resim
Metin Oktay
Mevki:Santrfor
Doğum:02.02.1936
Ölüm:13.09.1991 (55)
Uyruk:Türkiye
  • 551
    --- alıntı ---

    meşin topun kralı, goller sıralı
    ağlar bile delindi metin topa vuralı
    metin sağ, metin sol, metin goool metin gol
    metin kafa, metin şut metin goool metin gol

    kafayı öyle çakar, tam da doksana atar
    uçar kaleci yerden, ağdaki topa bakar
    metin sağ, metin sol, metin goool metin gol
    metin kafa, metin şut metin goool metin gol

    topu bombalar atar, kaleci boşa yatar
    buldu mu kral metin, gollere goller katar
    metin sağ, metin sol, metin goool metin gol
    metin kafa, metin şut metin goool metin gol

    füze şutunun hızı, rengi sarı kırmızı
    milli maçta en başa, göğsünde ay yıldızı
    metin sağ, metin sol, metin goool metin gol
    metin kafa, metin şut metin goool metin gol

    --- alıntı ---

    ‎1957 yılında dönemin fenerbahçe yöneticisi müslüm bağcılar’ın dönemin koşullarına göre astronomik olan transfer teklifini “bizi sevenleri üzmeyelim baba...” cümlesi ile geri çevirmiştir. kalbimizdesin büyük metin!!! sen gibi seviyoruz galatasaray'ı...
  • 553
    eskilerden bir hikayedir. halit kıvanç vakti zamanında bahsetmişti. belki hatırlayanlar olacaktır. ya da hiç unutamayanlar.

    --- alıntı ---
    meksika 70'e gitmiştik. brezilya turnuvaya özel olarak hazırlanıyor, bütün meksika "mehiko, brazil" diye inliyordu. brezilya - ingiltere maçını izlemeye mexico city'e gittik ama oteller dolu. metin ile yer ararken, meksikalı ailelerin evlerini motel gibi kullandığını öğrendik. kaldığımız evin sahipleri çok iyi insanlardı. kahvaltı ve yemeklerden para almıyorlardı. "türk turistler gelmiş" deyip bizi görmeye gelen, ingilizce bilen mahalleli aracağılıyla anlaşıyorduk. bir ara bir baktım metin yok! nerede bu adam bakınıyorum etrafa. dışarı bir çıktım, metin çocuklarla top oynuyor, birçok genç yaşlı meksikalı onu izliyor. hayran kalıyorlar çalımlara şutlara. bir samimiler ki sormayın. sonra onu da basın mensupları için düzenlenen maça çağırdılar. pele falan izledi. maç sonunda "şimdi oynamıyor musun?" dedi. metin "hayır" dedi. pele de "yazık, bu bacaklarda daha iş var." dedi.

    halit kıvanç

    --- alıntı ---

    saygıyla, sevgiyle, özlemle...
  • 556
    tanju colak'ın 4 gol attığı bir maçtan sonra spor yazarları içinde şansal büyüka'nın da olduğu bir minibüsle milliyet gazetesine doğru yola çıkarlar. tabi yolda daha önce hiç bir futbolcu bu başarıyı gösterebilmiş midir tartışması başlar. bir ara aracın arkasında oturan metin oktay'a da dönüp "metin abi daha önce bir maçta 4 gol atılmış mıydı? hatırlıyor musun?" diye sorarlar. metin oktay sigarasından bir nefes çekip cevap verir "olabilir hayatım" sonra camdan dışarıya bakmaya devam eder... (18 aralık 1960 galatasaray 5-0 fenerbahçe - galatasaray'ın 4 golu metin oktay...)

    alıntıdır.
  • 559
    bugün arkadaşlarla öğlen yemeğinde ağları yırtan golünü konuştuğumuz galatasaraylı...

    bir bjk'lı,
    bir fb'li
    ve ben.

    bjk'lı : o ağlar zaten yırtıktır yoksa nasıl top ağları deler.
    ben : evet o zamanlar maçlar delik ağlarla oynanıyormuş. *
    bjk'li : ne diyosun sen kralı gelse delemez ağları.
    fb'li : işte kralı bu adammış ve delmiş...*

    evet fenerbahçeli arkadaşımın da dediği gibi (bkz: futbolcuların kralı)
  • 563
    hakkında hürriyet gazetesinde şöyle bir haber çıkmış olan olan büyük galatasaraylı.*

    http://www.hurriyet.com.tr/.../futbol/18722527.asp

    --- alıntı ---

    metin oktay fenerbahçe sempatizanıydı13 eylül 2011türk futbolunun taçsız kralı metin oktay'ın bugün 20. ölüm yıldönümü.türkiye liglerinde 6 kez üst üste gol kralı olarak müthiş bir başarıya imza atan, bir sezonda kaydettiği 38 gollük rekor ancak yıllar sonra kırılan oktay'ın 23 ağustos 1969 tarihinde fenerbahçe ile oynanan jübile maçında futbola vedasını sarı lacivertli formayla yaptığını biliyor muydunuz?

    metin oktay'ın anılarını yazan rıdvan özdin, taçsız kral'ın fenerbahçe'ye büyük bir sempatisi olduğunu dile getirerek, bu konudaki ayrıntıyı "metin oktay fenerbahçe hayranıydı" başlığıyla şöyle dile getirmişti:

    metin oktay fenerbahçe hayranıydı

    metin oktay g.saray ve milli takım'da oynadığı en parlak günlerinden birinde rüştü dağlaroğlu'nu ziyarete gelir. dağlaroğlu ziyaretten çok memnun olur ama bir taraftan da merakını yenemez. "hayrola bir arzun mu var?" metin cevap verir "yıllardır galatasaray'da oynuyorum ama fenerbahçe sempatizanıyım. özel bir maçta f.bahçe forması ile sahaya çıkmak ve oynamak istiyorum." sonra bu gerçekleşti.

    --- alıntı ---
  • 566
    13 eylül tarihinin hayatımdaki en büyük anlamı doğum günüm olmasıydı. her çocuk için doğumgünleri ne kadar önemliyse benim içinde o kadar önemliydi. arkadaşlarımla yapılan partiler, akşam ailem ile geçirdiğim kutlama. mum üflemek, babamdan zorlada olsa bir hediye veya hediye parası koparabilmek. ilk formamı bu tarihte almıştı babam, ilk futbol topumda bu tarihte elimdeydi. daha hatırlayamadığım bir çok mutluluk. bu mutluluk 13 eylül 1991 tarihinde yani 13. yaşımda bana kötü bir sürpriz hazırlamıştı. taçsız kral hayata gözlerini yumuyordu.
    çocukken kahramanlarımız olurdu, benim kahramanım metin oktay oldu bir dönem. babam ile aynı yaştaydılar. babamda amatör futbolcuymuş zamanında. babam ile aynı sahada oynama şansları olmamış, ama babamın arkadaşları ile yün mensucatta ve izmirspor'da beraber oynamışlar. bu nedenle babam bir çok maçını seyretmiş hatta tanışma imkanı bulmuş kendisiyle. çok mütevazi ve iyi bir insan olduğunu her zaman anlatırdı. çocukluğum onun hikayeleri ile geçti diyebilirim. ama babamın şahit olduğu bir olay beni çok etkilemişti.
    bir antrenman sonrasında izmirspor kalecisi seyfi, metin oktay'a sesleniyor. metin o sırada ceza sahası dışında soyunma odasına doğru gidiyor. metin dönüyor ne oldu diye, seyfi eğer kendisine ordan gol atarsa gazoz ısmarlayacağını söylüyor. metin gülüyor, kesin kaybedersin, sana başka bir şans vereyim diyor.
    seyfiye üst kale direğine zıplayıp elleriyle asılı kalmasını istiyor, ellerinin arasından topu geçirirse seyfinin tüm takıma ve antremanı seyreden (babam dahil) 10-15 kişiye gazoz ısmarlamasına, geçiremezse kendisinin aynı şekilde gazoz ısmarlamasına iddiaya giriyorlar. metin topu alıyor topa öyle bir asılıyor ki, seyfi korkudan ellerini bırakmak zorunda kalıyor, ancak o top ellerinin arasından geçip ağlarla buluşuyor. seyfi'ye iki kasa gazoza patlıyor bu olay.
    şimdi düşünüyorum hani bazı video paylaşım sitelerinde insanların ağzının suyu aka aka, ronaldinho'nun vurup üst direkten döndürdüğü toplar veya nuri'nin otobüsün ön kapısından vurup arka kapısından soktuğu fake olup olmadığı tartışılan pozisyonlar konuşuluyor. ancak tarihimiz bu futbolculardan çok daha yeteneklisini gözleriyle görmüştür. hilesiz ve hurdasız.
    her zaman kalbimdesin taçsız kral, yeni nesillere seni anlatmak bizim görevimiz. atatürk'ün "ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" sözü bu dünyada bir vücut ile buluşmuşsa. ben eminim ki bu senden başkası değildi.
  • 569
    çocukluğumda babamla maç izlerken "bunlar da topçu mu" şeklinde başladığı konuşmalarında kendisinden öyle bahsederdi ki, o gün metin oktay gelip gözümün önünde bir gol atsa o kadar hayran olmazdım sanırım. büyüdükçe anladım ki onun galatasaraylılar için çağrıştırdıkları, anlatırken gözlerini parlatan şey güzel bir rövaşata golünden, skor tabelasındaki birkaç rakamdan daha değerli ve anlamlı. saygıyla anıyoruz.

    ayrıca;
    (bkz: metin oktay futbol turnuvası)
    bu da palermo günlerine dair;
    http://gss.gs/762768
  • 574
    başlık içinde ara kısmına "örnek" yazıp arattığım vakit 24 defa "örnek alınması gereken kişi" olarak tanıtıldığını gördüğüm her şeyimiz. sadece bizler tarafından örnek gösterilmemiş. hayat bilgisi kitaplarına dahi "topluma örnek olan kişiler" başlığı altında hayatı özet geçilmiştir.

    http://img181.imageshack.us/...3157/17478842xk0.jpg
  • 575
    --- alıntı ---
    tarih 14 eylül… günlerden cumartesi. saat 10.00.
    istanbul kenti yorgun cuma gecesinin mahmurluğunda. ali sami yen stadı’nın önü adeta ana-baba günü. şeref tribünü tıklım tıklım dolu. sahanın üzerinde ise yüzlerce sivil dertli dertli dertleşiyor.
    stadın scorboard’unda “sevgili metin oktay daima aramızdasın. galatasaray spor kulübü” yazıyor. kapalı tribünün üzerinde ise sarı-kırmızı renklere bezeli bir afiş. “büyük kral, sen galatasaray varoldukça nesilden nesile ulaşacak, yaşanacaksın. çünkü sen, metin oktay’sın”.
    işte tam o sırada ali sami yen stadı’nın maraton kapısından içeri giriyor. açık tribünü ayakları üzerine değil, bu kez eller üzerinde hem de kadife eller üzerinde hafifçe yalayarak süzülüyor. kapalı tribünün önüne geliyor. şeref tribünü ayakta. kapalının ilk katı dolu. dopdolu. herkes ayakta.
    kral ise, ona gönülden bağlı sağlam bilekler üzerinde.
    her zaman ki gibi mağrur. yüzünde asil bir tebessüm var.
    şeref tribünün önünde bu kez tribündekiler ona saygı ile eğiliyor. işte tam o sırada bir alkış tufanı kopuyor.
    gözler yaşlı. yürekler dolu. tribünler “krallar ölmez. krallar ölmez” nidaları ile inliyor.

    “kral” yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği yeşil, yemyeşil sahanın tam ortasında. santra yuvarlağında. ve de veda maçında.
    kale direkleri mahzun. ağlar ise tek kelime ile perişan.
    açık tribünün bayrak direğinde iki galatasaraylı sporcu var. biri türk bayrağını göndere çekiyor. diğeri ise galatasaray bayrağını direğin ortasına indiriyor.
    “taçsız kral metin oktay. santrada.”
    sarı-kırmızılı takımın çeşitli sporcuları yanı başında. o sırada biri metin oktay’ın yanına sokuluyor sarı-kırmızılı formasının yanına sarı-lacivertli flamasını takıyor.
    herkes saygılı, herkes ölçülü. ama herkes üzgün. tribünlerde çıt bile çıkmıyor.
    bir ara gözler tanju çolak’ı arıyor. gerçek kral metin oktay’ın kendi elleri ile teslim ettiği krallık tacının yeni sahibi tanju çolak’ı arıyor.
    derken başkan alp yalman’ın stad hoparlöründen sesi geliyor. başkan yalman’ın sesi titriyor. kuşkusuz yüreği de öyle. başlıyor konuşmaya.

    “metin.. metin.. seni anlatamıyorum. senin için konuşmak çok zor.. senin bize çok emeğin geçti.. biz sana borçlu kaldık.. güle güle sevgili kral..”
    yalman ağlıyor.. herkes ağlıyor..
    derken mikrofonu naci özkaya alıyor. özkaya da ağlıyor. heyecanlanıyor. özkaya “ ben tüm sporcu arkadaşların adına seni uğurlamak istiyorum.. sen türkiye’nin gelmiş geçmiş ve de gelecekteki en büyük golcüsüsün.. en büyük futbolcususun.. güle güle metin..” diyebiliyor.
    ardından da kral, yarım asırlık yaşamını geçirdiği stada, sahaya ve de tribünlere son kez bakıyor. tribündekileri içte, saygılı-tıpkı aktif sporculuk yaşantısındaki gibi selamlıyor. tribünler ise onu gözleri yaşlı şekilde uğurluyor.
    taçsız kral.. dev golcü.. eşsiz sporcu.. büyük insan.. metin oktay.. sessiz sedasız geldiği gerçek yuvası ali sami yen stadı’nı sessiz sedasız bir şekilde terk ediyor.
    kadife bileklerin, sevgi dolu ellerin üzerinde bu kez yıllarca çalıştığı milliyet gazetesine doğru yolculuğa çıkıyor.
    istanbul sokakları sakin, istanbul halkı hüzünlü.. gökyüzü sıkıntılı.. güneş ise yüzünü göstermekte kararsız.
    istanbul emniyet müdürü mehmet ağar. trafikten sorumlu istanbul emniyet müdür yardımcısı mehmet çetin alp’in aldırdığı süper önlemlerle oktay stadlardan sanraki ikinci yuvası milliyet’e geliyor. kendisini burada spordan sorumlu devlet bakanı ilhan aküzüm, istanbul valisi hayri kozakçıoğlu, gazetemiz genel yayın yönetmeni doğan heper, spor servisi sorumlu müdürümüz şansal büyüka, gazetemiz genel müdür yardımcıları, milliyet spor servisi arkadaşları, gazeteciler karşılıyor.
    milliyet’teki uğurlama töreninde kahraman bapçum bir konuşma yapıyor ve “eşsiz sporcu.. büyük insan.. gerçek kral”ın yaşamını, özelliklerini anlatıyor.
    milliyet’teki mesai arkadaşları sarı-kırmızı renklerden oluşan çiçekler ile oktay’ı ikinci yuvasından uğurluyor.
    oktay’ın üçüncü durağı ise fatih camii.
    yollar kesilmiş.. insanlar ayakta.. avlu ise adeta insan seli.. gönüller bir, yürekler yumak olmuş..
    gözler yaşlı..
    metin oktay, kuşkusuz mutlu..
    galatasaraylısı.. fenerbahçelisi.. beşiktaşlısı.. trabzonsporlusu.. sonuçta tüm türkiye hemen hemen herkes orada.
    oktay’ın tabutunun üzerindeki galatasaray forması ile fenerbahçe flamasının yanına bu kez beşiktaş’ın ufak bir bayrağı asılıyor.

    derken, birer ikişer metin oktay’ın futbolcu arkadaşları fatih camiine geliyor.
    bir zamanlar büyük coşku içinde sahaya çıkan.. kimi zaman birbirlerine rakip olan. kimi zaman milli forma altında ulusal başarılar için ter döken futbol kahramanları bunlar. türk futbolunun eşsiz kahramanları bunlar.
    onlar da metin oktay’ın veda maçına davetli. ama bu kez onlar heyecanlı. hepsinin dizi titriyor. yürekleri acı dolu.
    yaşlı gözlerle metin oktay’a, metin oktay’larına bakabiliyorlar.
    kral, sevenlerinin sevgi çemberinde. herkes birbirini eziyor. metin oktay’ın üzerine kapanıyor. kapanıyor . ve de sel gibi göz yaşı döküyor.
    devlet bakanı imren aykut, devlet bakanı ilhan aküzüm, shp genel başkanı erdal inönü, istanbul anakent belediye başkanı nurettin sözen metin oktay’ın eşi servet oktay’a başsağlığı diliyor.
    tam o sırada tanju çolak fatih camii’ne geliyor. ama gelmesi ile birlikte birkaç kendini bilmezin reaksiyonuyla ortadan kayboluyor.
    ve sabahtan beri yüzünü göstermekte nazlanan güneş ortaya çıkıyor.
    kral’ın naaşının dini vecibeleri yerine getiriliyor.
    fatih camii’nin avlusu ise artık metin oktay’ın sevenlerine dar geliyor. avlu bitiyor, yollar kapanıyor. halk fatih’e sığmıyor adeta.
    daha sonra oktay artık son yolculuğu için kozlu mezarlığına doğru yöneliyor.
    ama buna inanın imkan yok.
    sevenler önüne çıkıyor bu kez.
    gidemezsin diye diretiyor.
    kimse ona yol vermiyor.
    insanlar birbirinin üstünde.
    ortada aşılması gereken bir etten-kemikten oluşan baraj var.
    kral çaresiz. dini görevliler çaresiz. herkes birbirinin üzerinde. dillerde ise şu şarkı söyleniyor.
    “bir şarkısıne sen ömür boyu sürecek, yıllarca dillerden düşmeyecek.”
    işte tam o arada. evet, evet yanlış değil tam o sırada kral tabutunda başlıyor gözyaşı dökmeye. o da razı değil veda maçının bu şekilde bitmesine. o da memnun değil, kendisini sevenleri bu denli ansız bırakıp gitmeye.
    ama o inanın çok mutlu. artık biliyor ki, çıktığı uzun yolculuğa rağmen, yine kalplerde.
    dünya varolduğu sürece de hep gönüllerde.
    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın