*

resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:Juventus
Yaş:47
Uyruk:Hırvatistan
  • 1952
    avrupa'nın bir çok liginden, onlarca oyuncuyu yakından takip eden ve bilen bir adam. her röportajında, her konuşmasında bunu vurguluyor ve verdiği örneklerden siz de anlıyorsunuz zaten.

    bir çok konuda eksiği vardır, fakat bu konuda hakkını yemek olmaz. transfer edilmesi gündemde olan isimlerden de bunu anlıyoruz zaten. resmi açıklamalar geldikçe, hakkını teslim etmeye başlarız.
  • 1955
    şimdi herkesin hayalinde bir galatasaray teknik direktörü profili vardır elbet. benim hayalimdeki teknik adam başarıya aç, vizyonlu, genç, agresif, teknik-taktik donanımlı ve gayet tabii başarılı bir profil. tudor'a bakıyorum,
    genç, başarıya aç, agresif, teknik-taktik donanımlı zira lippi eğitiminden geçmiş ve her şeyden önemlisi vizyonlu.
    bakın arkadaşlar vizyon çok önemli cidden.

    bu vizyon kelimesinin de içi son zamanlarda çok boşaltıldı o ayrı konu ama kısa haliyle geleceği düşünmektir vizyon. peki vizyon neden önemli?

    mancini manchester city'e gitti, büyük paralar harcadı kabul ama vizyonlu olduğu için çok doğru transferler yaptı ve
    hala onun kurduğu kadroyu kullanıyor city'e gelen teknik direktörler. yani ardında bir enkaz bırakmadığı gibi parlak bir gelecek bıraktı.
    başarılı oldu mu olmadı mı tartışılır ancak kulübe zarar vermediği, kulübün geleceğini bellemediği kesin.

    dönelim bakalım prandelli'ye. vizyonsuzluğu suratından akan bir adam açıkçası. italyan milli takımında bile enkaz bırakmayı başardı adam. zamanında fark etmemiştim ama o dönemin milli takımına öyle çöpleri doldurmuş ki şimdi dönüp baktığım zaman sadece yuh diyorum. galatasaray'da da keza aynı şekilde bitik bir kadro bıraktı. dinamik bir orta sahaya ihtiyacımız varken kağnı gibi dzemaili'yi istedi. diri bir forvete ihtiyacımız varken pandev'i önerdi. sonuç hüsran. vizyonu olmadığı için arkasında bitik, silik, işgörmez bir kadro bıraktı.

    hamzaoğlu. başarılı veya değil o ayrı konu ancak arkasında hiç hoş bir manzara bırakmadığı kesin. burak üzülmesin diye forvet aldırmamak ne lan! vizyonu çok dardı ve şampiyon da olsa uzun vadede zarar verdiği aşikar.

    nereye geleceğim, yani vizyonlu olursan şampiyon olamasan da geleceği temiz bırakırsın. tudor kaliteli ve uzun vadede götürecek oyunculara yönelmiş gibi duruyor. acerbi- maicon, imbula- kucka, belhanda, gomis, tete'nin alındığını düşünsek herhalde 2012-2013'ten sonraki en kaliteli kadromuz olacak. bunu da 30-40 milyon avro harcayarak değil denk gider- gelir ile yapıyor.

    tudor bu nedenlerle başarısız olsa dahi arkasında güzel ve potansiyelli bir kadro bırakacak.
    neden böyle bir hocaya sabretmeyelim ki?
    başka adamlar kuş mu konduracak bu vasat kadroya.

    adam temeli kendisi atıyor şu an. kaliteli kadro kurmayı şeref meselesi bellemiş gibi hareket ediyor. diyecekler ki transfer haberlerini özbek yönetimi pompalıyor. ee kardeşim, özbek kaç senedir var ama ben hiç böyle aklı selim bir transfer politikası işitmemiştim daha önce. çok uzağa gitmeyin geçen yaz tolga, serdar, eren, josue alındı ve bu isimlerin dışında kaliteli olarak sayabileceğimiz bir diarra vardı onu da beceremediler zaten. dursun pompalıyor olsa daha önce niye pompalamasın? çok net belli ki tudor'un transfer politikası akılcı ve mantıklı. geleceğe dönük, başarı getirebilecek bir politika.

    gayet modern bir mentalitesi var, kimlere kimlere şans verilmiş böyle potansiyelli teknik direktöre şans vermezsek hakikaten ayıbımız olur. hiçbir vasfı olmayan riekerink'e bile hepimiz tam destek vermiştik yahu! riekerink kim agalar da tudor'dan daha fazla şansı hak etsin?

    tudor iyidir, şansı hak ediyor. ha başarısız olur gönderilir bu çok net.
    söyleyebileceğim tek şey bu adamın bir şansı hak ettiği.
    taraftardan isteğim geçen sene riekerink'e verilen desteğin yüzde altmışını bu adama versinler yeter.
  • 1956
    sene ortasında kendi kurmadığı, kalite olarak kötü olduğuna birçoğumuzun hemfikir olduğu ve kötü bir mühendislikle kurulmuş kadronun başına geldi. hakkında birçok platformda söylenmeyen şey kalmadı. ondan beden eğitimi öğretmeni bile olmayacağı söylendi.

    sonra ısrarla birkaç türk futbolcuyu istediği söylendi ardından vizyonuyla ilgili söylemler havada uçuştu. sonra bir baktık ki türkiyeden futbolcu alma konusunda kesin olarak veto kararının olduğu yazılmaya başlandı bu sefer de takımda illa ki hırvat oyuncu olsun diye direttiği yazılmaya başlandı.

    ilk mevzudan başlayacak olursak geçen sezonki kadronun başına kim gelirse gelsin zaten başarılı olamazdı. öylesine kötü ve kalitesiz malzeme vardı çünkü. kağıt üzerinde yerleştirdiğimiz şekilde kadro kurmuyor diye çok eleştirildi. halbuki kendi düşüncesine ve kafasında kurduğu oyun tarzına göre tabi ki bir düzen oturtmaya çalışmalıydı ama bu kabul edilmesi. sneijder'i oyundan alınca veya kesince çok eleştirildi ama belki de o an alınması gerektiği hiç düşünülmedi. bunlar da beraberinde felaket geliyor eleştirilerini getirdi.

    gelelim 2. mevzuya. şunu istiyor bunu istiyor dendi de hani ortada bir şey var mı? adam 2-3 gün sonra sezonu açacak ama daha ortada iyisi veya kötüsüyle malzeme bile yok. bu konuda da mı o suçlu?

    istediği (?) oyuncular bir alınsın, yaz kampını bir geçirsin ondan sonra bir bakalım neler yapacak. bakıyorum şimdi transfer mevzuları konuşulurkrn 3'lü defansa göre kadrolar kuruluyor ona göre futbolcu transfer seçenekleri yazılıyor. çoğu kişi adamın aklında farklı bir kurgu olduğunu biliyor belki de bu yüzden eldeki malzemeyle başarı sağlayamadı. bir bakalım hele gençler, transferlerini yapsın oyun şablonunu oturtsun sonra olmazsa bir okula beden eğitimi öğretmeni diye gönderirsiniz.
  • 1958
    2011-12 sezonu şampiyongalatasaray 77 puan
    2012-13 sezonu şampiyon galatasaray 71 puan
    2013-14 sezonu şampiyon f.bahçe 74 puan
    2014-15 sezonu şampiyon galatasaray 77 puan
    2015-16 sezonu şampiyon beşiktaş 79 puan
    2016-17 sezonu şampiyon beşiktaş 77 puan

    eğer bahsedildiği gibi tudor ve galatasaray 75 puanın yakınlarında gezerse biz takımı bir şekilde şampiyon yaparız zaten.
    taraftar gözüyle 75 puana başarılı sayılmalı demek, önümüzdeki sezon başarı için en az 80 puan bekleniyor anlamına geliyor. beyler bu çok da kolay bir şey değil.
    75 puan başarılı değil, şampiyonlugun habercisi demektir son 5 sezona bakıldığında.
  • 1959
    özellikle dursun'un kalemşör'ü ali naci küçük'ün beyanatlarına bakarak 17/18 sezonu için kafasındaki 11'in ve oyun şablonunun şu şekilde olduğunu düşündüğüm teknik direktör:

    ---------------------------------------------------muslera----------------------------------------------------------------

    ------------------------------serdar---------------semih-----------acerbi (maicon)------------------------------------

    ----yasin------------------------selçuk---------------------imbula (vainqueur)----------------------------linnes----

    --------------------------------------------------belhanda----------------------------------------------------------------

    ----------------------------------sinan------------------------gomis------------------------------------------------------

    yine en az 5 yerli ile yasin, selçuk ve semih'in temel oluşturduğu bir 11 izleyeceğimizden şüphem yok.

    ekleme:

    adaletsiz, rijit ve çıkarcı bir insanın başarılı olmak imkanı yok. kusura bakmayın. bunu 10 maçta göremediyseniz sorun sizde olabilir.
  • 1962
    sezon başı kampı geçirmesine rağmen at finke * taktiğiyle ve 60 dk.dan sonra dili dışarıya çıkan takımıyla jan olde riekerink bile bu kadar eleştirilmedi be kardeşim.

    bırakın bir sezon başı kampı geçirsin, kendi istediği kadroyla bir lige başlasın sonra karar verin. hadi diyelim başarısız oldu (bende başarılı olacağını düşünenlerdenim) hiçbir şey yapmasa da yeni gelen teknik direktöre tabanca gibi takım bırakacağına eleştirenler dahil herkes hemfikirdir. hani hamza hamzaoğlu prandelli'nin ekmeğini yemişti ya bir başkası da tudor'un ekmeğini yer en azından.
  • 1965
    şu an ismi geçen transferler kesinlikle kendisinin eline verilmemeli. daha doğru düzgün 4'lü savunma oynatamayan adam 3'lü savuma ayağına takımın anasını belleyecek. yetmezmiş gibi bir de bizi sneijder'den edecek. eğer kesenin ağzını açıyorsak, güzel transferler yapacaksak, işimizi tam yapmalıyız ve bu transferleri adam gibi bir hocayla taçlandırmalıyız. ama böyle bir şey olmayacak ve muhtemelen ligin ilk yarısının ortalarında hoca değişikliği yaparak yine sıvamış olacağız.
  • 1966
    --- alıntı ---

    . tudor'un verdiği ve scout ekibinin incelemesi sonrasında sunulan raporla ilgili yönetim çalışmaya devam ediyor. transferler bittiği zaman sizlere bilgi aktaracağız. listemizde 5-6 oyuncu bulunuyor. alınacak mevkileri herkes biliyor. stoperden başlayın, orta sahası, kanatları, forveti, sağ beki, sol beki... tüm sezon boyunca galatasaray'ı seyredenler nerede eksiği olduğunu biliyorlar."

    --- alıntı ---

    dursun özbek'in sözlerini alıntıladım. olur olmaz orası ayrı ama 'bek ve kanat oyuncu transferleri yapılmayacak' diyip tudor'a desteksiz sallayan arkadaşlar için amme hizmeti yapayım dedim. sahur vakti de dursun özbek sözleri araştırmak pek hoş olmuyormuş.
  • 1968
    birkaç konu başlığı hakkında yorum yapacağım izninizle. konu başlıkları:
    üçlü savunmayı tercih etmesi, sneijder polemiği ve belhanda isteği, gelecek sezonki oyun planı.

    1) üçlü savunma meselesi: arkadaşlar, futbol yüzyıllardır süregelen bir spor ve bu süre zarfında nesnelleşmiş tek şey belki de şu, "dizilişler değil mentalite önemlidir."
    üçlü oynatmış beşli oynatmış dörtlü oynatmış hikaye. bunlar boş iş.
    bu konular sınavdan tam puan almak isteyen öğrencilerin çalıştığı detay konulardır. bilmem anlatabildim mi?

    son yıllarda maçlarımızın yüzde doksan beşini 4'lü savunmayla oynadık, ee ne oldu? şampiyon mu olduk, cl'de yarı final mi yaptık, rakiplerimizi bozguna mı uğrattık?
    6. olduğumuz sezon dörtlü savunmayla oynamadık mı veyahut bu sene dörtlü değil miydi?

    tüm olay teknik direktörün mentalitesinde. öyle bir dörtlü savunmayla çıkarsın ki bazen uyuz eşekler gibi oynar takımın. kimi de öyle bir beşli savunmayla çıkar ki rakibine nefes aldırmaz.
    alın bakın conte chelsea'sine. fırsat bulduğunuzda bu sezonun chelsea maçlarından birinin tekrarını izleyin de görün üçlü savunmayı. adamlar kanırta kanırta premier lig şampiyonu oldu tarihte yok böyle bir şey. ve bunu yapan takım 3'lü savunmayla oynadı.
    bunlara takılmayın.

    2) sneijder- belhanda olayı: bir kere sneijder size olarak sahada takımı düşüren bir oyuncu. bu onun anatomik yapısı kendi suçu değil ama böyle. havadan gelen toplarda veya orta bölgedeki pas trafiğinde çoğu zaman size eksikliğinden dolayı rakibe fazla boşluk bırakıyor. yani bu topun rakibe geçmesi ve dönen topun kalemizde poziyon yaratması anlamı da taşıyor bu durum. özellikle yine fiziğinden dolayı marke etmesi çok kolay bir futbolcu olduğundan bir de sneijder'in çalım özelliğinin çok düşük olmasından dolayı hemen kilitleniyor. büyük maçlarda etkisizliğinin nedeni basit. sneijder'e bir adam ver ve onu kitle.
    fazla kilolarından dolayı şut tehlikesi de yaratamıyor. talisca örneğinden devam edelim.
    talisca kendisi oynamasa bile takımını oynatan bir oyuncu, kilitlenmesi de zor. çünkü hem çok hareketli hem de size olarak iyi yapıda. boy uzunluğu olsun, belinin kıvraklığı olsun rakibini ekarte etmesi çok daha kolay sneijder'e göre. talisca bu sezon kaç gol attı kaç asist yaptı bilmiyorum ancak sneijder'den skor-asist olarak geri kalmışsa bile sneijder'den on kat faydalı olduğu kesin.

    ama takım kötü ondan oynamıyor demeyin zira beşiktaş'ı da şampiyon yapan talisca. talisca'yı çıkartırsan bjk en iyi üçüncü olurdu bu sezon. sneijder iyi bir performans göstermiş olsa bizim de şampiyon olmamız gerekirdi. bruma gibi bir oyuncunun varlığında bile bizi o potaya sokamadı. talisca ise önünde cenk tosun, sağında solunda 34'lük bitiklerle on numara sezon geçirdi.

    yani bahane üretmeyelim yok yere.

    belhanda'ya dönersek. evet sneijder kadar zeki bir futbolcu değil ancak bunun da bir önemi yok zira
    sneijder kilolarından dolayı zaten düşündüklerini sahada gerçekleştiremiyor.
    ve size olarak çok artılı bir on numaradır belhanda. havadan top alır, rakibinin omzuna elini koyup onu topa çıkartmaz. duvar olur. top saklar, çalım atar. onun için kilitlenmesi daha zor bir oyuncudur. fiziki yapısı, elastikiyeti ve bileklerinin kıvraklığı sayesinde üzerine markaj yapılsa bile paçayı kurtarabiliyor.
    asist ve gol sayısı düşük gelebilir ama hücumda sürekli dikine düşünen, pasların şiddetini iyi ayarlayan bir isim. belhanda'yı diyelim ki iyi marke ettin ve kaleden uzakta tuttun. bu sefer de şut özelliğini kullanarak kilit açar. diyelim ki onu da yaptırmadın, kanada geçer çalım özelliğiyle kilit açar. yani üzerine verilen adamı bezdirir bir şekilde ve yorar. hareketlidir.

    tüm bunlar sneijder ve belhanda'nın farkıdır. tudor da bu sebeplerle belhanda'yı tercih ediyor olabilir ama bana kalırsa ikisini birlikte oynatmayı düşünüyor.

    3) oyun planı: artık selçuk'la defans dörtlüsü arasındaki o saçma sapan pas trafiğini görmeyeceğiz çünkü tudor bundan nefret ediyor. bir iki pasla orta sahaya atlayıp oradan topu sneijder- belhanda ikilisine aktaracağız, kanat bekleri hücuma çıkacak, bol bol orta keserek ve kanattan sneijder- belhanda'ya içe dönerek şut çekip skor üreteceğiz ağırlıklı olarak. ayrıca bu sezon çok sayıda kaleciden seken topun gol olorak tamamlanacağını da söyleyebilirim. şimdiden gözümün önüne geliyor belhanda'nın şutunda dönen topu gomis'in tamamlaması.

    top rakibe geçtiğinde beklerin hafif ortada yer alacağı 5'li bir kapanış göreceğiz. yine kapanış sırasında sneijder ve belhanda taç çizgisine yaklaşacak, olası bir kontra atakta sahayı doğru parsellemek için hazır bekleyecekler.

    yedekte garry gibi de bir varyasyon duracak. rakibi ortadan delemediğimizde hemen oyuna alınarak belhanda sol açık, sneijder forvet arkası, garry sağ açık olacaklar. geçtiğimiz sezon neredeyse tüm goller kanat akınıyla gelmişti. tudor bu sene ortadan delme özelliğini yüklemeye çalışacak.

    ve şunu söylemek lazım, rakibin kanadını delersen 1 ya da 2 gol bulabilirsin ama rakibi ortadan deldiğinde golden bağımsız maç artık senindir. kazanırsın ve farka gidersin.

    işte durum budur arkadaşlar.
  • 1970
    sneijder'ın tudor'u istemediği konusunda birincil ağızdan duyulmuş bir şey yok. ucuz tetikçilerin gazına gelmeyelim arkadaşlar. sneijder ile ilgili anti düşünceleriniz asıl sizi kör eden unsur.

    bu tudor adlı zat ise 3'ü savunmaya kafayı takmış durumda. başarırsa vallahi helal olsun. umarım başarılı olur. galatasaray'ımız toparlansın da, yerden taşı alıp iki santimetre öteye koyup katkı sağlayacak olana da eyvallah.

    he anaokulu hocası. riekerink bu takımın teknik direktörüydü. madem galatasaray renklerine, değerlerine duyarlıyız o zaman birini savunayım derken başkasını gömmeyelim. telefondan sözlüğe bakınca komik duruyor, arkadaşlara gösteriyoruz gülüyoruz falan.
  • 1971
    sneijder'in gitmesini istemiyorum. öncelikle bunu söyleyeyim. ama ille de gidecekse sebebinin şu adam olmasını içime sindiremem. seneler sonra ya sneijder vardı bu takımda ama adamın teki geldi çok bir şey yapacakmış gibi sneijder'i yolladı sonra 10. haftada kendi kovuldu demek istemiyorum. menajerinin dediği gibi sneijder galatasaray'dan ayrılacaksa bile bunu ön kapıdan yapabilmeli.
  • 1972
    selcuk'a takim emanet edip sneijder'in ipini cekmeye calisan adami destekleyemem. sneijder konusu netlesmeden de yorum yapmayayim ama ister 3'lu ister 4'lu nasil oynarsa oynasin sneijder gibi adamı istememek fazla lükstür. yarin sneijder'i yollayip 10 numara diye josue'yi isterse de harbi komik olur.

    bu takima 3'lu savunma oynatacagim diye koca ligi ve avrupa ligi'ni daha yaz bitmeden kaybedebiliriz.

    vitor pereria fener'de bunu yasadi.

    bunun disinda transferini istedigi isimler ise genel olarak umut veriyor. kac dönemdir bizi vasata alistiran hocalardan sonra mevkilerine kaliteli isimler istemesi ve türkiye'den oyuncu istememesi takdir ettigim bir özelligi. evlatcilik yaparsa kaybeder zaten.

    simdilik hocaya karsi nötr'den bir tik üstte durumdayim. sneijder'i yollarsa nötrden eksiye gecer ve üzerine kötü sonuclar gelirse kredisi falan olmaz. eger basarili olursa kimse sneijder'i sorgulamaz tabii.
  • 1973
    kendisine geldiği ilk günden beri güvenim tam. beden hocası ile sezon başı neredeyse antrenman bile yapmadan, keyiflerince takılan, göbekleri şişiren futbolcuları hizaya soktu. sezon başı takım koşmaktan öylesine acizdi ki, tolga gibi vasatın da altı bir futbolcu, iyi gibi gözüktü. takım güç kazanınca da foyası ortaya çıktı.

    bizim ligimizde şampiyon olmak istiyorsan, öncelikle sert takım olacaksın. tabi bu sadece bizim ligimiz için geçerli değil, dünyanın kuralı bu. yaptırmak istediği transferlerle dirençli bir takım yapmayı hedefliyor. aklında rakibi sindiren sert oyuncuların yanında, kaliteli ayaklarla sonuca gitme düşüncesi var.

    sneijder'ı gönderecek diyenlere de şunu hatırlatmak isterim. kendisinin bizde son senesi. bu sene satamazsak, seneye bedavaya gidecek. çünkü kendisi ile sözleşme yenilenmeyeceğini çok iyi biliyorsunuz. bu yaştan sonra, bu paralarla 2-3 sene sözleşme uzatmak çılgınlık olurdu. eski gücü yok. çoğu maçta vasatın da altıydı. o beğenmediğiniz tudor sayesinde gücünü toplayınca, son haftalarda kıpırdadı. kesinlikle satılsın demiyorum. ama iyi paraya satılırsa, neden olmasın?

    selçuk'u gönderemiyor diyenler var. selçuk'u bu takımdan göndermeye kimsenin gücü yetmez. kapı gibi sözleşmesi var. bu vasatın altı futbolcuya da kimse para verip almaz. tudor'a kızacağınıza 34 yaşına kadar 3 milyon dolarlarla sözleşme yapana kızın bence. sözleşmesi bitmeden gitmez. doğal olarak da nasıl olsa bu paraları alacak, mecburen takımda tutuluyor. bunun en güzel örneği hamit. adam sonuna kadar, sakat olmasına rağmen takımda kaldı. çin'den teklif gelse bile gitmez. kankası burak, türkiye'ye gelmek için zemin yokluyor. kankası selçuk asla gitmez. selçuk ve sneijder'i kıyaslamaya dahi girmem. ama olay bu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın