• 14601
    "mobese görtünleri çıkmış olay daha önce anlattığım gibi. merdivenlerden linç etme niyetiyle çıkmışlardı. hatta merdivenlerden koşarak çıktılar galatasaray formalı var yakalayın diye. konuşulmayan birşey de ben tramvaya binene kadar 15 dakika geçti ve ambulans yoktu. ben olayı tam olarak görmedim sadece yanımdan çıkan grubu gördüm ve arbedeyi duydum. çıktığım zamanda rahmetli yerde yatıyordu."

    onur birdal (burak yıldırım cinayeti hakkında twitter'daki beyanı)

    https://twitter.com/OnurBirdal
  • 14602
    "bir gencimizi yitirdik. suçu: rakip takımı sevmesi. herkes benim tuttuğum takımı sevemeyeceğine göre burak yıldırım'ın "suçunu paylaşan" kabaca 76 milyon sporsever daha var türkiye'de. sadece sporsever oldukları için sevmemiz gereken 76 milyon.

    dünya yıldızları var ligimizde top koşturan. üstelik bırakın oyunculuk yeteneklerini, sosyal aktiviteleriyle dünyaya örnek olmuş, sporun barış ve kardeşliğe getirebileceği en büyük katkıların örneğini vermiş bir yıldız var aralarında. türkiye'yi seçtiği için dünyanın gündeminde bizi en üst noktalara getiren büyük bir sevgi ve tolerans elçisi.

    imza attığı gün bir dostum, "sadece bir yıldız transfer etmediniz, bir kültür abidesi" transfer ettiniz demişti. aynı kanıdaydım. gururluydum. kulübüme, ülkeme, gençliğime güvenim tamdı. kendisini tercihinden dolayı tebrik etmiş, doğru ülkeye geldiğini belirtmiştim. bugün, sporu insanlığın yücelmesi için en önemli araçlardan biri olarak gören bir spor adamı olarak utanıyorum.

    biz "bu değiliz" demek yetecek mi? inandırabilecek miyim "bu" olmadığımıza?

    biz, "bu" olmadığımız için olimpiyatlara talip olduk. ulusları, ırkları, dinleri, kültürleri birleştirmek için. hayatın diğer alanlarındaki nefreti, düşmanlığı spordaki sevgiyle, kardeşlikle yenebileceğimizin güçlü bir örneğini sergilemek için.

    futbol sahalarımıza yurt dışından ithal bu virüsün anında ve ilk görüldüğü yerde yok edilmesi hepimizin en önemli görevlerinden biri olmalıdır.

    tarihi geleneklerimiz ve kültürümüz bizlere bu topraklarda ayrımcılıktan uzak hep birlikte yaşamayı öğretmiştir.

    maalesef türk sporu bir kez daha saldırıya uğradı. ben yapmadım, o yaptı edebiyatı hiç birimizi temize çıkarmaz. onu düştüğü yeren çıkarmak bizim sorumluluğumuzda. tek yapacağımız "bu" olmadığımızı her davranışımızla kanıtlamak. sevginin, toleransın, saygının her gün bir örneğine imza atmak. yapmazsak bu lekeyi, bu güzel ülkeye bizler yapıştırmış oluruz.

    biz galatasaray spor kulübü olarak ve hiç bir forma ayırımı yapmadan hukuki ve sosyal her mecrada bu tür eylemlerin takipçisi olmakta kararlıyız.

    ünal aysal
  • 14603
    "ben bu haberlere takılmıyorum. bir çok iddia var, ama ben futboluma odaklanmış durumdayım. 2 yıl da kontratım var, neden ayrılayım?"

    "her şey sahada ne gösterdiğin ile alakalı. ve e son maçlarda bayern'e ne katabileceğimi kanıtladım. birçok başka kulüp ile anılıyorum, ancak tek bir şey düşünüyorum: şampiyonlar ligi'ni kazanmak. son 2 finali kaybettik. artık ödülümüzü almanın zamanı geldi."

    arjen robben
  • 14610
    “drogba’nın yaptığı çok yanlış. irkçılığa karşı tavrını destekliyorum. arkadaşlarım da destekliyor. webo ve sow ile ilgili söylediği sözleri de destekliyorum. açıklamanın ondan sonraki bölümünü çok tehlikeli buluyorum. drogba kariyerindeki bir oyuncuya hiç yakışmadı. birkaç kişinin yaptığı olayı fenerbahçe’ye mal ediyor. bunu kim yaptı? tüm fenerbahçeliler mi? dünyaca ünlü oyuncu böyle bir şey söylediği zaman tüm ajanslarda yer bulur. kasten yapmadıysa çok amatörce buluyorum. beni de dünya kamuoyu takip ediyor.(gbkz: ben de maçtan sonra meydana gelen ve hiçbir renge ve taraftara bağlanmaması gereken bir cinayeti, ‘kaybetmeyi hazmedemeyen galatasaraylılar taraftarımızı öldürdü’) diye yazsam büyük infial uyandırırdı. isteseydim bunu yapabilirdim. ama bir faydası olmazdı. drogba’nın bunu amatörce yaptığını düşünmek istiyorum.”

    (bkz: dirk kuyt)

    sen nasıl bir adamsın? bolca küfürler hazırladım senin için ama susuyorum.. yazıklar olsun..
  • 14611
    ''soyunma odalarında değil, sahadan çıktıktan sonra emre, bize küfretti. maç devam ederken son dakikalarda iki kulübenin gerildiği anda ortaya çıkıp bize el hareketi yaptı “ananızı s......” diye bağırdı. galatasaray’da yetişti, bizim aramızdan çıktı. ama, emre’nin nedir, bu kini nefreti anlamadık.''

    '' daha 5. dakika melo, webo’ya faul yapıyor. özür dileyecek melo, onu da itiyor. provokasyon değil mi bu? ortamı germek için neler yapmadı ki. 1. dakikadan başladı, oyundan çıktı yine devam etti. biz düşman değiliz. anlam vermek çok güç.''

    ''17 mayıs’ta biz yine efsane takım olarak toplanacağız. yine kendisini çağıracağız, orada konuşacağız belki de. ama biliyoruz, emre oraya yine gelmeyecek. keşke gelse.''

    '' statta anamıza, kızımıza küfredildi. bir kere ağzımızı açmadık, muhatap olmadık. taktik de mi vermeyelim. hiç mi oyuna müdahale etmeyelim? her kulübeden çıkışımızda küfür yedik. özellikle yedek kulübesi arkasına oturtulmuş kişiler var. küfür etmek için oraya gelmişler. maç ile hiç ilgilenmeyip sürekli bize hakaret ettiler.''

    ''arena’da oynarken biz gittik, aykut kocaman’a başarılar diledik. ama kadıköy’deki derbide ne aykut hoca ne yardımcıları yoktu. kimse yanımıza gelmedi. ev sahibi olarak yanımızdan geçti ama bir selamı bile çok gördü. “hoş geldiniz” dahi demedi. ortamı germemek için ağzımızı açmadık.''

    ''yazık günah, savaşa çıkmıyoruz ki. kadıköy’de sanki karşılarında bir türk takımı değil de düşman kuvvetleri var. öyle davranıyorlar. halbuki lig bitmiş, biz şampiyonluğu garantilemişiz. bizim için iddiası olmayan bir maçtı.''

    (bkz: ümit davala) ve (bkz: hasan şaş)
  • 14612
    --- alıntı ---

    ülkemizdeki şiddet ortamı çocukluğumuzdan itibaren bizi sarıp sarmalıyor. ama 'ebeveyn' olunca insan etrafa farklı bakıyor. artık tarafımı açıklama zamanı geldi.
    kaç yaşındaydım tam hatırlamıyorum ama küçüktüm... sokaktan pat pat bir gürültüler bağrışmalar geldi, balkona fırladık.. tam karşı apartmanın altında, vesikalık fotoğraflarımızı çektirdiğimiz, tatil fotoğraflarımızı bastırdığımız foto mehmet’in kapısından iki genç çıktı, koşarak uzaklaştılar... “allah allah ne oldu” derken mehmet abi kanlar içinde sürünerek kapı ağzına geldi... kapı komşusu bakkal göklere yükselen bir çığlık attı, yoldan geçenler kaçıştı, biz iki küçük kız çocuğu balkonda bakakaldık... annem, “çabuk içeri girin” diye bağırdı... perde aralığından bakmamıza da izin vermedi. sonra komşulardan öğrendik ki mehmet abi o öğleden sonra hastanede ölmüş... zaten solcuymuş. solcu ne demek bilmiyorduk. “zaten solcuymuş” ne demek hiç anlamadık. ebru solak olduğu için bir süre tırstı. o görüntü gözümün önünden hiç gitmedi.
    sonra 12 eylül oldu. annem evdeki ruhi su, cem karaca, edip akbayram plaklarını kırdı. plaklardan geriye iki seyyal taner, bir füsun önal kaldı.. biz hala küçüktük, ruhi su’yu pek dinlemezdik de cem karaca’nın ‘düştük mahpus damlarına’ plağının kırılmasına çok ağladık. favori dans şarkımızdı..
    annem o furyada albümlerden babamın sendikacı arkadaşlarıyla çektirdiği resimleri ayıkladı, ortadan kesti, babamsız yarıları küvette yaktı. annemin fotoğraf operasyonu sonrası albümler çok komik oldu; babam kolunu olmayan birinin omzuna atmış gülüyor, olmayan birileriyle karşılıklı göbek atıyor, bedeni olmayan kollarla kadeh tokuşturuyor.. bakıp bakıp gülerdik: “bak ilhan amcanın koluyla babam düğünde!”
    babam banka müdürüydü ama sendikacıydı da... her yeri geldiğinde, diyelim kardeşimle ben misafir çocuklarla oyuncuklarımızı paylaşmadığımızda bile, eşitlikten, adaletten, kardeşlikten bahsederdi. kendi çocukken sopadan yaptığı oyuncağı anlatırdı, hiç oyuncağı olmayan çocukların hikâyelerini, biri bize aynısını yapsa hoşumuza gidip gitmeyeceğini... uzun uzun anlatırdı, acayip sıkılırdık. oyuncağı değil paylaşmak, hediye edip kurtulasımız gelirdi. ama etmezdik, nitekim bizim de öyle çok oyuncağımız yoktu.
    ben işte o yıllarda bir ara, belki mehmet abi öldüğü için, belki dans ettiğim plaklar kırıldığı için ya da annemin bütün önlemlerine rağmen babam yine de tutuklandığı için, işte tamamen böyle apolitik sebepler yüzünden apolitik oldum... başkası çok benzer sebeplerden koyu militan olmuştur, olabilir. bünye. benimki böyle tepki verdi. nasıl sen aynı benzer ve anlamsız sebeplerden fenerbahçeli oldun, ben aynı ve anlamsız sebeplerden galatasaraylı oldum, onun gibi. anladın?
    sonra büyüdüm. çocuğum oldu. eskiden yine bir göz atardım ama çocuktan sonra (tanıdığım pek çok anne gibi) gazetelerin 3. sayfa haberlerini pas geçmeye başladım. insan, başka bir insanı koşulsuz ve sonsuz sevebilme kapasitesini ilk elden deneyimlerken, kalbi bu kadar nefreti kaldırmıyor. başka annelerin çocuklarının, başka annelerin çocuklarına reva gördükleri şiddeti bilmek istemiyor. küçük kutulara sığan bunca hayat, bunca ölüm, bunca şiddet, bunca vahşet, bunca tecavüz ağır geliyor.
    sen yaşı daha küçük üzülmesin diye klasik masalların sonunu değiştirirken “yok yavrum, pamuk prenses’in annesi ölmedi, tatile gitti... aa kurt babaannesini neden yesin? o dolaba saklandı” diye saçmalarken, çocuğa elinden geldiğince dostluğu, kardeşliği, spor sevgisini aşılamaya çalışırken televizyona bakıp “volkan, sabri’yi neden boğuyor?” diye sorunca afallıyorsun... el kadar çocukların gözüne sıkılan biber gazını seninkine sıkılmış gibi hissediyorsun... onların gözyaşları, seninkinin gözünden akıyor...
    volkan sabri’yi neden boğuyor bilmiyorum oğlum. sabri volkan’ı neden tırmaladı bilmiyorum. o muzu sallayanın, o şişeyi atanın, o küfrü edenin, o gazı sıkanın ruh halini anlamıyorum. ama günün birinde biri, “senin oğlunu bıçakladılar, öldü, emre melo’yu tahrik etmiş de” diye karşıma gelirse ona ne yapacağımı çok iyi biliyorum. yeter be... sizin erkek egemen kültürünüzden de, futbolunuzdan da, şiddetinizden de, sahte söylemlerinizden de... siz kimin oğlunu öldürüyorsunuz? bu böyle bilinsin, artık tarafım... siz nerede duruyorsanız, tam karşınızdayım... oğluma dokunanın elini kırarım...

    --- alıntı ---

    (bkz: banu yelkovan)

    http://www.radikal.com.tr/...nani_yakarim-1133485
  • 14613
    "neymar'ın bize gelip gelmeyeceğini bilmiyorum. o harika bir oyuncu. klasını her maçta gösteriyor. ama ne yaparsa yapsın messi'nin tarihin en iyi oyuncusu olduğunu değiştiremez."

    "bu teknik heyetin ve yönetimin kararı. nereye ihtiyaç duyarlarsa oraya takviye yaparlar. ama bana göre bizim bir eksiğimiz yok. tek isteğimiz gelecek sezon daha çok kupa kazanmak."

    "3 maçımız kaldı. bu üç maçı da kazanarak 100 puana ulaşıp real madrid'in puan rekorunu egale etmek istiyoruz."

    jordi alba
  • 14614
    "ben de başkanlığım döneminde dünyaca ünlü okocha, kostadinov, högh gibi önemli yıldızları transfer ettim. bu isimleri alırken kariyerlerinden çok aile yapılarına baktım. çünkü kulübün parasıyla yatırım yapıyorsun. f.bahçe de meireles'e büyük bir yatırım yaptı. ancak o, kulübün ahlaki yapısına aykırı hareketlerde bulundu. bu hareket en ağır şekilde cezalandırılmalı. en ağır ceza nedir, oyuncunun kulübüyle ilişkisini kesmektir. futbolcunun kulüp ile sözleşmesi olabilir. ancak her futbolcu sözleşme imzalarken, o sözleşme süresince ahlak kuralları dahilinde davranacağını, yaşayacağını taahhüt eder. uefa'nın tüm sözleşmelerinde bu maddeler vardır. fenerbahçe, meireles'in sözleşmesini feshetmeli hem de parasal olarak en ağır cezayı vermeli."

    ali şen
  • 14616
    “bir iki olayla türk futbolu dibe gidiyor derseniz mübala edersiniz. türk futbolu her zaman daha iyiye gidecek. ara sıra kazalar olabilir. gençler bazen kendi aralarında enerji taşmasından sorun yaşıyor. bunlara camiaları karıştırmamak lazım. bunlar tamamen izole olaylardır. esas hedefimiz bunları camiaların içine sokmamak. bu insanları ve bu yapılaşmayı kabul etmiyoruz.”

    “fenerbahçe, geçen sezon içinde bizi sahamızda 2-1 yendi, ortaya çıktılar hoplayıp oynadılar. bu bir abartmaca mıydı? demek ki bu tabii bir şey. bütün sporlarda kazanırsın, kaybedersin, sevinirsin, üzülürsün, bunları abartma diye tabir ederseniz siz sporun ruhunu başka yere götürüyorsunuz. önemli olan centilmenlik dışı olaylara mani olmak. sadece ben değil, tüm kulüpler. yüzde 100 eminim fenerbahçe yönetimi de bunun için çalışıyor. zaman içinde de başarılı olacağımıza ben inanıyorum.”

    (bkz: ünal aysal)
  • 14624
    “türkiye ile ilgili hiçbir konuyu bugüne kadar uefa’ya taşımadık, taşımayacağıız da… birkaç tane kendini bilmezin yaptığı hareketi, bir camiaya bağlayamayız. türk futboluna zarar vermek istemiyoruz. israrla her platformda bizim uefa ile kontakta olduğumuzu söylüyorlar. bu bir histeri krizi… bu şekilde, gelebilecek olası bir cezayı bizim üstümüze yıkmaya çalışıyorlar. biz türk sporu adına bütün sorunları türkiye’de çözme taraftarıyız. bugüne kadar uefa’ya ne gittik, ne de gideceğiz.”

    (bkz: ünal aysal)
App Store'dan indirin Google Play'den alın