resim
Okan Buruk
Görev:Teknik Direktör
Takım:Galatasaray
Yaş:52
Uyruk:Türkiye
  • 16076
    gerekli yerlere transfer istemediği görüşünün kaynağını merak ettiğim hocamız. sezon başı sürekli transfer isteyenlere "12 kişi mi oynayalım city'i tutun" gibi bir şey dedi. ondan sonra city dağıldı biz yükseldik. :)
    kendisine sormadan transfer yapılsın deniyor da, sorulduğunda da transfer yapamayan beceriksiz bir yönetim var. bunu göz önünde bulundurmak gerek transfer meselesinde kendisine pay çıkaracaksak.
  • 16077
    geçiş oyununda boş bıraktığımız alanlarda fırsat bulup değerlendiremeyecek kadar vasat bir takıma 2 puan bıraktık. kadroya dokunmayıp kadrodaki hava hakimiyeti en iyi adam nelssonu sahaya atsa veteran olmuş yarmalenkodan 2 gol yemezdik, nelsson’un ayağı düzgün değilse tandemdekiler de topu dürtüp dürtüp uzun oynuyor.çıldırmamak elde değil.

    (bkz: 21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı)
  • 16080
    toparlayacağını düşünüyorum böyle dönemleri oluyor ve daha güçlü çıkıyor. performanstan bağımsız takım içinde dümeni devretmemesi lazım. icardi mertens muslera evet hepsi bizi şampiyon yaptı ama hoca oyundan çıkartmada veya kadrodan kesmede gerekli liderliği göstermiyor.

    fatih terim'in iyi olduğu dönemlerden farkı da bu. fatih hoca kendisinin güçlü olduğu dönemlerde neşter atmayı bilirdi. okan hocanın da ziyech zaha gibi isimlere yapabildiğini diğer oyunculara da yapabilmesi lazım.
  • 16082
    okan hocanın elinde 14 kişilik rotasyon var. avrupada bu sayı 13e iniyor. takımda kanat yedek yok ne bek ne de hücum kanatlarında. mesela yunus kötü oynuyor bir kaç haftadır, yorgun muhtemelen ama yerine oynayabileceği adam yok.

    şimdi okan hoca mı suçlu bu durumdan, kendisinin tek hatası masaya yumruğunu vurmaması.yönetimi karşısına almalı gerekirse, bu taraftar her zaman arkasında olur.
  • 16083
    olanları aşırı büyütmeye gerek yok çünkü büyük takımların başındaki 1 teknik direktör işler iyi gittiği bölümleri aynı şekilde, aynı oyuncularla devam edip mümkün olduğu kadar bu seriyi uzatmaya gayret eder, olabildiğince maç kazanmaya çalışır. illa ki bu durum zaman zaman sekteye uğrar ama esas maharet bu gibi durumların altından kalkabilmek alakalı. bence bu tökezlemede birçok neden var sakatlıklar, ekstra kötü muslera performansı, bitiricilik sorunu vs ama en önemlisi uzun dönem başarıya taşıyan oyunun rakiplerce kısmen çözülmesi. bu da kimi takım içi dokunuşları ve ara transfer döneminde gerekli oyuncu takviyeleriyle çözülebilecek durum. ben şahsen bunun da altından kalkabileceğini düşünüyorum.

    (bkz: 21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı)
  • 16086
    bir sorun varsa ki iki farkla öne geçip maçı koparamamak bir sorun. bu sorunu çözecek olan yine kendisidir.

    bugün girdiğimiz pozisyonlardan birini daha gole çevirsek yine bu kadar eleştirmeyecektik öyle düşünelim. benim hocama güvenim tam. sonuç ne olursa olsun gelişmeye ve değişmeye direnç göstermeyecek bir karaktere sahip. bugün konuşulması gerektiği gibi konuştu. eminim bir sonraki lig maçımız olan konyaspor maçında ve ajax maçında yine gerekli olan skorları almaya devam edecektir. düştük denemez ama yine seninle kalkacağız işine bu kadar saygı duyduğun ve galatasaray'ı bizim gibi sevdiğin için de ayrıca teşekkür ederim.
  • 16087
    21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı sonrası maç sonu açıklamaları takımı sahiplenme yönünde. futbolcuların arkasında durma yönünde.

    doğrusu da budur.

    siz gerçekten zannediyor musunuz okan buruk, sahada olanlardan memnun? biri süper lig'in diğer avrupa ligi'nin dibine demir atmış iki takıma 4 puan bıraktı takımı.

    memnun olmaması demek değildir ki takımına ve futbolcusuna arka çıkmayacak. ne yapması gerekiyordu? takımın her birinin içinden geçmesi mi ulu orta? sayıp sövmek mi, iç dökmek mi? içine atacak, sonra da futbolcularıyla kader birliği edecek.

    bilirsiniz. bir guardiola anektodu vardır ya. kamera karşısında tek tek bütün oyuncularını savunduğu ama soyunma odasında içlerinden geçtiği. hani öyle aktarılır. hah işte o misal.

    yani öyledir. öyledir değil mi? eğer kötü gidişatı göremiyorsa zaten büyük sıkıntı. kalu bela kadar... öyle bir sıkıntı. zannetmiyorum ki okan buruk gibi akıllı bir adam mevcut durumun farkında olmasın.

    ah!

    kaç sezon oldu?

    yıllar geçti tekrar yollarımız kesiştiğinden beridir. şampiyonluk gördük sadece onla. galibiyetler gördük. seriler gördük. artık beraberlik bile kesmez oldu. o kıvama geldik. namağlup apoletiyle afi kesiyor. ceketini kartal kanat asacak omuza, 'heyt' deyip yan bakan arayacak ama kimse çıkmayacak. büyük galata külhanbeyine... cakası adam yiyor, bre. o biçim.

    gerçekten... böyle bir performans yok yani. alıştınız, düşüşler beraberlikle geldiğinde bile batıyor artık. öyle bir şampiyonluklar, fiyakalı galibiyetler, seriler, ve yenilgisizlikler... öyle işte.,

    ne var biliyor musunuz?

    sanırım okan buruk ile geçirdiğimiz yaşanmışlıklar sonrasında beni hayal kırıklığına uğratan üç maç var. sadece 3 (üç) maç. düşünebiliyor musunuz? sadece üç maç. dile kolay. her anlamda. tık diye çıkıyor maşallah.

    bunlardan ilki fenerbahçe'ye sahamızda 1-0 yenildiğimiz maç. ne ruh ne karakter ne de futbol koyduk o maçta sahaya. öyle bir burnu kalkıklıktı ki kelimelere dökemiyorum o akşam yaşadığım hayal kırıklığının.

    ikincisi beşiktaş'tan fark yediğimiz maç değil mesela. en azından orada ilk golü yiyene kadar ortada bir futbol vardı. ikinciyi yedikten sonra ipin ucu kaçtı. ama çok bir şey hissetmedim. top bu olur öyle dedim geçtim.

    ikincisi benim adıma, young boys iç saha maçıydı. şampiyonlar liginden elendiğimiz maç. büyük hayal kırıklığı. hele maç sonu city veya real'i tutmamızı tembihleyen hocamıza aşırı kırılmıştım. o maçta da bir şey yoktu sahada futbol adına.

    üçüncüsü ise 21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı oldu. tamamen duygusal nedenlerle. yoksa alışmışım artık öne geçtiğimiz maçta skoru koruyamamaya. 2-3 atsak da 2-3 yemeye. anlık bir kızgınlık, işin buraya geleceğini bilmenin getirdiği büyük dehşet ve taraftar olarak görmek ama elden hiçbir şey gelmeme hali.

    alıştım sanırım, evet. alıştım buna.

    kızgınlıklardan bahsetmiyorum anlayacağınız. hayal kırıklığı daha büyük bir duygudur bana kalırsa. kızgınlık geçer öylece. zaman işidir. yoksa çok kızmışımdır. var öyle maçlar. rigas, elfsborg, alkmaar, kasımpaşa, konyaspor (ilk sezon serisinin sonu), sürüyle hatayspor maçı. falan filan... hala kızarım. kiev maçı için de aslında çokça kızgınım ama... aması var işte.

    fakat bir şeyi kaldıramadım. fernando muslera'nın ıslıklanmasına tahammül edemiyorum an itibariyle. anlayabiliyorum. eleştiri hakkının, memnuniyetsizliğin ve hatta ıslığın bir hak olduğuna inanıyorum. fakat muslera bu be!

    bir çok şey yazılabilir. dediğim gibi ben ıslığı gösterinin bir parçası görürüm.

    zamanında arda turan için selçuk inan ıslıklanırken, kara kardeşler zamanı, karalardan turan atletico'da o zamanlar, şunları yazmıştım. aha da na şuracıkta (bkz: arda turan/#2233811) şöyle bir şey:

    'bir köfte ekmeğe kanaat edip parasını maç biletine veren adam, milyon avro kazanan adamın afrasını çeksin, morali bozulsun diye mi o maça gidiyor? yoksa, biraz hayat meşgalesinden uzaklaşıp mutlu olmak için mi? sizin mutluluğunuz kaç para? bizimki ancak, biraz zorlasan 50 lira. o da köşeden ya da kale arkası... muslera'ya yakın olursak ne âlâ...'

    muslera'ya yakın olursak ne âlâ...
    muslera'ya yakın olursak ne âlâ...

    fernando muslera'nın sanılanın aksine çok kötü performans verdiğini düşünmüyorum. düz bir kaleci performansı bana kalırsa. eski nando'dan tabii ki yel esiyor. ve bence çoktandır 'dinlendirilmeliydi'. nando formsuz.

    nando formsuz.
    bunu görüyoruz. kızgın insanları dinliyoruz. nando formsuz. bunu diyor herkes.
    belli bir doygunluğa ermiş çözelti. artık çözünemiyor. nando formsuz diyorlar. nando formsuz.
    biliyoruz ki nando oynamak ister. ama nando formsuz.
    hata yapıyor. yememesi gereken bir golü yiyor. diyelim. öyle olur. öyle oldu. sonra hiç hatası olmayan bir gol yedi. birini de çıkar be nando dediler. nando formsuzdu. artık eski nando yoktu.

    biz bugün nando'yu kaybettik. kiev maçını yenmişiz yenmemişiz. gala ne zaman rahat etme fırsatına 'olur' demiş ki! zor yoldan gideceğini biliyorduk biz içten içe. ama hiç ses etmiyorduk.

    hocam kusura bakma. bu duygusallığım kimseye değil ama sana yönelecek! nazım sana geçiyor.

    bana ne yönetimden falan. onlara salt eleştiri yaparız, sana iç dökeriz. galatasaraylısın biliriz. sana iç dökeriz, sen iyi ol diye eleştiririz. sana kırılırız, başkasına kızarız.

    kusura bakma hocam. ama gerçekten...

    40'ına merdiven dayamış adamı her maç oynatmanın, hadi diyelim hatayspor'a, kiev'e karşı oynatmanın anlamı nedir ki? rigas'a, elfsborg'a, alkmaar'a karşı oynatmak zorunluluğu nedir?

    üstelik gerçekten formsuz be nando'muz hocam. 1 maç 'nando sen sakatmışsın! sakatsın, sakatsın' deseydin keşke be hocam. arayı bulsaydık be hocam.

    herkese haksızlık bu. günay'a haksızlık. nando'ya haksızlık. sana haksızlık. ve en çok da bize haksızlık.

    burada kerem d.den, oliveira'dan, ziyech'ten, zaha'dan, tete'den yararlanmaya çalışırken sen, rotasyonun genişlemesi gerekir diye arkanda durduk. kalede bu fikri hiç uygulamaman sana yazar.

    nando formsuzsa oynamayacak. üzülüyorsa kırılıyorsa kendi bilir. ve formsuz. yani gelenden geçenden 2-3 yerken görmüyorsanız bunu bir şey diyemem. ve dediğim gibi sadece muslera'ya tabii ki yazmaz bu. kolektif bir iş bu. mesele orada nando performansları.

    sıkıntılıydı kabul et bunu. buna rağmen, buraya geldik işte. 1 maç! 1 maç gözden ırak edemedik muslera'yı zorunluluklar haricinde.

    biliyor musun hocam?

    ne yapacağımızı bilemiyor, sana sallıyoruz.

    nando bizim canımız! canım acıyor.
  • 16088
    hiç yüzünü yere eğmemesi gereken hocamız.

    bu takımı buraya getiren kendisidir. bıkmadan usanmadan söyleyeceğim. galatasaray'ı galatasaray yapan tek adamdır son dönemde. top kale çizgisini geçmiyorsa suçlusu kendisi değildir. topu kale ağzına kadar defalarca getiriyoruz ama olmuyor. olunca yine kıymete binecek.

    o zamana kadar bekliyorum. görüşeceğiz hocam hepsiyle görüşeceğiz.
  • 16089
    takımın bu kadar gol yemesinin baş sorumlusu. geldiğinden beri başarıları ortada, nankörlük edecek değiliz. ama yanlış oynuyoruz. değişim gerekiyor.

    önde pres yapan bir takım yaratmak istedi ve bunu da başardı ama artık rakipler bizi biliyor. ve artık eskisi gibi de birlikte pres yapamıyoruz. ki ilk defa forveti de prese katılıyorken. hal böyle olunca da rakipler çok kolay baskıyı kırıp arkada bizi eksik yakalıyor.

    burada da abdülkerim sıkıntı yaratıyor. rakipler sürekli onun arkasına sarkıyor. kendisi ağırlaştı ve çok adam kaçırıyor. böyle olunca da çok pozisyon veriyoruz.

    yine önde basalım ama skoru alınca bırakalım şu önde basma işini. biz neden 2 farkla öndeyken kontra yiyoruz? ya da neden bu kadar net pozisyonlar veriyoruz?

    bir de topun değerini bilmiyoruz. yani topu aldığımız gibi lambır lumbur kaleye gitmeye neden çalışıyoruz. top kalsın bizde. pas yapalım, rakip bassın. biz onları eksik yakalayalım. ne gerek var risk almaya. kaç kere tahat kazanacağımız maçlarda puan kaybettik böyle.
  • 16090
    oyuncularının arkasında durması bunu yaparken de taraftarın hakkını verip kırmamasi çok değerli. hoca bu iletişim işlerini çok iyi yapıyor. eminim ki gerekenleri söylemiş ve b planı hazırlamıştir. üst üste 2-3 galibiyet ve iyi oyunla momentum yeniden geçer elimize. ancak kaan ayhan ısrarı, rakip hızlı hücumlarına çare bulamaması, basit goller yemememiz, pozisyon sıkıntısı daha doğrusu bitiricilik sıkıntımız aşikar.
    başakşehir kupa maçı 2-2 (2 duran top golü)
    başakşehir lig 2-1 (duran top golü yok)
    göztepe 2-1 (1 penaltı)
    hatay 1-1(1penalti)
    kiev 3-3 (1penalti 1 korner)
    son 5 maç 10 gol atmışiz bunun 6 golü duran top ikisi bay mucizesi biri yunus becerisi biri de apokerim'in uzaktan vurduğu rakibe çarpıp giren şans golü. akan oyunda gol konusuna acilen sarasiz bir çözüm bulması gerekiyor.
  • 16091
    kendisinin pres takımı 105 km koşarken pres yiyen rakibi 110 km koşmuştur. senin sahanda dinamo kiev senden daha çok pas yapmış. topun kaleye girmesiden çıkmasından çok daha farklı sorunlar var. takımın mentalitesi yanlış iken bir de sahada tuttuğu oyuncular ile inadını pekiştiriyor. tottenham'ı ezen takım rfs, malmö ve kiev'e 6 puan bıraktı.

    dinamik bir orta sahası olsaydı bu durumu aşacağını görmüştür umarım. oynattığı futbolun orta sahası kerem demirbay değil. artık kaan da değil.

    (bkz: 21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı)
  • 16094
    birden cok oyun plani olmayan her hoca gibi kendisini tasiyan oyuncular top oynamayinca eli kolu baglaniyor.

    biz bu hikayeyi cok gorduk, once hoca sonra oyuncular gider. sonra kayip bir sezon. sonra yeni hoca yeni takim yarisan galatasaray.

    acikcasi 6 macta 1 gol atmis takimdan 3 gol yemenin, rfs diye bir takimla one gecip berabere kalmanin, 3-0’dan kasimpasa’ya puan vermenin bile aciklanabilir bir tarafi olabilirdi, fakat biz sahada ne yaptigini bilmeyen bir takim izliyoruz. bu hayal kirikligini kendisine yakistiramiyorum, bence okan hoca bu sene bitince avrupaya gidecek, sonuc ne olursa olsun.
  • 16095
    maçların yüzde doksanında son yarım saati izlerken acı çekiyoruz. takımın kondisyonunun bu kadar kötü olmasının açıklamasını nasıl yapabilir merak ediyorum. osimhen o kadar maç eksiği olmasına rağmen geldiğinde şuanki halinden çok daha iyi durumdaydı fiziken. buna jacobs’ da, sallai’ de, sanchez’ de hatta bats’ da dahil.

    hayır bunu görüyor olman gerekiyor mu? sen göremedin yanındakiler de analiz edemiyor mu? ayrıca, madem böyle bir sıkıntı var o zaman değişiklikleri zamanında yapman gerekmiyor mu hocam? sen değişiklik hazırlığı yaparken gol yiyorduk geçen sene de avrupa ‘ da, hatırla hocam. 1 sene geçti aynı şeyleri konuşuyoruz.
  • 16096
    60. dakika tribünde herkesin gördüğünü sahanın en yakınından görememiş ve inadına değişiklik yapmadığı için 90 dakikayı berabere tamamlamamıza sebep olmuş canımız hocamız. 3-1’de gol yiyeceğimiz 3-2’de ise maçın berabere biteceğinden tüm tribün emin olmuştu. canın sağolsun hocam ama bir silkelen rica editorum sende de bir formsuzluk söz konusu maalesef. iş günü saat 18:30’da çıkıp maça koşmuş taraftar daha iyisini bekliyor senden ve takımdan.

    (bkz: 21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı)
  • 16097
    (bkz: 21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı)

    maçla ilgili yazacaklarım var ama yüksek nabızla konuşmak istemedim. zaten memleketim bolu’dan gelen haberler nedeniyle de içim karanlık. kendimi toparlarsam kendimce iki kelam ederim.

    okan hocayla ilgili söylemeden geçemeyeceğim bir husus var ama. her transfer döneminde saha içinde dağılıyor hoca. maç öncesi basın toplantısında dahi belli oluyor kafasının dolu olduğu. sezon başında da transfer dönemi biter bitmez saha içinde etkisini göstermişti.

    bu dağılma kendisinin suçu değil. takımımızda bir transfer aklı yok çünkü. muhtemelen telefonu hiç susmuyor. önüne gelen veriler hiç bitmiyor. hocam şu oyuncuya ne dersin böyle de bir seçenekte var gibi konuşmalar sonlanmıyor muhtemelen. osimhen transferinde gardi’nin direkt kendisi aradığı bilgisi mevcut elimizde. yani popüler menajerler bile direkt kendisine ulaşıyor kulüpte.

    sözün özü, transfer döneminin sonlanacağı 10 şubat’a kadar her maç diken üstünde olacağım ben. çünkü o tarihe kadar hocamız ek iş olarak teknik direktörlük yapacak. bu tarihe kadar asıl işi sportif direktörlük.
  • 16098
    kendisi hakkında yazacaklarım olumsuz karşılanacak olsa da bunlari dile getirmek zorundayım. hocamizin asgari düzeyde balık hafızalı olduğunu düşünüyorum. zira hiçbir kritik mağlubiyet ya da beraberlikten ders cikaramamaktadir. kopenhag, sparta prag, young boys, rigas, elfsborg, az alkmaar son olarak da dinamo kiev. benzer durum tudor'da derbilerde vardı. kendisine inancımız ve güvenimiz tam olsa da kritik maçlarda şeytanın bacağını bir türlü kiramamaktadir. bunun altinda yatan nedeninse tek bir oyun plani uzerinden dominasyon yaratma ısrarı olduğunu düşünüyorum. misal neredeyse tüm takimlar bize geriden uzun toplarla çıkıyor. ama buna yönelik ne bir önlem aliniyor ne de bir transfer yapiliyor. çözüm basit ya uzun bir defansif orta saha alırsın ya da bekleri kafa hakimiyeti yüksek profillerden seçersin. o da yok. bal yapmayan ari oyuncularda israr da cabasi. örnek kerem demirbay. adam rahatlık olayini ziyech'in de ötesine taşıdı. muslera desen o da ayri bir konu. daha fazl tenkit edecek birşey yazmak istemiyorum ama umarim en yakin zamanda toparlanir...
  • 16099
    21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçı sonrası açıklamaları maçtan daha çok koydu. biz onu her yerde, özellikle de kendi içimizdeki futboldan uzak adamlardan savunurken, çizgisinden çıkmış tamamen ters açıklamalar yapmış. umarım 1-2 güne salim kafayla son 5 maçı oturur seyreder. kimse ona defans yapmasını söyleniyor aksine neden bu kadar yoğun ve geride defans yaptığımızı soruyor. takım 4 yavaş oyuncuyla maalesef hem akışkanlığı kaybetti hem de önde basamıyor. ya kendisi ayıksın ya da ekibinden biri ayıktırsın. bu gidişle işimiz cidden yaş olur.
  • 16100
    sezon başından beri 13-14 kişiyle oynayan ve önde pres taktiği doğal olarak patlayan teknik direktörümüz. dinamo kiev bile zorlanmadan yarı sahayı geçip oyunu dengeleyebiliyor. yarın konya da bunu yapacak.

    transfer dönemleri hocanın üstüne ek yük biniyor. kafayı sahaya tam anlamıyla veremiyor. sezon başları da bu yüzden savsaklıyoruz. yanınızda hatipoğlu vb. futbol yöneticileri olursa kaygılanmanız kadar normal bir şey yok. sportif direktöre karşı olsam da bu noktadan sonra hocanın mantalitesini bilen ve transfere bakan bir departmana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. transfer işlerinize iş adamı, inşaatçı, simit dükkanı sahibi falan bakıyorsa tam olarak sahaya odaklanma ihtimaliniz olmaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın