kovun kovun, yenilirse kovun. yenerse bir sonraki maç kaybederse yine kovun. kovun çünkü galatasaray'ın parası çok, herkesi kovabiliriz.
yerine fatih terim gelir, o da çok iyi teknik direktör ya, pirlo'nun dediği gibi, 10 yabancı oyuncuyu haydi oğlum diye diye oynatır. bam bam bam diye parçalatır rakipleri. fatih terim üst düzey profesyonellerle yapamaz beyler, aklınıza sokun. amatör ruhlu oyuncularla avrupa da kupa alır ama dünya karmasıyla çuvallar, çuvalladı. şu andaki takım üst düzey profesyonellerin takımı.
şu ergenlerden bir kurtulsak allahım lütfen.
futbol oynamayı football manager oynamayı sanan salaklara ( kusurabakmayın ama beyler artık hakettiniz bu lafı) bazı şeyler söylemek lazım:
insan ilişkilerinde başarı artık en önemli başarı anahtarlarından biridir. 25-30 kişilik kadrolarda, bakın bu 25-30 kişininde ayrı ayrı kişiliği ayrı ayrı istekleri var ve bu çocuklar zor çocuklar, 20li yaşlarda hepimizin kazanamayacağı kadar para sahibi insanlar. bu çocuklar sabahtan akşama kadar telefonda, tablette, bilgisayar başında veya play stationda, sosyal hayatları malesef yok, o takımca yemekler, misafirlikler vs vs var ya yemek yiyek amk mantığıyla yenilmiyor, bu çocukları insan içine sokalım diye yapılıyor. üstündeki stresi atalım diye yapılıyor, keyiften yarılalım diye değil. sen evinde bilgisayar veya telefon başında bir futbolcuyu hemen çat diye koyuyorsun sağ açığa, ama bunu gerçek hayatta yap bakalım bu çocuğa ve yedek kalacak oyuncuya. kolay değil beyler. yüksek egolu insanlar bunlar, hemen öyle söylemeyemezsiniz. olmaz. bunu yapan büyük hoca oluyor zaten. örnek olarak manu'da alex ferguson sonrası döneme bakabilir. morinho daha yeni toparladı takımı sayılır.
peki tudor ile bu işin alakası ne?
tudor döneminde isteksiz oynayan oyuncu gördünüz mü? kötü oynamayan demiyorum, isteksiz oynayan? ben sezon başından beri 3 tanesi stadyumda olmak üzere tüm maçları izledim. lig başındaki selçuk'u saymazsak öyle birisi yok. tudor oyuncuları psikolojik olarak idare edebilecek kapasitede olduğunu gösteriyor bu.
yeni nesil futbolcular var artık,
serdar ali çelikel'in dediği gibi tanrı teknik direktörlerin ömrü tükendi çok az kaldılar. onlarda zaten elit seyivede olanlar. artık genç, oyuncuyu anlayabilecek yaşta, eğlenme teknolojilerinden anlayan adamlar futbolcularla ilişkilerinde daha başarılı oluyor.
diyorsunuz ki galatasaray olacak teknik direktörlerin değil, olmuş teknik direktörlerin takımıdır. kendini ispatlamış adamların yeridir galatasaray diyorsunuz. mancini geldi, olmuş ise olmuşun kralı, prandelli geldi dünya şampiyonu amk teneke çalıp yolladık. sürekli aynı yanlışları tekrar etmenin anlamı yok.
tudor iyidir kötüdür meselesi değil, kişisel olarak seviyorum tudor'u o ayrı, ancak mesele isimlerden hariç. anlatmak istediğim şey sabırsız olup,
geçmişte yaptıklarımızdan hiç ders almamamız.
bırakın şu adamı kovma muhabbetlerini artık, sanki her sene şampiyon oluyor da bu sene olmadık sorumlusu tudormuş gibi düşünmeyi bırakın.
neyse
2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçı özelinde az çok futboldan anlamama rağmen hiç bir taktik tavsiyesi yapmayacağım, çünkü benim işim değil. haddime de değil, spor yazarı da değilim analiz kasayım.
taraftarım lan ben. galatasaray taraftarıyım. 36 yıllık galatasaray taraftarıyım. 6-0 lık fener maçını da gördüm. 5-1 lik kupa finalini de gördük. 5-0 lık noşetel ( google'dan aramaya üşendim) maçını da gördüm. 3-3 lük manu maçında dizimi halıda yakmış biriyim. 2000'de sabaha kadar sokaklarda duranlardanım. drogba topukla 3. golü real madrid'e atarken tribünde kendinden geçenlerdendik.
güzel günlerimiz oldu, hatırlamak istemediğimiz anlarda oldu. bugün tudor'u eleştirmenin zamanı değildir.
bugün kenetlenme günüdür.
