resim
Mário de Jardel Almeida Ribeiro
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:51
Boy:1.88
Uyruk:Brezilya
  • 537
    hala bu adamın elimizden bir çuval un parasına kaçısına acıdığım kadar hiçbir batık transferi acımadım.
    17milyon euro verdiğimiz adamı bize mpenza, horvath, spehar diye 3 tane sakat adam verip aldılar ya la. üstüne bi 5 milyon verdiler onu da 82 taksite böldüler. galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en büyük kazığı bu satıştır. cm’de bile satamıyordun o çöp üçlüyü, resmen bize ellerindeki bam üçlüsünü paket yapıp çakmışlar biz de para yerine saymışız bu çöpleri, olacak iş değil.
  • 94
    sadece kötü bir sezonda geldin süper mario...senin oynadığın hiç bir maç duvarları yumruklamadım bu da kaçar mı len diye;saçlarımı yolmadım hiç bir maçta...babam çorbacı derdi sana...bakardık maçtan önce göbek dışardaysa,babam içmiş yine çorbayı kesin golü var derdi yine bu maçta,hatta sallardı 2 tabak içmiş bugun 2 tane atar diye...çoğu zaman tutturamadı tabi...48 maçta 59 çorba oha be super mario...
    sadece kötü bir sezonda geldin süper mario...imparatorumuz fiorentina yolunu tutmuştu mourinho portosu yaratmak yerine...kralımız intere uçmuştu yedek kalacağını bile bile...çubuklu tosun ve okan desen kendilerini pazarlama peşindeydi,herkes kaçacak yer arıyordu k.hakan'ı,arif'i,fatih'i...belki çoğu insan tarafından dile getirilmiyordu ama şampiyonlar ligi şampiyonu olma hayali herkesin kalbinin bi köşesindeydi o sene..çeyrek finalde real çıktı diye mesaj attı babam..biliyor musun ilk kez o gün korku hissetmedim..çeyrek final ve rakip real madrid...brezilya milli takımı çıksa farketmezdi çünkü korkmamayı galatasaraydan öğrenmiştim..çok az maç boğazımda düğüm oldu;madrid deki 2. maç bunların en başında gelir..neyse maçın hikayesini herkes biliyor zaten,uzatmıycam...ayaklarını topa uzatmayan rakibe basmaktan korkan bir sene öncesinde parlayan yıldızların gözümde kaydığı bi sezondu;sakatlanmamaları gerekiyordu çünkü yoksa hakan abileri yanına aldıramazdı...
    sadece kötü bir sezonda geldin süper mario... takımda arkadaşlık bozulmuştu ve herkesin kendini ilah gördüğü bir sezondu..gördük efeleri sonra gerçi her biri galatasaray tarihine geçmekten oldu.* yıllar sonra bir gun cocuklarım olduğunda onlara sarı kırmızıyı anlatırken;uefa kupası fotoğrafında hagi'yi bülent'i kendileri bilecekler,her ne kadar şimdilerde klubümü vefasızlıkla suçlayan en vefasız hakan'ı da bilseler de;ama bu renklere vefasızlık edenlerin adlarını ben söyleyeceğim,bak bu okan intere gitti sonra beşiktaşa geldi..bu emre olacak gibiydi inter'e gitti en son soluğu fenerde aldı...anlayacaklar tabi benim için sadece ama sadece futbolcu olduklarını.. kendileri yüzünden daha fazlası olmadıklarını,olamadıklarını...
    buraya seninle ilgili bişeyler yazmam gerekirdi biliyorum super mario...ama tutamadım yine kendimi..emeklerine her ne kadar minnettar olsamda sevemiyorum artık hiç birini..bir rüyaya başlayıp en mutlu sonla bitirmedikleri için...başka renkleri sarı kırmızıdan üstün tuttukları için ve bunlar öz evlatlarımız oldukları için...profesyonellik mi dersen ben onu bilmiyorum be super mario..babam, metin oktayı anlattıktan sonra unuttum o kelimeyi..
    sadece kötü bir sezonda geldin be süper mario...elimizden de bişey gelmedi şaşkındık o zaman taraftar olarak...daha fazlasını istemeyi bilemedik..yazdığımız destanın bi adım sonrasını göremedik...affet bizi...
    çorbacı;boğazımı yırtarcasına gooool diye bağırttığın maçlar için teşekkür ediyor ve bir an için gözlerimi kapatıyorum;elano'nun da izniyle 9 numarayı sana veriyorum,2009-2010 kadrosunu ve o kadroda forvette seni düşünüyorum..önümüzde uefa finali ve rakip liverpool...ama içim rahat 2 çorba ben ısmarladım zaten... gözlerimi açıyorum..yüzümde bir anlık tebessüm az sonra yerini geçmişin hüznüne bırakıyor..keşke diyorum...
  • 525
    en büyük şanssızlığı hakan şükür gibi bir forvetten sonra gelmesiydi. çünkü hele o dönemin hakan'ı attığı goller dışında oyun içi etkinliği çok yüksek bir adamdı. her hava topunu alır, takımı ilerde tutar, hücum pres yapıp duvar olur, gol de attırırdı. bu gün bi forvette ne arıyosak aslında hala hakan şükür'dür o. yeri elmander dışında hiç dolmadı.

    jardel ise sadece gol atardı. yani dokunduğu top genelde gol olurdu. çok iyi besleyen bi kadronun içinde yarım sezonda 20 gol atmıştı. bu gün olsa zaten oyunu rakip yarı sahaya yıkamıyoruz, herhalde hiç verim alamayız. ama 2 metre yanında top süren rakibe gölge pres bile yapmazdı.

    öyle olunca çok gol attı ama takıma oturmadı. bu gün efsane olarak anılsa da o dönem taraftar bu adamı sevmedi.
  • 433
    gayet çalım atabilen ama rakibin sağından atıp solundan geçemeyecek kadar da yavaş bir oyuncuydu. ama tüm bunlara rağmen oldukça enteresan bir golcüydü. iki ayağına da hakim hava toplarında oldukça iyi komple özellikleri nedeniyle rakibi tarafından kolay kolay çözülemez bu yüzden de bir şekilde saha içinde pozisyon bulabilirdi. bence hakan şükür ile didier drogba arasında bir yerde durur galatasaray golcüleri arasında.
  • 532
    bay xg. bu adam doğru açıyı yakalıdığı anda en temiz vuruş ile golü elde ederdi. gol atmak söz öbeği kendisi için hafif kalır. elbette her yeni transfer söz konusu olduğunda geçmişten bir isim adettendir ki yad edilir fakat mario jardel talihsiz bir kaç maçı hariç ve uefa' nın en üst organizasyonları dahil olmak üzere sürekli gol atan bir makinadır, ayrı tutmak gerekir.
  • 530
    kendisi bize transfer olmadan, bir sezon önce star tvde cumartesi günleri yayınlanan şampiyonlar ligi magazin programında kendisini izlemiştim. izlerken de, içimden keşke bizim olsa diye geçirmiştim. bir sonraki sezon geldi bize ama biz kendisini 1 sezon kullandıktan sonra hastalıklı muamelesi yaptık her zamanki gibi ve birbirinden çöp 3 futbolcu karşılığında sporting lizbona verdik. onlar da, keriz silkeledik diye düşünmüştür.
  • 404
    --- alıntı ---

    galatasaray'ın en pahalı transferi olan sopa yutmuş gibi yürüyerek, elini kolunu sallayarak, burnunu karıştırırken attığı gollerle kısa sürede olsa herkesin ağzını acık bırakmış, kaleci korac'a* bir maçta beş gol atarak belki de beşiktaş'a transferini engellemiş olan, taraftarların süper mario'sudur...

    pazartesi geceleri saat 00:00'da yayınlanan ''eurogoals'' programının, o bölük pörcük maç özetleri sırasında portekiz liginin beklenme sebebi olmuştur bu insanoğlu. haftanın maçında porto, deplasmanda sikindirik bir takımla oynuyorsa -ki ekseriyetle porto deplasmanda hep sikindirik takımlarla oynar, öyle bir maç görüntüsü vardır ki soyunma odalarında suların akmadığı, fayansların kirden görünmediğini hemen anlarsınız- jardel illa ya dömi vole, ya rövaşata enteresan bir gol atardı. kaleciler genel olarak jardel'in attığı gollerde yerinden kımıldayamaz, ancak topu kendi ağlarından çıkartan defans oyuncusunun kafasına ekleştirdigi bir tokatla kendisine gelebilirdi. bu arada porto kendi sahasında da hep önemli maçlar yapardı.. vardı bi gariplik..

    işte bu jardel'in galatasaray'a transfer haberi cıktıgı zamanlarda kimse inananamadı. ''yok olm gelmez'', ''jardel'i almak yürek ister oy yürek ister'' (bu bi şarkıydı sanırım bir arkadaşıma ''galatasaray jardel'i transfer etmiş olm'' dediğimde bana melodik olarak bu şekilde siktir lan demişti) türü şeyler söylendi.
    cem uzan'ın kulübe transfer için para verdiği söylendi, telsim jardel geliyor diye tarifeye eklemiş çocuğu diye söylentiler ayyuka cıktı. filhakika gene de kimse jardel'in gelmesine imkan vermemekteydi.

    işte bu dönem de galatasaray'ın karşısına portekiz mafyası cıktı, galatasaray ona rağmen transferi sonlandırdı demeyi çok isterdim ama galatasaray'ın karşısına çıkan karen jardel adında kımıl zararlısı bir kadın olmuştur.. bu kadının kafa kağıdında karen matzenbacher yazmaktaydı. jardel sahada süper mario birisiydi ama aynı zamanda kılıbığın ağa babası, hah şimdi bildim george mcfly tarzında bir adamdı... amma ve lakin karen fettan bir kadındır ama galatasaray da zekidir. hemen taffarel'in artık bizden olan karısını üzerine saldı galatasaray... bayan taffarel karen'e devamlı telefon açıp taciz etti, istanbul'u anlattı, trt yayını kesildiği zaman yayına giren bolu/abant görüntülerini yolladı ve nasıl olduysa oldu kadını türkiye'ye gelmeye ikna etti...

    jardel galatasaray'a geldi, hemen ilk ligin ikinci haftasında erzurumspor'a beş gol attı, stadyumda taraftarlar artık ''yeter artık jardel, yeter artık -şak şak-'' tezahüratı yaptı, ertesi gün gazeteler ''jar - deldi geçti'' başlıkları attı, kocası olduğu real madrid'e süper kupa finalinde iki tane salladı, kıçıyla kupa maçında fenerbahçe'ye bir gol attı, attı da attı...
    ama o da eleştirildi. "böyle futbolcumu olur"dan, kareem abdul jabbar lan bu diyene kadar çok geniş yelpazede eleştiriler aldı...

    galatasaray'da cok eleştirilip leblebi gibi gol atarken karısı karen arıza çıkartmaya başladı.. jardel'de kılıbık olduğundan biraz karısına sözünü geçiremedi. karısı apar topar portekiz'e döndü. jardel de bir gün porto'ya bir gün benfica'ya gideceğim derken sporting lisbon'a gitti ve galatasaray'dan koptu...
    sporting'de gene goller attı ama karısı onu terk-i diyar etti. dibe çöktü jardel... hastaneye yattı, tedavi gördü, en sonunda portekiz'den kaçtı gitti. italya, ingiltere, ispanya, fransa, türkiye... her ülkenin havalimanına bir kere transfer görüşmesi için indi ancak sıkıntılarından dolayı şutlandı.

    son olarak duyduk ki gene portekiz'de bu sene yeni birinci lige cıkmış beira-mar takımda golleri atıyormuş, süper mario'luğu kalmamış ama...

    her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır sözünü duymak istemeyenlerdendir bugün.

    --- alıntı ---

    @ich'in 07.10.2006, 23:30 tarihli ekşi sözlük entry'sinden alınmıştır. https://eksisozluk.com/entry/10128181

    not: entry'nin okunurluğunun artması açısından tarafımdan "c > ç", "g > ğ", "$ > ş" tarzı değişiklikler yapılmış olup, anlamı bozacak herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

    edit: entry'yi telefondan düzelttim. eğer atladığım bir kısım varsa görmemişimdir.
  • 420
    eskiden futbol mundial diye bir program vardı ntv'de. dünyanın çeşitli yerlerinden ilgi çekici oyuncuları, takımları, spor olaylarını konu alan bir programdı. bize gelmeden önce de bölümlerin birinde porto'dayken jardel'i tanıtmışlardı. ne iyi golcüymüş keşke alsak falan diye geçirmiştim içimden. sonra o yaz jardel'i aldığımızı duyunca hem şaşırmış hem de çok sevinmiştim.

    transfer rekoru kırarak aldığımız bu gol makinesini sadece 1 sezon oynatmamız tarihimizin en büyük salaklıklarından biri olabilir. koca götlüydü, hantaldı falan ama nerede duracağını iyi bilirdi, çok iyi bir bitirici ve golcüydü. bizde oynadığı 41 maçta 33 golü var. bu gollerin 22'si 1. ligde* 11'i avrupa'da. sadece 1 sezon oynamasına rağmen güzel bir tat bıraktı ağzımızda.
  • 514
    https://twitter.com/.../1306855245251829760

    bugün 47 yaşına basan eski forvetimiz. doğum günün kutlu olsun. galatasaray'a cem uzan sponsorluğunda getirilmiş ve helikopter ile florya'ya inmişti yanlış hatırlamıyorsam.

    bu topraklara gelmiş en iyi bitiricilerden biridir kendisi. porto'da hızlı gelen şuta poposunu uzatıp kıçıyla gol attığını hatırlarım. erzurumspor'a bir maçta 5 gol atmıştır. keza bir bursapor deplasmanında yerden 5 cm yüksekte seken topu arka direkte yere yatıp kafasıyla içeri itmişliği vardır. bir gençlerbirliği deplasmanında ise hagi ile rolleri değişip hagi'nin gelen uzun topu kafayla kendisine indirmesi devamında ceza sahasının hemen dışında seken topu harika bir hagi vuruşu ile uzak köşeye göndermiştir. real madrid maçlarında attığı goller ise cabası. kendisi real madrid'in kocası... öhömmm.. milan'a, rangers'a, monaco'ya, beşiktaşa, fenere, st.gallen'e attığı golleri dün gibi hatırlıyorum.

    kendisi ile ilgili ilginç bir bilgi de, jardel sanırım zamanında boks yapmış bir sporcu. vucüt yapısı anlamında bel üstü bel altından biraz uzun gibi. bu da onu yürüyüp koşarken dengesiz ve ağır gibi gösterse de bu özelliği sayesinde belden güç alarak yaptığı kafa vuruşlarında normal bir insandan çok daha hızlı ve sert kafa vurma yetisine sahipti. real'e, st gallen e ve aşağıdaki linkte diğer takımlara attığı kafa gollerinde bunu net bir şekilde görebilirsiniz.

    doğum günün kutlu olsun real'in belalısı, süper kupamızın kıymetlisi. keşke doyabilseydik sana biraz daha.

    süüüüper maaaario jardell jardell !!

    https://www.youtube.com/watch?v=0YHPTD9kjO0

    ek olarak videoyu izlerseniz en azından 13:05 e mutlaka bir bakın. kapalının 7 mart 2001 galatasaray milan maçı'nda jardel'in golünden sonraki o hali görülmeye değer. ben de numaralıda beni galatasaray'lı yapan rahmetli dayımla canlı tanıklık etmiştim bu maça.
  • 495
    geldiğinde avrupa'nın en iyi golcüsü olarak gelmişti. helikopterle florya'ya ininceye kadar inanmamıştım geldiğine çok net hatırlıyorum. tabi o dönemler sosyal medya falan yok, internetle yaptığımız şeyler sınırlı, bilgisayardaki aktivitemiz csgo ya da half life üzerine, yapabildiğimiz tek şey haber bülteni sonrasında yayınlanan spor haberleri ve her allah'ın günü figo'nun bize, zidane'ın fenere, berkamp'ın beşiktaşa gelirim dediği spor gazeteleriydi...

    geldi, oynadı ve gitti. ağzımıza bal bile çalamadı. tadı damağımızda kaldı.. saha içi ve dışında sorunları olduğu belliydi. yerli takım arkadaşları tarafından sevilmiyordu fazla para alması sebebiyle. yine de, lucescu alabildiği verimi aldı süper mario'dan. özellikle şampiyonlar ligi maçlarında çarşı iznine çıkmış asker gibi oynardı. öyle koşarak ya da rakibe basarak yapmazdı bunu. doğru yerde doğru zamanda her nasılsa bulunup dünyanın en saçma gollerini atardı. hatırlıyorum bi glasgow maçı var mesela asy'de. sağ açıktan ümit davala'nın ceza sahası dışına doğru saatte 20 km bile hızla gitmeyen öylesine açtığı ortaya yine aşağı yukarı o kadar hızda vurduğu bir volesi var mesela. garibim sabri ugan sert vuruyor falan diyor da alakası bile yok ): top yuvarlana yuvarlana ağları bulmuştu. lan bu nasıl adam aq diye gol sevinci yaşardık. keza yine içerdeki monaco maçı.. hani şu hagi'nin diğer galaksiden attığı golün oynandığı maç. jardel garibim kale içindeki topa doğru düzgün vuramadan gol yapmıştı. o kadar çok golü vardı ki öyle. adam her türlü golü atıyordu. yine asy'deki ac milan maçında arif'in uzaklaştırdığı topu sürüp kaleciyle karşı karşıya kalıp golü yazdıktan sonraki gol sevincini yorgunluktan dolayı yaşayamaması falan ahahahaha.. real madrid maçında 3-2'ye getirdiği kafa golü sonrası korner direğinde samba yaparken kendisine sevinçten su atılması falan... 25 seneden fazladır futbol izlerim bilinçli olarak.. onun gibisini görmedim gerçekten. garip tarzı sebebiyle hep underrated kaldı. brezilya milli takımında bile doğru düzgün oynamadı, çalkantılı özel hayatı da eklenince erkenden koptu futboldan. hele son zamanlarına gerçekten üzülmüştüm ama hayat da biraz böyle zaten. bir anlık düşmeye gör direkt tepiği yersin.. hele ki karakter olarak da güçlü değilsen yuvarlandığın merdiven sayısını bile unutursun. neyse bu saatte felsefeye gerek yok harbiden... yazımda bahsetmiş olduğum golleri koyup yazımı noktalıyorum. yolun açık olsun super mario jardel. umarım bundan sonraki hayatında mutlu olursun.

    https://www.youtube.com/watch?v=7xFhScfrDbo

    https://www.youtube.com/watch?v=lRux75QL58w

    https://www.youtube.com/watch?v=vEd6QgY6v_U
  • 457
    bonservisi ve maaşı euro değil dolar ile ödenmiştir. 2005 yılında ab ülkeleri euro'yu resmi para birimi yapana kadar transfer işleri dolarla yapılıyordu. kendisini çabucak harcamamızın nedeni, faruk süren yönetimini neden harcadılarsa sebebi o dur. 2001 yılında üst üste 5.şampiyonluğumuz şike-teşviklerle engellendi. bunu engelleyenlerin yanında "galatasaray küçük olsun, bizim olsun" cu liseci zihniyet, 4 şampiyonluk ve 1 uefa-1 süper kupa şampiyonluğu yaşatmış faruk süren yönetimine operasyon çektiler. yani ünal aysal'a yaptıklarını yaptılar. ve ekonomik olarak da uefa kupası paraya dönüştürülemeyince jardel'i 3 vasat yabancı ile takas ettik. tabii saha içinde kendisine pas atmayan intersporlu malum şahıslar ve medyanın karısını dilllerinden düşürmemesini yazmaya gerek bile yok...
  • 533
    dergilerden o hafta ne yaptığını takip ettiğim bir adamdı ve takımımıza gelmişti. çocukluğumun en büyük sevinçlerindendir kendisi. küçük arkadaşlar bilmez, türkiye'ye değil yıldız, adını bildiğin oyuncu çok nadir gelirdi doksanlarda ve iki binlerin başında.

    öyle sivasspor'un her yıl bir eski star oynattığı, her anadolu takımında bir tane dünyada bilinen ismin olduğu günler gibi değildi. fenerin yıldızı viorel moldovan'dı öyle düşünün. kenneth anderson en büyük transferleriydi.

    hikaye kısa sürse de hep çok güzel hatırlamışımdır kendisini. porto'daki prime dönem falcao neyse, kendisi de o dönem en az o durumdaydı.
  • 612
    geçen gün enflasyondan arındırılmamış haliyle baliç'in en pahalı yurtdışına transfer olan isim olduğuna dair paylaşımlar vardı. 2000 yazında 16 milyon euro ödeyerek almıştık jardel'i. bugünkü değeri ise nerdeyse 27 milyon euro yapmakta. o dönem sürekli yokluk içinde boğuşan, oyuncu maaşlarını ödemede aksaklık yaşayan süren yönetiminin yaptığı beklenmedik bir hamleydi.

    https://www.in2013dollars.com/...2000?amount=16000000

    bence bu hamle yapılırken cem uzan'ın bonservisi ödeyeceğine dair verdiği vaat, telsim ile yapılan sponsorluk anlaşması, hakan şükür'ün inter'e bedelsiz transfer olma hamlesine karşılık olarak mahkeme sonucunda bonservis elde edeceğimize dair inanç etken oldu. hatta gelecek yıl bütçesi oluşturulurken hakan şükür'ün bonservisinden gelecek 20 milyon dolar'ı da ekledik diyordu süren. tabi sonrasında ne telsim anlaşması beklendiği gibi oldu, ne uzan vaadini yerine getirdi, ne de hakan şükür'den beklenen rakamlar elde edildi. üzerine bir de sonraki sezon emre ile okan'ı da bedelsiz olarak kaybettik.

    ancak hakan şükür'ün gidişiyle beraber oyun yapısında büyük bir handikap yaşanacağını bilsek de ntv'de jardel'in gollerini izlemek çok keyifliydi. şampiyonlar ligi maçlarında attığı goller, drulovic ile olan ikili uyumları (porto'da sol açık olarak oynayıp jardel'e çok sayıda asisti olan bir isim), real madrid'i boş geçmeyişi gibi fantastik yanları vardı.

    geldiği sezondan itibaren savunma yönünde hiç olmayan hagi ve jardel ile beraber takım nerdeyse 9 kişi savunma yapmak zorunda kaldı. okan, emre, suat, ümit davala, ergün, hatta ahmet yıldırım gibi isimler varken luce'nin bülent akın takıntısına maruz kaldık. yavaş yavaş o agresif, saldırgan, topu aldığında hızlı hücum eden, top kaybına tahammülü olmayan takım hüviyetini kaybettik.

    daha dengeli, durağan, 1-0'ı koruma odaklı bir takıma dönüşmeye başladık. bu da taraftarın asla hoşlanmadığı bir şeydi. çünkü agresif, pres yoğun bir oyun anlayışı bu kulübün kimliği. ancak o günkü kadro yapılanmasında luce'nin bunu en ileri uçtan itibaren yapma olasılığı pek yoktu. ki luce de bu oyun anlayışını seven biri değildi zaten.

    gelişinin artıları da, eksileri de oldu. ancak oyun anlayışımızı yitirmek, dermansız bir hastalık gibi geliyor bana. 99-2000, 2011-12 oyun anlayışlarının devam etmesi çok önemliydi; maalesef olmadı. kadrodaki revizyonlar, farklı nitelikteki oyuncular, farklı dizilimler derken farklı bir yöne evrildi. aynısını 2022-23 sezonu için de düşünüyorum. umarım o anlayışı kaybetmeden önümüzdeki yıl tekrar dönüş yapabiliriz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın