resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:47
Uyruk:Hırvatistan
  • 927
    6 mart 2017 antalyaspor galatasaray maçı'nı kazandık ama şu savunmada 5-3-2, hücumda 3-4-3 gibi görünen, ama kanatlarda oynayan oyuncuların zamanlama hataları yüzünden geçişleri beceremediği absürt taktiği ile nereye kadar gidecek merak ediyorum. yine üç stoperle oynadı, buna rağmen iki gol yedik ve rakibin hücumcuları da sıfıra kadar inip, defalarca tehlikeli pozisyon oluşturdular. bu adamın varabileceği en tepe nokta vitor pereira'nın fenerbahçe'ye oynattığı futboldur. türkiye'de bu tip oyunlarla şampiyon olunamıyor, keşke ofansif bir taktikle oynatsa takımı, o zaman desteklemek için bir nedenim olacak. bu takımın oyuncularının alışamayacağı ve beceremeyeceği garip taktiklerde ısrar ederse, kredisini çabuk tüketecektir ne yazık ki.
  • 928
    kendisi hakkında yapılan haksız yorumları okudukça çok üzüldüğüm teknik direktör. neymiş? 3'lüden vazgeçmeliymiş. arkadaşlar, bu takım 3 yıldır 4'lü oynuyor, sanırım 7 teknik direktör değişti ve defans sorunlarına çare bulundu mu? hayır. 2 tane çok iyi stoperi olsa tudor 3'lü oynar mı? adam gerizekalı değil ya. 3 yıldır her maç 10 pozisyon veriyoruz ve bu adam paldır küldür geldiği bir takımda en azından kimsenin cesaret edemediği bir şey yapıp 3'lü oynatıyor. ve 3 maçtır rakiplerine pozisyon vermiyor. en azından bir şey deniyor yahu, geçen sene küme düşmeye oynayan chelsea'nin bu sene çok da oyuncusu değişmemişken premier lig'de 10 puan farkla lider olduğu dizilişle oynuyor. bir şey yapıyor ulan, tepki gösteriyor en azından.

    6 mart 2017 antalyaspor galatasaray maçında yediğimiz ilk gol chedjou hediyesi. ikincisi de carole oyunda yokken yaptığımız yerleşim hatasından kaynaklı bir gol. bir tek sanıyorum charles'ın muslera'yı geçip semih'in çizgiden çıkardığı top var, o da olacak o kadar yani. buna rağmen yine aynı maçtan ilk yarıda 15'inci dakikadan itibaren oynanan futbol gayet ümit verici. ikinci yarıda da sneijder olmamasına rağmen geliştirdiğimz birkaç güzel hazırlanmış pozisyon vardı. yani belli ki artık takım haftaiçi yan gelip yatmıyor, çalışıyor. öte yandan bu adam geldikten sonra şu sahada gösterilen mücadeleyi de mi görmüyoruz? bugün selçuk bile semih bile hata yapmalarına rağmen ölümüne mücadele etti. itin bir tarafına sokulan tolga son golün serbest vuruşunu hızlıca topu oyuna soktuğu için kazandırdı ve genel anlamda oyun olarak hiç fena değildi. birilerini eleştirmek artık alışkanlık haline gelmiş olabilir ama şu at gözlüklerini bir çıkarın. iyiyse iyi, kötüyse kötü diyelim yeter. bugün chedjou o laubaliliği yapmasa hatta golden önce 5'e 2 gittiğimiz hızlı hücumda bruma topu herhangi bir arkadaşına çıkarabilse maç 4 ya da 5 olacak şekilde ilerliyordu. ilk yarının sonunda yediğimiz gol hem bizi psikolojik olarak 'ulan yine mi kaybedeceğiz' bunalımına soktu. rakibe de soyunma odasına giderken büyük moral verdi. bunları es geçmeyin, bunlar futbolda bilmeyenlerin iplemediği ama çok önemli faktörler.

    ben alışkanlık haline gelmiş eleştiri değil, doğru eleştiriler getireceğim. ve bugün inanın bu takım maçı sonuna kadar kazanmayı hak etti. kulübedeki adam gibi teknik direktör bana büyük cesaret verdi, rakip kim olursa olsun dedirtti. siz de at gözlüklerinizi çıkarın, göreceksiniz.
  • 930
    aynı şeyleri deneyerek farklı sonuçlar almaya çalışan bir diğer teknik direktörümüz. sonu da farklı olmayacaktır muhtemelen.

    kimse kusura bakmasın ama şansla kazanıp, şansla kaybediyor. hakkında "yeni bir şey deniyor" denmesi garibime gidiyor. denediği nedir? ben göremiyorum çünkü. eğer ki 3'lü defans oynatması "yeni bir şey denemek"se, kusura bakılmasın ama, ben futboldan pek anlamıyorum demektir.

    kötü oyuncuları ısrarla oynatıp formda oyunculara cart diye kesik atarak sadece disiplin gösterisi yapmaktadır. seneye istediği takım kurulduğunda "ya takım koşuyor ama sonuç alamıyoruz" diyeceğiz hep birlikte. takımın başında kalmayı başarabilirse tabii. şansı yaver giderse kalır, gitmezse sezon sonu yolcudur abbas. bu kadar yani. tamamen şansına bağlı işler.
  • 933
    ben bu adamdan çok ümitliyim. geldiğinden bir oynanan maçlar açıkçası çok da önemli değil, bu takım zaten kafa olarak şampiyonluk yarışında olacak durumda değil. şimdilik sezon sonuna kadar minimum kayıpla gitmemiz gerekiyor. kör topal bir şekilde ilerleyeceğiz. bu adamın kafasında ısıran, koşan mücadele eden bir takım var. 90 dakika kendi yarı alanımızda top çeviren bir galatasaray görmekten bıktık artık. önümüzdeki sezon istediği transferler yapılabilirse önümüz açık olur. zaten öyle yüksek maliyetli oyuncular isteyecek bir antrenör değil kendisi. bu konudaki tep şüphem mevcut yönetim. dursun'la olacak iş değil bunlar. ama yine de ben tudor'un güzel şeyler başaracağına inanıyorum. sadece biraz sabır.
  • 945
    elindeki kadroda istediğini yapabilecek 2-3 adam daha olsa çok daha farklı bir oyun sergileyebiliriz. 6 mart 2017 antalyaspor galatasaray maçında çok iyi bir oyun izlemedik. ama 2-0 olmuşken yapılan hatalar olmasa belki de maç böyle dramatik bir hal almayacaktı. ayrıca ilk iki maçında kaybetmesinde hakemlerin de eli vardı. şu an 3'de 3 ile gidiyor olabilirdi. her seferinde diyorum, ben bu hocaya ilk başlarda sıcak bakmıyordum ama sahada gördüklerim umut vadediyor. tek dileğim başımızdaki saçma sapan yönetimin bu adamı harcamaması.
  • 946
    3-4-3 ya da kenardaki hırsı filan bir kenara... en azından bir oyun planı var. iyi veya kötü, doğru ya da yanlış ama bir oyun planı var. mancini'den bu yana görmediğimiz bir durumdu bu. ne idüğü belirsiz bir savunma şekli, şansa özel yeteneğe bırakılmış hucüm varyasyonlarından öte bir şey görmedik biz 3 yıldır. tudor'un en azından bir planı var. şu an takım bu plana pek uygun durumda değil ama en azından bir plan var. bu bile bir düzen, disiplin demek.
  • 947
    3 maç sonrasında, sanırım artık ufak ta olsa bir fikir vermeye başladı. öncelikle bir oyun planı olması artısı. öyle yerli zengin vs. papaz futbolcuların altında ezilecek bir karaktere benzemiyor. kişisel takıntıları olacağını da sanmıyorum. bruma'yı ilk maç kadroya almadı, sonra ki maçlarda max. performans almayı becerdi mesela.

    defansta ki mevcut üçlünün hiç biri kendi oyun karakterine uyduğunu sanmıyorum. muhtemelen topla ileri çıkabilen bir üçlü isteyecektir. çakılı üç stoper ile bu sistem ofansif olarak sıkıntılar çıkartır. oyunu geriden kurup, sıkışan ve gole ihtiyacın olduğu maçlarda stoperleri bir nevi orta saha ve bek oyuncuları gibi kaydırmayı isteyecektir. bu işi tek yapabilen oyuncu şuan için chad, onun için kendisinin her hatasını kabul etmek zorunda maalesef.

    hırslı, hırsı takıma da biraz yansımış. dün ki maçın koşu rakamlarını göremedim ama 10 - 11 km üzerine çıkan en az 6 - 7 oyuncu olduğuna eminim.
    bu sene bir şekilde ısınma senesi, sezon sonu transfer talepleri ve kamp dönemi hem galatasaray hem de kendi geleceğine yön verecek.
    ben başarılı olacağına yönelik umutlanmaya başladım, önünde ki en büyük engel, tarihin en kötü yönetimi ile çalışıyor olması.
  • 948
    benim işimin en önemli parçası performans bilimi. aslında bir nevi profesyonel performans değerlendiricisiyim. eskinin personel sorumlusu gibi düşünebiliriz.
    galatasaray’ın mevcut durumunu değerlendirdiğimizde bugün artık muslera’nın performansının eleştirildiği bir ortama gelmişiz ne acı. kesinlikle bu cümleden muslera’nın performansı eleştirilemez çıkmasın. söylemek istediğim bizim toplumumuz eleştirmeyi daha doğrusu olumsuz geri bildirim vermeyi bilmiyor. eleştiri aslında olumsuz bir geri bildirimdir. birisine olumsuz bir geri bildirim vermeden önce elinizdeki verileriniz net ve objektif olması gerekmektedir. önce eleştiri nedir, nasıl yapılır, eleştiri yaparken performans nasıl arttırılır, eleştiri yaparken karşı tarafı kaybetme ihtimali var mı onu öğrenmek lazım. yani olumsuz geri bildirimi bam bam bam verebilirsiniz, bu mantığa göre kaleci karşı karşıya gol yedi üç haftadır da iki hatalı gol yedi aaa eleştirim hemen diyebilirsiniz. tebrikler bunu yaparsanız beyaz tv'de yorumculuk yapabilirsiniz zaten türkiye'de bu para ediyor. şimdi düşük dediğiniz performansı konusunda sizlere işim ile ilgili bir kaç açıklama yapmak isterim.
    performans biliminde işin bütününe bakmanız gerekir.

    düşünün patronsunuz şirketinizde üç sene satış birincisi olan bir personeliniz var son senesinde performansı düşük. bu personele sen artık kötüsün! eskisi gibi değilsin, kendine gel! dersen tam bir patron kafasındasın demektir. özbek kardeşler mantığı ile ileride galatasaray’a başkan olabilirsin. yani yönetici “ne yapalım bu adamlar kötü oynuyor ve iyi para alıyor hadi eski yöneticiye küfür edin bana değil” diyemez. eğer yönetici o paranın karşılığını almak istiyorsa kötü performansı iyileştirmenin yolunu bulmak zorundadır. bu personelin performans düşüklüğünü araştırıp düşüklüğe neden olan sorunları çözersen profesyonel bir yönetici olabilirsin ve bu sayede performansı düşük olan o kişiyi kazanırsın yani. muslera gibi bir adamı üç maçta asamazsın burada bunu son üç yıldır performansı kötü olan bir oyuncuya yapabilirsin. düşünsenize üç yıldır hedeflerini tutturmayan ve hedefleri tutturmak için çaba göstermeyen bir kişiye neden şirketiniz para ödesin?

    bir iş yerinde kişilerin performansları 4 ana evreden oluşur. bu evrelerden birincisi başlangıç evresidir. yeni başladığın bir işte nasıl enerjiksen o enerji ve yeni işin verdiği keyifle işler güzel başlar heyecanla bir şeyler yapmaya çalışırsın. uyum sorunu bu devrede başlar eğer doğru bir sistem içerisinde iyi bir ekiple bu sorunu aşabilirsen sürecin ikinci evresine geçersin.

    ikinci evre performans evresidir bu evrede kişi eğer yeni işinde güzel bir uyum yakaladıysa ilk sene gösterdiği performansı devam eder (aynı bizim kaptanımızda olduğu gibi). üçüncü evre ise kişinin kendini tamamen belli eden durum evresidir. durum evresinde eğer şartlarda olan değişiklikler (mesela yöneticinin değişmesi veya ekibe yeni birilerinin katılması eskilerin gitmesi gibi) çok önemlidir. kişi eğer kendisini bu değişikliklere göre şekillendirip performansını devam ettirirse veya değişikliklere başlangıç evresi gibi performans tekpkisi verirse bravo o kişi o şirket için efsane olur. buna örnek olarak bülent korkmaz’ı gösterebiliriz. oynadığı süre boyunca her hoca değişikliğinde ilk gündeki azmi ve performansı ile oynadı ve sürekli performansını devam ettirdi. elbette hatalı maçları oldu ancak bu durum genel performansına bakıldığında onu efsane haline getirir.

    son evremiz olan sonuç evresi ise üçüncü evreye göre değişir. eğer kişi performans evresini başarıyla geçerse sonuçta efsane olur ama geçemezse verdiğiniz emekler için teşekkür ederler ve tazminatınızı alırsınız.

    unutmadan performans için en önemli nokta çalışan bir sisteminiz ve o sisteme inanan ekibinizin olması. sizin belirli bir sisteminiz varsa ve o sisteme inanmış bir ekibiniz varsa performansınızı arttırabilirsiniz ama sürekli sistem değişikliği yaşarsanız ve ekip inancını kaybederse sonuç yine hüsran olacaktır.

    tudor dün gösterdi ki iyi kötü bir sistem oturtmaya çalışıyor ve bu sisteme artık performanslarının son evresinde olan bu ekibini inandırırsa bu ekip kendini sıfırlar, kalan maçlara başlangıç evresinde gibi performans gösterir ve önümüzdeki seneye performans evresine geçer.
  • 949
    hirsina kurban olayim senin. 6 mart 2017 antalyaspor galatasaray maçında atilmasinin hem dogru, hem de yerinde oldugunu dü$ünüyorum. bir ordu maçi vardi, terim ve $a$'in tribüne gönderildigi ve müthi$ bir geri dönü$ yaptigimiz. onu hatirlatti bana. tudor önce $i$eyi tekmeledi ve sonra sanirim hakeme fiziki müdahelede bulundu. yanli$ görmediysem kolundan çekeledi. $ahsen atilmasi dogru diyorum ve onun atilmasi ile takim da hirslandi. ba$ka bir ba$likta yazdim ama buraya da yazalim. ayni maçta bruma ya verilen 2. sari, carole'ün pozisyonuna da verilmesi gerekirdi ve madem tudor'u tribüne gönderdin, 5.2.17 bjk fb maçinda kjaer'e dolgu muayenesi yapan $enol güne$'i de tribüne gönderecektin.

    sanirim güzel günler bizi bekliyor. 11 mart 2017 galatasaray gençlerbirliği maçıni kazandigimiz takdirde üstüne koyarak 2.ligi sonuna kadar kovlayacagimizi ümit ediyorum.
  • 950
    oynatmaya çalıştığı taktik defansta 5-3-2, top orta sahaya geldiğinde 3-5-2 ve top hücuma geldiğinde 2-3-5 tarzı bir şey normalde. yani top neredeyse kanatlarda oynayan iki arkadaşın orada olması lazım ve top neredeyse o bölgede sayısal üstünlüğü ele geçirmen lazım. juventus'ta bu işi kwawdo asamoah ve lichtsteiner muazzam şekilde yapıyor. bizde yasin ve carole ile bu sistem ne kadar işlerse o kadar işliyor.

    eğer o iki kanada iyi iki oyuncu alırsak ve orta sahaya da süpürücü bir oyuncu bulmayı başarabilirsek ki bu adamın ayağının düzgün olmasına filan da gerek yok köpek gibi koşsun yeter, o zaman güzel günler yakındır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın