• 1077
    ruslarla uefa avrupa ligi için çekişiyorsunuz ama ne hikmetse maçınıza beyaz rusya'dan hakem atanıyor ve siz uyuyorsunuz. yetmiyor bu hakem alenen maçta şike yapıp, bariz penaltı ve kırmızı kartınızı veremeyip, hayali ofsayt uyduruyor. son olarak da iki tane komedi penaltı çalıp ilk yarıyı bitiriyor. gerçekten sizin tek göreviniz devlet büyüklerini ziyaret etmek midir?

    (bkz: 11 aralık 2018 galatasaray porto maçı)
  • 1078
    galatasaray'a tarihinin en büyük avrupa hezimetini yaşatmış olan yönetimdir. sezon başında kasımpaşalara 4, alanyalara 6 atarken spor programlarına çıkıp atasözleri söylerken herşey güzeldi tabi. yöneticilerinden bazıları işler az kötü gittiğinde gomis'i bile düşman ilan etti, hedef göstertti. yönetici olarak görev sorumluluklarını yerine getiremeyen, futbol takımını sakat bırakan hamlelere imza attılar.

    ağızları ile kuş tutsalar en büyük muhalifleri benim, sıradan bir vatandaş olarak istifalarını talep ediyorum. 3 ayda dibi gösterdiler bize. şu saatten sonra ronaldo'yu alsan kaç yazar. türk spor tarihinde bir daha nereye bu kurayı çekebilirsin?

    bu yönetimin başkanı böyle deyimleri, vecizeleri, atasözlerini iyi bilir, çok kullanır. bizde kullanalım o zaman, çok bilinir bu söz:

    istifa da bir hizmettir!
  • 1083
    geçenlerde bir yazar arkadaşımız yazmıştı. yönetim hata yapmıştır, elbette eleştirilir, eleştirilmelidir; ama muhtemel bir yönetim değişikliği sonrası muktedir konuma gelecek liseci tayfanın ilk yiyeceği adam da fatih terim olacaktır muhtemelen. işin içinde fatih hoca olunca rasyoneliteden uzaklaşarak eleştiriyi asla bölüştürmeyen, tüm okları fatih hoca dışındaki unsurlara yönelten arkadaşlar bunu da bi' göz önünde bulundurmalı bence.
  • 1084
    kolay olarak gördükleri şampiyonlar ligi kura çekimi sırasında başkanı ve asbaşkanı şu görüntüyü vermiştir:

    https://hizliresim.com/nQ72Ng

    gerek kümülatif vizyonu ve maddi olanakları, gerek ise türkçe bilgileri, adı galatasaray olmayan herhangi bir takımı kümede tutmaya yetmeyecek “demek istemiyorum ama” bu az yukarıda bahsettiğim iki kişi, aynı zamanda kulübün başkanı, asbaşkanı, futbol şube sorumlusu, sportif direktör ve transfer komitesi başkanı sıfatlarını da kendilerinde tuttuklarından, “maaş ödeyemiyorlar” denmemesi için, - çünkü, beklendiği üzere ilave kaynak yaratamadılar - sıcak para getirebilecek tek adam olan gomis’i satma yoluna gittiler.

    bu süreçte asbaşkan ve aynı zamanda futboldan sorumlu yönetici olan şahıs çıkarak taraftara “içı forfet alazaaz” diyerek yalan söyledi. bu yalan, aynı şekilde futbol takımının hocasına da söylendi ki fatih terim 10.12.2018 tarihli basın toplantısında “bana iki forvet alınacağı sözü verilmese forvetimizin satılmasına onay vermezdim” diyerek, kendisine de aynı yalanın söylendiğini beyan etti.

    şimdi “kimse galatasaray asbaşkına yalancı diyemez” diyenler olacaktır. beyanat, almaya çalışıyoruz olsa haklısınız; ancak alacağız dendi. ha aynı şahıs çok değil 2-3 hafta önce gece söylediği şeyi, sabah söylemediğini de iddia etti ama bu durum ülkemizde popüler biliyorsunuz.

    genel kurulda kürsüye çıkarak “bir kuruşa bile ihtiyacımız var” diyerek kulübe yeni üye olacakların giriş aidatını iki katına çıkartan bu yönetimin, aynı zamanda baya şık ve tanesi tahminim 500 liraya mal olan plaketleri, kulüpler birliği çatısı altında yayınladıkları deklerasyon ile ağzımıza sıçmaya çalışan çapsız kulüp başkanlarına dağıttığı da ortaya çıktı. umuyorum bu plaketler kulüp kasasından değil de asbaşkanın cebinden çıkan para ile yaptırılmıştır; aksi doğrudan maddi ibrasızlık gerektirir.

    neyse; bizleri içeride ve dışarıda başarısızlığa mahkum ederek (bugünü öngörmeyeniniz var mı?) sezona başlatan kişiler topluluğu adına konuşan aynı yönetici, “ocak ayında dunya bizu konusacak, sabirli olun lutfen” “beyannatı” (kendi ifadesi) verdi.

    aralık ayının ortasına geldiğimiz şu dönemde haftasonu yenilirsek, neredeyse lige havlu atıyoruz, şampiyonlar ligi gitti, uefa’da da çıtır takımlar yok.

    zamanında dursun özbek için söylediğimi kendileri için de söylemek istiyorum:

    “sayın mustafa cengiz ve yönetimi; istifa da bir hizmettir, ve istifa, sizin bu kulübe yapabileceğiniz en büyük hizmettir”
  • 1085
    bu yönetim dışında kim seçilirse seçilsin genel kurul üyeleri haindir diyordu buradaki ahali. hatta benim yaptığım anketin sonucunda da %89 mustafa cengiz çıkmıştı. kendisi seçildi nitekim, şimdi de senesi dolmadan istifa deniyor. acaba taraftarların da biraz şapkayı önüne koyup düşünmesi, kendine pay çıkarması gerekmez mi? kulüpte gel dediğin gelsin git dediğin gitsin ama hiç sorumluluk almayan sen ol, oh ne ala. *

    kaldı ki bu kulübün şu an birinci önceliği mali disiplini sağlayıp borç yükünü eritmek. sonra da futbolda lig şampiyonluğu. devede kulak şeylerin peşinden gidip dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmanın manası yok.
  • 1086
    2018-2019 sezonu şampiyonlar ligi grup aşamasında 4 puan ile elenmemiz kendilerine yazar.

    12-13 puanla gruptan çıkmamız zor değildi. bir tek iyi santrfora bakardı. gerçekten bu kadar basitti. prestij kaybettik. klüpler sıralamasında sıçrama yapma sezonuydu. yapamadık. yaklaşık 15-20 m eur gelirden olduk.

    arkalarında mıyız? evet. ancak bu gerçeği de unutmayacağız. önemli olan kendilerinin unutmaması ve ders çıkarması.
  • 1088
    seçildiğinden beri tek özelliğinin 'dursun özbek olmaması' oldugunu söyleyip durduk bu adamların.

    galatasaray başkanlıgına sanki kendi reklamını yapmak, siyasi baglantılarını güclendirmek icin secilmis gibi herifler. bir gün o bakanı ziyaret, sonraki gün bu belediye baskanını. paso ziyaret.

    bu yönetime hiç ısınamadım geldiğinden beri. yalan yok, yağlı surattan kurtulunca ben de deliler gibi sevindim de keske daha becerikli birileri kurtarsaydı bizi.

    şimdi devre arası geliyorrr. ben bu beceriksizlerin ne oyuncu satabilecegini, ne de alabilecegini düsünüyorum. umarım ben yanılırım, yoksa bu taraftar sizi yer. hakettiginiz yerleri boylarsınız.
  • 1089
    fatih hocanın "bazı arkadaşlarla yollarımızı ayıracağız. bu alışverişlerde galatasaray'ın kaybetmemesini istiyoruz. eğer mümkünse 0 ya da çok küçük rakamlarla bazı oyuncuları değerlendireceğiz devre arası." ve "iki aşamalı düşünüyoruz: ocak ve temmuz. bu aşamalarda çok transfer yapabiliriz. çok derin, herkesin alternatifi olan derin bir kadro yapacağız inşallah." şeklindeki açıklamalarından yola çıkarak devam edilmesi gerektiğini düşündüğüm yönetim. bu nedenlerden sadece birisi bu arada.

    hoca geleceğe dair plan yaptıysa yönetim bunun garantisini vermiş demektir. yarın bi gün yeni bir yönetm gelip "olmaz hoca bu dediklerini yapamayız" derse hoca tüm motivasyonunu kaybeder ve çökeriz.
  • 1091
    su ana kadar hic bir basarisi olmayan yonetim. sampiyonlugu onlara yazmiyorum kusura bakmasinlar. sportif olarak rezaletler, transferde rezalet otesiler, yontsel olarak, albayrakin galatasarayi rezil eden aciklamalari ve takimin hakkini savunma zamani gelince karsida agalari olunca kediye donen tavriyla rezalet otesiler. devre arasi kendilerinden olumlu bir is beklemek polyanna icin bile iyimser olur. belki kotu niyetli degillerdir ama basiretsiz olduklari net.
  • 1092
    benim bu yönetimden 2 beklentim var.

    birincisi galatasaray'ın tek bir kuruşunu dahi çarçur etmemeleri ve aynı zamanda bu paralara sahip çıkıp ekonomik anlamda rahatlamamızı sağlamaları. çünkü kulübe önümüzdeki 1-2 yılda çok yüksek miktarda para girdisi olacak. bu girdilerin başında riva'dan gelecek minimum 900 milyon tl var. sezon sonu yenilenecek olan stad isim hakkı anlaşması da cabası. gördüğüm kadarıyla da mustafa cengiz ve yönetimi geldikleri günden beri galatasaray'ın tek bir kuruşunu heba etmediler, en önemlisi de ettirmediler.

    ikinci olarak transfer. her ne kadar birinci beklentimi doğru şekilde gerçekleştiriyor olsalar da sportif başarı gelmezse kimse ekonomiyi düzeltiyora bakmaz. (bu durumun bariz örneğini ali koç ve fener taraftarı ekseninde görebiliyoruz.) ve sportif başarı bana göre de her şeyin önünde gelir. bu yönetim 2 transfer dönemi geçirdi. ilkinde inter'den nagatomo gibi bir futbolcuyu aldılar, bence bu başarıdır. lakin ikinci transfer dönemleri fiyasko ile sonuçlandı. (bu fiyaskonun sonuçlarına girmiyorum zaten herkesin bildiği şeyler) sonuç olarak bir transfer dönemini daha fiyasko ile geçirirlerse ömürleri çok uzun sürmez.
  • 1093
    galatasaray düşmanlarına tehdit olamayacak kadar bitap bir yönetimdir. kaldıki var konuşmaları bile(!) tenezzül edilip taraflarına verilmiyor. masadaki ürkek bir yönetim sahadaki adaletsizliklere yansıyor. 2018/2019 sezonunda yaşanan rezilliklerin faturası kendilerine yazar. gelinen noktada iddialı bir dursun özbek kadrosu mevcut yönetimi sandıkta indirebilecek düzeyde, böyle bir trajedi olabilir mi merak ediyorum.
  • 1094
    bu sezon* kasıtlı olarak aleyhimize verilen hakem kararlarıyla ilgili hiçbir girişimleri olmamıştır. kaypak federasyona boyun eğmişlerdir. öyle ki barış şimşek’in hala bizim maçlarda var hakemi olması koskoca galatasaray yönetiminin basiretsizliğidir. beceriksizleri yüzünden koca sezon çöpe gitmiştir. forvetsiz bıraktıkları yetmezmiş gibi sahada hakemler tarafından doğranan futbol takımının hakkını koruyamamışlardır.
  • 1095
    ayhan ozmizrak’in abdurrahim albayrak’a divan kurulunda sordugu sorularin videosunu twitterdan sildirmis olan yonetim.

    cok yanlis gelmisler, burasi galatasaray. burada muhalefetin konusmasini sansurleme gibi islere kalkismak, sizin en basta galatasaray kulturunden nasiplenemediginizi gosterir.

    baskalarinin onunde baris dilenirken inhinanin doruklarina varanlar, tavk-i esareti boyunlarina keyifle takanlar, galatasaray’in fikri hur, vicdani hur uyelerinin sesini kismaya calisanlar, yoneticilikten de once galatasarayliligi ogrenmelidir.
  • 1097
    gomis'i yollayıp üzerine sadece bir forvet bile transfer etmeyerek;
    - bizi eren'e, sinan'a, muğdat'a mahkum eden,
    - şampiyonlar liginden elenmemize sebep olan ve böylece galibiyetler, tur atlama ödülü vs. ile 20 milyon euro civarı geliri elde etmemize engel olan,
    - ligin mevcut bitik durumu göze alındığında yıllar sonra ilk defa güle oynaya şampiyon olacak takımımızın bu şansını çıkmazlara sokan,
    - porto'ya deplasmanda kök bile söktürse gol atacak oyuncusu olmadığından zamanla loser seviyesine evrilen bir takımın oluşumuna sebep olan yönetimdir.

    ayrıca göksel gümüşdağ ve ali dürüst'ün genel kuruldan ihracını isteyemeyen, konuşmaktan başka bir şey yapamayan, konuştukça aldıkları cezalara da sinerek boyun eğen, bırakın imzamızı, haberimizin bile olmadığı bildiriyi yayınlayıp bir de buna oy birliği diyen sözde kulüpler birliğinden çekilemeyen* basiretsizler topluluğudur.

    dursun özbek'e ben dahil daha fazla kızıyoruz ediyoruz da riva ile florya faciasını hariç tutarsak bu kadarını o ve kardeşi bile yapmadı. dursun'a herkes dolmuştu ve tahammül kalmamıştı ki fatih terim'in gelişi bile kurtaramadı kendisini. işte mustafa cengiz yönetiminin en büyük şansı budur. fatih terim olmasa, klasik şapka tavşan işlerini yapmasa fenerbahçe'yle birlikte kümede kalma mücadelesi verirdik. sonuç olarak devre arasında ne yaparlarsa yapsınlar ve her ne olursa olsun, bir taraftar olarak benim desteğimi bir daha asla kazanamayacak yönetimdir.
  • 1099
    hatalı yönleri bir hayli fazla olan ancak haksız yere yerden yere vurulan yönetimdir.

    öncelikle ilk kazandıkları seçim galatasaray başkanlığı seçim tarihinin en efsanesidir. resmen what a come back yaparak yıllardır nefret edilen gitmesi halinde kurbanlar kesilecek bir başkanı geriden gelerek yıktı ve seçimi kazandı hemen ardından yellow friday gibi akılcı bir iş yaparak yönetim futbolcu taraftar üçlemesini iyice kenetledi fatih hocanın yanına abdurrahim albayrak’ı getirdi, şuan ne kadar eleştirilsede abdurrahim albayrak’ta o dönem aranan yönetici profiliydi ve bir nerede kalmıştıkda ondan geldi adete herkes mest olmuş galatasaray taraftarının özlemini duyduğu kim varsa teker teker geliyordu.

    bu yönetimle ilgili ilk çatlak, ndiaye’nin gönderilmesi olmuştu gelinen noktada o fiyata satılması bugün için çok doğru bir hamle gözükse de o dönem için öyle değildi ayrıca geçen yaz transfer döneminde olduğu gibi ndiaye gittikten sonra orta alınmadı. yeni seçildikleri ve dursun özbek gibi bir profilden sonra geldikleri için galatasaray taraftarı ağzını açmadı.

    fatih hoca aldırış etmedi, alt yapıda sürünen donk’tan inanılmaz bir performans aldı ve şampiyonluğun kazanılmasına büyük etti donk.

    sezon sonu gelmiş galatasaray şampiyon olmuş, mustafa cengiz tekrar seçilmiş, uefa ile yapılan görüşmeler olumlu geçmiş, grey weekend felan derken herkes zafer sarhoşuydu.

    yaz transfer dönemi gelmiş. takımın eksikleri çok açık belli savunmaya, orta sahaya ve forvete takviye lazım.

    ama günler geçti aylar geçti o bölgelere gelen giden olmadı bu sırada denayer’in kiralik sözleşmesi bitmiş, o.lyon ile anlaşmıştı. denayer varken bile bir lider stoper eksikliği göze batarken o gittiği halde bile oraya transfer yapılmamış tüm yaz boyunca trezeguet, emre akbaba ve ndiaye isimleri dönüp duruyordu.

    ndiaye’ye herkes okeydi gelince çok sevindik. ancak emre akbaba transferi bize çok maliyete patlamıştı hemde sattığı kadar al cezası yiyen bir takım için, ha çok eksik bölgen olur orası, katılırım ancak o bölgede belhanda ve feghouli gibi isimler varken eksik bölgeler hala takviye edilmemişken küçük aziz, ali koç’un çevirdiği oyun sayesinde gurur meselesi yapıp emre akbabayı aldık. transfer günlerinin son günleri geliyor son 1 hafta kala gomis arabistan’a sessiz sedasız gidiyordu.

    ilk başlarda bütün internet siteleri çok yüksek bir bonservis bedeli olduğundan bahsediyordu böyle ücretlere gitmesine hiçbir galatasaray taraftarının şikayeti yoktu. gomis gitmiş kap'a yapılan açıklamada 6 milyon € bonservis bedeli ile gittiği yazıyordu. bu 6 milyon euronun zaten 4 milyonu emre akbabaya 800 bin eurosu onyekuru kiralik ücretine tam hatırlamıyorum ama bir kısmıda ndiaye'nin kiralik ücretine gidiyordu.

    taraftar olarak herkes durumu anladı son 1 hafta kala kim gelebilirdi ki hemde elimizde verecek para olmazken, bu kargaşa sosyal medya da dolaşırken, modeste ismi geçmeye başladı hem bonservisi yoktu hemde çok kaliteli bir isimdi hepimiz heyecanlandık ha geldi ha gelecek derken sanki ismi basına ilk düştüğünde bile çin takımı ile arasında fifa'lık durumu olduğunu yönetim dahil herkes biliyordu.

    ama böyle olmadı abdurrahim albayrak galatasaray futbol takımını böyle bir riske sokamayacağını, modesteden vazgeçildiğini açıkladığında transferin bitmesine 3 gün kalmıştı. herkes dolmuştu homurdanmalar üst düzeye çıkmış herkes gereken forvet transferini bekliyordu.

    yine abdurrahim albayrak kazanılan maçtan sonra ekranlara çıkıp 1 değil 2 forvet alacağız deyip taraftarın içine umut serpiyordu. ama yine öyle olmadı transfer dönemi bitmiş galatasaray forvet ve stoper alamadan sezona başlayacaktı.bu durum herkesi deliye döndürmüştü. fatih hocanın yaz transfer dönemiyle ilgili yaptığı açıklama her şeyi özetliyordu. 'öyle bir transfer dönemi yaşadık ki allah düşmanımızın başına vermesin!

    sezon başlar başlamaz forvet eksikliği kendisini hayli fazla belli ederken eren derkiyok'un kaçırdığı her golden sonra ve kaybedilen her puandan sonra eleştiri okları hep mustafa cengiz yönetimine çevrildi. bu da yetmezmiş gibi galatasaray'ın tff ile olan husumetinde hocaya gereken destek olunmamış, gereken eleştiri yapılmamıştı. daha sonra hatalar devam ettikçe galatasaray taraftarı baskısıyla zorunlu bir açıklama yapılmıştı.

    ama daha bitmedi tüm bu olayların ardından abdurrahim albayrak kulüpler birliği'nin yaptığı skandal açıklaması ile ilgili barışmalıyız deyip galatasaray taraftarının ona olan saygısını hem bu yaptığı açıklamalar ve de her maç sonu yaptığı skandal açıklamalarla kaybediyordu.

    gelinen noktada ben bu yönetimin bütün hatalarını saymaya çalıştım bu hataları bende görüyorum yetersiz oldukları açık ama galatasaray'ın başına bizim istediğimiz bizim arzuladığımız başkan gelmeyecek, geleni zaten türlü oyunlarla pes ettiriyorlar.

    mustafa cengiz yönetimden önce dursun özbek gibi bir başkanı görmüşken ve başkanlık seçiminde diğer adayları görmüşken bu kadar eleştiri boş yere yapılıyor, hadi diyelim mustafa cengiz yönetimi istifa etti yeni bir seçim olacak siz kimin gelmesini bekliyorsunuz ? gelecek başkanın türkiye'nin bu koşullarında tff'yi istifa ettirebilecek gücü olacak mı ? ya da türlü sponsorluklarla takıma para yardımı yapabilecek bir maddi gücü var mı ? bu soruların bana göre cevabı hayır o yüzden tamam yanlışlarını söyleyelim ama bırakın tek amacı galatasaray'a hizmet etmek olan ve galatasaray'ın parasını zerre çar çur edeceğine dair şüphemiz olmayan şu yönetimi istifa diyecek kadar kaos yaratmayalım çünkü bu yönetimden çok ama çok daha kötülerini gördük.
  • 1100
    adnan polat, ünal aysal ve dursun özbek yönetimine kıyasla ekonomik anlamda daha başarılı bir yönetimdir.

    yıllar sonra gelen edit: 24 mart 2019 tarihindeki genel kurulda yönetimsel açıdan ibra edilmemeleri, o dönem için haksızlık olduğu düşünülerek taraftarlardan büyük bir destek almışlardı. ancak 3.5 yıl sonunda, her transfer döneminde teknik direktörümüzle yaşadıkları transfer gerginlikleri, türkiye futbol federasyonu'na karşı kulübü korumak adına gerekli tavırı alamamaları, maç sonraları ortadan kaybolmalarıyla, yönetimsel açıdan ibra edilmemelerini haklı çıkarmışlardır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın