• 3002
    son 25 yılda rakiplerle arayı açma fırsatını bize veren 3. yönetimdir. faruk süren yönetimi çok başarılı olmuştu. geldiklerinde fenerbahçe bizden şampiyonluk sayısı olarak üstündü giderlerken biz hem şampiyonluk sayısı olarak üstündük hem de avrupa şampiyonluğu yaşamıştık. ünal aysal dönemi 2002’den sonra yavaş yavaş köhneyen galatasaray’ın yeniden ayağa kalkışını psikolojik üstünlüğü yeniden ele alışını simgelemişti. 2010’dan önce sneijder 7,5 milyon €’ya satışa konsa fener gider alırdı. ancak ünal aysal yönetimi marka değerini iyi yönetmiş ve bu tip dünya starlarını takıma kazandırarak ikinci bir şahlanış başlatmıştı. mustafa cengiz yönetimi de aynı bu iki yönetim gibi bizim adımıza büyük şanstır. faruk süren de avrupa şampiyonluğu yaşayarak aslında hedefine ulaşmıştı. ancak ünal aysal’ın hikayesi fatih hoca ile sürtüşmesi nedeniyle yarım kalmış bir hikayedir. rakiplerle rekabeti bitirecek bir dönem yaşanabilirdi. şimdi mustafa cengiz de geldiğinden beri dursun döneminin pisliklerini temizlemekle uğraşsa da iki kere şampiyonluk yaşadı. ffp engeline rağmen bu şampiyonluklar geldi. avrupa cezasını kaldırdı. başkan devam ederse bu takım ileri gider ve biz 25 senede 3. kez farkı açma şansını bu kez dolu dolu kullanmış oluruz. ben mustafa cengiz yönetiminin asıl başarıyı ffp kapsamının bitmesinden sonra yakalayacağını düşünüyorum. en nihayetinde futbol takımı için biz ffp den dolayı taşıma suyla değirmen döndürüyoruz. sağlam uzun vadeli bir takim kurabilmek için bonservis harcaması yapamıyoruz. umarım devam ederler ve biz bu tarihi fırsatı yine kaçırmayız. çünkü mustafa cengiz gibi bir başkan bizim camiadan kolay kolay çıkmaz.
  • 3003
    mustafa başkanı son dönemde televizyonda gördüğümüzde içimiz sızlarken galatasaray taraftarının kendisi hakkında yaptığı sert yorumları görünce çok üzülüyorum. çok ağır operasyonlar geçirmesine rağmen kulüp için elinden geleni yapmaya çalışan başkana destek tagleri açacağımıza bu şekilde eleştirmek bize yakışmıyor. ama maalesef galatasaray taraftarı son dönemde sosyal medyayı kulübe zarar verecek şekilde kullanıyor. şu süreçte en yapmamız gereken şey sosyal medyada galeyana gelip başkanı ekstra yormak olur.

    başkan ve yönetim son iki yılda atı şaha kaldırmak adına çok önemli işlere imza attı. bu seneyi de şampiyonlukla tamamlayabilseydik iyice şahlanacaktık. olmadı sağlık olsun. başkan iyi olsun gerisi hallolur.
  • 3004
    daha şimdiden gitti gözü bakılan belhanda ve maicon transferlerinde iş yattı gibi gözüküyor. deneyimsiz bir yönetim olsa eyvallah da 5. transfer dönemi olacak bu dönem ile birlikte.

    bu transfer dönemi geçen transfer dönemlerinden çok ayrı çünkü bir sonraki sene şl geliri yok. çok daha dikkatli ve hızlı olmaları gerekiyor. inşallah başarabilirler.
  • 3005
    milletin sözleşmesinin son yılındaki adamı 16 milyon euroya sattığı coğrafyaya 3 kuruşa bile oyuncu satamayan yönetim. bonkörlükleriyle bilinen araplar bile bizi öpmeye çalışıyor. cidden şaka gibi. her transfer dönemi ayrı bir ızdırap. 2020-2011 yaz transfer dönemine gittiğine kesin gözüyle baktığımız belhanda ve maicon'dan gelen tok alıcı haberleriyle başlamış bulunuyoruz.
    2 oyuncudan toplam 8-10 milyon euro beklerken elde var bonservisimi verin bana boşu boşuna maaş ödemeyin teklifleri.
  • 3006
    2020-2021 sezonu yaz transfer dönemi'nde pek çok şey aleyhlerine işliyor gibi. belki de sezonun hamlelerinden olacak mert hakan transferinde oyuncudan kazık yemeleri, yabancı kuralının pat diye değişmesi, bonservis beklenen oyuncuların bir anda bonservissiz gitme sevdasına kapılmaları, eldeki oyuncuların ihtar çekme ve para alamadığı için rakibe gitme haberlerinin artması... bu kabarık listeye bakınca işler çok kötü gibi gözüküyor.

    öte yandan her şeye rağmen eğer emre kılınç, omar elabdellaoui gibi isimler bonservissiz takıma gelirse, en azından 2 as mevkiyi bedelsiz doldurmanın kazancıyla hamle yapacak manevra alanı da bulabilirler. her halükarda önümüzdeki 2 ay içinde şapkadan tavşan çıkarmazsa 2021 seçimlerinde işleri çok çok zor olacakmış gibi gözüküyor.
  • 3008
    bu baslik altina yaziyorum ama aslinda bu yorumum genel bir kulüp yönetimi üzerinedir.

    simdiye kadar ki en uzun entrymi giriyorum :)

    mustafa cengiz sahsen benim gördügüm en iyi iki baskandan biridir ve uzun yillar boyunca da takimin basinda kalmasini diliyorum.

    su siralar 2020 sampiyonlugunu kacirdigimiz icin herkes 2021 sampiyonlugu hayaliyle yaz transfer döneminini beklemekte. kadrolar kuruluyor, herkes, cogunlukla mantikli olan, önerilerde bulunuyor.

    ben de sahsen transfer dönemlerini severim. adi anilan futbolculari arastirma, futbolcular takima katilirsa nasil olur diye üzerine düsünme, sistem düsüncesi, hazirlik maclarinin takibi fln. pek zevkli olmayan bu konulardan zevk aliyorum.

    neyse yorum kismina gelecek olursak da, hepimiz ümitliyiz ancak sahsen yönetimlerimizin transfer konusundaki basarisiziliklarini düsününce hevesim kaciyor. yönerimi simdiye kadar iki konuda elestirdim, birincisi iletisim ikincisi de transfer süreci yönetimleri.

    aslinda iki nokta da iletisimde bitiyor. tüm türkiye galatasaray biri ile anlastiysa bunu ögreniyor. mesela mert hakan galatasarayda yazisini her yerde gördük, ya da galatasaray xx ismi ile ilgileniyor vs. bu gözler abdürrahim albayrak'in forvet icin dubailere gidip oradan resim paylasmasini gördü. ya da falcao ile resim paylasti ve almak zorunda kaldik.

    ya da mesela diagne'yi aliyoruz cünkü paramiz var, yazin araplara satacagiz gibi bir düsünceleri oldugunu herkes biliyordu. yaz gelir gelmez de diagne 15 kesin de 18e cikar mi haberlerini görür olduk.

    farkli bir örnek yusuf erdogan transferi gerceklesti diye haber saldilar, cocuk heyecanla askerdeyken gs formasi ile bir foto cekindi ve transferini iptal ettik.

    nagatomolara gereginden fazla maas ödemek zorunda kalmalarini vs hic yazmiyorum.

    demek istedigim sudur ki, zaten genel olarak sikinti cektigimiz iletisim konusu transferleri dogrudan baltaliyor ve kulüp ya maliyetinden ötürü futbolcu transferlerini gerceklestiremiyor, ya fenerbahce araya girip futbolcuyu elimizden kapiyor ya da fiyat yükseltiyor, ya da biz genel olarak tarftar sussun diye paralari saciyoruz.

    bunun temel sebebinin eski tarz yöneticilik oldugunu düsünüyorum. yeni dünyanin dilinden anlayan isimler, profesyonel olarak kulüp icerisine alinmali ve transferin mali boyutu, transfer edilecek futbolcu ile iliskiler ve kamu iletisimini onlar yürütmeli.

    mesela altyapi oyuncularimizin hepsiyle sözlesme sikintimiz var. 15 yasinda oynatmaya basladigimiz, avrupada vitrine koydugumuz mustafa kapi, yok denebilecek bir yetistirme bedeli ile elimizden ucuyor. ya da atalay gibi altyapida kaptanligini yapan bir futbolcu, sözlesme imzalamak icin tereddüt ediyor. ozan kabak ile öyle bir sözlesme yapiyorsun ki, eger ki ozan duygusal hareket etmese 4 5 milyon daha az kazanacagin durumlara düsüyorsun ve hatta aslinda yine en az 4 5 milyon ederinin altina satmak durumunda kaliyorsun.

    bunlarin hepsi de genclerin dilinden anlayip, onlarin ne istedigini bilen, onlara takimda kalma istegini asilayabilecek insanlarla, profesyonellerle mümkün. artik insanlar 15 yasindan itibaren gelisiyorlar ve olaylara daha mantikli ve profesyonel acilardan bakabiliyorlar. sen onun basini oksayip da hadi sen aslansin kaplansin bizim cocuksun diye sözlesmeye imza attiramazsin. bir proje sunman, ona profesyonel oldugunu da hissettirmen gerek.

    deginmek istedigim son nokta ise yurticindeki transfer girisimlerinin büyük cougunlugunun basarisizlikla sonuclanmasi.

    yani sen eger ki gidip kamuoyuna ben vedat murici alacagim diyorsan, galatasaray olarak onu almak zorundasin. ya da mert hakan ile anlastiysan, o futbolcu fenerbahceyle anlasamamali.

    transfer basarisi ndiayeye gidip 13 milyon vermek demek degil. ya da anadolu kulüpleri ile iliskileri iyi tutmak demek burak yilmaz transferinde fazladan 3 milyon versek mi diye düsünmek degil.

    elimizdeki futbolcularin takimdan kovulur gibi gönderilmesi konusuna da girmiyorum zaten. gol krali adam hakkinda zam istiyor diye kötüleme haberleri servis ettirip takimdan kovarcasina gönderen de ne yazik ki bu yönetimdi. ya da diagnenin ki onlarca gol atmis adamin, kesin satacagiz diye piyasa süren de, maicon'u kovarcasina gönderen, belhanda, feghouli, falcao gibi yüksek ücretli futbolculari elden cikarma konusunda sikinti yasayan da ne yazik ki bu yönetimdi.

    sonra elden kacan isimlerin hepsi pr calismasi ile kötüleniyor ve biz de burada o isimleri gömüyoruz hep beraber. mesela bir sekilde vedati almis olsaydik, begeneyim ya da begenmemeyim, 24 25 yasinda bir forvet oyuncusu, onun üzerine bir sistem gelistirebilseydik, kötü mü olurdu? ya da yabanci siniri cikmisken mert hakan gibi bir adami anlasmisken elinden kacirmasaydin, rotasyonuna en azindan bir yerli daha sokabilmis olsaydin mesela, bir basari sayilmaz miydi bu?

    mesela vedat icin fenerbahce bizim önerdigimizden daha fazlasini önermedi. demek ki ic piyasada farkli dinamikler var. ama fenerbahcenin ic piyasada bize bu kadar üstünlük kurmasinin sebebini arastiran yok. mesela olay türkiye icindeki zengin insan potansiyeli ise, galatasaray kulübüne üye olan zenginlerin, fenerbahcelilerden cok da asagi kalacagini düsünmüyorum. demek ki yine dogru kullanim noktasinda bir sikinti yasiyoruz.

    isimler sadece örnekler, dedigim gibi bunlardan pek cok yasadik ne yazik ki.

    özetlemem gerekirse, iletisim caginda, dogru iletisim kuramadigi icin basarisiz icratlar yapan bir yönetime sahibiz. arkasinda kulübünü cani gibi seven milyonlarca insan olmasina ragmen, rizeden ya da sivastan bir futbolcuyu transfer edemeyen bir anlayis ile yönetiliyoruz. gencleri ile düzgün bag kuramamis bir takim olma yolundayiz.

    ümidim sudur ki, baskanimiz baskanligini yapmaya devam edebilir. abdürrahim albayrak, floryada, daha bir idari isleri halleden bir pozisyona evrilir. taraftar, medya ve futboclularla profesyonle iletisim ve transfer isleri tamamen yeni nesilin dilinden anlayan ve maasli, profesyonel yöneticilere birakilir.

    mesela ilgaz cinar umarim bir sekilde galatasarayimizin profesyonel kadrosu icerisinde kendisine yer bulur.

    uzun girdimi sonuna kadar okuyan her bir yazar kardesime tesekkür ediyorum, on da verseniz off da verseniz seviliyorsunuz :)
  • 3009
    naçizane fikrim aslında iyi bir yönetim yok ortada. iyi bir başkan var. kendini yetiştirmiş, zeki, kültürlü, kibar ve en önemlisi dürüst. bu ülkede oturduğu koltuğa bu kadar yakışan ve o koltuğu bu kadar hakeden birini görmedim daha önce. ama malesef bu kadar becerikli ve akıllı bir başkanın bu kadar yetersiz bir yönetim kurması büyük sorun. bazı zorluklar ve zorunlulukların bu durumun oluşmasında payının büyük olduğunu tahmin edebiliyoruz. bizim yetersiz gördüğümüz adamları arkasına almadan belki o koltuğa oturamayacaktı, bilemiyorum. o yüzden bazı insanların bu yönetimde bulunması hakkında yorum yapamıyorum. ayrıca becerikli dediğimiz ama başkanın fikir ayrılığına düşeceği (fikir ayrılığı olabilir hatta güzeldir de; fakat başkalarının güdümünde başkana muhalefet edebilecek olanlardan bahsediyorum), yönetimde kaos ortamı yaratabilecek insanlara güvenmemesini de anlayabiliyorum.
    ama bir kaç konu var ki bence başkan bunları halledebilir. önce profesyonel bir transfer komitesi oluşturması gerekir. iyi eğitimli, iletişimi kuvvetli, iş bitirebilen bir ekip. bu ekipte ilgaz çınar, serkan rençber gibi fikirleri ve tavsiyeleri alınabilecek insanlar olmalı. bunu yapmak o kadar zor olmasa gerek. ayrıca ağzı iyi laf yapan, herhangi bir pot kırmadan, gaf yapmadan konuşabilecek bir basın sözcüsü gerekiyor bu yönetime. medyayla ilişkisi iyi olan biri.
    bir diğer konu, basında ve sosyal medyada galatasarayımız'a atılan iftiralar ve yapılan saldırılar. bunlara karşı en sert önlemleri alacak ve yaptırım uygulanmasını sağlayabilecek bir yapı kurmalı. kulübü terör örgütleriyle yanyana getirmeye çalışan, kulübün şampiyonluklarına laf eden herkes gerekli karşılığı en net biçimde görmelidir. örneğin; geçen sene hakemler tarafından açıkça doğrandığımız bir sezonda, anamızın ak sütü gibi temiz ve helal şampiyonluğumuzla ilgili öyle bir algı yapıldı ki, neredeyse bütün yorumcular ve rakip taraftarlar şampiyonluğun hakem sayesinde geldiğinde hem fikir oldular. iki tane hakem (birinin yaşı dolmustu zaten) görevden alındı, herkese gözdağı verildi ve bütün bunlara kimse ses çıkarmadı. sonra böyle iğrenç bir sezon geçirdik işte.
    bunlar bana öyle geliyor ki öyle atla deve şeyler değil. çok şey istemiyoruz. ha bir de fatih hocayla ters düşmeden birlikte çalışabilmeli. ne sayın başkan mustafa cengiz ne de fatih hocamız bu kulübün iyiliğinden başka bir şey için çalışacak insanlar değiller. birlik olmalılar.
    biz içerde neler olup bitiyor bilmiyoruz ve burdan yorum yapıyoruz ama öyle büyük şeyler de istemiyoruz.
    başkan ya bu düzene karşı yumruğunu masaya vuracak ya da daha güzeli profesyonel ekiplerle işleri düzene sokmaya çalışacak.
  • 3010
    covid19'un ender faydalarından biri de 2020-2021 transfer döneminde abdurrahim albayrak'ın herhangi bir oyuncu ile fotoğrafını görmeyecek olmamızdır. gerçi düşündüm de, şimdi zoom'dan filan ekran görüntüsü alıp onu da paylaşır.

    halihazırda ortalıkta olmamaları sebebiyle, kendileri hakkında herhangi bir yorum yapamıyorum. canı ile uğraşan mustafa başkanı tenzih ediyorum. o da seçime giderek gonullerdeki başkan olarak şimdilik görevi bırakmalı. sağlığına kavuştuktan sonra daha güçlü bir yönetim ile geri dönmeli.
  • 3011
    gitmeleri gerekiyor artık. mustafa cengiz bu sağlık sorunları ile birlikte halen takımın başında kalmak istiyor ama olmuyor yanındaki ekip hiçbir şeyi doğru yapmıyorlar.

    kendilerini gitmesi gerektiğini söylediğimizde dursun özbek mi gelsin diye savunanlar var bu gidişte berbat olan dursun özbek'den daha kötü olacaklar.

    artık galatasaray yönetiminin seviyesi dursun özbek olmaması gerekiyor öyle bir saçma savunma yöntemi ile şuan ki yönetimi tutmak direkt galatasaray'a kötülüktür.

    değişmesi gerekiyor diyorum da ağustos da mali genel kurul yapılması gerekiyor o yapılmadan seçime gidemezsin ağustos sonunda transfer dönemi bitiyor. kulüp iyice bir çıkmaza giriyor resmen.
  • 3012
    gerçi artık başkanın hastalığından dolayı devam edip etmeyeceği belli değil ama devam edecekse de aralarına pazarlama ve reklam işlerinde iyi kişileri alması gereken yönetim. yönetimin öne çıkan kişileri ya normalde arka plan kahramanı olan kişiler ya da devlet adamı. yaptıkları yeni anlaşmaların tanıtımı bile devlet erkanının yaptığı belediye açılışlarına benziyor. o yüzden oyuncuları parlatmakta da kötüler.

    bir tane işin kurdu pazarlamacı lazım. bu yönetim fazla dürüst, çakal lazım bir tane. her türlü kuralın, kanunun arkasından dolaşmayı bilecek, ne yaparsa yapsın adından hep iyi söz ettirecek birisi lazım. hem basın sözcülüğünü de mis gibi yapar böyle birisi. milleti parmağında oynatmayı bilir.

    her yönetimin var böyle bir adamı bir bizim yok.
  • 3013
    aynı günde ikinci entry girişim oluyor yavaştan suları kaynıyor. istenmeyen her oyuncuyu taraftarın önüne atıp küfürle göndermeye çalışıyorlar. başka bir haber daha var ama onunda zamanı gelince ortaya çıkar büyük ihtimal o zaman buralar yangın yerine döner.

    kendi beceriksizliğini artık başkalarına yıkmalarına dayanamıyorum ya işinizi yapın ya da fazlalık yapmayın koltukta durarak. süleyman rodop ile gündem yaratma çabaları falan çok ucuz kaçıyor artık.

    önümüzdeki sene görmek istemediğim yönetim.
  • 3014
    başta mustafa cengiz olmak üzere yönetimdeki her ismin gerçekten iyi niyetli olduğuna canı gönülden inanmaktayım. lakin 2010'lardan sonra türkiye'de futbol kulübü yönetmek doğrudan doğruya en az türkiye'yi yönetmek kadar zorlu bir durumdur.

    özellikle 2010 ve sonrasını işaret etmemdeki sebep borç yüklerinin kur farkından dolayı önüne geçilemez bir hal almasıdır. yönetim tarzı ne olursa olsun, mali bir darboğazda iseniz hamle imkanınız o kadar kısıtlanıyor ki verdiğiniz en önemsi kararın dahi aşırı olumsuz getirileri olabiliyor.

    peki neden böyle bir giriş yaptım? artık galatasaray'da vaktinde ünal aysal'ın başarısız olduğu ve mali anlamda ciddi olumsuz etkilerini halen bugün bile hissettiğimiz kurumsallaşmanın, akıllıca ve profesyonel bir biçimde teşkil edilmesi gerekmektedir. geleneksel yönetim tavrı ile bulunduğumuz durumdan çıkabilmemiz ve sürdürülebilir başarı sağlayabilmemiz mümkün değildir.

    başkan adaylığında ismi geçen burak elmas'ın 115 yıllık eski tavrın tamamiyle terkedilmesi için temelleri atabileceğini düşünüyorum. artık ingiltere'den bağlantılı olduğu organizasyon şirketleriyle anlaşıp bir şema mı hazırlar yoksa mali yönden bir devrim yapıp halka arz noktasında ciddi farklılıklar mı yaratır bilemiyorum ancak bir gerçek var ki, galatasaray artık eskisi gibi yönetilemez. ya biz bu tarzı değiştirip diğer kulüplere örnek olacağız ya da başakşehir fk önümüzdeki yıllarda yapacağı hamleler ile ülke futbolunun kaderini değiştiren oluşum olarak tarihe ismini kazıyacak.

    bu ülkenin futbolu kurtulacaksa yine galatasaray aklı sayesinde kurtulmalıdır. temiz, onurlu ve şerefli bir duruşu ancak ve ancak biz gösterebiliriz yine yalnızca ancak biz lokomotif olabiliriz.
  • 3016
    dursun özbek bana göre en kötü galatasaray başkanı fakat şu yönetim bu zamana kadar dursun özbek'in aldığı futbolcular, kurduğu saçma sapan maaşlı takım ve takımın başına getirdiği fatih terimle geldi.

    bu yönetimin alıp da satabildiği kimse yok, satılan futbolcuların hepsi özbek'in aldıkları. marcao ve luyindama dışında tüm transferler neredeyse karavana, hepsi zarar. transfer konusunda dursun özbek bile bu yönetimden iyidir.
  • 3017
    bazı renkdaşlarımızın yanlış bir sonuca, fikre yönelmesine neden olan yönetimdir. nedir bu?
    "başkan kalsın ama etrafındakiler değişsin" veya "daha iş bitirici veya bilenleri gelsin" fikri.
    mevcut yöneticilerin değişip yerine yenilerinin veya daha basit tabirle daha aktif olanlarının gelmesi için seçim yapılması- seçime gidilmesi gerekmektedir. dolayısı ile bu niyet ve talebin gerçekleşmesi için seçim olması gerekmektedir.

    ayrıca bu yönetimi oluşturan, yöneticileri seçen de sayın başkandır. dolayısı ile ekibinin nasıl ve kimlerden oluştuğunu kendi isteyerek ve bilerek belirlemiştir. yani hediye paketinden veya süpriz yumurtadan çıkmamıştır yöneticiler. başkanın tasarrufudur günahı ile sevabı ile.
    başkan yönetimden, yönetim başkandan bağımsız değildir sözün özü.
  • 3018
    duyduğumuz, okuduğumuz ve artık öğrendiklerimize göre fatih terim ile yeni bir savaşa kalkışan yönetimdir.

    göreve geldiklerinde ve takip eden süreçte arkalarında durdum, ki burada da yazdıklarımdan bunu görebilirsiniz. mustafa cengiz o sıkıntılı süreçte elini taşın altına koymasaydı asla başkan olamazdı. çok zayıf bir listeyle, ki listesini değerli kılan abdurrahim albayrak ve kaan kançal'dır, dursun özbek ve yönetiminin enkazını devralmış, süreci hakkıyla da yönetmiştirler. ta ki adnan polat'la birlikte hareket etmeye başlayana kadar.

    genel kurul'da kendilerine karşı oluşan muhalefet karşısında yanlarına alabilecek tek opsiyonun adnan polat oluşu sürpriz değildir. hatta adnan polat ile bir kazan kazan ilişkisi geliştirilmesi de yanlış değil... ama gelinen noktada geçtiğimiz 2 mucizevi şampiyonluk olmasa ne mustafa cengiz ne de yönetimi o koltuklarda oturamazlardı. bana bu konuda katılır ya da katılmazsınız ancak bu, geçtiğimiz 2 şampiyonluğun fatih terim sayesinde kazanıldığı gerçeğini asla değiştiremez.

    varlıklarını bir anlamda fatih terim'e borçlu olan sevgili yönetimimiz hocayı geldiğinden bu yana 3. kere taraftarın ve medyanın önüne atmaya çalışıyor.

    her açıklamasına kılıf aranan, her hareketine ceza yazılan hocanın önüne set olabilecek tek kişi olan başkanın, ki bunu çoğu zaman yapma gereği duymadı, geçirdiği rahatsızlık zaten güçlükle tuttuğumuz gardımızı iyice düşürdü. öyle ki ittire kaktıra gösterdiğimiz performansımız da çekilen operasyonlarla akamete uğradı ve dağıldık. buraya takılarak kaybedecek bir vaktimiz maalesef yok. hızlı hareket etmeli, hızlı aksiyon almalı derken karşımıza bambaşka durumlar çıkmaya başladı.

    zaten geleceği çok belli olan yabancı sınırına maalesef hazırlıksız yakalandık gibi görünüyor. 1 ay evvel transferleri için görüşülen, belli mesafelerin kat edildiği oyuncularımız bedelsiz şekilde ayrılmayı dile getirebiliyorlar. artık yeni bir planlamanın konuşulması gereken bir dönemde olmamıza rağmen bu durum karşımıza çözümden çok plansızlık koyuyor.

    oyuncular medya ve taraftarın önüne atılarak, hocanın kimi istekleri (doğru ya da değil) basına sızdırılarak, net bir yönetimsizlik durumu ortadayken seçim söylentilerine 3. ağızlardan cevaplar yetiştirilerek bir bilinmeze sürükleniyoruz.

    sayın başkan'a sağlığından olmak pahasına verdiği hizmetler için teşekkür ederim, etmeliyiz. fakat galatasaray başkanlık makamı camia ve teknik ekiple verilecek bir savaşın makamı değildir.

    galatasaray'ın her şeyden önce, tam da bugün güçlü, dirayetli ve sağlıklı bir yönetime ihtiyacı vardır!

    öyle ki camiası ve teknik ekibiyle bütünleşen, takım kaptanlarına sahip çıkan (!), gelen telefonlarla transferlerden vazgeçmeyen, ikircikli olmayan, alçaklara plaket dağıtmayan ve her şeyden önce galatasaray'ı siyasetin üstünde tutan bir yönetime...

    edit : cimbombom renktaşın uyarısıyla ekleme yapma ihtiyacı hasıl oldu. mustafa cengiz başkan'ın ilk seçimdeki listesinde okan böke, adil araboğlu vb. gibi başkaca etkili isimler varken ikinci seçimde listesine kaan kançal ve abdurrahim albayrak gibi isimler dahil olmuştu.
  • 3019
    yılmaz savunucularının nasıl bir adalet terazisi varsa, futboldaki başarısız sezonu hocaya, tamamen cl gelirleri ile artıda olmamızı ise ekonomi çok iyi diyerek yönetime yazıyor.

    bu takımı iki sene de şampiyon yapan terim'dir hem de tüm aksiliklere rağmen.

    2017/2018 ikinci yarısı: ndiaye satıldı, yeri doldurulmadı. fernando da sakatlanınca donk-selçuk orta sahası ile oynadık.

    2018/2019 ilk yarı: gomis taraftara karşı doldurularak satıldı. eren derdiyok ile oynadık. gittik ikinci yarı nerden dönüp şampiyon olduk.

    2018/2019 sezonu sonu: türkiye liginin rekorlar kıran forveti satılamadı.

    linnes'e verilen uç maaşa, bizi isteyen tüm türk oyuncuların bir şekilde kaptırılmasına, hocanın sürekli yalnı kalıp ceza almasına hiç değinmiyorum bile. ya hocanın son 4 ay basın toplantısı, " ben şimdi bir şey diyeceğim ama ceza yazacaklar galatasaray taraftarı anlar benim demek istediğimi" ile geçti. bir yönetim bunu nasıl sindirir içine?

    terim sevmeyenler, güç ikiliği yaratmak için başkanın sahsında yönetime daö'den sonra gelmelerinin ve lisecilerin saçma sapan kalkışmasının da etkisi ile 'tarihin en iyi yönetimi' vs gibi yakıstırmalarla guç zehirlenmesi yaşattılar. şahsen albayrak'ı çok severim, eski entrylerimden okuyabilirsiniz ama en başta ona sasırdim. galibiyet sonrası her fotografta oyunculardan çok cengiz albayrak fotoğrafı, 1 aydır kulubun altı üstüne geldi, beyefendiler ortada yok.

    bizim taraftar bazen nefretten bazı şeyleri geç keşfediyor bence. kimin kim sayesinde iyi gözüktüğünü, aysal-terim kavgasından sonraki halimize bakıp iyi tahlil etmek gerek.
  • 3021
    burak elmas ve şurekasının olası tüm yönetim ekiplerinden iyi yönetimdir.
    yaşınız genç olduğu için burak elmas cazip gözükebilir, tweeterda takip ederken falsolarına dayanamayip mesaj atip bırakmıştım takibini...
    burak elmas malesef olacakken direkten dönmüş bir yönetici adayidir.

    eleştirilebilirler ama yapıcı öneriler de eleştirilerle sunulmalidir.

    selahattin beyazittan sonra gs ye ciddi kazanım kazandıran başkan ve yönetimidir.

    ek2: renktaş malkavian alp yalman'ı anımsattı. alp yalpman sağolsun kasada parayla klüp devretmiş iyi bir başkandı.
  • 3024
    kendileri fatih terim için çok büyük bir şanstır ve hocanın açık ara en rahat çalıştığı yönetimdir. liseliler ve fatihterimsporlular bu yönetimi devirdiği anda fatih terim'in başarısızlıklarını üzerine atacağı herhangi bir merci kalmayacaktır ve maleaef fatih hoca da hala yaptığı hatalardan ders çıkarmadığı takdirde şimdiki "kendisini o çok seven tayfa" ile başbaşa kaldığında görülecektir ki iş işten geçecek ve olan mustafa cengiz başkana, fatih hocaya ve en önemlisi galatasaray'a olacaktır.
  • 3025
    en büyük şansları fatih terim'in taraftara verdiği söz ve dursun özbek'ten hemen sonra gelmeleri olan yönetimdir. bu beceriksizlikle bu zamana kadar yalnızca 1 hoca ile gelmelerinin sırrı hocanın taraftara verdiği sözdedir.

    maaşları ödemek için ndiaye'nin zamansız satılması,
    gomis'in satılıp aaa biz yanlış hesaplamışız bütçe aslında 0'mış denilerek yerine forvet alınmaması,
    takım 6 ay forvetsiz kalmasına rağmen forvet transferinin ocak ayının son günlerine kalması,
    ocak ayında serbest kalıyor zannedilerek kulübüyle 1 yıllık daha sözleşmesi olan futbolcuya teklif yapılması,
    hocaya satmayacağız diye söz verilen ozan kabak'ın söz verildikten yalnız 4 gün sonra forvet transferi yapabilmek için satılması.
    hoca'nın istediği oyuncular için rakiplerimiz devreye girince 1 telefonla transferden çekilirken, hocanın veto ettiği yıldız oyuncunun isminin basın aracılığıyla gündemden düşürülmeyip taraftarda müthiş bir beklenti yaratmak suretiyle hocanın transfere zorla ikna edilmesi.

    daha çok şey eklenir bu listeye. takdir edilecek yönü kadar yerin dibine sokulacak yönü de vardır bu yönetimin. bugün koltuktalarsa bunu tamamen fatih terim'in taraftara verdiği söze borçlular. ki hoca da dedi ozan satıldığında farklı şeyler düşündüm ama aklıma taraftara verdiğim söz geldi diye.

    fatih terim'in en büyük şansı olan yönetimdir falan yazan arkadaşlar şu yukarıda yazdığım transfer skandallarıyla herhangi bir hocanın şevkini kırmadan mücadeleyi bırakmadan bu takımı 2 sene çalıştıracağını cidden düşünüyorsa buna sadece gülerim. elin oğlu 50 kişiye çıkardığı kadroya ek 60 milyon euro bütçe vermedik diye bıraktı gitti. çabuk unutuyoruz.

    tamam biz de seviyoruz, destekliyoruz az çok ama ne olduklarının da farkındayız yani.
App Store'dan indirin Google Play'den alın