resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:Juventus
Yaş:47
Uyruk:Hırvatistan
  • 1776
    ağır eleştirilen teknik adam. tamam eleştirelim ama şampiyonun belli olduğu formalite icabı oynanan maçlarda wesley'i çıkardı diye nefret kusmayalım. herkes istiyor ki tudor gitsin, x gelsin. yahu kardeşim x gelince ona da aynı şeyi yapıyoruz. durun bi transferler gelsin, yeni sezon kampı olsun havayı bi sezelim. emin olun tudor yeni oyuncularla lige başlamak için gün sayıyordur. burada tudoru savunduğum filan anlaşılmasın. galatasaray'da her sene 3 hoca değişirse tabi başarı gelmez.
  • 1778
    gelecek yıl için katacağı tek şey % 15-20 daha fazla kondisyon. onun dışında bir gelişme ummuyorum. bunun içinde bir sezon bu adama emanet edilmez. transfer dönemi geldiğinde iyice belli eder kendini.

    podolski gitti, bruma'ya gitti diyorlar, sneijder'e teklif gelse yönetim dünden razı ki tudor'da sneijder'in gidişini dört gözle bekliyor, bildiğin eli ayağı düzgün anadolu takımı gibi bir yapıya büründürecek bizi.
  • 1779
    hala kendisiyle yeni sezona başlayalım bir görelim diyen yazar arkadaşlarımızın olduğu teknik adam. adamın futbolcu yönetimi berbat ötesi, teknik-taktik bilgisi vasatın altında, sezon bitmiş basın toplantısında koşu mesafelerinden bahsedip paçayı kurtarmayı denemeye çalışacak kadar aciz ama bir sezon daha kalsın deniliyor hala.

    galatasaray'ın vakti bol nasılsa, doldursun takımı çöplerle anasını bellesin. transferde istediği adam adem büyük olan, negredo gibi bir adamı veto edecek kadar futbol bilgisine sahip, sövdüğü futbolcuları ertesi maç 11'de başlatacak kadar tutarsız bir adama 1 sene daha kalsın demek galatasaray'a ihanettir. 1 sene daha kalsın sonra yine bir 10 sene kaybedelim. şaka mısınız arkadaş siz?
  • 1783
    valla ben mücadeleci, sürekli faul yapan, fizik koyan, hayvan gibi koşan takım istemiyorum açıkçası.

    biz türkiye'nin en büyük takımıyız.
    şıkır şıkır top oynayan, yetenekli ayakları olan, izlerken keyif veren bir takım istiyorum. bize yakışan da budur.

    beşiktaş'ın şu halinden daha iyi top oynamalıyız.
    karabük gibi oynayacaksak, gerekli değil kalması.

    mancini ile 2. olmayı yeğlerim.
  • 1785
    önümüzdeki sezon kendi kadrosunu kuracak kadar ışık gösteremedi. sezon sonu yollar ayrılmalı ve lucescu ile, razvan'sız bir plan dahilinde, bir yıllığına anlaşmalıyız diye düşünüyorum. transferi de lucescu'ya bırakırsak en azından 2018-2019 sezon için iyi bir omurga kurarız. ondan sonra da inşallah yeni yönetimle avrupa hedefleri koyabiliriz.
  • 1787
    bakın topladığı puan ve attığı gol mukayesesinde denizlide kötü bu arkadaş. o kadar kötü yani. insan psikolojisinden anlamıyor, idareciliği bilmiyor, taktik konusunda kötü, oyuncu değişiklikleri kabus. yani hiç ışık yok adamda. sadece koşturuyor diye adamı istemek benim aklıma yatmıyor.

    o zaman semihe de şans verelim bir sene belki olur. belki daha iyi oynar. hem yönetim daha iyisini getirecek değil ya??

    ortada bir ışık görürsen sabredersin ama her şeyiyle bizden çok uzak durması gereken bu arkadaşın nesine sabredelim. takım içinde huzur kalmamış, birlik yok, sevgi yok, kuyu kazan kazana, adalet yok. yok oğlu yok. ama tudor bi sene daha kalsın. neden? çünkü çok koşturuyor. bravo. bayıldım vizyona.
  • 1789
    kendisini savunan arkadaşların, entry girmek için ekseriyetle gece yarısını beklediği teknik direktör.

    hayır ne görüyorsun bu adamda da, neyi bekliyorsun arkadaş? bir yazar çok iyi bir örnek vermiş. semih'i bir sene değil 10 sene beklesen nasıl ki olacağı en ileri seviye buysa, tudor'unda aynı.

    seneye en iyi futbolcuları gitmiş veya küsmüş, adem büyük, sabri, selçuk ve yasin'lerin fink attığı bir galatasaray izleriz artık.
  • 1790
    takımın esas zararlıları sabri, selçuk, semih, yasin dörtlüsüne dokunmayıp sneijder, podolski ve bruma'yla uğraşarak çapını belli etmiş anadolu hocası. galatasaray, büyük oyuncuların ve büyük oyuncuları oynatabilen hocaların takımı olmalıdır. eğer tudor, bu dörtlü yerli çete yerine takımın üç yabancı yıldızıyla dursun'un emri üzerine uğraşıyorsa zaten maşadır. yok eğer kendi böyle istiyorsa zaten galatasaray'da kalacak çapı yoktur. tudor'a önümüzdeki sene kalsın demek, beşiktaş'ın samet aybaba'lı sezonuna özenmekten başka bir şey değil.
  • 1792
    tudor değil abdullah abdullahoğlu diye bir teknik direktör de olsa 1 sene daha sabredilmeli artık. sürekli birilerri yollandığı için floryada futbolcular nasıl olsa herkes gider bize bişey olmaz kafasında bir taraflarını salarak yayılıyor zaten. hoca da bunu defalarca söyledi. eleştirmemiz gereken yönleri var. değişiklikleri, oyuncularını sürekli medyanın önüne atması vs. ama bu işler biraz da kafada bitiyor. uygun ortam sağlanır adamın da kafası rahat, sahada kendi istediklerini veren oyuncu grubu olduğu zaman onun da yükselişe geçeceğini düşünüyorum. artık iyi kötü bi istikrar sağlamamız gerekiyor. galatasaray'ın kaybedecek bir senesi daha yok ama mevcut yönetimle ve oyuncu grubuyla zaten çok da ümitli değiliz gelecek konusunda.

    kendisinin şu anki sorununu oyuncuları motive edememek olarak görüyorum. kendisi geldiğinden beri oyuncuların kafasındaki düşünce az çok ortada. hepsi zaten 3-4 arası biyerde bitirir tatilimize bakarız modunda. 1-2 tane öne çıkmaya çalışıp takımda kalma planları yapan, ya da kendisini izleyen takımlara göz kırpan oyuncular var hepinizin malumu o isimler de. türkiye'de işin yarısından çoğunun motivasyon olduğunu düşünürsek de tudor'a yapacak çok da bir şey kalmıyor.

    bu konuda benim için en iyi örnek arsene wenger. bence kendisi teknik taktik olarak kusursuz bir hoca. keza oyuncu bilgisi konusunda da öyle. ama son bir kaç senedir hem oyuncular hem de taraftar nezdinde motivasyon sağlayamıyor. herkes artık onun miadını doldurduğunu düşünüyor. oyuncular kupa kazanmak için ayrılmak istiyor vs. tudor bu motivasyonu önümüzdeki sene sağlayabilecek bir isim. hem enerjisiyle hem de üst düzey futbol yıllarından tecrübeleriyle takıma katacakları olduğunu düşünüyorum ben. tudor'un devraldığı tarihte takımı carlo ancelotti bile alsa yine aynı yerde bitirecektik. bruma konusunda iğneleyici laflarında da haklı görüyorum. zira bruma şuan sahada halı saha futbolcusundan hallice oynuyor. sneijder'i ise kötü kondisyonuna rağmen oynatmak zorunda hissediyor. bu yüzden de oyunun ilerleyen dakikalarında 10 kişi oynamamak için oyundan alıyor. biraz sabır galatasaray taraftarı. bu güne kadar beğenmediğimiz herkesi yolladık. biraz da böyle deneyelim. eminim bir şey kaybetmeyiz.
  • 1793
    sözlük ahalisi olarak tudor'un da hoca olmadığına ve karakterinin, çapının galatasaray'a yetmediğine karar verdiğimize göre yeni hoca bakalım. aa bakın lucescu yine boşta. koş koş koş hemen kap yaşlı kurtu. ama sezon ortası ya bu ne kadar sıkıcı top oynatıyor, lucescu da yaşlanmış yahu, yok bu adamla da olmayacak demeyelim sonra. dersek de boşver yahu nolacak? koşmayan takım yıldızını, göbek yapan oyuncuyu, kendisini kale almayıp sahada artistlik yapanı çıkarırsa falan zaten gömeriz direk ama oralara girmiyorum bak. yine başlarız bu adam hoca mı, bu adam bunamış falan filan diye. isteriz yeni hoca ne var bunda sanki? don değiştirir gibi hoca değiştirir biz. çünkü biz koskoca galatasarayız. bizim çapımızda hoca dünyada zaten sayılı. dev aynası mı? yok canım o da ne? sanki onca hoca değişikliği bu takımın içine etmemiş gibi ona da deriz çapsız, yetersiz vs vs. lucescu gider başkası gelir ona da aynısı. beriki gelir ona da. vur baba vur daha ölmedi dünyadaki tüm teknik direktörler. sabır mı? o da ne? yeni genç bir topçu mu? ilk fatih terim döneminde sabır mı varmış? öyle mi 4 senelik hanedanlık gelmiş? alla alla ben hiç hatırlamıyorum sabır diye bir topçu. o olsa olsa sabri'dir sabri. sabır olsa duramazsın çünkü. sabır olsa egolar olmasa zaten sürekli şampiyonlar ligine katılan istikrarlı bir kulüp olursun. haydiiiiii şimdi de istikrar çıktı. bu da iskandinav bir topçu olsa gerek. eminim kemik gibidir.

    iş yerinde sabah saat 09:25 saati itibariyle kafam çok karışık sözlük. kim yeterli, kim yetersiz; o hoca mı, bu hoca mı; kadroda o mu olmalı, bu mu olmalı? ama taraftar hep yeterli, hep haklı. ona şüphe yok. e tabi taraftar müşteri değil mi? müşteri hep haklı değil mi? dur ya son dönemlerde değişti o. kurum içi eğitimlerde artık müşteri hep haklı değildir deniyor. ama kimse duymasın bunu sözlük olur mu? sonra taraftarın da haksız olduğuna falan gider konu. aman ha ne ederiz? nereden beslenir, neye bu kadar ölümüne yükleniriz?

    bir de tabi kulübün başında olup bu kadar düzensizliğe ve taraftarın son derece haklı olarak söylediği bu yetersizleri takıma getirenler var. adamlar kimi getirse yetersiz yahu. inanılmaz! yok yahu inanılmaz değil sanki. adamlar da yetersiz sanki. yani adamlar derken yönetimdekiler işte. var ya yahu. hani kulübü batıran, sürekli yalan söyleyen falan. bildin mi? tudor'a tepki gösterdiğimiz kadar tepki göstermediklerimiz hani. yağlı surat desem bilirsin bence. sanki baştan bir kokma varmış gibi geliyor bana ama. sonuçta taraftarız biz en iyisini bildiğimizden ve hep haklı olduğumuzdan zaten gereken yere tepkiyi koyuyoruz. koyuyoruzdur yani? yoksa bu yönetim mi bize koyuyor? yok canım ne koyması yok koyma falan. öyle olsa anlarız biz.

    biz öyle bir taraftarız ve milletiz ki geçmişinden ders alıp geleceğini şekillendirmeyi bilmeyenleriz. ders almak mi? o da ne? biz olsa olsa ders veririz!!!
  • 1795
    galatasaray'da göreve başladığından bugüne riekerink'in de kazanacağı maçlardan galip ayrılmıştır, ekstra bir iş yapmamıştır. bunun üzerine puan kaybına sebep olduğu bir sürü maç vardır. durduk yere rakibe verdiği bir fener maçı örneğin. yahut kendi kendine bruma'yı kadro dışı bıraktığı rize deplasmanı, abuk subuk değişiklikler ile rakibi oyuna ortak ettiği maçlar... bunlar ilk aklıma gelenler.

    bu adamın gelecek sezon da aynı gariplikleri yapmayacağının garantisini veremezsiniz.

    hepsini geçtim bir adam yönetimin transfer başarısızlığında tudor oyuncuyu veto etti diyerek ismini kullandırıyorsa o adamdan büyük takım hocası olmaz ve ilk krizde o korktuğu yönetim tarafından ipi çekilir. bundan önceki hocalara aynen böyle oldu çünkü.
  • 1798
    29 mayıs 2017 alanyaspor galatasaray maçı için çok şükür ki yine kendisine sallanmıştır. ama bu sallamaların hiçbir dayanak noktası yok malesef. sanırım iddiasız kalmamızdan ötürü maçlar ya hiç ya göz ucuyla ya da futbol bilmeden seyrediliyor.

    neymiş? sinan'la sneijder nasıl çıkarmış? maça alanyaspor nasıl ortak edilirmiş? çünkü takım maçın ikinci yarısında kendi yarı sahasından çıkamadı. bir kere bu geriye hapsolmanın en önemli nedenlerinin başında 2 stoperimizin de baskı altında hiç ayağa oynayamaması ve iki bekimizin de oyun kuruculuktan uzak olması geliyor. yani riera gibi ergün penbe gibi eboue gibi beklerimiz yok malesef. popescu ya da ujfaluji gibi stoperimiz de yok. dolayısıyla savunma hattımıza adam paylaşımlı doğru presi yapan her takım bizi savunmadan çıkartmıyor. peki takım nasıl ileri çıkacak? eğer defanstan topla çıkamıyorsan, muslera kale veya kaleci vuruşlarını kenarlara doğru atacak. kenarlarda kim var? sinan ve bruma. bruma'nın oyun karakterinde hava topu diye bir şey yok. fiziğinin sağlamlığı nedeniyle biraz sinan'da olabilir diyoruz ama sinan sağolsun gol mol atıyo da 55-60'da bildiğin 38 yaşındaki emekli oyunculara dönüyor. daha 22-23 yaşındasın arkadaş, bu fizik kalitenin yerlerde olması nedir? senin enerjiden yerinde duramaman lazım ama gel gör ki adam söylediğim dakikalardan sonra zahmet edip bekini bile kovalamıyor. dolayısıyla bütün yük sabri ya da sağ bekte kim oynuyorsa ona biniyor. e rakip ordan yüklenince bu sefer tolga ya da selçuk sabri'ye yardıma gidiyor. o zaman ne oluyor? ön libero sayımız 2'den 1'e düşüyor. peki bu durumda ne olması lazım? sneijder'in biraz daha geriye yardım etmesi lazım. peki bu oluyor mu? o da yok, ara ki sneijder'i geride bulasın. allah'ı var, dün ilk yarıda bütün ataklar o'nun ayağına top gelince şekillendi ama ikinci yarının başından itibaren de hiç oyunda yoktu. ne ileride biraz top tuttu, ne poldi'yle veya bruma'yla al ver yaptı. hiç, koca bir sıfır.

    peki tüm bunları söyledikten sonra bir teknik direktörün ne yapması lazım? bu saydığım oyuncuları oyundan alması ya da geriye top yapan iki savunmacı alması veyahut da kenarlara veya forvete hava toplarına hakim birisini alması lazım ki takım geride baskı yemesin, ileride top tutabilsin, defansımız dinlensin değil mi? ama olmadı zira ne öyle savunma oyuncularımız var ne de ileride kafa toplarına hakim tek oyuncumuz olan eren'e güvenebiliyoruz. kafa topu indiriyor ama rakibe de olabiliyor o indirmeler. veya ayağına verdiğin zaman topu kontrol edemiyor tekrar atak yiyorsun falan. işin özü sene başındaki birkaç haftalık parlak performansını saymazsak, hiçbir taraftarda oluşturamadığı gibi teknik heyette de bir güven oluşturamadı eren. dolayısıyla bu opsiyonu da eledik. geriye ne kaldı. görevlerini yapmayan daha doğrusu savunmalarına yardım etmeyen iki oyuncuyu oyundan alıp daha enerjik oyuncularla boşlukları kapatıp biraz daha topa hakim olmak.

    işte dün aslında olmayan, tudor'un doğru değişikliği yapmasına rağmen josue'nin hiçbir şey verememesiydi. belki biraz enerji kattı ama geriye gelip selçuk ya da tolga'ya topla çıkışlar için yardım edemedi. topu alıp ileriye mesafe katedip bizi ileriye taşıyamadı. e doğru değişikliği yapan bir adam, değiştirdiği adamdan verim alamıyorsa n'yapsın? senin oyuncu kaliten bazı bölgeler için son derece yetersiz, daha doğrusu galatasaray seviyesinde değil. dolayısıyla bir galatasaray taraftarı olarak geriliyor ve her boku hocaya buluyoruz lakin kazın ayağı öyle değil. öyle olsa bu takım 2 yıldır az biraz da olsa şampiyonluğa oynardı. ama gel gör ki geçen sene ocak ayında bu sene de şubat ayında lige havlu attık.

    herkes şu önyargılarından lütfen kurtulsun. bu takımın problemi öncelikle yönetim, sonra da oyuncu grubudur. ondan sonra bakarız hoca ne kadar yeterli ya da değil. zira iyi takıma hoca bulmak kolaydır. ama kötü takıma dünyanın en iyi hocasını getir, nafile.
  • 1799
    hangi yollarla sneijder, de jong ve chedjou tarafından ihanete uğradığını açıklayamadığı sürece yönetimin maşası bir müfteridir.

    takımın defanstan çıkamamasının bir nedeni var evet. selçuk the yan pas inan. tolga iyi kötü bir yerlere basıyor, selçuk ise karşısındaki orta saha çok az dirençlendi mi umut gündoğan'dan, yekta'dan hallice oyununa dönüyor.

    selçuk'u çıkarabiliyor mu? hayır. neden? buna cevap vermek mesele.

    riekerink selçuk'u çıkarınca başına neler geldi, neden geldi? sözlükte selçuk oyundan çıkarıldığı için riekerink'in kadroyu sneijder ile beraber kurduğu yazılmadı mı? kaynak? ali naci küçük, nevzat dindar.

    tudor bey ya ağzını toplayıp hareketlerine çeki düzen versin ya da bruma'nın, sneijder'in kendisine kurduğu komployu, öyle bir şey varsa, adam gibi anlatsın. o zaman biz de takımın teknik direktörüne sahip çıkarız zaten.
  • 1800
    işlerin yolunda gitmesi gereken bir süreçte galatasaray'a zarar verecek gereksiz egodan arınması gerekiyordu. ligin bitmesine az bir süre kala ben buyum, bunları yapmayanın da cızlavatına tereyağı sürerim dememeliydi. bunlar iyi bir yapılanma sonrası yeni sezonda kabul edilebilir egolar. büyük hoca oabilir mi...? o sinyali pek alamadım. gelir gelmez futbolcularla savaşa girip sidik yarıştıracağına önce bi durumu kurtarmaya çalışmalıydı.

    birilerinin artık devreye girmesi gerekiyor. galatasaray'da daha fazla hataya tahammül yok!
App Store'dan indirin Google Play'den alın