, bir içecek ısmarlayamadım" diyor, bunu derken neredeyse kırılacak kibarlıktan. o bunları söylerken biz adeta şoktan şoka giriyoruz. "estağfurullah başkanım, ne önemi var, sizin elinizi sıkıp gideceğiz zaten" diyoruz.

    biraz daha sohbet ettikten sonra "aman derslerinizden, işinizden geri kalmayın" nasihatlerini de dinliyoruz başkandan. o an aklıma sürekli benim iyiliğimi isteyen ve her konuda bana yol gösteren babaannem geliyor, istemsizce gözlerim doluyor ılık bir bodrum akşamında.

    elini öpüp yerimize geçiyoruz. arkadaşlarla muhabbete dalıyor ve saatlerin nasıl geçtiğinin dahi farkına varamıyoruz. derken bir ses duyuluyor: "haydi iyi geceler çocuklar, iyi eğlenceler." bir anda okulun en disiplinli ama en sevilen hocası sınıflarına dalmış haylaz öğrenciler gibi ayağa fırlıyoruz ve "sağolun başkanım" diyerek teşekkür ediyoruz.

    aradan yarım saat daha geçiyor, masanın en büyüğü olarak garsona "hesap lütfen" diyorum. garson masamıza geliyor ve kulağıma fısıldıyor: hesabınız kapandı efendim, özhan bey halletti." biz bir kez daha şoke oluyoruz, gözlerimiz doluyor adeta. "ne adam be" diyoruz. ama ödediği hesap için değil, bize davranışlarından ötürü elbet.

    sonra aradan seneler geçiyor, o güzel adam çok ama çok uzaklara gidiyor ve uğruna gece gündüz çalıştığı stadın açılışında şu an galatasaray'ın başkanlık koltuğunu açıkça işgal eden adnan polat tarafından adı dahi anılmıyor. sonrasında konuşan erdoğan bayraktar adlı basit bir müteahhit tarafından "karşımda naif ve güçsüz duruyordu" denerek sözde küçültülmeye çalışılıyor.

    benimse aklımda o rüya gibi gece; şimdi yukarılardan bir yerden bizleri izleyen bu güzel adamı anıyor ve soruyorum: ulan siz kim, sizin adınızın böyle bir adamla aynı cümlede dahi geçebilmesi kim? adnan polat, erdoğan bayraktar kim, özhan canaydın kim?

    elimizde takımlar üstü olan bir tek süleyman seba kaldı; bari onu kırmayalım ve iyi bakalım.
    adettendir editi: beşiktaş'lıyım.

    --- (alıntı) ---
    ekşisözlükten alıntıdır.
  • 793
    rahmetli başkan göreve gelmeden önce 3 dünya yıldızı sözü vermişti. göreve geldikten sonra da ümit davala transferinden sonra bu transferin o 3 isimden biri olduğunu belirtmişti.
    şimdi de sayın burak elmas 10 gün içinde transferleri yapacağız minvalinde sözler etti. 10 güne ek 10 gün daha eklendi. umarım barış alper yılmaz transferini vaadinin bir parçası olarak sunmaz.
    edit: barış transferini tıpkı kerem transferi gibi harika bir transfer hamlesi olarak görüyorum. belirtmek istediğim bu transfer yönetim ürünü olarak sunulamaz.
  • 205
    o yaptıklarını hep bizim iyiliğimizi istedi diye yaptı. daha iyiye gitmemizden başka hiç bir amacı olmadı. bütün gerçek galatasaraylılar gibiydi, belki istediklerini gerçekleştiremedi, olsun. onu sevdiğimizi kaybettikten sonra farkedeceğiz belki, belki de sevdiğimizi biliyorduk ve o yüzden bu kadar üzgünüz. cim bom'um gittiğin yerlerde de yüzünü güldürecek özhan başkan. sen rahat uyu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın