• 2078
    premier ligde başarılı olmuş, çok rahat bir epl takımına imza atacak futbolcuyu 3 milyondan aza ikna etmişler. çok rahat ibfk, fb ya da bjk'ye gidebilecek bonservisi elinde adem büyük'ü çorba parasına, bir hafta önce 20 yaş altı dünya kupası ilk on birine seçilmiş valentine ozornwafor'u karın tokluğuna oynamaya ikna etmişler. helal olsun başkan, helal olsun hocam, helal olsun yönetim. eleştirenler gerçekten büyük ayıp ediyor.
  • 2083
    ryan babel transferi ile gereksiz, haksız ve boş yere eleştirildiğini düşündüğüm yönetim.

    33 yaşında futbolcu alınmaz diye bir şey yok, vereceği katkı önemlidir. c. ronaldo da juventus’a 33 yaşında transfer oldu hem de 117 milyon euro’ya, dahası real madrid 93 milyon euro’ya almıştı gençken yani kar ederek sattı.

    şimdi hemen “ronaldo’yla babel’i kıyaslayan yazarları göstermiş rererö” demeyin. heralde futbolcuları kıyaslamıyorum. transfer politikasını kıyaslıyorum. bu adam bizim ligimizde 33-34 yaşında da olsa doğrudan 10-15 arası gole katkı sağlar mı? sağlar. bu da şampiyonluğa büyük bir katkı sağlar mı? evet. parasını çıkarır mı? çıkarır.

    bütün takımı bruma, rodrigues, onyekuru gibi transferlerle kurmaya karşıyım. önce ligde, kupada favori olacak, avrupa’da grup aşamalarını geçebilecek kadro kuracaksın aralara da 3-4 tane satarak para kazanacağını düşündüğün gençleri serpiştireceksin. 7-8 futbolcu senin şampiyonluğun ve avrupa’da tur atlaman sayesinde sana para kazandıracak, gençler de bonservisiyle kazandıracak. hem şampiyon olacak hem de kar edeceksin.

    (mesela ben basketboldan çok anlamıyorum ama az biraz okuduklarım kadarıyla fenerbahçe’nin basketbolda 30 milyon euro’luk kadrosu var ama başarılarına rağmen her sene 15 milyon euro açıkları var.)

    http://gss.gs/tUl

    son söz: doğru yolda olan yönetimdir, yürüyedurun!
  • 2084
    ryan babel'in şampiyonlar liginde atacağı bir gol, açacağı bir kilit, getireceği bir galibiyetle yıllık maliyetini cikaracagini düşünerek akıllıca bir iş yapmış olan yönetim. tek sıkıntı 3 yılın dolu dolu olması.

    bir takımda hep gelecek vaaden oyuncu olmaz he olursa da deplasmandaki porto maçındaki gibi bulduğunu atamayan bir takım olup mağlup şekilde geri donersin.
  • 2085
    muhasebeci taraftar gözüyle bakarsam ben de ryan babel'in kontratından memnun değilim ancak; belhanda'nın 3,5 küsür, nando'nun 3,5 küsür, soso'nun 4 küsür falan aldığı yerde bonservisi elinde bir babel'i 2'ye ikna edemezsin, işin tabiatına aykırı bu. biz bu tip uçuk sayılı sözleşmelerden kurtuluruz muyuz? ne zaman maaş tavanımız 2,5 milyon euro olur, ne zaman maaş ortalamamız 1,25-1,5 milyon euro civarına çekilir, o zaman rahatlarız. var yani daha buna.

    babel'in kontratındaki miktar konusunda eleştir(e)mediğim yönetim. tek sorun bence süre, 2 ya da 1+1 daha ideal olurdu.
  • 2086
    transfer yapılır-yapılmaz az-çok verilir orada çok abuk hareketler yok. ama klübü yönetmek sadece transfer değil.

    uefa kararlarındaki duruşları etkili oldu hakkını veririz.

    2 seneye yaklaşırken yönetimsel olarak halının altındaki sorunlar ise ibrasızlık ile katlanarak büyüdü.

    florya, teknokent, spor salonu ile ilgili gelişme var mı yok mu bilgimiz yok.

    riva dan satışlardan nasıl bir pay alıyoruz, nasıl devam edecek bu durum bilgi yok.

    stad sponsorluk vs.

    umarız gelişmeler vardır.
  • 2088
    ndiaye ve gomis'in ardından fernando'yu da itibarsızlaştırmak için sipariş haber yaptıran yönetim.

    galatasaray'ın son 2 senesindeki başarısında direkt etkisi olan, bu sürede herhangi bir yanlış hareketi bulunmayan bir adama bunu yapmak nankörlükten başka bir şey değil.

    dışardan bakıldığında saf/şeffaf gözüken yönetim kesin olarak sinsi ve içten pazarlıklı bir kafa yapısına sahip.

    önümüzdeki sene bugünlerde fernando ile fotoğraflarının basına düşmeyeceğinin kim garantisini verebilir?

    sabaha kadar ofsaytlansam da tavrım net : bu yönetim galatasaray'a kesinlikle yakışmıyor. bunu söylediğimiz için şimdi galatasaray düşmanı, liseci falan olurum. bu demek değilki dursun özbek yönetiminden kötüler. ya da rakiplerimizin başkanları gibi bir başkan istiyorum.

    galatasaray markasını asla kaldıramadığını düşündüğüm bu yönetime tahammül etmemin tek sebebi hocayla ilişkileri. he şunu da söyleyim, o ilişkiye de çok güvenmeyin yarın ne olacağı hiç belli olmaz.

    edit: haberleri sürekli yönetime yakın gazeteci ali naci küçük'ün yapıyor olması da düşündürücü.
  • 2090
    uzun zaman sonra ilk defa bir yönetimin transfer hamleleri zamanında geliyor. uzun zaman sonra ilk defa bir yönetim hoca ile uyumlu çalışıyor. uzun zaman sonra bir yönetim parayi dogru harcamaya calisiyor.
    ama yine de begendiremiyor. neden?
    çünkü liseli degiller.
    çünkü liseli abileri istiyor diye hukuksuz adamları üye yapmıyorlar.
    çünkü taraftarın sesine kulak veriyorlar bu da elit abileri ablaları rahatsız ediyor.
    çünkü terim onların hayalindeki elit tipli teknik direktör değil.
  • 2093
    maalesef boş argümanlarla eleştirilen yönetimdir. bazı iletişim sorunları olduğu malum, ama galatasaray’a yakışmıyor demek tam manası ile art niyetli bir yaklaşımdır.

    bu kulübe değil yakışmak, kapısından bile geçmemesi gereken adamlar başkan olmuşken. 2 şampiyonluk görmüş, maddi anlamda kara ilk defa geçirmiş bir yönetime yakışmıyor demek için baya baya art niyetli olmak gerekli.

    neyseki tüm galatasaray camiası neyin ne olduğunun farkında. yapıcı eleştirilerin de her zaman yönetimler için faydalı olduğu kanaatindeyim. ama biraz mantık ve iyi niyet çerçevesinde olması lazım.
  • 2094
    fernando francisco reges'i itibarsızlaştırmaya ihtiyacı olmayan yönetim.

    fernando kim? çok kaliteli, geldiği ilk zamanlarda büyük etki yaratmış, ancak sonrasında ciddi bir devamlılık problemi yaşamış bir futbolcu. taraftar çok iyi oynadığı maçlarda alkışlamış ama devamlılık problemi nedeniyle genelde hep eleştirmiş.. yani kısaca taraftarın gözünde hiç bir zaman vazgeçilmez olmamıştır.

    itibarsızlaştırma kime yapılır? sneijder gibi belki evet gomis gibi taraftar gözünde vazgeçilmez olan futbolcuları gözden düşürmek için yapılır.. fernando öyle biri değil ki.. anket yapılsa fernando-ever banega takasına taraftarın %70'i olumlu yanıt verecektir zaten..

    ezbere, hiçbir somut bir kanıta, kaynağa dayanmayan, niyet okuyarak yapılan yorumlar bana gerçekten çok boş geliyor..
  • 2095
    eleştirecek bir şey kalmayınca insan sarraflarımız tarafından sinsilikle suçlanan yönetim.
    galatasaraylılar kendilerinin dışarıdan saf/şeffaf görünüp aslında saf olmadıklarını, kulübün haklarını her yerde sonuna kadar savunduklarını bilir. düşmanı her fırsatta başarısıyla, mesaj dolu cümleleriyle ezdiğini, galatasaraylının başını öne eğdirmeyeceğini bilir. zaten gerçekten saf olsalar 1 dakika oturamazlar o koltukta.

    derdi galatasaray olmayanlar ise bunu sinsilik olarak algılayabilirler. fakat komik duruma düştüklerinin farkında olamazlar. ne demiş abraham lincoln: "insanlarda kusur ararsanız, mutlaka bulursunuz."
  • 2097
    öncelikle başarılı bulduğum yönetim;

    yönetim ile ilgili geçmiş entrilerim ortada. ancak yanlış gördüğüm şeyleri eleştiririm.

    satılması gündemde olan oyuncularımız ısmarlama haberlerle yönetim tarafından itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. taraftar baskısından çekinilerek böyle bir yöntem uygulanıyor olabilir. bize hakkıyla emek vermiş sonrada bonservis kazandırarak giden badou ndiaye ve befatimbi gomis için bu yöntem uygulanmıştı. aynı yöntem fernando reges içinde uygulamaya konuldu.

    ndiaye'nin gidiş öyküsünü mustafa başkandan dinlemiştik: "biz göndermek istemedik. maalesef ndiaye kendisi gitmek istedi. önce hocamıza 'kalmak istiyorum' dedi. kalmak istiyorum deyince biz asla 'ndiaye'yi satalım, mali sorunu halledelim' demedik, sonunda nedense, ndiaye'nin enteresan bir menajeri var, o nasıl yaptıysa hocamın tabiriyle çocuğu zehirledi. sevgili hocam görüştüğünde 'bu çocuğu zehirlemişler, göndermem gerek dedi."

    aynı ndiaye yarım sezon sonra geri dönebilmek için başka teklifler olmasına rağmen, 3,5 milyon uero olan maaşından da fedakarlık yaparak kiralık olarak geri döndü.

    yönetim ndiaye'yi 16 milyon euro'ya satarak çok doğru bir iş yapmıştı. ha keza gomis ve fernando'nun satılmaları da doğru karar. gomis'in gitmesinde ki sıkıntı yerini dolduramamıştık. ancak bu gönderilmesinin doğru olduğu gerçeğini değiştirmiyor. aldığı maaş inanılmaz yüksekti ve yaşı 33 olmuştu. fernando da sözleşmesinin bitmesine 1 yıl kalmış ve 32 yaşına gelmiş bir futbolcu.

    yollarımızı ayırmamız gereken oyuncularımızı ısmarlama haberlerle karalamak bize hiç ama hiç yakışmıyor.
  • 2099
    fernando redesin kulübe ihtar çektiğine ilişkin bir haber sonrası reges'i itibarsizlaştırma adına bu haberleri yaptırmakla itham edilen yönetim.

    reges'i bu sözlükte en çok öven insanlardan biri benimdir. ilk geldiğinde hele türk futbol tarihinde o bölgede oynamış en özel oyunculardan biri falan dedim. hâlâ da öyle bence. muazzam bir pozisyon bilgisi, oyun aklı var. oyunu harika okuyor ve günümüz futbolunda da basketbolunda da en önemli unsur olan geçiş hücumu için muazzam bir faktör reges. çünkü atağı bitirdiği yerde bizim atağımızı başlatıyor, atak devamlılığı sağlıyor. fakat tüm bunlar tudor dönemindeki reges için geçerli şeyler. sonrasında belki sakatlıklar sebebiyle kendi formu düştüğünden belki de fatih terim ile başka türlü bir oyuna geçtiğimizden reges'in onu öve öve bitiremediğim tüm özellikleri çok azaldı ya da kayboldu. şu anki oyun pl nınızda reges yerine bir melo'yu, bir suat kaya'yı, bir emre b.'yi tercih ederim. şimdi bazılarınız bunlar zaten harika futbolculardı, kim bunları tercih etmez ki diyebilir. tudor dönemindeki oyun yapısında ben bunların 3'ü yerine de reges'i tercih ederdim mesela.

    neyse sonuç olarak bugün reges satılsın mı diye anket yapılsa çoğunluk satılsın der. satılmasına pek kimsenin laf etmeyeceği hatta hatta bazılarının 32 yaşında ve ucretide yüksek bir adamı para kazanarak gönderebildiği için yönetimi takdir edeceği bir adam reges, dolayısıyla kim, neden itibarsizlaştırmak istesin ki bu adamı? şu an muslera'yı satıyoruz deseler, onu bile destekleyecek taraftarlar varken reges'i satmak için kimsenin taraftar tepkisinden çekinip de ısmarlama haber yaptırmaya ihtiyacı yoktur.
  • 2100
    fernando'yu itibarsızlaştırmalarına gerek yok zaten fernando taraftarın nezdinde pek de itibarlı biri değil zaten. bu burada dursun, ancak;

    bundan birkaç ay öncesine kadar lisecilik yapanlara *, 'vizyon' naraları atan transfercilere çok sert bir şekilde savunduğum yönetimdi ama en azından başta burası olmak üzere sosyal medya mecralarında durumun terse döndüğünü görüyorum. şimdi de iki kelime bile söyleyemiyor kimse. bu da doğru değil. o yüzden şu an eleştirenleri eleştiren konumdan destekleyenleri eleştiren bir konum alacağım.

    bir kere ortada bir sportif başarı varsa en büyük paye yönetimlerden falan önce sportif figürlerdedir. başta fatih terim olmak üzere teknik ekip, futbolcular, dolaylı olarak florya'da malzemeciden tut masör ekibine kadar neredeyse herkes ve tabii ki de abdurrahim albayrak. yönetimdeki diğer kişilere bir paye verilecekse bunlardan sonra verilebilir belki. yoksa baktığımızda duygun yarsuvat da (u: burada kastedilen biz yönetimi kastediyoruz tek bir kişiyi değil diye bir savunma gelebilir de kastedilenin mustafa cengiz olduğu çok açık bence.) 3 kupa aldı 1 sezonda. 3 kupayı o mu aldı şimdi? bu birincisi.

    ikincisi tamam diğer yönetimlere nazaran saçıp savurmuyorlar * ama bu bir artı mıdır yoksa zaten olması gereken, gs'nin de şu an halihazırda ihtiyacı olan bu değil mi? yani bu bir ekstra değil zaten. kulübe şu ana kadar ekstra bir gelir yaratabildiklerine pek şahit olmadım. ingilizce tabirle 'asset' olarak ya da sponsorluk vb. olarak bu zaten yok da, sportif bir gelir üretimi de yok. (u: mesela bir yerde alternatifsizlikten dolayı kendi inisiyatifleriyle alınan mbaye diagne'yi 15'e falan satabilirsek bu bile sportif bir gelir üretimi olur kendi hanelerine.) şu ana kadar tek yaptıkları şampiyonluğun üstüne yatıp oradan gelecek parayı borca gömmek. olması gereken bu onda bir problem yok ama bunun göğe çıkarılıp bu kadar övülecek bir tarafı da yok.

    son olarak da bu yönetim zaten albayrak-teknik heyet uyumu olmazsa orada 1 ay bile kalabilecek bir özgül ağırlığa, yeterliğe sahip değil. tamam bir uyum tablosu var falan diye destekliyoruz da suni efsaneleştirmelere, toz konduramamaya falan da gerek yok. çok ağır böyle 'majör' denebilecek bir artıları da yok (u: en büyük artıları bürokrat bir yönetim olması ve albayrak-terim varlığı ve uyumu işte) aynı derecede bir eksileri de yok (u: albayrak-terim olmasa mesela direk onları götürecek bir eksileri olur bu özgül ağırlık meselesi. ama bu ikili bunu telafi ediyor.), ortalama nötr bir yönetim işte. bu kadar borç içindeki bir kulübü yönetmek tabii ki kolay değil ancak işin yukarda yazdığım boyutları da var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın